15 temmuz 2016 nice saldırısı

  • bu katliamın ardından hani ölümlerden zevk alır gibi tweet yazan, entry giren, fransa'nın dış politikasına değinip rüzgar eken fırtına biçer misali şeyler yazan çizen insanlar var ya, ve açık açık ışid'i destekleyenler. işte prensiplerimden ödün verip hepsine orospu çocukları diye küfretmek istiyorum ama hem annelerine ayıp hem de orospulara hakaret olacak.

    neden bu olaylar fransa’da oluyor da başka yerde olmuyor diyenler var. zira hem fransa avrupa’nın en çok müslüman barındıran ülkesi, hem de nüfusundaki müslümanların büyük bir kısmı sömürge kökenli (cezayir, tunus ve batı afrika ülkeleri). ne tam fransız olabilmişler ne de tam olarak cezayirli, tunuslu. soykırım ve geçmiş fransız politikaları yüzünden devlete karşı mesafeliler ama aynı zamanda fransa’yı hak edilmiş vatan olarak görüyorlar. içlerinde hayli marjinal; terör örgütlerinin manifestolarına kanmaya, aidiyet hissetmeye muhtaç insan var. ışid ve benzeri örgütler de bundan nemalanıyor. libya harekâtı veya petrol şirketleri ile alakalı teoriler tali mevzular anlayacağınız.

    bu saldırının islam dini ile alakası var mı? şimdi eğri oturup doğru konuşalım, yayılırken bile kan dökmüş, savaşlarla hakimiyet kurmuş bir dinden ve eli kılıç tutan bir peygamberin dininden “islam kelime manasıyla barış anlamına gelir, haliyle islam barış dinidir” gibi bir argüman çıkardığınız anda ben dahil aklı başında birçok kişiyi bir gülme krizi tutuyor. kuran’ın içinde bilhassa medeni surelerdeki bazı ayetlerin ötekini dışlamaya, sindirmeye, köleleştirmeye, düşman belletmeye, öldürmeye çanak tuttuğu da açık.

    şimdi kendini zeki addeden bazı suserlar diyor ki, “bu ayetler o zamanın, o günün koşulları yüzünden indi” gariplerim öğrenmişler ya tarihi o günün koşullarına göre değerlendirmeyi, bunu kullanıyorlar akılları sıra.

    hmm… şimdi bu kuran isimli kitap mukaddes değil mi? her kuşağa, her zamana, her çağa hitap eden evrensel bir kitap öyle değil mi? o halde her ayeti ve her hükmü bugünü de kapsıyor?

    o halde? bu dindar tayfa af buyursunlar o kadar aklı evvel ki, kendi kendilerini yalanlıyorlar ama farkında bile değiller. çıkıp da o ayetlerin hükmü kalmadı diyebiliyor musun? hadi çıkın diyanet işlerinin bir etkinliğinde kapın mikrofonu, bas bas bağırın bu tür ayetlerin hükmü kalmadı diye, bakalım linç ediliyor musunuz edilmiyor musunuz?

    sonuç olarak bu adamlar terörist olabilirler, psikolojik sorunları olabilir, başka nedenlerden tevarüs eden kinleri olabilir ama bu insan müsveddelerini kalabalık arasında kendilerini patlatmaya, bir tırla masum insanları ezip geçmeye götüren o inanç, o motivasyon, ebu bekir el bağdadi gibi canilerin perspektifinden, retoriklerinden, manifestolarından geliyor. peki el bağdadi ve muadillerine müslümanların kanmasını kolaylaştıran temel sebep ne? inandıkları dinin en mukaddes emanetinde bazı sayfalarda bulunan bazı ayetler, el bağdadi’nin düşüncelerini destekliyor veya tam tersi el bağdadi o ayetlerden yola çıkarak kendine göre bir sistem yaratıyor. zira adam diyor ki, bu kitap mukaddes ise ve kıyamete kadar hükmü geçerliyse niye öldürmeyeyim, yıkmayayım, patlatmayayım? bana bunu emrediyor.

    siz bu konuyu konuşmadığınız düşünmediğiniz, sırf dininizi koruyacaksınız diye aptalı oynadığınız sürece islam dünyasından daha çok terör örgütü çıkacaktır.

    buradan birileri çıkıp bana hristiyanlığın yayılım döneminde roma topraklarında yaşananları, haçlı seferlerini, emperyalizm ve misyonerlik faaliyetlerini, kolonyalizm ve köleliği, ırak’ta yaşananları anlatmaya kalkmasın. emin olun çoğunuzdan daha iyi biliyorum bu ve anmadığım çoğu tarihi vakayı. islam’ın aydınlanma çağını, en hakiki oryantalistlere açıklayıp kafa ütüleyen biriyim ama doğrucuyum da.

    islam’ı diğer semavi dinlerden ayıran ve onların geçirdiği dönüşümü yaşamasını engelleyen, önünü tıkayan bir özelliği var. islam’ın şeriatı, peygamberi yaşarken tesis edildi ve mukaddes kitabı ardıllarınca yazılmadı, peygamberin bizatihi kendisi tarafından sahabelere ezberletildi. kuran incil’in aksine konsillerde seçilmedi, derlenmedi. kuran kitaplaştırılma sürecinde ne yaşadı, hangi ayetler eksik nakledildi hangi ayetler değiştirildi onu da bilemeyiz ama halifeler döneminden beri kabul edelim ki bu kitap mutlak kudretini korudu.

    zaten bu yüzden islam’ın aydınlık çağı çok uzun süremezdi. ilim ve felsefe alanında yapılan çalışmalar zamanla insanları kitabı sorgulamaya ve islam’ın dilini konuşup ona ait olmayan çok daha kadim inançlara, tasavvufa, vahdet-i vücuda, animizme sürüklüyordu. haçlıların yaşattığı zulmün travması da işin içine eklenince içtihat neredeyse bitirildi, cihat kavramının üzerine titrendi. o gün bugündür islam’ın ana gayesi budur. ha barışla, ha savaşla yayılmak, fethetmek, tahakküm kurmak, ümmetin popülasyonunu artırmak. bilimmiş, felsefeymiş, sanatmış, ticaretmiş, bunlar ikincil, üçüncül meseleler olarak kaldı.

    insanlarda hegelyen bir beklenti var. hristiyanlığın yaşadığı reformu er geç islam’ın da yaşayacağı farz ediliyor ama kanaatim şudur ki bu olmayacak. aksine islam bir süpernova gibi şişecek, şişecek ve kendi içine çökecektir zira ardındaki tarihselliği onun önünü tıkıyor.

    işte ülkemizde, fransa’da, suriye’de, ırak’ta ve dünyanın birçok ülkesinde yaşanan bu katliamlar bahsettiğim çöküşün emareleri. çaresizlik... islam alternatif üretemiyor, çağa entegre olamıyor. her modern girişim veya aydınlanmacı politika daha fundamentalist antitezler yaratıyor. özgür, kişisel hak ve hürriyetlerin sınırlandırılmadığı, insanların istediği gibi yaşayabildiği, rahatlıkla yazıp çizebildiği bir islam ülkesi var mı? buna en yaklaşan ülke türkiye idi ama son otuz yılda neler olduğunu görüyorsunuz. ayet okunmuş fasulye ile bilim yarışmalarında ödül alan bir nesil üretebildik hamdolsun.

    bunlar devam ederken, bu çöküşün şarapnel parçalarından etkilenen dünyanın geri kalanının islam’a fobi geliştirmesini engelleyemezsiniz. batı’nın ortadoğu politikasını anarak bu katliamları ve örgütleri aklayamazsınız. batı’nın elinde bir hipnoz cihazı mı var? tunuslu adamı hipnotize edip terörist mi yapıyorlar? istediğin kadar tarihsel bahanen olsun, sivil insanları, çocukları, polisleri, askerleri öldürüyorsan suçu gidip geçmişe atamazsın, bizi sömürgeleştirdiniz ben de sizi öldürüyorum dediğin an tarih önündeki haklılığın silinip kaybolur. asala’dan pkk’ya, boko haram’dan el kaide’ye her terör örgütü için söylüyorum bunu.

    fransa’da bu vakaların sık yaşanmasına bir sebebinin de pyd’nin uluslararası mecrada meşrulaştırılma girişimi olduğunu iddia eden bir asalak vardı başlık altında. engellediklerimden biri olduğu için nickini şimdi göremiyorum. varsa böyle düşünenler, onlara da cevap yazalım.

    pyd pkk tabanlı bir oluşum olduğu kadar, içinde hiç pkk’nın içinde bulunmamış, suriye’nin kuzeyinde yıllarca yaşayıp suriye vatandaşı olmayı bekleyen kürtleri de barındırıyor. ister kabul edin ister kabul etmeyin, suriye’de ışid’e karşı en etkin mücadeleyi gerçekleştiren, örgütün belini büken örgüt de pyd oldu. sizin ne idüğü belirsiz özgür suriye ordunuz değil anlayacağınız. avrupa’yı kana bulayan ışid’e karşı en etkili mücadeleyi sergileyen bu örgüte sempati beslenmesi kadar normal bir şey var mı? ki hatırladığım kadarıyla pyd heyeti daha bu şubat ayında elysee sarayı’na ziyarette bulunmuştu. hükümetiniz hükümet olsaydı da geleceği öngörebilseydi, pyd’i destekleyip ülke içindeki kürtlerden de tam destek alarak alemlerin en kral ülkesi olsaydı. belki bu kadar asker ve sivilimiz de ölmemiş olurdu? ha ne dersiniz? ama ne yaptı türkiye cumhuriyeti? ne yaptığını gayet iyi biliyorsunuz, kimleri desteklediğini, kimlere terör örgütü diyip kimlere demediğini…

    pyd sizce terör örgütü mü ve hala bu katliamların arkasında bu tür ülke bölmeli menfaatler mi arıyorsunuz? pkk’nın suriye’ye geçmesi ve pyd’nin örgütlenmesi için kürt koridorunu açan ben miydim akp hükümeti mi? neden götünüz yemiyor da şimdi terör örgütü olarak ilan ettiğiniz bu örgüte vaktiyle kucak açan hükümete iki kelam edemiyorsunuz? 1984’teki okyanusya halkından zerre farkınız yok.

    oturduğunuz yerden komplo teorileri yazıyorsunuz. bugün fransa’da haftalar önce istanbul’da masum insanlar ölürken, malak gibi yatağa yayılıp üç kuruşluk bilginizle teori kasıyorsunuz ve benle, benden daha nitelikli olanların sesini o gürültüde duyulmaz kılıyorsunuz. tek vasfınız bu… istatistiksel veri olmaktan gayrı hiçbir şey başaramayacak vasat insanların sesinin bu kadar çıktığı bir dönem var mı acaba medeniyet sahnesinde?

    temennim odur ki bu ve benzeri katliamlar bir daha yaşanmasın, ülkemiz ve dünyanın geri kalanında böyle örgütlerin soyu kurusun, daha medeni daha barışçıl bir gelecek bizi bekliyor olsun lakin dedim ya az evvel doğruyucum diye, mantığım temennimin nidasını bastırıyor.

    çok istiyorum biliyor musunuz birçoğunuz gibi kan ağladığımı, üzüntümden gece uyuyamayacağımı, kahrolduğumu yazabilmeyi, romanesk cümlelerle duygularımı ifade etmeyi. ama çoğunuz kadar sahte olmayı başaramıyorum. uyuyamayacağım diyenlerin çoğunun horul horul uyuduğunu, kahrolduğunu söyleyenlerin şu an belki kahvaltı yapıp işe gitmek için hazırlandığını, kan ağladığını söyleyenlerin eşiyle sevgilisiyle seviştiğini biliyor olmak, bu kadar gerçekçi olmak insanı insandan soğutuyor.

    duyarsızlaştığımı hissediyorum. bir ailesi, çocukluğu, gençliği, hayalleri olan, bir kızın bir oğlun ana babası olan bir kadının bir erkeğin eşi olan bu insanların; benim gibi sizin gibi şu dünyaya en fazla yetmiş seksen yıllığına gelmiş bu canların bir çırpıda, aniden, yok yere, şeytanın dahi tasavvur edemeyeceği kadar gaddar bir şekilde öldürülmesine karşı duyarsızlaşıyorum.

    hayalleri olan, yaşam hakkı olan tek bir insanın öldürülmesi bile günlerce aylarca üzerinde durulup düşünülmesi elzem bir hadiseyken, yüzlerce insanın bir anda öldürülmesine müteakip siyasi, tarihsel, dini tartışmalar yapan biri durumuna gelmek, getirilmek. üzülüyorum zira sizi yererken size dönüşüyorum, size bir şey anlatayım derken sizin dilinizi öğreniyor kendi dilimi unutuyorum.

    türkiye ve dünya halklarından ümidimi keseli çok oldu. masumlara kolayca dokunan şu ecel efendinin, siyasi ikbali için dünyanın başına bu belayı açmış şeref yoksunu tiranlara dokunacağı günü bekliyorum. mezarlarına tüküreceğim günü bekliyorum.

    o günü görecek kadar şanslı mıyım acaba? zira biliyorum ki şu ölüm dediğimiz şey her nedense en son katilin kapısını çalıyor.

    ekşi sözlükten insan manzaraları:
    örnek 1: okuduğunu anlamamış bir sözlük yazarı. http://i.hizliresim.com/ppje5n.jpg
    örnek 2: direkt küfrü basmış garibim. http://i.hizliresim.com/9lzgb9.jpg

    ben canilere bile küfür etmek isteyip edemediğimden yakınayım, gençlik rahat rahat annemizi orospu, ecdadımızı yahudi dölü, bizi ibne kılıyor. insan müsveddelerinin arasında yazıyoruz resmen.