15 eylül 2021 beşiktaş borussia dortmund maçı

  • sergen hoca bence takımın bu seviyelerde neyi yapabileceğini çok merak ediyordu. takımı da bu yönde hazırlamaya çalışıyordu. 115 km ve üstü koşabilirsek mücadele edebiliriz demişti. 114.7km koşmuş takım. bence istediğini gördü ve beğendi de. bu maç her ne kadar sıfır puanlık bir maç olsa da bundan sonraki maçlar için çok önemli olduğunu düşünüyorum. bence sergen hoca bu takımın avrupa'da bişeyler yapabileceğine inanmaya başladı. bu maçın en olumlu tarafı bence bu oldu. evet maç içerdeydi ama grubun favorisiyle oynadın. evet 3 oyuncuları sakattı ama senin de 3 oyuncun sakattı. evet goller kaçırdılar ama sen de kaçırdın. nihayetinde mağlup oldun canı sağolsun. ben bu mücadeleyle en kötü avrupa liginde iş yapabileceğimizi düşünüyorum sergen hoca her ne kadar oraya kalmak istemese de bence bugün fikri değişmiş bile olabilir.

    sen 2 konsantrasyon kaybı yaşadın 2 gol yedin. adamlar 2-3 konsantrasyon kaybı yaşadı gol kaçırdı. sen konsantreni savunma yaparken kaybettin adamlar hücumda. şanssızlık burdaydı. savunmada hatasız oynadılar. bence biz de iyi oynadık ama işte 2 uyuma 2 gol getirdi.

    maçı izlerken verilen mücadeleden memnundum. hep aklıma sergen hoca'nın 115 km üstü koşmalıyız sözü geldi. bu söz bence şunu ifade ediyor: hoca takıma bu fizik gücünü yüklemek için uğraşıyor. yeni birçok transferimiz olduğu ve buna bağlı olarak uyum sorunları da olduğu için takım daha tam olarak oturmamış olabilir fakat bence çok çok daha önemli bir problem var. o da türkiye ligi, türk hakemleri ve türkiye ligindeki rakipler.

    fizik gücü antrenmanda ne kadar uygularsan uygula bu gücü maçlarda ortaya koyabilmen lazım. peki bu mümkün mü? ligimiz için hayır. bu maçın hakemi obsesif bir biçimde oyunun akmasını isteyen hakemlerden birisi. oyunu durdurmayı hiç sevmiyor. bizim ligimizde bunun yarısı kadar yönetim olsa çok şey değişir idda ediyorum. anadolu kulüpleri yerden kalkmıyor. tempo ne kadar yükselse o kadar yerde yatıyorlar. hakemler de müsaade ediyor buna. bakın pjanic bu maçta bi ara sakatlandı ve tedavi için dahi oyunu durdurmadı hakem. pjanic mecbur kalktı ve oyuna dahil oldu. ligimizde böyle olduğunu bir anlık düşünsenize. ben düşünemedim. çünkü büyük takımlara karşı oynanan maçta yerde anadolu kulübünden oyuncu yatarken büyük takım gol atsa anında orda burda kara gece diye hashtagler açılır. peki istikrarlı bir biçimde hakemler bunu yapsa ne olur? mecburen eksik kalmamak için oyuncular yerde yatmaktan vazgeçer. ligimizde fizik kalite yükselir ve en azından fizik olarak avrupayla boy ölçüşebilir hale bir adım daha yaklaşırız. ama bence hakemlerimizin de işine geliyor oyunu durdurmak. çünkü kondisyonları yok ve oyun durdukça dinleniyorlar.

    bir de bizde hakemler sahada ezilen takımı oyuna ortak etmeye çalışıyorlar çok garip biçimde. sahada ezen bir takım varsa hemen oyunlar durur aleyhe fauller verir ki diğer takım oyuna dönsün. bunu hele neden yaptıklarını anlamak mümkün değil.

    ben sahadaki mücadeleden memnunum. tecrübesizliğin acısını yaşadık. o da çok normal şampiyonlar ligi tecrübe işidir. önemli olan daimi olarak bu lige çıkabilmek. türk futbolunun gelişmesini istiyorsak da formaları bir kenara bırakıp her pozisyonda yerden kalkmayan oyuncuları ve buna çanak tutan hakemleri el birliği ile protesto etmemiz gerekir.

    beşiktaş'ın şampiyonlar liginde gelecek 5 maç için umut vadettiği fakat 2-1 yenildiği maçtır.

  • ballspiel-verein borussia aslında hızlı hücüm yapıp gole giden bir takım. haaland'ın da önemli avantajı çok süratli olması. o fizikle kontra yakalayınca affetmiyor. ama geri çekilirsek de büyük baskı altında kalacağız ve önünde sonunda o golü yiyeceğiz. çaremiz kendi çapımızda en iyi yaptığımız şey olan top tutmayı şl arenasında elimizden geldiğince yapmaya çalışmak. tabii bu konuda elimizde pjanic gibi inanılmaz büyük bir koz var artık, demek istiyorum, ama bu konuda o kadar da rahat değilim. üstelik pjanic benim xavi'den sonra izlemeyi en çok sevdiğim orta sahaydı bu arada. malatyaspor'a karşı bir iki tane müthiş pas attı, faul aldı, ayağından top almanın kolay olmadığını net şekilde gösterdi. ama çoğunluk yaptığı çok basit pas hatalarından bahsetmiyor. topu ayağından çabuk çıkarmak, baykuş gibi sahaya hükmetmek bu adamın en iyi yaptığı şeyler. ama hedefi bulursa. henüz yeni oynamaya başladığı bir takımla bunu kusursuz yapması beklenemez. muhtemelen barcelona'da uğradığı haksızlığın ruh halindeki etkileri olduğu için o da kendini göstermek istiyor. tecrübesi dolayısıyla dortmund karşısında belki daha dikkatli oynayacak. ama benim görüşüm ona hata kredisi sağlayacak olan ön bölgede oynaması yönünde.

    geride josef, önünde kurye vazifesi görecek atiba, onun önünde ve ghezzal'a yakın oynayacak pjanic mümkün olduğunca önde top tutup, geriyi de emniyete almamızı sağlayabilir. josef konsantrasyonu yüksekse, atiba da çevresinde pas yapacak oyuncu varsa kesinlikle top kaybetmiyor. risk alıp golü düşünme işini de pjanic'e bırakacağız bu senaryoda. pjanic atiba'dan top alabildiği sürece ileride top kaybetme lüksüne de sahip olacak. sağa yanaşıp pasla top tutup, solu sıkı şekilde savunacağız. solu savunurken de asıl işimiz top tutmak olacak. bunu da larin fiziğiyle gayet iyi beceriyor. larin'in kendi geleceği için de önemli bir gün olacak.

    baskı yememek için de montero'yla oynamak faydalı olabilir, çünkü elimizdeki en iyi pas yapan savunmacı montero. pjanic'i 6 pozisyonuna çekersek rakibe kolay savunma ve baskın şansı vermiş olacağımızı düşünüyorum. endişem rosier ve wellington'un reus ve haaland karşısında kart, pozisyon, penaltı vs. getirecek zamanlama hatası yapmaları. sakin kalmaları konusunda uyarmak gerek.

  • bazı arkadaşlar beşiktaş ve dortmund kağıt üzerinde eşit demiş. dortmund'un kadro değeri beşiktaş'tan dört kat fazla. kağıt üzerinde eşitlik falan yok yani. bizim oyuncu profilimiz türkiye ligini domine edebilecek kalitede ama orası şampiyonlar ligi. başka bir seviye.

    dortmund fizik gücü ve oyun ritmi olarak bizden oldukça üstün. bir mucize olur mu derseniz, olabilir neden olmasın? barcelona'yı inönü'de 3-0 skorla paket etmişliğimiz var. fakat normal şartlarda işimiz zor. çok koşan, fizik gücü yüksek, temposu muazzam bir takıma karşı oynayacağız. yeni malatya ve rize maçlarını referans alırsanız, üzülürsünüz.

  • az önce beşiktaş maçının özetini izledim, daha sonra sinan enginin açıklamalarını. bir an içimde acaba harbi bu takım dordmundu yener mi ulan diye düşünmeye başladım.

    daha sonra dordmund leverkuzen maçını izledim. hem dordmund hem leverkuzen çok üst seviyede futbol oynamışlar. sinan engin bjk gününde olursa dordmundun içinden geçer dedi. valla beşiktaş gününde olurmu bilmem ama dordmund gününde olursa bjkli kardeşlerim helva kavurmaya başlasınlar şimdiden.

    adamların oynadığı futbol çok hızlı çok dikine çok keyifli. o sarı pipi haalandın ayağına pranga vurup zıplaması engellenirse beşiktaşın maçı kazanma ihtimali olabilir.

    beşiktaşa şampiyonlar liginde başarılar diliyorum, futbol olarak bizden öndeler bari şans yanımızda olsunda 1 puan alalım. bir mucize olurda 3 puan alırsak oohhh ne de güzel olur.

    not: sergen yalçını seven, ülkesinin puan kazanmasını isteyen ve rakibi olan beşiktaşın olası başarıları ile mutlu olabilen bir galatasaraylı

    not 2: bu dordmund bu galatasaraya gelse 8+ garanti :)

  • size kökleyen köklemiş uefa gruplarına dördüncü torbadan soktumun takımının taraftarı.
    beşiktaş’ı kendinizle karıştırmayın.

    yalnız eskisi gibi x takımın beşiktaş’a döşeyeceği boru şeklinde başlıklar açıp göt olmaktan vazgeçmişsiniz bu da bir gelişme. sadece başlıkta buram buram haset kokan entryler girebiliyorsunuz.
    kafanıza vura vura eğiteceğiz sizi.

    beşiktaş’ın dortmund’u 3-1 yeneceği karşılaşmadır. not edilsin.

    edit: sağ duyulu gs taraftarlarından pek çok mesaj aldım. efendi gibi iyi dileklerini sunan, hainlik yapmayan galatasaraylı dostları yukarıdaki ifadelerden tenzih eder özürlerimi sunarım.