25 haziran 2018 sabahı hissedilenler

  • hislerimi anlatmakta geç kaldım biraz, ben yazana kadar gün döndü ama suç 25 haziran’da. sabah için önceden ayarlanmış bir toplantı, öğleden sonra da oğlumun raporlarını konuşmak için aldığım doktor randevusu vardı.
    çünkü sanıyordum ki bu iş mutlaka ikinci tura kalır. tatil programlarımızı bile ona göre yapmıştık, bilseydim bu günü boş bırakır kendimi yataklara atar hülya koçyiğit gibi silkine silkine ağlardım.
    şaka şaka, ne ağlayacağım ya, ben kaybetme yüksek lisansı sahibi insanım. bu da bana mücadeleci olmayı öğretti. çok hızlı toparlanır “ee şimdi napıyoruz?” moduna geçerim.
    bazı arkadaşlar depresyona girmişti önce onları çıkardık ordan, sonra 1-2 kadeh bişeyler içtik, oğlumun beyninde yapısal bir sorun yokmuş, epilepsi değilmiş onu kutladık, twitter’da gördüğümüz esprilere güldük, hüznü dağıttık evlere dağıldık.

    sonra biraz düşündüm neyin bizi böyle bir anda umutlandırdığını. o sırada ince’li bir videoya denk geldim. benim oğlumu akşamları uyuturken söylediğim şarkıyı kullanmışlardı.
    burada sık sık bu konuyu yazıyorum, oğlumun dermansız dedikleri bir derdi var. ben dermansız olduğuna inanmıyorum. o da benim en büyük savaşım oldu işte. bu şarkıyı da o yüzden söylüyorum zaten.

    şarkıda diyor ki “her şey seninle güzel yolda yürümek bile, olmayacak düşlerin peşinde koşmak bile, her şey seninle güzel bu toprak bu taş bile, içimdeki bu korku gözümdeki yaş bile”
    kilit kısım olmayacak düşlerin peşinde koşmak ve içimizdeki korku.
    insan hiç olmayacağını bildiği düşün peşinde koşar mı? koşmaz.
    peşinde koşulan olmayacak düşe umut denir. insan pusun arkasında da olsa minicik bir umut ışığı gördüyse onun peşinde koşar. bu bilinmezlik de insana korku verir.
    ben senelerdir bunu yapıyorum, içimdeki korkunun tarifi yok. ama hiç vazgeçmedim. kaç ilaç denedik, kaç deneysel çalışmaya katıldık, kaç eğitimden geçtik. hepsine başlarken nasıl hayaller kurdum, olmadığında nasıl yıkıldım ben bilirim.
    e peki yıkılıp kalayım mı orda, öleyim mi? çocuğuma ne olacak o zaman?
    kaybetmek insana çok şey öğretir. biraz taşlaştırır belki. olsun, onun da işe yaradığı zamanlar var.
    bir şey için mücadele etmek insana sorumluluk duygusu veriyor. yalnız olmadığını biliyorsun. kendini unutsan da birlikte mücadele ettiklerin için kalkıyorsun ayağa.

    ne var yani, bir kere daha kaybettik. ama kazanacağımızı hayal ederken çok mutlu olduk, güldük, ağladık. ayrıca tam da kaybetmedik, bir sürü kazanım da var bu seçimde. sor en yakın arkadaşına anlatsın, arkadaşlarınla dünyanın dertlerini konuşuyorsun işte, bundan büyük kazanım mı olur?
    bu siyaset değil, bir gelecek kaygısıydı. derdin dermansız olmadığına inanmaktı. ne parti ne liderdi dert, daha yaşanılır bir ülke olmak için mücadele etme isteğiydi ve o istek hala aynı yerde duruyor. her şey seninle, benimle güzel.

    yavaş pes edin, daha ölmedik!

  • bugün benim doğum günüm. 34 yaşını doldurdum. heyecanımı umudumu ve sanırım ülkemi kaybettim dün. neye uyandığımı bilmiyorum.