16 temmuz 2016 delirmek üzere olmam

  • hayırlı akşamlar. şu an gaziantep'te evde oturuyorum. şehrin iyi muhitlerinden birinde oturuyorum. bunu söyleme gereğini duydum ki "kötü" muhitleri siz düşünün diye. sabahtan beri mal mal yere bakıp sallanmaktan başka bir şey yapamıyorum.

    tam saymadım ama bugün tahminen 14 tane ezan dinledim. hepsinin sonu ya meydanlara çıkın diyerek, ya cihat çağrısı ile bitti. dün gece ben yatarken kornalar her yeri inletiyordu. 10'da uyandım. şu an 22:27, bu kornalar bir dakika bile susmadı. cumartesi çalışan çoğu iş yeri sabah mesai yapamadı. apartmanın altında biraz önce tam bir "tekbir partisi" yaşanıyordu. yarım saat sürmüştür herhalde, biri tekbiiiir diye bağırıyor diğerleri hayatları buna bağlıymış gibi "allahuekber" diye ortalığı yıkıyor. korna çala çala yeni uzaklaştılar, herhalde başka yerlerde tekbir getirmek için. sokak köpekleri manyağa döndü, bir havlıyorlar bir ağlıyorlar. ortalık markete gidilebilecek gibi değil. zaten muhafazakar olan şehrin islamcılarının kervanına şehirdeki suriyeliler de katılmış durumda, ortalığı birbirine katıyorlar.

    sonra istanbul'dan arkadaşım aradı. diyor ki burası da öyle. twitter'a girdim, biri anlatıyor kıza "o elindeki poşeti kafana geçir böyle açık gezme" demişler. diğerleri moda'da millete salça olmuş. yargının, tsk'nın içi tamamen boşaltılıyor. bir şeyi kutluyorlar. kimse korkudan ses çıkaramıyor. ve benim burada kalbim sıkışıyor. endişeden, panikten kafayı yemek üzereyim.

    sanırım bugün koskoca ülke elimizden kayıp cihatçılara, şeriatçılara gitti. ne yapmamız gerekiyor tam olarak? kendime artık bir siyah çarşaf almalı mıyım? ciddi ciddi ne yapabilirim yani şu an ruh sağlığımı ve kendimi koruyabilmem için?

    edit: darbeye karşıyım. sizden olmayan herkesi karalamaktan vazgeçin. sadece dinmeyen kaostan bıktım diyorum size. içimizi dökme özgürlüğümüz bile yok. iyi dileklerde bulunan güzel insanlara teşekkür ederim.