13 mart 2016 ankara patlaması

  • patlamanın göğe yükselen alevden mantarını gördüm. üzerimize yağan cam ve metal parçalarından korunmak için refleks olarak yere yattım. kulağım sağır olmuştu, çınlamadan başka bir şey yoktu. üzerimdeki kan benim mi başkasının mı bilmiyordum. önceden, kurşunla vurulan insanların ilk dakikalarda şokun etkisiyle ve yaranın sıcağıyla acıyı fark etmediklerini, vurulduklarını anlamadıklarını duymuştum. kollarımı yokladım, vücudumu yokladım. üzerimdeki camlar yüzünden iki gözümün de yerinde olup olmadığını yokladım. iki kadına iyi misiniz diye sordum. biz iyiyiz de siz iyi misiniz deyip alnımı işaret ettiler. küçük bir çizik ve biraz kan. insanlar kaçışıyordu. dehşet içinde yüzlerce insan.

    yaşıyor olduğuna sevinemiyorsun. bir saniye içinde onlarca şey düşünüyorsun. belki de öldüm diyorsun. emin olamıyorsun.
    o an ne arzuların, ne kavgalı olduğun hayat, başarısızlıkların, ilkeler ve son gördüğün gülümseme, hiçbiri umurunda olmuyor. bitiyor bir şeyler ve "son sözünü" söyleme hakkı tanımıyor hayat. veda edemiyorsun.
    bu şekilde ölmek istemiyorum diyorsun. annen üzülür.
    tanıdığım insanlar burada değildi. sevdiklerim hayatta diyorsun.

    patlama hakkında sosyal medyada duyarlılık gösteren, korkmuş ve öfkeli insanlar olduğunu, hemen klavyelerine sarılıp bir şeyleri lanetlediklerini biliyorsun. içinden gelmedi yazmak. soluduğun o şey her neyse canını yakıyor ve patlamadan saatler sonra bile kıvırcık saçlarının arasından cam parçaları ayıkladın. yaşıyorsun ve bunun ne kadar süreceğini bilmiyorsun. ölebilirsin. yaşam için amaç edindiğin hiçbir şeyi gerçekleştiremeden, amaçların için çalıştığına hiçbir insanı tanık edemeden ölebilirsin.

    şu an, bu yazıyı okuyan sen, beni tanımıyorsun. öldüğümde istatistik olurum senin için. benim de tıpkı senin gibi uyandığımı, zihnimde düşünceler gezdiğini, duygularım olduğunu anlama yetin yok. sadece bu bozuk camın ardından bakıyorsun. anlama yetisi olanlar kafalarını önlerine eğdi ve dünyayı değiştirmek için senin çocukça bulduğun biçimde çabalıyor, kararlılık gösteriyor.sen sadece öfkeleniyorsun. kimin yaşayıp kimin öleceğini bilmiyoruz ama bir potansiyeli olan, dünyaya bir değer üretecek olan insanlar ölebiliyor. sen izliyorsun. şimdi sorum şu; sen yaşadığını mı sanıyorsun?
    her canlı ölümü tadacaktır ama sadece bazıları yaşamayı tadar.

  • milli istihbarat teşkilatı'na haber verilmesi gereken olay.