17 aralık 2020 üç karikatüristin ortak açıklaması

  • bu konuda sayfalar dolusu yazabilecek kadar bilgi sahibiyim.
    yıllarca amatör bir çizer olarak her hafta dergilere gittim geldim.
    yıllar boyunca tek bir hafta bile kaçırmadan çıkan tüm mizah dergilerini aldım okudum. 3 metreye yakın bir dergi arşivim var. gelin durumu size madde madde özetleyeyim.

    1- penguen ve uykusuz dergilerinde amatör bir karikatüristin işi yayınlandığında dergilerin 1.5 lira olduğu dönemde bize 20 lira telif ücreti verilirdi. sonra zamanla dergilerin ücreti 2-3 katına çıktı ama amatöre verilen bu parada hiçbir değişiklik olmadı. dergilere ufaktan giren, gündem sayfasında falan (ilk 2 sayfa hani) vinyet çizen gençler de ortalama 50-100 lira gibi komik paralar alırlardı.

    türk mizah dergiciliğinin kurucusu oğuz aral ise bir amatör çizere bir karikatür için o zamanın parasıyla bir ev kirası kadar para verirdi. "ama gırgır çok satıyordu" demeyin, burada vizyon önemli. oğuz aral gidip wacom cintiq 27" alıp karikatürlerini onda çizmezdi. tarama ucuyla devam eder, derginin kazandığı parayla genç karikatüristler yetiştirirdi. bu çok önemlidir. zira bir gence 20 lira verirseniz kimse buna bir iş gözüyle bakmaz. ama o çocuğa 200 lira bile verseniz, babasına gidip "baba bak ben bunu çizdim, karşılığında da bu kadar para kazandım" der, kendine güvenir.

    2- zamanında okurların gönderdiği öteberiyle beslenip, parasızlıktan kırılmalarına rağmen yine de neşeyle sabahlayarak karikatür çizen mizahçı abilerimiz vardı. bu arkadaşların hepsi de onların tezgahından çıkmadır. o ustalar oğuz aral ekolünün belki de son temsilcileriydi. kutlukhan perker biraz geç de olsa bir şeyleri değiştirmeye çalıştı ancak o da çok "amerikanvari" kaldı, halka inemedi ve sonunda bıraktı. mizaha para kazanılacak bir iş gibi baktığınızda mizah yapamıyorsunuz. apple macbook 15" retina alma hayali kuran bir adam karikatürist olamaz yani esasında. karikatürist dediğin umut sarıkaya gibi halıda oturup desenleri falan inceler. işi gücü hayatı tiye almak, her şeyin altında bir ibnelik aramaktır çünkü. "para kazanmak" mizahtan önemli hale gelince dergilerin komiklik derecesi inanılmaz düştü. dergi alıyorsun, içinde bir tane komik karikatür var. internete düşen de o zaten (o yüzden umut sarıkaya'nın çok fazla karikatürü sosyal medyada). sonra da tirajlar düştü diye şikayet ediliyor. al sana paradoksun kralı.

    3- zamanında ülkenin başbakanını bok şeklinde çizebilecek kadar cesur bir mizah geleneği vardı bu ülkede. "şimdi yapsalar direkt silivri" demeyin. ben vizyondan bahsediyorum. o adamlar aynı kapağı bir şekilde bugün de yapardı, ultra zekice bir şey bulup bok gibi çizmeden de bok gibi hissettirirlerdi istedikleri adamı. çünkü o adamların yaptığı mizahın bir amacı vardı; göte göt demek. korkak değillerdi. kaybetmekten korktukları tek şey okurlarıydı. bugünkü mizahçıların ise kaybedecek itibarları, paraları, teknolojik oyuncakları, say say bitmez. penguen dergisi "tirajlarımız düştü, artık kurtarmıyor, dergiyi kapatıyoruz, bu da son sayımız, alın destek olun" derken bile ellerindeki gereksiz ıvır zıvırı satarak o dergiyi yaşatabilirdi. yapmadılar. çünkü tek korkuları "daha fazla para kaybetmek" olmuştu.

    4- okura haber vermeden kaç defa eski işleri olduğu gibi (veya ufacık değişikliklerle) dergiye bastıklarını benim gibi kemik okurlar çok iyi bilir. öğrencisindir, zaten paran yoktur, olanı da dergiye verirsin. mizahçıların da çok süper insanlar olduğunu düşünürsün. yine türlü komikliklerle dolu bir dergi hazırlamışlardır sana. işte aslında hiç de öyle değildir. oğuz aral'ın "başkaları gülsün diye bizim çalışmamız" öğretisinin yerinde yeller eser. sonradan anlarsın.

    kutlukhan perker mesela sabahın köründe kalkar, takımları çekip oturur çizim masasına. son öğrencisidir oğuz aral'ın çünkü. ama günümüz karikatüristlerinin çoğunluğu bu işe hak ettiği vakti ayırmaz. 2006'da aldığım bir pengueni alıp bugünkü herhangi bir mizah dergisini yanyana koymam en büyük kanıt olur. ama devir değişti, okur kitlesi değişti diyebilirsiniz. ben de o iş öyle değil derim. zira aynı değişim sebebiyle internete yayılan karikatürleri dava edip insanları icraya verilir. umut sarıkaya hala en az 2006 penguen'lerindeki kadar komiktir.

    5- eylenceli bilgi: selçuk erdem kendi stilinde kedi çizemez. o yüzden neredeyse hiç kedili karikatürü yoktur.

    6- günümüz karikatüristlerinin bu "kişisel zenginleşme" ve tüm parsayı toplama aşkı uğruna günümüz gençlerini yakalayabilecek yeni bir karikatürist de yetiştirilmemiştir. cansın çağlar özdemir, barış özcan, ömer göksel, mert dolapçıoğlu ve daha onlarca amatör genç (ben de onlardan biriydim) yıllarını mizah dergilerine adamış ve sonunda hiçbir hayrını görmemişlerdir.

    çareyi youtube'da kanal açmakta bulan da var, instagram'da bir şeyler yapmaya çalışan da. sen kendi köşeni çiz, üstüne bir de kapak patlat, eski işleri topla albüm bas sat, karikatürlerin paylaşılınca haklarımız yeniyor dediğin internet aleminde e-ticaret sitesi açıp tişört, kupa, defter falan sat, markalara reklam yap, ama bu arkadaşlara çaycı çırağının kabul etmeyeceği paralar ver. en büyük sorun aslında budur. yeni insan yetiştirilmemiştir. çünkü gençlere hak ettikleri değer ne maddi ne de manevi olarak verilmemiştir. kaç kere dergiye gidip, abilerimizi odada görüp "bugün amatör günü yok" diye geri çevrildiğimi unutmadım. 10 dakika sürmüyordu oysa ve biz salak gibi reddedileceğimizi bile bile önceden telefonla bile aramadan (o salakça heyecanımız ölmesin diye) her hafta o dergilere gitmeye devam ederdik.

    7- frido kahlo kapaklı edebiyat dergileri satma (hatta kafe açma) modasıyla mizah dergiciliği bir darbe de dinozor üstadlardan yemiştir. isim vermeyeyim hepsi kendini bilir. "hmm ne yapsak satar acaba?" diye düşünerek proje gibi dergi çıkartmaya başlamıştır abilerimiz. herkes kendini kurtarmaya bakıyordur. oğuz aral ekolünden eser kalmamıştır. artık "komik" olan değil "satacak" olan dergi çıkarılır, satacak olan çizer yapılır. cem güventürk mesela. işleri çok güzel, eyvallah. ama o bir karikatürist midir? asla. ama feyzanurlar ve büşralar çok sever o duygusal tripkolik işleri, dergiyi de alırlar. e bitti gitti kapat.

    neyse hacılar. sabaha kadar yazsam bitmez bu mevzu.

    kısacası, şu güzelim mirasa çok yazık ettiniz.
    okurlarınıza, amatörlerinize, kültürünüze ihanet ettiniz.
    siz de göçtükten sonra türkiye'de mizah adına hiçbir şey kalmayacak.
    çünkü sorumluluk alıp kimseyi yetiştirmediniz.
    meseleyi instagram'da takipçi kasıp kitap satma haline, kafe açıp frenchising verme haline getirdiniz.

    3 metrelik arşivi yakmıyorsam bir gün çocuğuma "bak evladım bir zamanlar türkiye'de böyle komik dergiler çıkıyordu" diyebilmek içindir.

  • yalan söyledikleri açıklama. twitter'da dava açtığı tüm vatandaşlar yazmış altına, asgari ücretli ambulans şoföründen tut, yemek bloguna karikatür koyan 58 yaşındaki teyzeden bile 30.000 tl istemişler.

    söyler misin erdil, madem amacın zenginleşmek değil, niye karikatürlerini izinsiz yayınlayan bloglara erişim engellemesi getirmek yerine herkesten 30.000 lira istiyorsun o zaman? erdil yaşaroğlu'na kesinlikle hukukun iyi niyet ilkesine uymamaktan ve haksız zenginleşmeden dava açılması gerekiyor.

    insanlar iyice şeytanileşti gerçekten.

    edit: başlığın ilk hali erdil yaşaroğlu açıklamasıydı.