14 ekim 2016 komaya sokulma ihtimalim

  • yer kadıköy, bir tekel bayisindeyim. sigara istedim. verdi. 10.50 verdim. eksik vermişim. sigara 11 lira. 50 kuruş aldım, bir lira verdim tamamladım parayı.

    -pardon eksik verdim.
    -11.50 aldın demeyeceksin.
    -efendim?
    -11.50 aldın demeyeceksin.
    -demedim zaten, eksik verdim demek istedim.
    -kamera çekiyor, gösteririm şimdi.
    -yok öyle demedim.
    -yalan söyleme.
    -efendim?
    -ne ters ters bakıyosun lan?
    -niye kabalaştınız?
    -konuşma, lan, gelirsem oraya seni komaya sokarım. siktir ol git.

    evet 10 saniye içinde komaya sokma noktasına geliyor arkadaş.
    hareketlendi de. gelecek 50 kuruş için ağzımı burnumu patlatacak. komaya sokacak beni. konuşma bu kadar.

    bu adam kadıköy'de tekel. arkada türk bayrağı. televizyonda atv açık. bu adamlar her gün bir şekilde bizi tehdit ediyorlar. ne yapacağız? allah aşkına biriniz söylesin.

    ne yaptım? siktir olup gittim. bişey yapamadım. çünkü nuh köklü gibi ölmek istemedim.

    her gün böyle siniyoruz. ne isterlerse yapıyorlar. öyle kafamızı öne eğip devam ediyoruz. nereye kadar?

    konuşmaya devam etsem, bütün esnaf birleşirler, beni döverler, komaya sokarlar. polis çağırsam umurlarında olmaz. savcıya versem, tekel reis ailemi tehdit eder. ben ne yapıyorum? diyorum ki bu adamlar hayvan. insan yerine koyup da cevap verme.

    bir adam bağırıyor:

    -benim esnafım. gerektiğinde mahallenin polisi, savcısı.

    50 kuruşluk hayat hikayem.

    yer: kadıköy şifa hastanesi'nin karşısındaki tekel, bakkal... temel baba büfe değil.
    ben senbenualı olsam ne yazar, olmasam ne yazar? kibar feyzo olsam ne yazar, olmasam ne yazar? bu adamların ne mal olduğunu hepiniz biliyorsunuz. fırıncının, bakkalın tekmeleye tekmeleye öldürdüğü çocuğu unutmayın.

    not: türkçe'ye takılanlar olmuş, arkadaşın türkçesi bu kadar. türk bayrağı arkada ama türkçe konuşmayı bilmiyor.