5 temmuz 2015 yunanistan referandumu

  • referandum sonucu ne demek oluyor?

    [haysiyet, sömürü, ab'nin sonu temalarını ayıklayıp en sona koydum ki rahat okuyun]
    [daha temiz hali için reklamsız blog linki]
    [arkaplan içinse yunanistan euro'dan çıkarsa ne olur]

    *

    sanırım çoğunluk referandumda ne sorulduğu ve çipras hükümetinin açıklamaları gibi önemsiz detayları atlamış:

    1) referandum teoride şunun üzerineydi: "geçen hafta troika'nın önerdiği teklifi kabul edelim mi? bu teklifin iki kısmı var: reform paketi ve kısa vade acil kredi yardımı"

    burada biri komik, biri trajik iki detay var. söz konusu yunanlılarsa trajikomedya olmadan bırak referandumu, apartman toplantısı bile yapamazsın zaten.

    komik olan, oylanan teklifin zaten artık geçerli olmamasıydı. masada olmayan bir teklif oylandı (detaylar ilerde). trajedi ise ortalama yunanlının bu tekliflerin içeriğini bilemeyeceği, teknokrat gibi bunun getiri götürü hesabını yapamayacağı, ve herkesin gerçekte oyladığının kişiden kişiye değişen belirsiz sorular olduğuydu:

    -bu spesifik teklife hayır ama kemer sıkmaya genel olarak evet
    -kemer sıkmaya hayır ama eurozone'da kalmaya evet
    -hem kemer sıkmaya hem euro'ya hem de ab'ye hayır

    hayır oyu bunlardan herhangi biri demek olabilir. şimdi tekrar okudum da belki de ilk detay trajik, ikincisi komik olandı.

    *

    2) çipras, referandumdan hemen önce, uğruna onca tantana yarattıkları troika teklifini ufak değişikliklerle kabul ettiklerini açıklamıştı. yani blöf yaptılar, yemedi, sonra geri vitese taktılar (taşak kilosu tartanların dikkatine). buradaki ufak değişiklikler, emeklilik yaşının 67'ye yükseltilmesinin anında değil de ekimde gerçekleşmesi ve işsizlik yardımının boyutuyla ilgiliydi. oecdnin önerdiği verimli iş yapma pratikleri, savunma bütçesi kesintileri gibi diğer konular aynen kabul edildi.

    *

    3) çipras'ın bu u dönüşüne, fransa şaşkın ördek gibi "harbi mi?" derken, almanya "bana ne, bir kere referandum dedin, onun sonuçlarını görmeden önce masaya oturmayız" diye tersledi.

    almanya referandumdan ne kadar farkla "hayır" oyu çıkacağını görmek istedi, zira referandumun tek pratik yararı, çipras'ın güvenoyunu ölçmek. bankaları kapalı bir yunanistan'da, geri vitese takmış bir başbakana destek hala var mı yok mu?

    *

    4) bu sırada, çipras da hiç bunlar olmamış gibi evine dönüp hayır oyu propagandasına devam etti.

    dahası çipras, sonuç ne olursa olsun pazarlık masasına dönüleceğini defalarca söyledi. referandum zaferini, avrupalıları daha gevşek şartlarda bir anlaşmaya zorlamak için kullanacağını bildirdi, yoksa yürürlükteki anlaşmaları feshetmek veya köklü bir değişiklik yapmak için değil. o yüzden bunun "zafer" olarak kutlanması iyice komik.

    *

    5) büyük ab ülkeleri ise, tam bir poker face ile tersini savundu: "bırak daha gevşek şartları, daha keskin şartlarda bile bir anlaşmaya yanaşmamız mantıksız olur, zira siyasi irade olmadan bu program sürdürülemez".

    daha ileri gidip, bu referandumu, bir eurozone oylaması şeklinde göstermeye çalıştılar. niye? çünkü yunanlıların ezici çoğunluğu halen euro'da kalma taraftarı (drahminin gelir gelmez devalüasyona uğrayacağını, tüm ithalatın aşırı pahalılaşacağını ve hiperenflasyon yaşayacaklarını biliyorlar)

    *

    6) sonuçta büyük bir farkla hayır oyu çıktı. bugün ve yarın almanya ve fransa, pariste bu referandum sonuçlarını değerlendirecekler, o zaman belli olur. ama zevzeklik olsun diye kehanetlerde bulunalım.

    eğer daha yakın bir oylama olsaydı, ben tahminimi şu yönde yapardım: avrupalılar anlaşma masasına hemen oturmak yerine, yunanistan'ın eurodan çıkması yönündeki açıklamalarını sürdürecekler ve yunan halkını çipras'tan soğutacaklar. yeni bir hükümet gelene kadar da bankalara bir açılıp bir kapanacak kadar kredi verecekler, millet bıkacak.

    *

    7) fakat şimdiki tahminim, statüko lehine. finans bakanını istifa ettirdiler bir tek, "avrupalılar bizi terörize ediyor" diye konuşuyordu. onca nazi muhabbetinin üstüne iyi gelmedi bu tabii.

    yunanistan euro'dan çıkarsa ne olur başlığındaki yazımda, 5 senelik kemer sıkmanın ertesinde halen daha kesintilere gitmenin israftan ziyade verimli üretimi azalttığından, bunun alternatifi olan keynesçi politikaların da almanya'nın çıkarına olmadığından bahsetmiştim.

    tabii ki yunanistan'ın, 2008 krizinden bu kadar etkilenip avrupa kurumlarının parasına muhtaç hale gelmesi, yunanistanın euro öncesinden devam eden yapısal sorunlarının, euro dönemi popülist politikalarının ve hileli muhasebelerinin doğrudan sonucudur. dolayısıyla "zaten onyıllardır süren keynesçilik bunları bu hale getirdi" denilebilir, ama bugün lazım olanın da full reform+kemer sıkmadan ziyade, yarı reform+keynesçi harcamalar olduğu gerçeği değişmiyor.

    sonuçta almanya'nın çark edip ekonomik felsefesini değiştireceğine pek kimse ihtimal vermiyor. muhtemelen ab, şartları çok az gevşemiş benzer politikalara devam edecek ve çipras bunları kabul edecek.

    benim gerçekleşeceğini düşünmediğim ama yine de olasılığı gayet yüksek diğer ihtimal de alman-fransız blokuna gına gelmesi ve yunanistanın eurodan atılması. teknik olarak kimsenin buna yetkisi yok ama acil yardım fonu kesilirse, yunanistan buna zorlanmış olacak.

    *

    8) çipras'ın bu referandum "zaferi"nden umacağı en iyi şey kısa dönem bir anlaşma ve aynı kavganın bir kaç hafta içinde tekrarlanması, korkacağı şey işe avrupa merkez bankasının acil kredi fonunu süresiz dondurması.

    yunanistan halihazırda imf'ye olan 1.6 milyarlık borç ödemesini atladı ve teknik olarak iflas etti (imf iflas terimini kullanmıyor gerçi). eğer acil bir kredi bulamazlarsa, 20 temmuzda avrupa merkez bankasına yapılacak 3.5 milyarlık borç ödemesini de atlayacaklar ve o noktada euro'dan çıkış %99 gerçekleşir. dahası, acil kredi fonundan gelecek para olmadan, bırak 20 temmuz'u, bu salı günü bankalar açılmaz paraları kalmadığından, ki çipras bunları açmaya söz vermişti.

    *

    9) bence euro'dan çıkıp, devalüasyon ve enflasyonla boğuşmak siyasi bir intihar olacak. o zamana kadar kahramanlık edebiyatı yapabilirsin ama insanlar gerçek zorlukları hissedince bir suçlu aramaya başlayacaklar, zorluklardan bıkınca da "o" suçluyu olmasa bile "bir" suçlu bulacaklardır.

    bizim ülkede, bu tip durumlarda suçu dışarıya atmak fazlasıyla kolay, nitekim 30 iq'lu danışmanların çeviri hatasıyla kıçlarından uydurduğu faiz lobisi bile sürekli tekrarla tuttu. yunanlılar bizim kadar dünyadan kopuk olmadıkları için, çipras bedelini ödeyecektir bu değişimin.

    *

    10) şimdi geriye bakıp söylemek kolay: yunanistan euroya girmeyecekti veya seneler önce eurodan çıkıp krizini yaşayacak, devalüasyon sonucu artacak ihracat-turizm ve yapısal reformlar ile kalkınmayı deneyecekti. aynı hareketin şimdiki bedeli daha büyük.

    tersine, avrupa açısından bunun bedeli büyük değil artık. yunanistan'ın batacak borçları artık alman çalışanının vergisiyle değil, tüm avrupa tarafından finanse ediliyor. ve yunanistan sistemik bir krize neden olamayacak kadar izole.

    fakat her halükarda ben paramı dolarda tutuyorum. dolarlar daha sağlam olan abd'ye dönerken (yani bulmak zorlaştığı için değerlenirken), euro ise yeni borçlar için fazlaca basılacak ve üstüne eurozone krizi spekülasyonlarıyla daha da oynayacak.

    ***

    magazin notu:
    dün cnn canlı yayınında yunan başbakan yardımcısını izliyorum, adam şunu dedi: "bizimkisi bir borç ödeyememe (solvency) krizi değil, likidite krizi". sonuçta hayır oyu ertesi pozitif bir mesaj vermek doğal ama devenin nalı ulan! yunanistan'ın durumu o kadar bariz bir solvency krizi ki, bu ikisinin farkını anlatmak için sözlüklerde örnek olarak kullanılmalı. işin komik yanı, bugün istifa eden-ettirilen ekonomi bakanı, şubatta avrupayı turlarken kelimesi kelimesine "bu bir likidite krizi değil, solvency krizi" diyerek, herkesin bildiğini resmen itiraf etmişti. böyle garip yönetilen bir ülke. troika'yı geç, düyun-ı umumiye gelse yeridir. ama sefaletin daha da artmaması için, keynesçi bir düyun-ı umumiye.

    ***

    sömürü vs üzerine kişisel yorum:

    yunan halkının mağduriyeti, sadece 2010-2015 arası için geçerli, o da kısmen. işin bu noktaya gelmesi ise %100 kendi suçları. sonuçta şu gerçekler ortada:

    a) 2009 kriziyle çökmeleri, taa euro öncesinden gelen yanlış politikaların direkt sonucu. sürekli artan konfora bakıp, "bu değirmenin suyu nereden geliyor" diye referandum yapmadılar (amerikan sağı bu soruyu soruyor mesela). yolsuzlukların hesabını sormadılar. dahası, rekabet eksikliğinin sorumlusu olarak gösterdikleri ab ekonomi politikalarının hepsinin altında kendi imzaları var (sübvansiyonlar vs).

    b) bu çöküş sonucu, 2010'da kimsenin bunlara borç vermemesi de euro dönemi boyunca hileli muhasebelerinin ortaya çıkması yüzünden. büyük rezillik. sonrasında bu rezillikte imzası bulunan sağı tekrar seçimle iş başına getirmeleri daha da büyük rezillik.

    c) troika ancak 2010 bu tabloya dahil oldu ve o zaman iflas edip eurodan çıkmak ve gerçeklerle yüzleşmek yerine troikadan yardım isteyenler de yine yunanlılar. almanya tabii ki yunanistanın çıkma riskini göze alamadı o zaman, fakat kimse kafalarına silah dayamamıştı borçlanmaları için.

    d) sonra bu şartları da değiştirten, ve daha da uygun faiz ve vadeyle yeniden borçlanmaya avrupayı zorlayan yine yunanlılar.

    e) ondan sonra bu borçları da kaçırdılar (imfye), üstüne referandumla en son anlaşma paketini de reddedermiş gibi yapıp, son anda reddetmeyip, sonra reddedip... plot twist üstüne plot twist.

    bu 30 senelik tabloyu "alman para babaları vs onurlu yunan emekçisi" mücadelesine indirgeyenler, sadece bu konu özelinde cahil değil, bu tip çok-boyutlu konuların bu kadar yavan bir iyi-kötü kalıbına indirgenebileceklerini düşündükleri için aynı zamanda saflar.

    referandum yorumuna da, intikam, eziklik benzeri duygularını yansıtmaları bu yüzden kaçınılmaz ("ab'ye nasıl da girdi, oh olsun" gibi). troika, eurozone ve ab farkını bilenler için: bu oylamanın ab'nin parçalanma miladı olması ihtimali çok düşük. yunanistan'ın bulgaristan'a dönüşmesinin miladı olması ihtimali ise epey yüksek.

  • 1 haftadır, ingilizce yazılar olsun, emin çapa olsun ekonomi yazıları olsun bayağı bir araştırma yaptım ve kanaat getirdiğim şeyleri yazma ihtiyacı hissettim. yunanistan krizi neden var? referandumun anlamı ne? avrupa birliğinin amacı ne?

    evvela yunanistan'ın borcu ne durumda? ne kadar büyük bir borcu var ki batık durumda?

    yunanistan'ın borcu 400 milyar dolara yakın, kişi başına düşen milli geliri 20 bin dolar. adamlar yemeyip içmeyip, çalışsa bu borç bir buçuk senede kapanıyor. bu borç ö d e n e m e z. türkiye, ecevit döneminde 9 aya çıkmıştı diye kriz çıkmıştı. yunanistan 18 ayda. şu an türkiye'nin bu borcu 6 ayda. yani dış borcumuzu kişi başına düşen milli gelire böldüğünde çıkan rakam önemli bir veri. ( hiç ekonomiden anlamayan kardeşlerimizin anlayacağı şekilde az terimli anlatmaya çalışıyorum)

    yunanistan halkı tembel mi? adamlar yata yata mı o borcu yaptılar? tam olarak öyle değil.

    oecd ülkelerine göre ortalama baz alındığında daha fazla çalışıyor yunanistan halkı. türkiye'den bile fazla.

    oecd nedir?

    oecd: organisation for economic co-operation and development 'ın kısaltılması. türkçesi iktisadi işbirliği ve gelişme teşkilatı. tüm avrupa ülkeleri, avustralya, meksika yeni zelanda, japonya, şili gibi ülkeler var.

    yunanistan halkı, almanya'dan bile fazla çalışıyor. ortalama bir işçisi, alman işçisinden fazla çalışıyor haftalık saat bazında. evet kulağa çok garip geliyor ama bu böyle. kişisel bir yorum değil.

    peki neden zengin bir ülke değiller? almanya'dan neden daha fakirler?

    her şey çalışmak olsaydı ohoooo... verimsizler. türkiye'nin 70 milyon insan gücü ile 15 milyonluk hollanda'yı ''ancak, kıl payı'' geçmesi gibi.

    verimlilik neden düşük?

    çok cevabı var bunun ama anladığım kadarı ile kayıt dışı ekonomisi fazla ve ekonominin temeli hizmet sektörüne, turizme bağlı. emeklilik yaş ortalaması da oecd ülkelerine göre çok düşük. yani ürettiklerinin çoğunu da emeklilere veriyorlar. bizim bir elde tesbih, bir elde kuran geliyor nurlu süleyman'ın yaptığı gibi bir durum yapmış eski hükümetler. yaşlı nüfusu da fazla olup, genç nüfus az olunca yunanistan hepten krize giriyor. şu anda emeklilerin aldığı para kamunun 100 de 20 sini oluşturuyor. 2030 lara doğru bu oran 100 de 50 lere yaklaşıcak demişti emin çapa. yani nerden baksan tutarsızlık nerden baksan ahmakça.

    yunanistan ekonomisinin 100 de 80'ini hizmet, 15 ini sanayi 5 ini tarım oluşturuyor.

    avrupa para birliğine yani apb'ye girince yunanistan. ihracatını arttırmak için çabalamadı zira ekonomisi kötü de gitse para basmadı. para basabilseydi enflasyonu artıcaktı ve kendini frenleyebileceklerdi. yani avrupa merkez bankasına bağlı olunca, ekonomik kriterleri tam olarak okuyamadı ya da okumak istemedi hükümetleri, halkı...

    aslında bu durumu şöyle özetleyebilriiz. almanya tonla mersedes, adidas üretiyor. kendi ülkesine veriyor bu malları bir de başka ülkeler var. yani herkes krize girerse malını satamaz. bu elimizde bir veri olarak kalsın.
    bir de gümrük politikaları var avrupa birliğinin. sen kısıtlayamıyorsun lüks tüketimini. açığın var, ekonomin kötü enflasyonun artmıyor avrupa birliği parası kullandığın için. sıcak para geliyor ülkeye ve sen de mersedes almaya, kullanmaya devam ediyorsun. almanya da sana borç para vermeye devam ediyor. çünkü almanya avrupa merkez bankasına güveniyor. daha da sadeleştirirsek, almanya ''ketenpereye'' almış yunanistan'ı bak aslanım avrupa birliği, al harca şu parayı, haa yok kısıtlama kendini. ne kısıtlıcan ya vur patlasın çal oynasın yakışır benim yunanıma diyor. kriz çıkınca da ülkeye çörekleniyor.

    2008 yılında bize ''teğet'' geçip 100 de 7 küçüldüğümüz ( nasıl bir teğetse aq, ecevit dönemi 100 de 9 küçülmüştük) kriz yunanistan'ı da etkiledi. 2001'den 2008 e kadar olan korkunç büyüme bitti. zira o zaman amerika dünyaya dolar basıp duruyordu kendi borcu için. piyasada dolar bolluğu olunca yunanistan gibi bizim gibi ülkeler büyür. yatırımlar artar. 2 milyar dolarlık projeleri rahat rahat yapabilirsin...

    papandreu'dan önceki hükümet, avrupa birliğine girebilmek için bütçe açığını çok az söylemiş. 100 de 4 olarak açıklanan bu rakam. papandreu ile 13 e fırlamış herkes şaşkınken gerçek o zaman ortaya çıkmış. adamlar bildiğin rakamlarla oynamışlar. rakam açıklanınca yatırımcılar filan el ayak çekmişler kriz meydana çıkmış.

    sonra imf, avrupa merkez bankası yunanistan'a 240 milyar euro borç verdi. al bunla götiin yıkarsın dedi. borcu verirken de şöle kısıcan kendini böle kısıcan dedi, tüketimini düşürücen filan dedi.

    yunanistan kemeri sıktı ama o esnada amerika dolarlarını geri aldığı için piyasalarda durgunluk vardı. hizmet sektörünün 100 de 80 ini oluşturduğu ekonomisi dışa bağımlı olan yunanistan'ın kemer sıkması bir işe yaramadı. ekonomisini küçülttü. gsyih isi 100 milyar euro düştü, işsizliği arttı. ama borcu çok da azalmadı. oran olarak aynı kaldı. ilk başta söylediğimiz 18 aylık borç oranı.

    bu arada şunu da söyleyelim: eğer avro yerine drahmi kullansaydı küçülen ekonomisini canlandırmak için para basardı. drahmi değer kaybeder ve yunanistan ihraç mallarının döviz cinsinden fiyatı düşerdi. bu da ihracatı olumlu yönde etkileyerek ülkenin tasarrufu açığının azalmasına yol açardı. yani parayı basarak sorunu nispeten çözebilmiş oluyordun.

    peki sorunun temel kaynağı ne, kemer sıkıyoruz olmuyor, onu yapıyoruz olmuyor...

    bu 18 aylık borcu düşürmek için avrupa birliği yunanistan'a daha da kemer sık diyor. tasarruf demek, daha az harcama, daha fazla vergi demek. ithalatı kısıtlama hakkı olmadığı ve ihracatı da artıracak potansiyeli olmadığı için yunanistan’ın elinde sadece maliye politikası kalıyor. kemer sıktıkça ekonomi büyüyemiyor ve gelir yaratamıyor. iş daha da kötüleşiyor.

    sanayiyi neden arttıramıyor? 100 de 15 ağırlığı olan bir veri sanayi. arttırmak hem kolay değil hem de verimliliği düşük.

    dünyadaki resesyon, taşımacılık sektörünü ve turizm sektörünü baltalayınca yani yunanistan'ın temelini oluşturan bu iki sektör darbe yiyince yunanistan'ın kemer sıkması bir işe yaramadı. ekonomi 5 yıl içinde 100 de 25 küçüldü, işsizlik 100 de 25 leri gördü. bizde 11 lerde. yine de ağlıyoruz. durumu anlayın yani.

    syriza bu krizin neresinde?

    iktidara gelme sebebi, avrupa birliğine rest çekmek olan syriza bu krizin hiç bir yerinde, hiç bir günahı yok çipras'ın. avrupa ise kemeri sık diyor bizi ilgilendirmez. merkel o para buraya gelecek diyor. ama o borç gerçekten ödenmez. ödenme şansı yok.

    ulan hep mi avrupa suçlu bu yunanlıların hiç mi suçu yok diyorsunuz muhtemelen. anlattık işte. sahte numaralandırma yapmış adamlar. resmen dükkanına girdiğin adamın durumunu çok iyi göstermesi, şık saat takması, canti dolaşması gibi adamlar yıllarca fake yapmış. lakin işin şu boyutu da var. yunanistan bu yalanları söylerken abd yatırım bankaları bu yalanın içindeydiler. onların borç verdikleri bir ülkeyi tanımamaları diye bir şey yok. lakin para kazanabilmek adına onlar da bu yalana göz yumdu. tüm bunların üstüne bir de devletten vergi kaçırmak rutin haline gelirse devlet para toplayamıyor. yani bizim diş hekimleri muayenehanelerinin zarar etmesi gibi yunanistan'da da fiş kesmek, gelir göstermek yok gibi bir şey. 100 lira kazanan adam devlete 10 lira kazanıyorum diyor. rakamlar gerçekten de buna yakın.

    çipras'ın istediği ne?

    çipras daha fazla kısamam diyor. insanlık krizi var ülkede diyor. bu emekliler gençlere bakıyor, daha fazla kesinti yapamam bunlardan diyor. bu borcu zamana yayın bize para verin ve yatırım yapın ki ekonomimiz büyüsün, gençler iş bulsun ki hacim büyütelim, borcumuz 1.5 senelik borç olmaktan 1 senelik borç olmaya evrilsin diyor özetle.

    yani çipras bu borcu ödemeyelim demiyor. kabadayılık etmiyor. çipras da borcun ödenmesini istiyor ama kemer sıkarak olmaz diyor ki haklı olan çipras. peki almanya neden böyle yapıyor? onlar yunanistan iflas etmeden, euro'dan çıkmadan gerekirse sürünerek borcu ödensin istiyor. üstüne mersedeslerini satmaya devam etmek istiyorlar. emeklilerden kes, lüks tüketiminden kesme. eurodan da çıkma ki bana borcunu ver tatlı tatlı.

    avrupa merkez bankası dolara karşı değer kaybetmemek için euro basıp piyasaya sürse yunanistan'ın işine gelecek ama bunu da yapmıyor doğal olarak. yani yunanistan ölmesin ama sürünsün diyorlar. yunanistan ise çok süründük bir şey değişmiyor, kemeri gevşetin ekonomimiz büyüsün biz lüksü kısacağız diyor vergileri de almak için projeler ürettik diyor.

    referandum nereden çıktı?

    çipras müzakerelerde halka verdiği sözlerden çok ödün vermesine rağmen avrupa ile anlaşamadı. anlaşamayınca referanduma 180 e karşı 120 oyla evet dendi. çipras arkasında ''milli irade'' görmek istiyor. imf'ye olan 2 milyar dolarını vermedi yunanistan. son ay. bankalara 30 euro para çekişi limiti koydu...

    yunanistan maliye bakanı kendi blogunda durumları şöyle açıklamış

    1-) müzakereler tıkandı çünkü kreditörler a) ödenemez duruma gelmiş olan kamu borcunu azaltmayı reddettiler, b) bunun yerine borcun ulusumuzun en zayıf mensupları tarafından, onların çocukları ve torunları tarafından ödenmesini istediler. emekliler, öğrenciler, asgari ücretliler...

    2-) imf bizden yana. avrupa birliği ise kemer sıkın diyor.

    3-) borcu yeniden yapılandırın.

    4-) avrupa para birliğinden çıkmayacağız. biz onurlu yunanistan istiyoruz...

    e peki almanların ne suçu var? aslında pek bir suçu yok. dünyanın en verimli ülkesi. çalışkanlar ve hep başarılılar. her dalda. almanların vergileri ile bir ülkeye borç veriliyor ve ülkenin sorunları hiç bitmiyor. almanlar da bu bakımdan haklı lakin adamlara ödeyemeyeceği borcu vermek? işte burada bir sıkıntı var. papandreu'dan önceki hükümetin yalan beyanları ile vergi vermeyen yunanların günahları çok büyük lakin buna göz yuman yatırım bankalarının ve lüksten kısamazsın diyen avrupa birliğinin, gümrük kanununun da suçu yok değil.

    referandumda evet çıkarsa ne olur hayır çıkarsa ne olur?

    evet çıkarsa, hayırı isteyen bir hükümetin meşruiyeti sorgulanır. hatta avrupa birliğinden biri (adını unuttum şimdi) çipras'ın hükmü kalmaz gibi bir şeyler söylemişti. zaten çipras da kendiliğinden bırakabilir hükümeti. evet kemer sıkmak anlamına geliyor. hayır ise müzakerelerde yunanistan'ın elini güçlendirebilir ve borçların bir kısmı silinip yeniden yapılandırılabilir anlamına geliyor. lakin şu an için avrupa birliği her türlü biz geri adım atmayız havasında zira iki taraf da birbirine güven kaybetmiş durumda.

    iki türlüsü de yunanistan için kısa vadede umut yok gibi. lakin bu kemer sıkma ile bir yere varılacak çözüm yok. kurtuluş, kayıp kaçak oranını düşürmek, devlet'i küçültmek, emeklilerin yaşını yükseltip, maaşlarını düşürmek ve istihdam sağlamak. yani yabancı ülkelerin yunanistan'a yapabileceği tek yardım tatil için bu ülkeyi tercih etmek, taşımacılık sektörü için bu ülkenin sektörünü kullanmak.

    sözde çok kolay duran kayıp kaçak oranını düşürmek ise becerilebilen bir şey değil pek.

  • yunanistanın 5 yıldır battığını görmeyip çipras'a yunanistanı batırdı diyip solcular ekonomiden ne anlar diyenler, türkiye'nin içinde bulunduğu ekonomik durgunluğun krize dönüşmesiyle sorumlulğu yıkacak birini arayacak olanlardır. işte bu yüzden chp'nin hiç bir şekilde koalisyonda olmasını istemiyorum.