100 kadından yeni nafaka tasarısına karşı çağrı

  • meydanlarda kadın erkek eşittir dersin kim bilecek

    şurada uzun uzun yazıyorum. sabah kalkınca düzelteceğim. eklememi istediğiniz bir şey olursa mutlaka yazın.
    bahsi geçen kanun tasarısında kesinlikle çocuk nafakası yer almıyor. yani ısrarla bunu belirtip mağduriyet çıkartmaya çalışıyorlar ama durum öyle değil.

    1- çocuklara nafaka kesiliyor mu? hayır, kesilmiyor. sadece kadınlara verilen ömür boyu nafakanın süresi kısalıyor.

    2- nafaka tamamen mi kalkıyor? hayır, tamamen kalkmıyor. sadece süresiz nafaka olayı kalkıyor.
    süresiz nafaka nedir? birkaç ay süren evliliklerde bile ömür boyu nafaka ile erkeğin ölene kadar finansal köle haline getirilmesidir. bu nafakayı ise ortadan kaldıran tek bir süreç vardır o da başka bir evlilik. peki kadınlar böyle bir nafakadan vazgeçmemek için ne yapıyor dersiniz? evlilik dışı ilişki. yani senin verdiğin parayı sevgilisiyle eziyor. ek olarak aile yapısının da bozulmasına yol açıyor.

    3- kadın-erkek eşitliğini her fırsatta vurgulayıp hatta kadınların her şeyi erkeklerden daha iyi yapabildiklerini iddia eden sözüm onu feministler neden erkeklerin finansal köle olmasını istiyor? çünkü feminizm özünde kadın-erkek eşitliğini savunan bir ideoloji değildir. eğer öyle bir ideoloji olmuş olsa ismi "feminizm" olmazdı. kelime köken olarak latince kadın anlamına gelen femina'dan gelmektedir.

    4- peki bütün feministler bu şekilde erkekleri finansal köle yapıp (bkz: am benim dilletirim bag benim belletirim)diye çığırtkanlık yapmaktalar?
    ilk feminist hareketler aslında çok mantıklıydı. bu hareketleri desteklememek bildiğin yobazlık olurdu. neydi bu hareketler? çalışma hayatına girme, seçme-seçilme, eğitim görme, sokaklara çıkabilme, mal gibi alınıp satılmama vb.

    mesela ikinci dünya savaşı döneminde feminist hareketler zorunlu askerliğin kadınlarda da olması gerektiğini savunurken şimdi hiçbir feministi böyle bir dava için göremeyiz. feministler çalışma hayatında olmak yerine erkeği sömürmek, erkeğin paralarıyla gezip tozmak istemekteler. saat 15.00-17.00 arası herhangi bir orta ve üstü mekanlara gitseniz görürsünüz. benim çevremde hapy moons ve big chef var ne zaman gitsem beşerli onarlı grup halinde görüyorum. hiç şaşmıyor. neyse konumuza gelirsek bu feminist düzen neden değişti?

    5- feminist dönemler genelde 4 dalga halinde incelenir. (bir suser 3 dalga üzerinden incelenir demiş ama maalesef eskide kalmış. biraz daha okuma yapmasını diliyorum. https://en.wikipedia.org/wiki/fourth-wave_feminism) ilk dalga klasik oy verme, seçilme, çalışma hakları gibi temel insanı ihtiyaçlardı. daha sonra bunlar hızlı bir şekilde gelişti. son dönem 4.dalga feminizmi ise işte bu melis alphan gibi kanser insanları yarattı. bu kanser tipler kapitalizmin pompaladığı bütün boku önümüze koyar. göçmen karşıtlığına kafa tutar ama kendileri göçmenlerden arındırılmış steril ortamlarda yaşar. neyse konudan tekrar sapmayayım. işte kapitalistler burada evlere kapatılmış, toplumdan uzak yoğun bir nüfusa sahip kitleyi kaybetmek istemediler. o yüzden eşit iş, eşit maaş, oy hakkı gibi hepimizin destekleyeceği haklardan olayı çıplaklığa ve bedene indirgediler. içini boşalttılar. artık kadınlar toplumun her tarafında varlar fakat varlıklarını pahalı takılara, pahalı makyaj malzemelerine, kıyafetlere indirgiyorlar. çünkü kadınları bu şekilde etkilemek erkeklerden çok daha kolay. hiçbir ağır sanayide kadın yoğunluğunu göremezsiniz. kendileri her fırsatta eşitliği savundukları halde madenlerde çalışmayı savunamaz. (madenlere kadınların inmesi yasaktır. çıkıp birkaç tane ofiste çalışan maden mühendisi örneği vermeyin, kalbinizi kırarım) ya da kömür ocaklarında kadın göremeyiz. bunlar da eşitliğe aykırı ama onlar bu eşitliği her zaman tek taraflı kullanmışlardır. yeri geldiği zaman erkeklerle tamamen eşitiz yeri geldiği zaman ise fiziksel olarak onlardan güçsüsüz. eğer fiziksel olarak bir ayrım varsa zaten %100 eşitlikten söz edilemez. hatta hiçbir insan diğeriyle eşit değildir. cinsiyetten dahi bağımsızdır. mühim olan kanunlar karşısında eşit olmaktır. mühim olan adalet kavramı sizi de bir erkek kadar ciddiye almalıdır. bunun savaşını vermek yerine hiçbir şey üretmeden, erkeğe parazit olmayı mücadele sanmış durumdalar.

    6- sırf haklı çıkmak için sürekli bir çarpıtma işine giriyor bunlar. çocuk gelin mevzusundan bahsedilmiş. öncelikle çocuk gelin diye bir şey yoktur. çocuk istismarı vardır. ben bütün varlığımla bunun karşısındayım. siz neden karşısında olmak yerine belirli bir para karşılığı çocukların tecavüze uğramasını normalleştiriyorsunuz? öncelikle bu şekilde yapılan evlilikler yasa dışıdır. sadece imam nikahı ile evlilik tamamlanıyor. yani ortada yasal bir durum kalmıyor. ya uzatmayın işte. bu tür gerçek mağdurlara gitmiyor nafakalar. zaten mahkeme durumu 5 yılda bir toparlanarak karar verecek. hiçbir şekilde tasarıyı incelememişsiniz sırf "ehehe sevgilimle sevişirken eski kocamdan gelen paracıklar gitmesin" diye telaşa girmişsiniz. bu nafakadan çeken yüzbinlerce erkek var. çocuklarınızı silah gibi kullanıp erkeğin bütün haysiyetini yerle bir ettiğiniz gibi paralarını da cukka ettiğiniz yetti. bu yasa geçecek kardeş geçecek!

    7- bekaretini kaybetmiş kadına kötü gözle bakılıyor sosyal hayatta işlevi kalmıyor şeklinde mesajlar okudum. yani feministlerin yıllardır yapmış olduğu "bekaret önemli değildir" mesajı bir anda önemli hale gelir oldu. arkadaşlar bir karar verin lütfen. bekaret önemli mi değil mi? istediğinizle sevişir misiniz sevişmez misiniz? bütün bunlar mücadelenizin bir parçası değil mi? pankartlarınızdan, eylemlerinize kadar sürekli özgür cinsel yaşamdan bahsetmiyor musunuz? nasıl olur da bir anda "bekaretini kaybetmiş kadın işe yaramazdır" fikrini savunmaya başladınız? sırf haklı çıkmak için gerçekleri çarpıtmayı, kendi doğrularınızla çelişmeyi lütfen bırakın.

    ki her şeyi geçiyorum, evlenmeden önce o zaman bekaret testi yapılsın, nafaka sürecinde bu da etkili olsun, kızlık zarı dikimi falan da kayıt altına alınıp evlenmeden önce eşe bildirilsin. eğer yani nafaka sürecini bekaret belirliyorsa bu şekilde data oluşturulsun. saçma geldi değil mi? evet bize de "bekaretini kaybettiği için nafaka alması" saçma gelmişti. üzgünüm, neresinden tutarsak tutalım, bütün argümanlarınız elinizde kalıyor. judith butler'ın kitaplarını okumuş, makalelerini didik didik etmiş birisiyim. valerie solanas'un manifestosunu bile detaylıca inceledim. feminizmin ne olduğunu emin olun sizden daha iyi biliyorum. bana bu şekilde çomar argümanlarla gelmeyin yani. karşınızda 20 yaşında hiçbir boktan haberi olmayan, eğitimsiz birisi yok. çok cahilsiniz gerçekten. süresiz nafakayı savunan feminist diye bir tanım olamaz. bu oksimoron olur.

    8- eş baskısından ötürü çalışmayan kadınlardan da bahsedilmiş. öncelikle bu görüş artık afyon'da falan kaldı. çevremde böyle düşünen bir tane insan bile yok. şimdi tam tersi eşler çalışılsın isteniyor.

    hadi diyelim eşinin çalışmasını istemeyen bir kitle var. bu tür insanların oranı nedir? bunlar ne kadar evli kalıyor? 3 ay evli kalıp çalışmayan kadınla 20 yıl kalan kadın bir mi sayılacak? siz dediğim gibi sırf işinize gelen yerden olaya bakıyorsunuz. mutlaka ağır dramlar olmalı, erkek psikopat olmalı, tecavüzcü olmalı vs değil mi? kadın ise işsiz, güçsüz, eğitimsiz falan? içten içe kadınları ezik konuma indirgiyorsunuz. siz feministler gerçekten sorunlusunuz. güçlü kadınlar da var yahu!

    neyse tekrar konuya gelelim. eşinin çalışmasından rahatsız olmayan hatta iş hayatında onu destekleyen, gayet medeni olan erkekler de var hanımlar. bu erkeklerin bakış açısından niye olaya bakmıyorsunuz. tek hatası yanlış bir insanla beraber olmak. 6 ay evli kalıp, çocuksuz şekilde boşandıkları halde ömrünün sonuna kadar yüzünü bile unuttuğu kadına para gönderiyor. yani sizce de bir yasal düzenlemeyi haketmiyor mu? eğer varsa endişeleriniz, gelin birlikte süresiz nafaka olayını yıllık periyotlar halinde inceleyip yeniden düzenleyelim.

    mesela boşanmış bir çift düşünelim. sadece 2 yıl evli kalmışlar. herhangi bir şekilde çocuk falan durumları yok. evli çiftin yaşları ise 22 olsun. hani boşanmış kadının işe girme süresinden bahsediyorsunuz ya 22 yaşındaki bir kadın sizce ne kadar sürede iş hayatına girebilir? 1 ay? 1 yıl? 2 yıl? su süre içerisinde verilen nafaka yeterli değil mi? hanım kızımız herhangi bir markette kasiyerlik yaparak geçinemez mi? ya da eğitim aldıysa o konuda çalışarak geçinemez mi? neden 22 yaşında eli ayağı sağlam olan bir kadına 50 yıl boyunca ödeme yapalım? bakın işte sığ falan diye özel mesajla taciz ediyorsunuz beni ama gelin bu sorulara cevap verin. siz sürekli en kötüyü gösteriyorsunuz. tasarıda zaten bu en kötü senaryolara ilişkin çalışmalar mevcut.