1988 yılındaymış gibi yazmak

  • ilkokula başladım.
    ailem bana yeni çanta almak yerine ablama çanta aldılar ve ben hayatımın ilk okul gününe ablamın eski çantasıyla gittim.

    bundan utanmıyordum. ama çantanın sırt askıları yoktu, sadece elde taşınabilen bir çantaydı. beni en çok rahatsız eden buydu. herkesin çantası sırtta taşınabilirken, ben mali müşavir gibi çantamı elde taşımak zorundaydım. hem de baya kocaman bir çantaydı. bu çok koymuştu.

    babam fotoğrafımı çekmek istedi. okulun merdivenlerinde. ilk kez okula girişimi ölümsüzleştirmek istemişti.
    güneş öyle bir açıdan geliyordu ki, gözlerimi kesinlike açamıyordum. arkadaşlar ben kafa kızıl ve ten peynir beyazı bir bireyim. ufacık bir güneşte bile önümü göremem.
    babam da tutturdu, düzgün poz ver, gözlerini kısma diye. kısmak ne kelime, kör gibiydim.

    babamın ısrarlarına dayanamayıp bir elimle gözümü kapayıp diğer elimle o koca çantayı taşımaya çalışarak poz verdiğim ucube bir fotoğrafım var.

    sonra ilk ders başladı, herkes ağlıyor, herkes zırlıyor. bazılarının yanında annesi; bırakamamış...

    ben hiç öyle huysuzluk yapmadım ama gözüm hep o çantadaydı. sırtımda taşımak istiyordum ve acaba ne zaman kurtulurum bu çantadan diye düşünüyordum. ilkokul üçe kadar nasip olmadı.

    yaşım 36; o günden beri elde taşınan çantaları hiç sevmem ve güneşli havalarda poz vermem, veremem.

    not: o fotoğrafı ekleyeceğim, az bekle hele*

  • ''seni gördüğüm an, dünyada başka bir dünya daha olduğunu fark ettim.'' 1988

    babamın anneme yazdığı ilk mektubun ilk cümlesi.