500t

  • bundan dort sene oncesi. istanbul'da bir gorusmem var. bir arkadasimda kaliyorum, avcilar'da oturuyor kendisi. gorusmem gereken sirketin merkezi tuzla'da. hayatimda ne istanbul'a uzun sureli geldim, ne metrobuse bindim. tam hatirlayamiyorum. dediler ki metrobuse bin, x yerde in, orada 500t'ye bin o seni goturur. iyi ya dedim o kadar laf ettiler ama iki vesait kullanip varacagim.

    neyse ben kac dkda orada olacagimi bilmedigim icin gayet mutluyum bindim otobuse. yanimdaki amca dedi ki "yolculuk nereye?" nasil yani yolculuk nereye? o an anladim bu iste bir anormallik var. tuzla'ya gidiyorum amca dedim. allah kolaylik versin dedi her gun mu gidiyorsun? yok bi gorusmem var da onemli, en fazla bir gun daha giderim.

    yola ciktik, kalkti otobus. gidiyoruz, duruyoruz, gidiyoruz, duruyoruz. iniyorlar, biniyorlar, iniyorlar, biniyorlar. ayni kediyi art arda yirmi bes defa gören neo gibiyim. matrix mi burasi? aradan yarim saat gecince topkek ne bileyim kahve servisi falan bekliyor insan ama yok. arkamdaki teyze, karsi koltuktaki teyzeye "cocuk bezi" soruyor, sordugu kisi cikarip veriyor. simit yiyen uc-bes ogrenci var birinin ayrani yok. bez isteyen teyze cantasindan meyve suyu cikarip veriyor cocuga. az evvel bana nereye gittigimi soran amca ise ipod'unun kulakligini takip muzik dinlemeye basliyor. yanindaki liseli gence "of bu sarki super bak dinle" deyip kulakligin bir tekini uzatiyor. her seyin tedariği mevcut. soforden sakiz istesem verecek, tıraş bıçağı isteme korkuyorum verir diye. kafamda o an tek bir soru var: "ben su an neredeyim ve biz nereye gidiyoruz?"

    sadece inecegim duragin adini bildigim icin otobus her durdugunda durakta yazan isme bakiyorum. bu yuzden soforun caprazindaki ilk koltuga da oturdum ki iletisim kurabileyim. aradan yarim saat sonra hala gelmeyince seslendim sofore, "abi x duraga gelince beni indirebilir misin, bilmiyorum da?" tamam dedi, "40 dk sonra yeniden hatirlat." o an bi on saniye falan gozlerim kararmis tam hatirlamiyorum.

    inecegim duraga gelmistim. suzan teyze(bez isteyen) ve ahmet amca(ipodlu amca) el salladi arkamdan. bildigin samimi olduk. suzan teyzenin kizi eskisehir'de okuyormus fotografini falan gosterdi. ne demem gerektigini bilemedigim icin "guzel kizmis" dedim. demek bu isler boyle oluyormus ilk defa yasadim.

    sirkete vardigimda her sey yolunda gitti. geri donus yoluna girdigimde ise otobusu yabancilamadan bindim. belki cocuk bezim yoktu ama sakiz, yedek su ve parasi olmayan icin ici fazladan para yuklu emanet akbilimle gururlu sekilde hazirdim bu defa.

    ---

    gemiler, uluslararasi sularda ve baska ulkelerin karasularinda iken, bandiralari hangi ulkeye aitse o ulkenin kara parcasi olarak deger gorur ve onu temsil eder. deniz hukukudur.

    iste 500t de istanbul icin boyle bir sey; ama neyi temsil ettigini bilmiyorum...