1994 yazından akılda kalanlar

  • dünya kupasının amerika'da düzenlenmesi. finalde brezilya'nın penaltılarla kazanması. baggio'nun üzgün yüzü ve taffarel'in diz çökerek iki elinin işaret parmaklarını gökyüzüne kaldırıp tek rakibim türk hava yolları şeklinde poz vermesi, mustafa sandal'ın "suç bende" si.

  • benim en net şekilde hatırladığım şey öys sonucunu öğrenmek için sabahın köründe gazete bayine gidişim.
    böyle de bir nesil vardı. başlığı açık değilse açın gençler, yormayın beni. dil altı hapımı almam lazım.

  • - benim eskisehir'de olacagimi varsayarak bensiz yaz tatili plani yapan ailemin gitmesi ile ankara'daki evimizde yalniz gecirilen iki hafta (oh mis)
    - evde parti havasinda bulustugumuz o siralar yeni yeni taninan internet arkadaslari (teo, wideman, esekherif ..vs... )
    - amcamin (kendisi benden sadece 5 yas buyuktur) birden cikagelmesi, beni "olm napican burada yalniz, kalk marmaris'e gel" diyerek davet etmesi, ertesi gun marmaris'e gecmesi.
    - annemin onlar yokken kahvaltilarda yerim diye yaptigi koca bir tencere pogacayi televizyonun karsisinda oturarak cekirdek yer gibi bir saat icinde bitiren wideman.
    - internet'ten tanistigim yunan arkadasim yiannis'nin motorsikletine atlayip ankara'ya gelmesi, beraber ankara -> eskisehir -> bursa -> canakkale oradan sahil boyunca -> antalya seklinde turkiye turu plani yapmamiz.
    - tatil baslangici sebebi ile teo ve baska bir arkadasin ankara'dan memleketlerine donecek olmasi. bizim bir gun once motorsiklet ile ankara'dan yola cikmamiz.
    - motorsikletin yola ciktiktan cok kisa sure sonra polatli'da bozulmasi. biri uzun sacli, sakalli digeri yunan iki tipin polatli'da sanayii mahallesinde motorsiklet tamir ettirmeye calismasi.
    - o gece polatli'da kalmamiz, yakinlarda bir yerde kaziya gelen alman arkeolog ekiple sabahlara kadar muhabbet.
    - ertesi gun motorsikletin turkiye'de tamir olamayacagi, gereken yedek parcanin turkiye'de bulunmadigi, en yakin getirilebilecek yerin atina olmasi sebebi ile yiannis'nin mecburen tatili erken kesip yunanistan'a donmesi zorunlulugu
    - polatli'dan izmir'e gitmek icin trene binmemiz, bozuk motosikleti trenin yuk vagonuna 10 dk icerisinde cikarma zorunlulugumuz, bu isin dunyanin en zor islerinden biri olmasi ve kan ter icerisinde kalmamiz
    - trene kendimizi atip, yerimize oturmaya giderken trende bir gun once vedalastigimiz teo ve diger arkadasla karsilasmamiz. yiannis ve benim ikisini ikna edip izmir'e beraber gitmeye karar vermemiz.
    - yiannis'in gece restoranli vagonda raki icmeyi istemesi, masasina oturdugumuz sakaci elemanin yiannis'yi gaza getirip dort duble raki icirmesi. yiannis'nin sapitmasi, vagonlara kusmasi, rezalet cikmasi.
    - ertesi gun hayatimizda ilk kez gittigimiz izmir'den bir sekilde kamyonet kiralayip yiannis'nin kusadasina gonderilmesi
    - yiannis'nin gitmeden hemen once "ben bunun gibisini bir daha bulamam" diyerek 4 tabak iskembe corbasi uzerine 2 yarim kokorec yemesi
    - teo ve diger arkadasin memleketlerine donmesi benim atlayip marmaris'e su sporlari ile ugrasan amcamin yanina gitmem.
    - marmaris'e inmem, o yillarda cep telefonu diye bir halt olmamasi, elimde amcami bulmak icin tek bilginin calistigi yerin onunde oldugu otelin adi olmasi. kalkip gecenin 11'inde oraya gitmem, kendisini bulamamam ama is arkadasini bulmam, onun bana "surada uyursun" diye yer gostermesi [turistlere su sporlari yaptiran sirketin, satis yaptigi banko gibi bir yerin onundeki kumsal ve uzerindeki sezlonglar]
    - sabahin 9'unda amcamin gelip, sanki kalkip ankara'dan yanina gelmem dunyanin en normal ve her gun karsilastigi olayi imis gibi birsey demeden "kalk hadi sabah sabah deniz cok guzel olur, biraz dolasalim" demesi, surat teknesine atlayip acilmamiz
    - sonraki uc ay boyunca benim de ayni yerde calismam, her aksam tekneleri kiyiya, her sabah tekrar suya cekmekten ve hayvanlar gibi spor yapmaktan kas yapmam
    - yazin sonunda amcamin is arkadaslarinin birine gicik olmam uzerine kendisine "hadi gorusuruz" diyerek ankara'ya donmem