26 ağustos 2017 beşiktaş bursaspor maçı

  • -beşiktaş'ın maç boyu topla oynama yüzdesi 65. yaptığı pas sayısı bursaspor'un 2.5 katı.

    -bursaspor'un kaleyi tutan 2 şutu var. biri gol, diğeri etkisiz ve fabri'nin kolaylıkla aldığı bir top.

    -bursaspor'un golünde en ufak bir organizasyon yok. kontra atakta atiba'dan seken top yüzünden çizgi savunmanın bozulduğu tamamen futbol şansı ile atılan bir gol. bu şans golü haricinde adamların tek bir gol pozisyonu yok.

    -bursaspor'un ilk 15 dk ve yenik duruma düştükten sonrası harici tek bir organize atağı yok. adamlar 60 dakika sadece kendi yarı sahalarında defans yaptılar. fakat denyospor taraftarı utanmadan "bursa tek kale oynuyor" gibi yorumlar yapıyor.

    -oğuzhan etkisiz oynamış olsa bile maçın sonlarındaki pozisyon net penaltı. futbol oyunu kurallarında ikili mücadelenin şartları belli. dirseğini vücuttan ayırmadığın sürece omuzla dirsek arasındaki bölümle istediğin güçle rakibe yüklenebilirsin ama dirseğini vücuttan ayırıp elinle diğer oyuncuyu ittirirsen bunun adı faul olur. ceza sahasındaysa penaltı olur.

    -talisca'ya 1 kere değil 2 kere tabanla girildi. ilk yarıda bir kere yapıldı mete kalkavan sarı kartı veremedi. maçın sonlarında olan pozisyon direk kırmızıydı.

    -mete kalkavan geçen sene beşiktaş lehine bir hata yaptı. bir spor gazetesi bu hatayı abartarak ortaya koydu. adam o günden beri beşiktaş'a iltimas geçmediğini ispatlamak için düzenli olarak beşiktaş aleyhine kararlar veriyor. ilk yarının son 15 dk'sında beşiktaş aleyhine verdiği faullerin yarısı eyyamdı. talisca'ya iki kere tabanla girdiler, kart göstermedi. oğuzhan'a yapılan penaltıyı vermedi. bence akla mantığa sığmayan argümanlarla maçlar öncesi hakemlere saldıran fanatikler bir şekilde hakemleri ektilemeyi beceriyorlar. mete kalkavan hala beşiktaş lehine yaptığı hatanın etkisinden kurtulamadı.

    -beşiktaş kötü falan oynamadı. sadece alışılmış futboluna göre etkisizdi. maçın her anında kontrolü elinde tuttu. futbolu bilmeyen ama bir şekilde seven bazı insanların anlamadığı bir şey var. ligin 3. haftasında değil 34 hafta boyunca başarılı olan takım şampiyon oluyor. ligin son 8 haftasındaki takımların form durumlarını daha 3. haftada beklemek sadece futbolu bilmemekle alakalı.

    -atiba form tutuyor. pepe hatasız oynadı. quaresma'da bildiğimiz futbolunu oynadı. oğuzhan ve talisca etkisizdi. bence caner'in devamlı hücuma çıkıp orta yapma sevdası babel'in oyununu negatif etkiliyor. maç boyunca son kanattaki son hamle şansını caner'e bıraktı ve devamlı içeri kaçtı babel. adriano sağ kanatta savunma açısından beck'ten iyi ama hücumda quaresma'yı rahatlatacak koşuları yapamadı. tosic hem gol attı hem de maç boyu iştahlı oyununu sahaya yansıttı. fabri'ye düzgün şut bile gelmedi. cenk'in bir şutu direkten döndü, bir pozisyonda da kalecinin üzerine vurdu. hiç bir oyuncu kötü niyetli değildi, etkisiz oynamalarına kızmam ben, umursamaz olmalarına kızarım sadece. herkesin götü günü olur.

    -lens'in negredo ile beraber oyuna girmemesi şenol güneş'in hatası/yanlışı. attığı şans golünden sonra 45 dk sadece savunma yapan ve 2. yarıya maçı beraberliğe bağlamak için çıktığı çok belli olan bursaspor'un ikinci golü yedikten sonra son bir eforla tekrar futbol oynamaya ve atak yapmaya çalışacağı çok belliydi. bu tarz durumlarda topu alıp tek başına driplingle ileri mesafe kat edebilen lens karşı takımlar için çok büyük bir tehdit. medel için gayet iyi bir performans gösteren atiba'yı çıkartmak manasız olurdu. negredo oyuna girdikten sonra beşiktaş zaten maçı idare edip 2-1 bitirme moduna geçmişti. fakat negredo hala takım oyununa adapte olamamış bence.

    -ben her maçta über futbol ve 5 gol beklemeyen, önemli olanın kötü günde bile 3 puanı almak ve süreklilik olduğunu düşünen bir taraftar olarak sonuçtan memnunum. beşiktaş bu maçta puan kaybetseydi medya ve diğer takım taraftarları çok pis çullanacaklardı üzerine. bu maçta 3 puanı alıp verilecek milli takım arasına kafaların daha rahat girmesi güzel futboldan daha önemliydi benim için. sonuç ve alınan 3 puan açısından kafam rahatladı. bursaspor geçen sene küme düşme eşiğine gelen haline göre çok daha dirençli bir durumda ve lig maratonu içerisinde her takımdan puan alabilecek bir ekip. eze eze yenmesek bile 3 puanı aldık, yeterli.

    -beşiktaş'ın takım olarak formu ve sonuca gitme başarısı 2-3 haftaya yükselecektir. eylül ayının ortasından itibaren bizim için çok zorlu bir fikstür var. günümüz futbolunda önemli olan kritik dönemlerde formda olmak. 3 haftalık performansla takımı yerin dibine sokacak değilim. sezonu değil de her maçı ayrı ayrı yaşayıp hep %100 bekleyen tatminsiz taraftarlardan da değilim.

    -yeni gelen oyuncuları hemen oynatmayan şenol güneş'e laf edenler her halde roma taraftarı olsalar da isyan ederlerdi. beşiktaş'ın tüm transfer sezonun harcadığı paranın iki katını ödeyen roma'da cengiz ünder 83. dk'da girdi bu hafta takıma. galatasaray gibi başarısız 2 sezon geçiren, ilk turda avrupa'dan elenen ve yeni kurulan kadrolarda yeni gelenleri acilen oynatırsın ama son iki sezonun şampiyon takımının oyuncularını yeni gelenler için şampiyonluk yaşayan oyuncuları bir anda bir kenara atmadığı için şenol güneş'e sadece saygı duyarım.

    -son söz : sabırsız beşiktaş taraftarı. bırakın artık şu çoluk çocuğun algı oyunlarına ve gereksiz eleştirilere kafayı takmayı. özeleştiri yapacağım, objektif olacağım diye abuk subuk konularda kendi takımınızı eleştirmenin de gereği yok. önümüzde 9 ay sürecek bir sezon ve minimum 50 maç var. takım inecek, çıkacak, iyi günü ve kötü günü olacak. haftalık, günlük, hatta saatlik düşünceleri bir kenara bırakın genele bakın. lütfen, rica ediyorum.

  • şenol güneş'in negredo'ya verdiği süreler artıyor, bu gidişle önümüzdeki sezonun ortalarına doğru 90 dakika oynamaya başlar.

  • süper ligde geçen sene nasıl kaldığı belirsiz bir takım ile beşiktaşımın 3. hafta maçı

    vodafone arenada zayıf anadolu ekiplerine uyguladığımız tarifelerden bekliyorum.

    zaten maç bu sezonun taraftarın futbolcularla ilk buluşması, kertenkeleler üzerinde farklı şeyler deneyebiliriz her zamanki gibi