30 yaşında hala metal dinleyen insan

  • tam aksine gittikçe kabalaşan tüm duyguların, tüm hayatın sentetikleştiği, sadece popüler olanın saygı duyulduğu dünyada gerçekleri tüm nefretiyle kusan bu cesarete fazlasıyla sahip olan tek müzik felsefesi. sistemin zoraki çarkı olduk diye öfkemizden bir şey kaybetmiş değiliz.

  • 43 yaşındayım, az önce be'lakor dinledim geldim hayırdır bir sıkıntı mı var? kaliteli müzikten anlayan kişidir yüksek ihtimalle. ne dinlesin peki, keko rap mi?!?!

  • 30 yaşında hala bilgisayar oyunu oynayan insanın emmioğludur. lan avrupa'da metal konserlerinde 60-70 yaş grubu amcalar teyzeler dolu, ne sayıklıyorsun sen daha be ya, içine emekli albay apartman yöneticisi kaçmış.

    kırkından sonra saz çalanı teneşir paklar gibi çomaroğlu çomar köylülük abidesi lafı üreten toplum hayatın 30 yaşından sonra bittiğini sanıyor. ne yapsın lan hande yener mi dinlesin? sonra bu çomaroğlu çomarlara sövdüm diye ben ağzı bozuk pis küfürbaz oluyorum. insanı zorla küfürbaz yapıyorsunuz.

    lan koduğumun yarrak kafalı köylüsü, avrupa'da 80 yaşında dedeler huzurevinden kaçıp metal konserine gidiyor be, siktirtmeyin cemaziyelevvelinizi!

  • 38 yaşındayım uluslararası bir şirkette orta-üst düzey yöneticiyim ve bu saatte rapor incelerken yanımda eşim içeride kızım uyurken kulaklıkta iron maiden - final frontier albümünü dinliyorum bir yandan.

    eski işyerimden 2 arkadaşla (biri asafated dan atilla tutumlu) sözümüz var çocuklar büyünce wacken yapıcaz baba-kız ekibi mesela.

    ama metal müzik bir ruhtur, sırf yaştan dolayı hava olsun diye dinleyen grup tabii ki dönecektir ama kendileri döndükleri için de hala o ruhu yaşayanlara bok atmak da bilemedim yani en hafif tabiri ile eziklik sanırım.

    bir de 35-45 yaş grubu en güzel zamanlarını yakaladık bu ülkenin hem metal müzik hem frp açısından o yüzden de bizim içimize işledi belki de bu ruh ve öyle kolay bırakılmıyor.

    sonuçta bizim lise-üniversite zamanlarımızda kemancı caravan zincir rock pub vs vardı. akmar üst katta kitapçılar alt katta metalcilerin mekanıydı. sonraki zamanlarda dorock dönemi başladı ama şimdiki gibi değil gerçekten metal müziğin can bulduğu bir yerdi (murder king, electric circus, yusuf uğurer, sst, günah keçisi ve daha niceleri), nejati işlerin tezgahı vardı.

    sonra dünyanın yönü de rock tan gitgide rnb hiphop rap tarzına kaydı, büyük metal grupları yaşlanmaya başladı, yerlerini yeniler dolduramadı birkaç istisna hariç. ve talep farklı yönde olunca değişimler oldu (inflames in yeni soundu buna en büyük örnek)

    sonuçta aşağılamak için söylemiyorum ama yeni nesil bizim aldığımız tadı bulamadı metal müzikte bana göre saçma sapan müziklerin peşinden gittiler, ya da biz eskide takıldık kaldık belki de bilemiyorum.

    ama bildiğim bir şey var ki o da metal müziğin her daim 2 dinleyici kitlesi olacak. bir grup ergenlik hevesi ile başlayıp hava atmak için dinlediği bu türü zamanla bırakacak diğeri ise benim gibi bu müziği hayatının ortasına oturtacak ve belki de ölene kadar dinlemeye devam edecek.

    sonuçta başlık tanımına gelirsek yukarıdaki ilk grupta yer alıp içten içe de hala bu müziğe tutkuyla bağlı kalanlara imrenenlerin ortaya attığı boktan bir önermedir.

  • gayet de güzel dinlenir, yaşa başa bakılmaz. kafa kaldırmıyor deniliyor, evet doğrudur ama nihayetinde yeri geliyor en güzel müzik için bile aynı şey geçerli olmuyor mu?

    ben dinlerim metali. tür mür seçmem, kulağıma güzel gelen her metal melodisini dinlerim. ayırmam açıkçası. eee gazete bayilerinde satılan metal fanzinlerini gören, metal müzik dergilerindeki rap mi metal mi konusundaki mektup atışmalarını okuyan nesildenim ben, müzik seçmem, dinlerim.

    yalnız şöyle bir durum var, yaşını başını almış metalciler daha iyi anlayacaktır dediklerimi, bu naneyi dinlemeye başladığınızda eşten, dosttan hemen tepki geliyor. misal işyerinde açıyorum soft bir şeyler, 5 dakikaya kalmadan "ooo akşama ayin mi var, ya elin değmişken bizim mahallede de hırsız bi sarman var, yakalayıp kessenize şunu akşamına hayrına" diye inanılmaz esprili biri çıkıp geliyor hemen. arabaya biniyorum, hemen açıyorum herhangi bir parçayı cayır cayır. sonra gidip kardeşimi alıyorum, arabaya biner binmez bizimkisi hemen sesi kısıyor, patlatıyor lafı;

    "- ooo abi başlamışsın gene demir doğrama dinlemeye."

    vay arkadaş! diyorum ki adam orada acısını anlatıyor, ne bileyim kabilesini doğramışlar ağıt yakıyor, arkadaşı savaşta ebediyete intikal etmiş, kendisinin kolu kopmuş ama ikisi birden 500 tane adamı kesmiş onun destanını bağırıyor yüreğinden yüreğinden ama anlayan yok, bizim kardeş gelip diyor ki: "ne alakası var anlatma ya, öf bu ne ses, demir doğrama atölyesi misin mübarek..!

    hasbinallaaaaah çekiyorum mecburen, sonra ses kısılıyor ama 5 dakikaya kalamadan o ses iyice kapanıyor. genel sebep de "kafam almıyor". ya neyine almıyor lan sanki oturup yörünge hesabı yapıyoruz nasa'da. yolda giderken gaz müzik çalıyor işte.

    gerçi eskiden ben daha radikaldim bu konuda. çok sinir olurdum böyle diyenlere. kulakları çınlasın pentagram bunu çıkardığında kaldığım yurtta "siktirin lan popçular hepinize kafam girsin!" diye slogan atmışlığım, hatta daha ileri giderek sırf pop müzik dinliyor diye bayağı bayağı kalp falan da kırmışlığım vardır. ancak sonunda gördüm ki öfkeyle kalkan zararla oturuyor. yani gerek yok gerginliğe. bir adam kafası almıyor diye ya da pop dinliyor diye, hayatının tümünde o canına yandığımın aşkı, sevgilisi, ayrılığı, acısı bitmiyor diye ben adamı suçlayamam ki. neticede kimisi çayına süt bile koyuyor, böyle bir dünya burası. yine de bir an geliyor, elime zopayı alıp metala laf edenlere dalasım geliyor.

    ne diyordum ?.. hah, etraftaki insanlar kabullenemiyor metal müziği. onlar için olay şu; müzik biraz sertleşirse kafa almıyor! hay o kafaya ya, normallerini alıyor da ne oluyor. hadi bırakın metal müzik yapmalarını eurovision'da gayet softlaştırılmış bir şarkı ile lordi çıktığında valla bizim evde televizyona neredeyse şeytan çıkarma ayini yapılacaktı. bu çıkışın üzerine bir de sibel tüzün lordi solisti ile şu saçma pozu verdiğinde yaşanan infiali düşünün bizim evde. bir anda ahlaksız damgası yememe ramak kalmıştı çünkü ben de demir doğrama müziğini seviyordum, ilerleyen günlerde elin kızları ile böyle dil dile poz verebilir, milletin namusuna dil uzatabilir, mazallah asi olur kedi medi de kesebilirdim. gerçek hayatta gayet sessiz sakin bir tip olsam da metal müzik dinlemem neticesinde cemiyet mikrobu potansiyeli olan biri olarak görüldüm bir süre.

    neyse ben tıngır mıngır dinlemeye devam ettim metal müziği. annem babam laf ediyordu da evlenince laf söz olmaz, evimde rahat rahat dinlerim dedim ama ne mümkün. gerçi şimdi abartmayayım, canım eşim gayet anlayışlıdır bu konularda ve kimseyi rahatsız etmedikçe ne dinlediğime falan karışmaz. takarım kulaklığı dinlerim dım dım diye ama kardeşim ben bilgisayarda oyun oynarken yanda şunu açıp bas bas bağırtmam lazım apartmanı ama olmuyor. eşim zaten uyuz oluyor oyuna bir de üzerine bağırtığım müziği duyunca gelip ufaktan salvolara başlıyor, "hadi kalk kaç saattir oturuyorsun bak evde erzak bitti yürü markete gidiyoruz" diye. elbette önceleri ufak taciz atışları şeklinde gerçekleşen sataşmalar birkaç dakika içinde bildiğiniz yaylım ateşine dönüşüyor, ne kadar kulak tıkasam da, o sesi kıssam da neticede "yaa offf" deyip kalkıyorum, paşa paşa arabaya biniyorum mecburen. ancak arabada da yılmıyorum, hafiften iron maiden, creator falan açıp hani eşimin sevmesi muhtemel nispeten soft şeyler çalıyorum, 5 dakika geçmeden "yahu bu arabada benim sevdiğim şeyler neden dinlenmiyor, ha lantirn'ciğim?!" diyerekten fırça geliyor ve o siktiğimin radyosu hemen aşk fm'e veya nostalji'ye dönüveriyor. gene başlıyor ızdırap! o canına yandığımın sevgilileri yine kavuşamıyor, öbürü aşkından yanıyor, beriki neredeyse böbreğini verecek kadar aşık oluyor, seviyor, sevişiyor...ama bitmiyor ya, bitmiyor bu ızdırap. ne bitmez aşkınız varmış anasını satayım diye içimde fırtınalar kopuyor, anlatamıyorum, bağıramıyorum. öyle patlamaya hazır kola kutusu gibi takılmaya devam ediyorum.

    ama ben ne yaptım, sabretmeyi öğrendim. sabrediyorum arkadaş artık. bildiğin peygamber sabrı oldu bende. artık bu sayede çoğu şeye sabredebiliyorum. süper bir yetenek kazandırdı bu durum bana. fena değil aslında ama neden sabrediyorum diye ara ara sinirleniyorum, o ara açayım bir nordik metal diyorum ama ses verip stresimi azaltamayacağımı bildiğimden yine sabretmeye başlıyorum. bildiğiniz paradoksa düşüyorum yani.

    geçenlerde bir durum oldu evdeki tv'yi yenilemek zorunda kaldım. tv seçerken görüntüsünden, ekranında önce bakıyorum sesi falan iyi olsun şu bu özelliği olsun diye. ses de ses diye takıldığımı duyan hanım sorunca da "canım benim dünya sineması izlerken en küçük sesi dahi duymak istiyorum, mesela o pakistan festival filmindeki hışırdayan yulafların sesi evimize dolsun." diye sıkıp duruyorum ama niyetim başka elbette. asıl amacım tv'yi aldıktan sonra evde nvidia shield bağlayıp youtube'dan ya da deezer'dan amon amarth köklediğimde ev sallansın, yönetici gelsin desin ki "ey lantirn, şu müzikse bizim bugüne kadar dinlediğimiz ne! allah senden razı olsun bizi bu harikalarla tanıştırdın!". neyse nihayetinde işi bitireceğim gün geldi, televizyonu alırken emin olmak için satıcıya dedim ki: "kardeş sitenize baktım, televizyonda şu ses işlemcisi şu ses özelliği var diyorlar, doğru mu bunlar ses nasıl, iyi mi?"

    gelen cevap ne?

    "-bilmiyorum ben abi işlemci falan, ses işte şuradan açılıyor bak dinle sesi süper. kimse şikayet etmedi daha."

    75. skill sabır seviyem elbette devreye girdi; "azıcık mesleğine saygın olsun davar, sattığın malı anlatamıyorsun daha." falan demedim, bulduk bir broşür baktık hemen evet doğru sitede yazan bilgilerle broşür tutuyor, tamam aldım dedim. neyse geldi tv, kuruldu falan. ben sinsi sinsi geziyorum tv etrafında uygun bir an bulunca patlatıcam kolonları da bizim ufaktan sıra gelmiyor. kumandayı ele geçirip o kutlu ana gelene dek izlemediğimiz sünger bob, kral şakir bölümü kalmadı. bir de bitmiyor anasını satayım ardı ardına başlıyor bölümler, kopamadı çocuk televizyondan bir türlü.

    neyse ben nihayetinde baba olarak evdeki ağırlığımı kullanıp "eyhtere be ver lan şunu, başlıycam şakirine, yucin yengecine ver bakayım" diyerek aldım elime kumandayı, açtım youtube'dan shield wall'u, ufaktan sesi gazlıyorum daha ses seviyesi 20-21 falan oldu sevgili, bir tanecik eşim taaa dipteki odadan ışınlanarak yanıma geldi;

    "ay bu ne ses, kapat lantirn şunu akşam akşam delirtecek misin komşuları!"

    şeklindeki fırçasını çekti, bütün babalık ağırlığımı sildi attı 10 saniyede.

    ya delirsinler o komşular. yukarıdaki sığırın 5 senedir tepemizde vermediği parti, gecenin 3'ünde yerde yuvarlamadığı bilye kalmadı. uyuz oğlunun saçma rap müziğini, çalamadığı gitarının zırıltılarını tüm gün dinliyorum. yan taraf desen zamanında aşiret taşındı, sabahın 8'inde cayır cayır bozlak dinleyerek uyandık bırak çalıcam lan ben bunu diyemedim hanıma ya!... kuzu kuzu kapadım sesini.

    yılmadım ama, o sesi açıcam ben arkadaş diye hırs yaptım. en son benzer bir hırsı kimya konusunda yapmıştım, alın buyrun okuyun başıma gelenleri: #97890671

    neyse sinsi planımı yavaş yavaş devreye koydum. uzun uğraşlardan, ilmek ilmek dokunan bir olay örgüsü ardından nihayet yaklaşık bir 2 ay sonra hain planımı uygulama zamanım gelmişti. eşimi ve ufaklığı birbirlerine koli bandıyla yapıştırıp markete yolladığım bir anda gazladım berserker albümünü. valla o sesi de 30-40-50 allah ne verdiyse patlattım akşamın 5'inde, kulakların pası silindi en nihayetinde. sağolsun ufaklık da kitap seçemeyince bana bonus 40-50 dakika kazandırdı da dinledim güzelce müziğimi.

    ancak en nihayetinde bu bir dramdır arkadaşlar. bu ülkede metal müzik dinleyicisinin uğradığı tacize kimse uğramamıştır.

    sana sesleniyorum eyyy tüm sanat hayatı boyunca aşkını, aşkından nasıl rezil rüsva olduğunu, sevgilisinin bitmek tükenmek bilmeyen tasvirlerini anlatan şarkıcı, dinlemek zorunda mıyım kardeşim seni 50 sene boyunca. bu hayatta sadece aşk mı, özlem mi var. ben danalar gibi bağıran solistleri, cayır coyur köpüren gitar sololarını, karanlık klipleri, ayılar gibi böğüren grupları dinlemeyi seviyorum ya. 70 yaşına da gelsem bu böyle.

    dipnot: ufaklık seviyor metali. genelde trash veya power seviyor ama. bir ara death çaldım biraz ona, "hoşuma gitmedi baba" dedi.

  • metal de dinliyorum, yırtık kot da giyiyorum, deri bileklik de takıyorum, saçlarımı renkli de boyuyorum.
    çoğu kadın gibi otuzuma geldim, demiyorum. hala yirmi bir yaşımdaymışım gibi hissediyorum. konserlere de gidiyorum, barlara da.
    kimi ilgilendirir?

    herkes gibi olmamaya ant içmiştik biz zamanında. tamam belki yine sabah 9 akşam 5 çalışıyorum ama o da yaşamak için.
    siz gidin sizden ev, araba, pırlanta isteyen kadınların gönlünü yapın. bizim gibi sadece sevdiğini düşünen, kimsenin cebindekinde gözü olmayanları da müziğiyle, giyimiyle, görünüşüyle baş başa bırakın.

  • o müzik türünü belli bir ortamda hava olsun diye değil, gerçekten sevdiği için dinleyen insandır.

  • gençliğinde ne tür müzik dinliyorsa, ölünceye kadar aynı türü dinleyen insandır.

    ne diyorsun anlamıyorum ki; kırk sene rock ve metal dinleyip, serdar ortaç'a mı dönüş yapalım?

  • 30 yaş altında metal dinleyen var mı ki?