15 mayıs 2016 mhp olağanüstü kongresi

  • ilberortaylı nickli akyavşak... evet aq evet, dış mihrakların işi bütün bunlar.. dış mihrakların başka işi yok sikik bir kurultayla uğraşacak. öyle mi? iç mihrak da dış mihrak da sizsiniz lan.. siz varken başka hiç bir mihraka gerek yok.. sözlük yönetimine sesleniyorum. sözlüğün kalitesini yerlere seren bu beyinsizleri ne zaman şutlayacaksınız? akp devri bitince mi? yeter aq! vasatlığı ve namussuzluğu bu kadar korumaya gerek yok! atın artık sözlükten şu ağzı iltihap ve yalan kokan maaşlı trolleri..

  • gelin aslında ne kadar önemli olduğunu birinci elden minimalist bir örnekle açıklayım diyerek özet geçeceğim bir acayip durum.

    kısa bir özet;

    babası izmir sınırlarında yaşayan en ağır ülkücü* olan şanslı* bir kişiyim. her siyaset tartıştığımızda istisnasız kavga çıkaran, "ülkü"süne çılgınca bağlı hatta zaman zaman nasyonel sosyalistliğe kayan bir türk milliyetçisidir babam.

    disiplinli, kalender, duygularını yansıtmayan. tipik milliyetçi er kişi profili.

    delicesine bağlıdır, ülkesine, bayrağına. annesinin cenazesinde bile ağlamayan adamın şehit cenazelerinde gözleri dolar. 27 yıllık hayatımda ilk defa adamın bana derli toplu sarıldığını askerlik yemin törenimde üzerimde kamuflajım varken yaşadım. adamın gözlerinden gurur akıyordu. öyle diyeyim.

    bu adam devlet bahçeli'ye toz kondurmazdı, dürüst bir kişi olduğunu, partisi için elinden geleni yaptığını, ülkücüleri sokaktan çektiğini sadece bu yüzden dahi saygı duyulması gerektiğini düşünürdü. çok tartıştık bu adamı onunla. kısmen haklı olsa bile, bu durumun devlet bahçeli'nin yeteneksiz ve vizyon eksiği olan bir lider(!) olduğu gerçeğini değiştirmediğini ve partinin bu yüzden tekrar sıçacağını belirttiğimde genelde cevap sola sataşma, 80 öncesi durum, din düşmanı olmam, sen ne bilirsin o günleri-gördün mü, kapanış şeklinde gerçekleşiyordu.

    galiba farketmedim ama 1 kasım akşamı değişti benim babam. hayatımda o kadar yılgın olduğunu az görmüşümdür.

    perşembe akşam pasaport işlemlerim için beni aradı.

    konuştuk, sonlara doğru dayanamadım azıcık uğraşayım dedim.

    "hacı n'olacak sizin bilge adamın hali be? baraj altında yunuslarla* takılırsınız artık."

    10 saniye sessizlik. ölüm sessizliği.

    beşiktaş maçları hariç küfür etmeyen adamın ağzından, hiç atlamadan yazıyorum:

    "onun ben silüetine sokayım"

    cümlesi çıktı.

    şimdi gelelim ana fikire.

    benim babam devlet bahçeli'den vazgeçtiyse, yanlış anlamayın ama devlet bahçeli bitmiştir arkadaşlar. o adam orada daha fazla kalamaz. kalırsa ancak ülkücü iradesi dışında, iktidar desteği kalır. o apayrı bir konu.

    geçmiş olsun.

    her fikre saygı duyan biri olarak, yolunuz açık olsun meral hanım. sonraki seçimlerde başarılar dilerim.

    sizinle fikir bazında mücadele etmek, bizim için büyük keyif olacak.

    el birliği ile daha stabil bir ülke kurma amacıyla sandıkta görüşmek üzere.

    not: ülkenin kaderinin bir kadının, bir annenin ellerinde görülmesi bende biraz heyecan yaratmıyor değil. kim bilir, belki destek bile verebiliriz.

    hah, gerçekten hayat çok garip değil mi?

  • zamanında biri, gelecekte mhp kongresinin yapılacağına sevineceğimi söyleseydi üstüne atom bombası atardım. tuhaf bir dünyada yaşıyoruz.
    (bkz: neler oluyor hayatta)