29 şubat 2016 fenerbahçe beşiktaş maçı

  • ilk yarıda halis'in katlettiği maç sonunda burada hakem hatalarını yazarken "hehehe ağlayın" "buton buton" "ne koyduk ama" diyerek birbirlerini debeye sokan adamlar şimdi özgürlük savaşçısı moduna girip "nerede temiz futbol" "fazla şerefliyiz" diye magazin başlığında bile ağlaşıyorlar.

    5 atıyordunuz? gomez cha cha buton?

  • fanatik galatasaray'lı olduğumu söyleyerek sözlerime başlayayım. ne eziyor lan fenerbahçe. beşiktaş hakem hakem diye ağlamasın diye fener'in hakkını da bir güzel yiyor cüneyt çakır. maçın hakkı şu an için 4-0 filandı.

    edit: beşiktaş'lı arkadaşların ezilmedik ulan ezilmedik mesajlarına ithafen; adamlar çıkarmış yüzünüze yüzünüze vuruyor daha neyi anlatıyorsunuz.

  • beşiktaş'ın perşembe avrupa maçı olsaydı dün akşam oynanacak olan müsabaka.

  • beyzademiz ne demiş:

    "siz hiç fenerbahçe'yle şampiyonluk için çekişirken, kenetlenmiş bir kadıköy'ün önünde top oynadınız mı?

    trabzon 2011'de oynadı, kör oldu."

    aynı trabzon sizinle 2010'da da oynadı, maçın sonunda stadı yaktınız amk.

    aynı sezonda şampiyon olan bursa'nın sizi kadıköy'de 3-2 paketlediğini de unutmuşsunuz herhalde.

    diyeceğim o ki biraz balık yiyin olum balık. hamsi olması şart değil. beyin gelişimi için şart.

  • ben bir tane hatırlıyorum, 2005 sezonu sanırım.

    fener yine şampiyonluğa oynuyor, kadıköy nasıl kenetlenmiş. bazı terbiyesizler ekmekli sütlü pankart açmış falan

    o sene beşiktaş iddiasını kaybetmiş. ama bakıyorsun kadıköyde maç sonu fener 3 beşiktaş 4

    üstelik beşiktaş 10 kişi kalmış, kalede ise forvet oyuncusu var

    bir de iddialı olsa neler olurmuş diyorum kendi kendime. hah siz daha bunun ne olduğunu bilmiyorsunuz aslında, hep gs ile yapamışsınız atıp tutmak kolay

    olum madem ergensiniz, böyle kabak gibi belli etmeyin. ha akıl sıkıntısı yaşıyorsanız o daha sıkıntılı durum

    edit: kanaryalar baya bozulmuş bu maçı hatırlatmama:))

  • geçen günlerde bu başlıkta çok güzel bir entariye rastlamıştım, futbol sadece futboldur minvalindeydi, belki de sözlük hayatımda ilk ve tek futbol maçı başlığına entry yazmama sebep olan o yazara öncelikle teşekkür etmek istiyorum. futbol sadece futboldur diyebilen adamları çok seviyorum.

    eski kafalı bir beşiktaşlıyım ben, nuh nebiden kalma süleyman seba kafası da diyebilirsiniz, endüstriyel futbola hiç alışamadım ama başarısızlığı da beşiktaş romantizmiyle örtmeye çalışmayan bir yerde durmaya çalışıyorum. belki birçoğunuz hatırlamazsınız, 90'ların ortalarında ali şen, ömer çavuşoğlu, aziz üstel, fatih altaylı vb. abilerimizin fenerbahçe-galatasaray düşmanlığını başlatan, ana akım medyanın bu basitliği ve sığlığı tv ekranlarından pompaladığı günler iki büyük takımlı bir ligi ön plana çıkarmaya çalışıyordu. belki bilinçsiz belki de bilinçli uygulanan bir politikaydı hiç bilmiyorum. beşiktaş, bu iki rakibinin ön plana çıkartıldığı düşmanlıkta, sadece olaylara dışarıdan laf atan bir seyirci konumunda kaldı. işin ilginç yanı, fenerbahçe ve galatasaray arasındaki bu düşmanca rekabet, iki takımın başarısını artırıyor, galatasaray ligde ve uefada başarılar yakalıyor, fenerbahçe de şampiyonluklarına şampiyonluklar ekliyordu. beşiktaş hep sakinleştirici, ortam yumuşatıcı bir katalizör olma görevini üstlendi, arada çıkan ufak tefek sürtüşmeleri, kavgaları saymazsak, bir nevi üçüncü takım olarak son 25 yıllık lig tarihinde ufak başarılarla, ona endüstriyel futbol politikasıyla biçilen rolle yerini korudu.

    yukarıda bahsettiğim ali şen'le başlayan o dönemde fenerbahçe'nin ve fenerbahçe taraftarının hırsı ve kibri, fenerbahçe'yi antipatik, nefret edilen bir takım haline getirmişti, o zamanlar inönü'de " ayağa kalkmayan fenerli olsun " diye herkesi ayağa kaldırmaya çalışan bir tezahürat yapılırdı hala var mıdır bilmiyorum. fenerbahçe ve fenerbahçe taraftarının başarıyı yakalayıp, doyuma ulaşmasıyla o kibir ve hırsın; kendini sakinliğe, rakibinin galibiyetini alkışlamayı bilmeye, başarının her şey olmadığını anlamaya bıraktığını düşünüyorum, volkan demirel, emre belözoğlu'nu bu konumda kadro dışı bıraktığımı söylemeliyim ki zaten ikisinin de saha içi ve dışı davranışları herkesin hafızasına kazınmıştır diye düşünüyorum. işte tam bu noktada, fenerbahçe kibir ve hırsı bırakmışken, kibir ve hırs meşalesini eline galatasaray ve galatasaray taraftarı aldı. sırf başarı için, nasıl olursa olsun galip gel felsefesiyle futboldan başka her türlü oyunu oynayan felipe melo, burak yılmaz'ı savunur hale geldiler, hırstan gözü dönmüş bir takım olma yolunda ilerlediler. metin oktay'ın, ergün penbe'nin güzide takımı; saldırganlığın, holiganlığın, kendi futbolcusunu ağır bir şekilde yuhalamanın türk futbolunda baş aktörü haline geldi. şu an başarısızlar ve sesleri pek çıkmıyor. önümüzdeki süreç, galatasaray ve taraftarını ne yöne doğru çekecek göreceğiz. belki de başarı hırsı dediğimiz şey, bu devir daimi etkiliyordur kim bilir; endüstriyel futbolun açmazı diyelim.

    ben yaklaşık iki aydır, en yakın arkadaşımla şükrü saraçoğlu'nda, beşiktaşlı passolig kartımla, fenerbahçe maçlarına gidiyorum. en yakın arkadaşım hasta fenerbahçeli, gel bana yarenlik et dedi, sayesinde beleş fenerbahçe maçı izliyorum, maç çıkışlarında " ibne galatasaaaaray" diye fenerbahçeli ergenlere eşlik ediyorum. en son lokomotiv moskova maçındaydım, fenerbahçe orta sahasının rakibe kaptırılan topları nasıl canla başla geri aldığını, gökhan gönül'ün inanılmaz performansını, futbolcuların azmini izledim, nani'yi saymazsak çok güzel bir oyun ortaya koydular. gökhan gönül demişken, 25 yıldan beri izlediğim türk futbolu'ndan 11 kur deseler, sağ bekim her daim gökhan gönül olur. bu sene beşiktaş'ın hiçbir maçını kaçırmadım, çocuklar sahada ter dökerken, ben de evin salonunda pas atıyorum, kafa toplarına çıkıyorum, bazen gözyaşlarıma hakim olamıyorum. dün akşam zor bir gençlerbirliği maçı geçirdik, kafalarında oynanmayan trabzon maçı ve fenerbahçe deplasmanı olduğunu düşünüyorum.

    neyse demem o ki, bilirsiniz beşiktaş-fenerbahçe derbileri her zaman oynanan futbolla göz doldurur, seyir zevki müthiş maçlar çıkar ortaya. ligin bu dönemecinde, iki takım da performanslarının en üst seviyesindeyken, çok zevkli ve güzel bir karşılaşmanın bizi beklediğine inanıyorum.

    rekabeti, aşağılamak ve hakaret etmek zannedenler birbirlerine " eziktaş, fenevbahçe, " diyip, küfür savuracaktır, bu güruh için zaten beklentiyi yüksek tutmamak lazım ama rekabetin en güzeli; kalp kırmadan, futbolu sadece futbol olduğu için, mario gomez'in adam eksiltmeleri, van persie'nin kafa vuruşları, gökhan gönül'ün driplingi, atiba hutchinson'un top kapmaları için sevmektir.

    hakemler her zaman hata yapabilir, önemli olan maçtan sonra eller omuzda sarılıp ayrılabilmektir. 90 dakika taraftar olup, o 90 dakikanın sonunda kendi kimliğine dönebilmektir. bugüne kadar 90 dakika sonunda, maç sonucunu değiştirebilen medya maymunu maç yorumcusuna rastlamadım ama sırf onların gerdiği ortamdan etkilenip, birbirine saldıran, küfür eden gruplar, hatta ölümle sonuçlanan çok olay gördüm. o yüzden futbol sadece yeşil sahada güzel, medya dilinde güzel futbola çok ender rastlarsınız. 29 şubat akşamı sadece 90 dakikalık futbol şöleniyle anılsın.

    baba hakkı'ya, lefter'e, seba'ya, oğuz çetin'e, metin tekin'e, çubuklu formalara, emlak bank ve beko reklamlarına, alın terine, emeğe, çivili kramponlara, papazın çayırına, dolmabahçe saatine, deniz ve dere tarafındaki kalelere, alex'e, koray avcı'ya selam olsun.

    dipnot: uçuk rakamların telaffuz edildiği, bahis batağına saplanmış 21. yy. türk futbol sektörü içinde, temiz futbolu sadece derbilerde beklemek hepimizin ayıbı olsun; belki bir gün yaptıklarından utanacak birileri çıkar.

  • forzadan alıntı yapıyorum, son 10 yıl;

    lehte penaltı: bjk-37 fb-45 gs-52

    aleyhte kırmızı kart: bjk-63 fb-41 gs-46

    rakiplere kırmızı kart: bjk-35 fb-54 gs-54

    derbi öncesi kırmızı kart: bjk-8

    gs ve fb'nin bjk derbisi öncesinde gördükleri kırmızı kart-0

    forza'dan b. a. isimli kullanıcının postu.

    güzel yazmış şimdi allahı var.

  • az sakin olun gençler dediğim maç. daha 3 hafta var. o vakte kadar iki takım da 5 6 maça çıkacak. daha dün rhodolfo'yu 6 ay kaybettik. ne olacağı belli olmaz bu süreç içerisinde.

    iyi top oynuyoruz, formdayız ama derbilerde kendi sahasında hep iyi sonuçlar alan bir rakiple karşılaşacağız. o yüzden ayağımızı sağlam basarak o maça kadar puan kaybetmemeye bakalım, o zaman bir puan da hiç fena sonuç olmaz keyfimize bakarız.

  • fenerbahçe nefretiyle kendini siken bir adamın zırlamalarına konu olmuş maçtır. adam emre'yi dövdük diye kolpaladı, işinden atıldı, hala arsızca fenerbahçe adını ağzına alıyor ya. ya arkadaş nasıl tipler olduğunuzu yüzünüze mi vuralım? hayatınız kolpa amına koyayım ya, işiniz gücünüz zırlamak ve şov. bir sike derman olmazsınız. gelelim cevaplara:

    1-) geçen seneki maçta milli maçların da olması hasebiyle 2 gün değil, 3 gün sonra oynanmıştır maç. namussuzluğun alemi yok di mi? 22'den 19'u çıkarıp sırf algı için 2 bulmanızın sebebi matematik hocanızsa, onu babasına müjdeleyeni sikeyim. değilse, suratınıza sıçayım. üstelik avrupa maçını kendi evinde oynamışsın. fenerbahçe bu maç öncesi moskova deplasmanında olacak.

    2-) bu sene aynı beşiktaş, perşembe-pazartesi, yani aynı şekilde avrupa-derbi maçlarına çıktı. bunu dillendirmiyor pek şeref yoksunları.

    3-) diyelim ki geçen sene bu bir hataydı (ki değil, milli maçlardan bahsedildi birkaç kez) bunu bu sene yapmadılar. ve bu yıl ilk sana uygulanmış bu kıyak. yani fenerbahçe'nin beşiktaş derbisi öncesi moskova'da maç yapacağını allah dışında bilen yok. hatta elenmesi de çok yüksek ihtimaldi fenerbahçe'nin. ama geçtik turu, neyse. şimdi bu kıyak sana daha öncesinden yapılmış. aynı sezon, her şey belli iken filan. lan valla küfür etmemek için zor tutuyorum kendimi. ulan yavşak, hala ne diye zırlıyorsun buna? ne yüzle lan? ulan allah belamı versin ben bu kadar kalitesiz bir güruh görmedim ya. bak namusum ve şerefim üzerine yemin ederim ki şunu yazmaya utanırdım. yani kendine delikanlı deyip de bunu bahane edebilecek bir insan tanımlayamıyorum kafamda. utanmanız, arlanmanız yok. adamlığınız da kolpa, dayağınız da.

    emre belözoğlu'nu dövdük, pişman değiliz ha?

    ahah ulan adam olmazsınız siz.

  • tarih atamasının altında büyük orospu çocukluğu vardır..

    geçen sezon beşiktaş'ın aynı derbiyi pazartesi oynama talebine red cevabı veren tff, fenerbahçe'nin önceki haftaiçi avrupa kupası maçı var diye bu karşılaşmayı pazartesi gününe almıştır. geçtiğimiz sezon ise fenerbahçe avrupa'da değilken, beşiktaş maçına tam 8 gün dinlenerek çıkmış, beşiktaş ise derbiyi brugge maçından 2 gün sonra oynamak zorunda bırakılmıştır.

    bu tarih ataması ile tff'nin kimlerin hizmetinde olduğu net bir şekilde bir kez daha gözler önüne serilmiştir..

    edit: 22-19 matematiğini yapan ilkokul 1 terk arkadaşı kutluyorum. kendisi 8 büyük eşittir 3 bulacaktır belki de kendi fenerli denkleminde. maçla ilgili de ezikçe yorum yapanlara gomez'den armağan ediyorum sıradaki şarkıyı, belli ki acıları geçecek gibi değil, kıyamam..

    http://media04.ligtv.com.tr/…/111117492/16613_g.jpg

    edit2: bir beyinsizliği daha giderelim. bu sezonki beşiktaş galatasaray maçının günü ile ilgili beşiktaş'ın federasyona hiçbir talebi olmamıştır. zaten perşembe günü avrupa'da maç yapan bir takımın cumartesi lig maçı oynaması doğru olmaz. sıkıntıyı anlayamamış bazı aklıevveller, beşiktaş geçen sezon pazartesi oynamak için resmi talepte bulundu ve reddedildi. bu sene böyle bir talep dahi olmazken maçlar pazartesiye alındı. geçtiğimiz sezon fenerbahçe avrupa kupaları'nda yokken bu bilgilerin esamesi okunmazdı. bu sene talebe bile gerek kalmadan her 2 derbi de pazartesi oynanıyor.

    şike sebebiyle fenerbahçe'nin avrupa kupaları'ndan men edildiği sezonlar bitmesinin hemen akabinde de yabancı kuralı değiştirilmişti aynı federasyon tarafından.