10

  • şimdi öncelikle şu karma geyiğini bi tarafa bırakalım artık. tamam anladık karma
    gibi değil. ama siz de şunu anlayın, amaç zaten o değil, amaç o olsa da "olmaz".
    çünkü bu hem doğanın kanununda yok, hem de müzikte yok. her albüm, kendi döneminin albümüdür. kendi döneminde güzeldir. o oraya aittir. onun tadı onun tadıdır. aynı şeyi yakalayamazsın. zaten yakalamamalısın da. karma, o dönemdeki tarkan'ın ve arkadaşlarının ruhunu yansıtıyor. sanat bu. bir nevi hayat gibi. yıldızlar belli bir hizada bir araya gelir
    ve o güzel görüntü ortaya çıkar ama bu sen her istediğin zaman olmaz. hangi zamana nasipse o zaman olur. işin güzelliği de ordadır. "şu an" ne varsa elinde onun değerini bilmek, onu anlamaya çalışmak, onu yaşamak gerekir.
    zaman geçtikçe bir çok şey değişir ve sesinin taşıdığı duygu da değişir. ayrıca evet aacaipsin, ölürüm sana ve karma tarkan'ın altın üçlemesidir ve ben tek başına bu seri için bile eyvallah derim, üstüne de artık neler gelirse... ama yine de 90'larda çıkıp ta kim hala tarkan kadar star bir düşünün derim. o dönemin tarkanla neredeyse aynı klasmanda olan isimleri bile kayboldu gitti.

    ikincisi özellikle de çok şey beklediğiniz bir isim olmak üzere yeni bir albüm dinlerken; ki artık bu bir sendrom olup isim bile konabilir, şarkılar genellikle baştan anlaşılmıyor. ya da çok nadiren ilk dinleyişte kendine bağlayabiliyor. ama aradan belli bir zaman geçince ilk dinleyişte anladığını sandığın şarkı "sonradan anladıklarının" yanında sönük kalıyor, hatta dinlemiyorsun. bazı şarkıların da demlenmeye ihtiyacı var. sözün özü bir albümü ilk dinleyişte vereceğiniz not pek sağlıklı olmaz. ben aacaipsin albümünde de hepsi senin mi ve kış güneşi hariç diğer şarkılarda hayal kırıklığı yaşadığımı hatırlarım. ama yine de en azından bunlar var deyip arka arkaya dinleyip duruyordum. ölürüm sana'da da yine aynı şekilde. şımarık'ı dinleyip olmamış diye üzülmüştüm ilk gün. ama en azından ölürüm sana var diye düşünmüştüm. karma ona keza.
    bu sefer maalesef olmamış deyip bir ölürüm sana, bir ikimizin yerine, bir inci tanem aramıştım. ama başka güzellikler oldukları ortaya çıktı sonradan. ve bu her sonraki albüm için aynı şekilde oldu.
    metamorfoz berbat dedi herkes. ben de beğenmediğimi hatırlıyorum. ama şimdi görüyorum ki mertamorfoz seviyesine artık çıkamaz diyenler var.

    gelelim 10 albümüne. yine aynı sendromdan müzdarip herkes diye düşünüyorum. ama albümü bir "sendrom" ile savunacak ta değilim. ilk şarkıyı beğenmedim. "yolla" bana çok hafif, basit geldi, tarkan karizmasına yakışan bir şarkı olmadığını düşünüyorum. bir kaç defa dinledim ve bende büyük hayal kırıklığı yarattı. hatta eğer duyumlar doğru ve çıkış şarkısı
    bu şarkı ise kelimenin tam anlamıyla, inanılmaz. albümün üzerinden bir kaç yıl geçtikten sonra bu şarkı internet ortamında öylesine bir yerde paylaşılıp, 10 albümü için önce bunu düşünmüştük te sonradan çıkardık albüme koymaktan vazgeçtik dense, cuk oturur, öyle bi şarkı hissi uyandırdı bende ve hala öyle düşünüyorum. cuppa zamanında lbüm aslında hazırdı da sonradan fikirler değişti
    ve albüm tekrar ele alınacak gibi bir imaj uyanmıştı ve ben de bu titizlikten ve hatta biraz sil baştan durumundan dolayı çoğu kişi gibi acaip bişey bekliyordum. bi de insan diyo ki, aradan bunca yıl geçmiş
    kim bilir ne müzikal birikimler olmuştur, ne fikirler, ne besteler, neler neler olmuştur. bunun üzerine de "yolla"yı dinleyince yüz şöyle bir düşüyor. inşallah başka bir şarkı seçilmiştir çıkış için. ya da inşallah henüz "anlayamamaktan" kaynaklı bir histir. mesela sevdam tek nefes mükemmel bir seçim olurdu bence. ya da kedi gibi. ok yaydan çıkmadıysa bunu ciddi ciddi düşünmeliler bence.
    klip çekildiyse bile iptal edebilirler, koy kenara seneye yayınlarsın :) bence burda tarkan başta olmak üzere albümü hazırlayan ekibin içine düştüğü hata şu:
    piyasaya ve beklentilere oynamak. kafalarda bazı müzikal formüller var ve
    bu tür kaygılardan dolayı düşülüyor bu hatalara. halbuki her zaman kalbinin sesini dinle. farklı ve yaratıcı ol, korkma. sevdam tek nefes biraz elektronik, mesajı pek "çıkış şarkılık" değil, değil. yap, olur o. şarkının ruhu ortada. tutku var, aşk var, heyecan, duygu, karizma var. o "altın çağ"ın şarkısı yani.

    neyse, nacizane değerlendirmelerim bunlar. albüm genel olarak iyi. zamanla değerini daha da bulacaktır. sanata saygı göstermek gerekir. sanatçı; sanatçılar; böyle yorumlamışlar, böyle yapmışlar,
    alan alır, almayan almaz bu kadar basit.

    ha bi de tarkan albümleri arasında her zaman çok süre olmuştur. 3 yıl 5 yıl 7 yıl.
    tarkan artık bu duruma bir son vermeli. niye bu kadar süre abi. niye yani. tamam her yıl da çıkarma albüm ama en azından bu kadar beklemenin de hiç ama hiç bir alemi yok. yap bişeyler işte. akustik yap,
    onu dene bunun dene, sen tarkan'sın. eskimezsin merak etme. bol bol üret. sonraki albüm 2023'e kalmasın mesela :)
    gördüğün gibi bu milletin derdi sensin :)

  • şu an gerçekten inanılmaz bir şoktayım.

    83 kuşağı ve çok derin bir tarkan hayranı olduğumu belirterek başlayayım.

    albümü dinledim;

    şu hayatta eskilerin güzelliklerine dair, hayata dair sevdiğim, geriye kalan ender şeylerden biriydi tarkan. gençliğimdi. bozulmadan kalan'dı.

    cuppa'daki o "nakarat" saçmalığını ve müzikalitesinin boktanlığını ben de beğenmemiş ve hayret etmiştim. fakat 10 albümünü dinleyince kesinlikle şok oldum.

    hiç bir şarkıda nakarat yok.
    hiç bir vurucu nota, bir ahenk, bir kompozisyon yok.
    doğru düzgün hiç bir yaylı ya da canlı saz yok. masa başı dımtıs üzeri vokaller. berbat bir düzenleme. a'dan z'ye tüm şarkılar böyle.
    satıralarda hiç bir hece ölçüsü, tam ya da zengin kafiye yok. kelimeler çekiştirile çekiştirile söylenmiş hep.
    kompozisyonlar hani;
    au eeeu a a a aa ee uuu ee a a a

    gibi filan oldugunda guzeldir ya notalarda,

    tüm şarkılar

    sjduej disjler isee kfifie aggsysyd kf sisiheee suaaa

    şeklinde notalarda. anlatabildim mi bilemiyorum burayı... uyum yok.

    tarkan'ın sesi pes'lerde güzeldir. tiz'lerde ise coşkulu nakaratlar çıkar. tüm albümü tizlerde dolaşarak, hani tam değim yerindeyse yumşaak yumşak, bıkkın ve olgun, okumak için okumuş gibi söylemiş. nerde o eski kelimeleri vurgulu söyleyen, rockvari, işveli, alımlı, kimi yerde metalize, çekici tarkan sesi?... hiç bir şarkıda yok...

    resmen sezen aksu'nun son yillarda çıkardığı kompozisyonsuz ve olmuş olsun diye yapılmış menapoz dönemi şarkıları gibi.

    ruh yok ruh... duygu yok. oryantal ezgiler yok. kemanlar yok. elektro ya da gitar yok. birsürü söz kalabalığı. beste ve kompozisyonlar kötü olduğu için üç beş sloganik vurucu söz de kaybolmuş gitmiş.

    bana dün deseydiniz ki, 7 sene sonra tarkan'ın çıkardığı albümü 1 gün önce edinmek için 1000 tl verir miydin, inanın verirdim. şarkıların ilk birer dakikalarına zor dayandım. eee bu boktan, nası ya bu da boktan, aaa dur bakayım, e bu da boktan diyerek bir baktım albüm sonu gelmiş...

    çelik'in, emre altuğ'un, hatta murat dalkılıç'ın b2-b3-b4 şarkıları gibi "laf olsunluk" şarkılar hep. asla ama asla yıllarca filan uğraşılmamış. bariz bir şekilde birkaç ayda stüdyoda birkaç kişi masa başında yapılmış bir albüm bu. üç beş söz toplayıp rastgele birşeyler seçim yerleştirip dımtıs'ı da verip üzerine antin kuntin okumuş.

    ben bir tek şarkısını bile ikinciye aynı şekilde okuyabileceğini sanmıyorum çünkü nota ve kompozisyon yok. hiçç hem de.

    şu an satın almaktan dahi vaz geçtim ve buna inanamıyorum.

    biliyor musunuz, artık tarkan'ı da suçlayamıyorum. tarkan da değişti. sanki gerçek tarkan gitmiş ve botoks'lu dublörü gelmiş gibi, kabus gibi, ama ne yazık ki değil.

    adam yıllar öncesinde hevesle, ruh'la, emekle, ihtirasla yapıyordu albümleri. sevdimmm, çokk sevdimmmm derken hissediyordu, sesi öyyle vurgulu öyyle kalın'dı. döön dööönnn bebeğimmm derken, gözlerimizdeki yaşlar çıkacakları saniyeyi bile bilirdi, inanılmaz bir şekli, bir rengi, bir komposizyonu vardı bestelerin. ağğ zınnn da sa kı zıı şişii riiip şişiriiip derken, o ses tonu ve vurgusuyla karşı tarafla dalga geçerdi. seninnle sonnn ge ce mizzz buu, bu sonnn sevişşmemizzz bel ki deeee derken, kadın erkek herkesin tüğlerini diken diken ederdi. bi biz nereye şarkısı vardır ki, takılllmışım sözlerine, benn mec bu rumm gözzlerineee derken mest olurduk o rock ses rengine.

    şimdi o aşkları geride bıraktı. o duyguları geride bıraktı. yıllar onu da yordu, belli. hedefleri ihtirasları kalmadı, çok belli... özenmemiş albüme, şarkı seçimleri böyle olamaz, şaka gibi... geçen albümlerdeki "dilli düdük" ya da "sevdanın son vuruşu" bile bunlardan katbekat daha iyiydi. tarkan'ın duygu anlamında zirvesi şımarık albümüdür. müzikalite zirvesi ise karma albümü. hatırlarsınız kuzu kuzu'nun yaylılarının nasıl girdiğini...

    ya bu albüm? bir a1 şarkısı mı var? sizi temin ederim, cuppa bu albümün a1'iydi ve çıkartıldı. çünkü cuppa bile tüm bu albümden daha iyiydi.

    zaman da değişti, yine suçlayamayız. artık sanıyorum kimse can şengün ya da nurkan renda gibi gitaristleri çağırıp şarkıya nakaratlar, riff'ler üretmek için zaman harcamıyor, sazlar, yaylılar çağırıp ayrı kayıtlar yapılmıyor. tarkan giriyor, 1 saatte birkaç tekrarla okuyup çıkıyor, arkadan da ozan çolakoğlu ya da her kimse birkaç uygulamayla sunni bir düzenleme yapıp dinletiyor, tamam mı abi, tamam oluyor. geç...

    müzik'den zerre kadar anlıyor ve tarkan'ın eski hallerini iyi biliyorsanız, birazcık analiz yeteneğiniz ve kulağınız varsa, emin olun yazılan diğer yorumlar tamamen yanlış. ne 90'lar geri gelmiş, ne de bunca şarkı arasından tekrar tekrar dinlenecek, kulaklık takılacak, duygusal anlar yaşatacak, gözleri doldurup ağlatacak ya da gece kulüplerinde elinde içkiyle kendinden geçirip hoplatıp zıplatacak tek bir şarkı var.

    tarkan'ın zevkinin bu olduğuna da, bize 7 sene sonra bunu reva gördüğüne de inanamıyorum.

    hep espirisi yapılırdı ya "tarkan bitti aaabi" diye. ben şahsen 34 yaşıma girerken, hayatımdaki nadide değerlerden biri olan tarkan'a da veda ettiğimi anladım.

    gerçekten çok üzdün tarkan. keşke hiç yapmayıp, o şarkılarla kalsaydın aklımızda. tsm albümündeki cansız elektronik playback müziğin üzerine okuyup herşeyi mahvetmenden sonra, son hevesimizi de bu albümle kırdın.

    herşey bundan ibaret dostlar. başka kim ne diyorsa yalan söyler...

    edit : oha ya, üç dört saat içinde posta kutum bana hak veren onlarca mesajla dolmuş. herkes albümün bu denli başarısız olmasına gerçekten ne kadar da gönülden üzülmüş. herkes eski anılarını, eski şarkılardaki güzellikleri özlediğini filan yazmış. arkadaşlar özelden mesaj atacağınıza buraya yazın ki yerine ulaşsın. biz bu tip bir kalitesizliği kabul ettikçe, tarkan standardını düşürecek.

    bir arkadaşın da çok güzel belirttiği, albüm baştan sonra "kelime sıkıştırma" dolu. bu daha önce hiç bir albümünde yoktu tarkan'ın. söyleni söyleniverilen kelimeler. her tempoda bir hece yok yani. müzikler ve sözler uyumsuz gidiyor. ayrıca kesinnlikle duygu yok. slow şarkısı bile duygusuz. armoni yok, melodi yok. dudu albümünde de, ara albümlerde de ilk dinleyişte en fazla "garip" gelir sonra sevdirirdi şarkılar. bu albümde garip gelmiyor, dinlemek zulüm geliyor. ayyyh deyip kapatmak istiyor tahammül edemiyorsunuz. arada fark var.

    "ben senin ben senin, ben senin ben senin, ben senin ben senin" nedir abi yaa... buna gerçekten kapatmadan dayanabilen var mı? leş...

    ahhhh be tarkan yaaa.. herkese şarkılar yazan, şarkılar veren, iyi şarkı nasıl olur iyi bilen sen, bunu nasıl yaptın anlamıyorum... emir'e yaptığın albüm bile bundan iyiydi.

    edit 2 : aklıma ne geldi biliyor musunuz, mfö'nün bir şarkısı vardı hani, "daii daii yauu, nurundaa nurundaaa iyaiyaa. dada bis teestee baha, daaas diis doooss suuu de suu de suuu" diye. inanın şu sözsüz şarkı anlamlı söz olmadan da bir şarkının güzel olabileceğinin kanıtıdır ve şu albümdeki tüm şarkılardan açık ara daha iyidir. melodi, armoni, kompozisyon var şarkıda. bunlar bu albümde olmayan şeyler.

    7 sene boyunca bu albümü mü yapmış şimdi? sizce 7 sene uğraşılmış bir albüme benziyor mu? 7 koca sene... elbette hayır. 1 aylık bir albüm bu. peki, benim merak ettiğim şey şu. tarkan bunca sene boş vakitlerinde ne yaptı? ye, iç, yat, kalk, gez mi? bana sadece bunu açıklasın. bunca sene, 365x7 gün, bu albüm mü çıktı? pes...

    edit 3 : cengiz kurtoğlu'nun oğlu aydın kurtoğlu'nun bile albümü bundan çok daha güzel.

    hatta açın, simge'den yankı şarkısını dinleyin, tarkan'ın kirlettiği kulaklarınızın pası silinsin. son yıllarda çıkan birkaç nadir şarkıdan biri. tarkan da dinlesin. açsın, kompozisyon, müzikalite, ahenk, nasıl olur anlasın. ben seee ni ben seeeni, ben seeeni be... tövbe ya...