4 milyon 69 bin sterline satılan tablo

  • lan şu sanat mevzusunu bir algılayamadnız.

    sanıyorsunuz ki bir insan bu tabloyu yapıyor çıkıyor meydana yoldan geçenler de anaa ne kadar güzel bir sanat eseri bir kamyon para dökeyim alayım diyor.

    elbette öyle değil.

    bu işin bir çok boyutu var. karanlık tarafı da var ki onu baştan söyleyip komplo teorisi severleri rahatlatayım, evet sanat objesi kullanılarak kara para aklanıyor çünkü diğer metalardan farklı olarak sanat objesi, üreticisi ona hangi fiyatı biçerse o değerdedir. öyle olunca kimse kalkıp ulan bu nasıl bu kadar para eder ticaretin mantığına aykırı diyemiyor. aynı şeyi buzdolabı ile çakmak ile yapmaya kalksan bin tane resmi kurum "bu fiyata çakmak mı olur" diye üzerine çullanır.

    öte yandan yatırım aracı olarak da sanat objesi kullanımı gayet yaygın. bugün alıyorsunuz on sene sonra iki katına satıyorsunuz.

    gösteriş için de kullanılıyor. öyle bir param var ki buyrun bu da kanıtı diyebiliyorsun bir sanat objesi alarak.

    ancak tüm bunları geçersek elbette sanat objeleri gerçekten bu değerleri hak edebilir. neden edebilir çünkü burada yıllarını fikri objeye dönştürmeye vermiş insanlar var. bir hissi kendi penceresinden tam bir özgürlükle duyu organlarıyla algılanabilir bir forma dönüştürmek için aşk duyan insanlar var.

    sonuçta ortaya koydukları şey her zaman teknik olarak göze kulağa burna hoş gelecek estetikte olmayabilir. çünkü bir sanat objesi başlangıçta belirli bir kalıba girmemek üzere üretilmeye zaten teşnedir.

    sanat şu şekilde olmalıdır diyen herkes zaten sanattan muaftır.

    o kadar çok konuşulmuş bir konu ki şimdi buraya yazmaktan utanıyorum ancak sanat dünyasında fountain açmazı bile var. 1917 yılında marcel duchamp serginin birine pisuvar getirip alın benim sanatım da bu diyor. hatta öyle ki o pisuvarı da kendisi üretmiyor hazır alıyor.

    benim de desteklediğim bir fikri ortaya atıyor bu yolla. diyor ki sanatın sanat olması için üretilmesi bile gerekmez. sanat, sanat yapma niyetinin kendisidir.

    gerçi o bu kadar net söylemiyor ama ben üzerinde düşüne düşüne bu noktaya yıllar içinde içselleştirerek vardım.

    yani sonuç olarak fikirleri ile tanınan bir sanatçı zamanla öyle bir hava boşluğuna varıyor ki orada aldığı kararlar kıymetli olmaya başlıyor. bu kararların dünyayı değiştirmesine, estetik olmasına, hatta gerçek dünyada fiziki bir objeyi şekillendirmesine bile gerek kalmıyor.

    bir tabloda mesela sanatçının aldığı yüzbinlerce kararı görüyorsun. çizgiyi tam o anda sağa mı sola mı doğru çizmiş, hangi rengi kullanmış, tam olarak tuvale ne şiddette ne kadar bastırmış. fırçayı hangi açıyla tutmuş.

    bunlar konunun saf, vahşi arka yüzünü algılamadan vasat değerler gibi gelebilir lakin ki öyle değildir.

    özgürlüğün kendine has karşı konulmaz bir çekiciliği var. istediği her şeyi sanatında yapma hakkı herkesin sahip olduğu bir hak. ancak çok azımız bu hakkı sonsuz sınırlarına ittirecek kadar ona sahip çıkıyoruz.

    o nedenle sahip çıkanlar kıymetleniyor, yaptıklarına, aldıkları kararlara paha biçilemiyor.

    ve bazen de gerçekten birileri o kararları evlerinin duvarında görmek için, sergilemek için satın alıyorlar.

    o nedenle her pahalı sanat objesi gördüğünüzde rica ediyorum "bunu çocuk da yapar" "kalemi tuvalde gezdirmiş milleti sikiyor" "bunlar bu yolla kara para aklıyor" diye sızlanmayın.

    özgürlüğün bir şekilde hala dünyadaki en kıymetli şey olduğunu görmek diğer yapacağınız çıkarımlardan çok daha yararlı sizin için.

    siz ona odaklanın.