21 şubat 2016 başımdan geçen camili pelin olayı

  • bu ne biçim başlık lan böyle demenize fırsat bırakmadan sizi hemen dün geceye götüreyim.

    maltepe'de arkadaşımla buluşacaktım.
    kendisi hoşlandığım bir ablamız, mfö şarkısı gibi.

    düne kadar bana karşı olan hisleri hakkında en ufak bir fikrim yoktu.
    evimden çıkmış maltepeye doğru yol alıyordum. ilkokulda kullandığımız tarih çizelgelerini kıskandıracak kadar pratik olan pendik*-kadıköy* hattına binmiştim.

    minibüs yolunda enteresan bir trafik vardı, zaman ve mekanda sıkışıp kalmıştık.
    geç kalacağımı anladığım an telefon açtım,

    + alo pelin, ben biraz geç kalacağım. evden çıkmadıysan biraz daha durabilirsin diyecektim.
    - (keyifsiz bir sesle) çıkmıştım ama olsun ya, gider otururum. hehe.
    + ya böyle çok şeyoldu kusura bakma, minibüs yolunu biliyorsun. en fazla 10dk geç kalırım zaten.
    - sorun değil, bekliyor olacağım.
    + tamamdır hemen geliyorum, görüşürüz.

    kelamlarından sonra telefonu kapattık.

    minibüs'te arkalara doğru ilerliyorum.
    hayatımın filmi çekilse adı "arkaya ilerleyen adam" olurdu zaten, hadi o olmadı "bir sike derman olamayan adam" da olumlu.

    büyük dedemin mehteran olmasından şüphelendiğim dakikalardaydım ki telefonum çaldı.

    + alo, yebh. ya benim çok acil bir işim çıktı, çok özür dilerim. gelemeyeceğim, kusura bakma. bir ara mutlaka görüşelim, böyle çok havada kaldı.
    - (5 saniyelik bir south park sessizliğinden sonra) yok yok, sorun değil, tabii ki. daha sonra görüşürüz.

    diyebildim.

    minibüsün arkasında soğuk paslı demirlere tutunuyorken, oğuz atay'ın "tutunamayanlar" romanı geldi aklıma. en azından ben tutunuyorum dedim. kendimce boktan şakalar yaparak olayı halının altına süpürmeye çalıştım bir süre.

    daha sonra kaptanın çıkardığı "maltepe'den binip parasını ödemeyen var mı?" tartışmasıyla benim burada ne işim var amına koyayım?! diyebildim. ineceğim yeri çoktan geçmişim.

    indim minibüsten, biraz yürüyüp kendime geleyim derdindeyim.
    afedersiniz bir karın ağrısı bastırdı, resmen altıma sıçacağım.

    utanmasam küçükyalının ortasına sıçıp şişli etfal'de ayaküstü sıçan teyzeye bok yedireceğim.

    bir süre sonra panikleyip koşmaya başladım.
    sıçmaya delik arıyorum. yok!

    sıçamıyorum arkadaşım, umut sarıkaya'ya hak veriyorum.
    bütün derdim, tasam bir anda yalan oldu. üzerimde bir adet mont var ve sıçamıyorum.

    öyle sağa sola koştururken ara sokaklara daldım, uzaklardan bir minare başverdi.
    allah allah! minareye doğru depara kalktım, en dış kulvardan bindiren arap atı ekmeğini elinden alacağım diye huysuzlanır brşş brşş ederdi o deparımı görse.

    ezan saati olacak ki camiye yaklaştıkça etrafta cemaatten kimseleri görmeye başladım. camiye doğru ağır adımlarla ilerliyorlardı. yanlarından allah aşkıyla yanıp tutuşan bir mübarek gibi geçmemle onları da bir güzel utandırdım.

    wc, tuvalet, hela, toalet, wece yazacak herhangi bir tabela beni dünyanın en mutlu adamı yapmaya yetecekti ki tesadüfün iğne deliği bir şekilde pelin'e rastladım.
    yavaşladım, altıma sıçmamak için var gücümle götümü sıkıyordum.

    + yebh? sen beni mi takip ettin? koştun mu ta oralardan?
    - hayır pelin, öyle değil. hem senin işin çıkmamış mıydı ya?
    + ben biraz sinirlendim sen öyle diyince, ilk defa baş başa bir şeyler yapalım diyoruz ve geç kalıyorsun.
    - pelin, trafik vardı. n'apabilirim. (altıma sıçtım sıçacağım)
    + bilmiyorum, böyle çok saçma oldu şimdi.
    - ya bak madem öyle oldu ve sen eve dönüyorsun, dön sen evine, hiçbir şey yaşanmamış gibi baştan gelelim olur mu? hem istemezsen gelmezsin. bir düşün evde, olur mu? hadi daha geç olmadan yapalım bunu.
    + hayır, buraya kadar koşmuşsun. beraber gidelim. zaten napacaksın tek başına buralarda.
    - (şakayla karışık)namaz kılarım pelin ^^
    + of yebh.
    - ...
    + nası biliyorsan öyle yap yebh.

    o evine devam etti, ben de tuvalete.
    bir sıçtım ki aman aman.

    işin ironik tarafı sıçtıktan sonra gelen huşu ile abdest alıp namaz da kıldım.
    pelin de ne mesaj attı, ne de aradı.

    pelin buraları okuyorsan diye söylüyorum, sorun sende değil götümde.

    edit: ouuv. 13 şubat 2016 metrobüsteki mavi paltolu kız gözden kaybolunca bir şey yok, ben bir kere altıma sıçacakken kızı öteleyince ouv. ne ouv aamou!