10 dk sonra ölecek birine verilecek en iyi teselli

  • bitti diye üzülme, yaşadın diye sevin.

  • böyle bir olay başımdan geçti,
    hayatımın dönüm noktasıdır, olgunlaşma, hayatın gerçeklerini tanıma, ölümün soğuk yüzünü görmemi sağlamıştır.*

    olay istanbul üniversitesi çapa tıp fakültesinde geçmiştir. babamı bir rahatsızlığından dolayı bu hastanenin aciline götürdüm, baktılar ettiler bağırsak tıkanıklığı var sabaha kadar bir değişme olmazsa erkenden ameliyata alacaklarını söylediler. gerekli tedaviye başlayıp beklemeye koyulduk. her saat başı kan veriliyor o kanı alıp laboratuvara götürüyorum, arada lağma yapıyorum adama teselli veriyorum düzelecek baba rahat ol diyorum bir yandan ama adam sapsarı ve hiç iyi gözükmüyor.
    dinlenmeye koyuldu ben de dışarı hava almaya çıktım, çapanın acilini bilen bilir son durak orasıdır, acıbadem bile baş edemediği hastaları buraya sevk eder köklü bir hastanedir, fiziki yapı olarak ne kadar 70'ler gibi gözüksede içerik olarak doktorlar son derece sağlamdır.

    kapıda sigara içiyorum o arada yaşlı bir amca ve yanında genç bir delikanlı geldi, arkadaş kötü öksürüyordu ama görüntü olarak sağlam ve dinç gözüküyordu.
    bu arkadaşı da babamın yan sedyeye aldılar ama arkadaş birşeyim yok benim diyip yanında ki adama dert yanıyordu boşuna getirdin buraya diye.
    neyse saat başı oldu babamdan kan aldılar yine aldım laboratuvara götürdüm bir önceki kanın sonucunu alıp doktorların odasına gittim.
    o arada da diğer arkadaş kan vermiş film çektirmiş çeşitli tetkikler yaptırmış tam içeriğini bilmiyorum.
    içeri girdiğim de önümde o amca vardı elinde sonuçlar vericek sonra ben vericem, içerisi kalabalık 3-4 doktor vardı sanırsam gece nöbetinde.
    amca kağıtları verdi doktorlar inceledi, diğerini çağırdılar, o diğerini çağırdı derken tüm doktorlar sonuçları incelediler, sonra odaya dönüp herkes dışarı çıksın dediler.
    dediler ama ben kötü birşeylerin gittiğini düşündüm amcanın yanında kaldım.
    ikimiz kaldık sadece odada,
    doktor amca sen bu hastanın nesi oluyorsun dedi.
    amca dayısıyım cevabını verdi.
    amca açık konuşucam hastanın iç organları iflas etmiş, ciğeri bitmiş çok acil ameliyata almamız lazım ama yaşama şansı %5 dediler.
    amca dizlerinin üstüne çöktü ben kollarına girdim başladı ağlamaya. doktorlar gayet soğukkanlı girmez ise zaten bugün yarın ölecek ama şansımızı denemek istiyoruz onay vermen gerekiyor dediler.
    amca, ben dayısıyım onun kararını ben veremem, annesinie babasına bilgi vermem lazım onlarda samsun'da cevabını verdi.
    tamam amca onay kağıdı burada çok acil konuş imzanı at hemen alalım dediler.
    adam sarıldı bana ağlıyor ben de duygulandım sarılıp ağlaştık amcayla.
    aradı annesini konuştular onayı aldı hemen yola çıkmalarını söyledi.
    çocuk devamlı kusmaya başladı, gittim poşet kolonya falan aldım. babamı unuttum o daha iyiydi çünkü, arkadaş bildiğin ölüme gidiyor onu hazırlamaya çalışıyordum.
    yine kantinden jilet aldım, göğsünü açacakları için göğüs kıllarını keseceklerdi.
    arkadaş ile sohbet ediyoruz amca dışarıda yıkıldı içeri giremiyor.
    ne olmuş yahu soğuk algınlığı var şifayı kapmışız boşu boşuna getirdi dayım diyor ben de sandığın gibi değil ciğerinde hava birikmiş o yüzden sürekli öksürüyormuşsun önemli değil ama ufak bir operasyon sonrası evine salacaklarmış doktorlat konuşurken duydum dedim.

    arkadaş, hımm ondan sürekli öksürüyormuşum dedi rahatladı.
    hasta bakıcı ile arkadaşı soyduk göğüs kıllarını kestik ve içeriye almalarını beklemeye başladık.
    adam bildiğin ölüme gidiyordu, ağlamak istiyordum ama onun yanında kendimi zor tutuyordum. karnın aç mı? canın ne istiyor dostum dedim, çubuk kraker istedi ama gerek yok dedi defalarca.
    hemen geliyorum dedim ağlaya ağlaya kantine gidip aldım, son yemeğini yiyecekti ve bu bir çubuk krakerdi..
    yedi içti sonra hasta bakıcılar geldi, dayısı dayanamadı daha fazla dışarıda bayılmış ben kaldım başında.
    ameliyathaneye giderken yolda verdiğim teselli, iyi olacaksın ufak bir operasyon dayın bile gelmedi yemek yiyiyor çıkışta görüşürsün falan dedim.
    kapısına geldik ameliyathanenin ve ben daha fazla gidemiyordum, arkadaş sağol herşey için dedi.
    sana sarılabilir miyim müsaade varsa dedim, şaşırdı ve hoşuna gitti.
    sıkı sıkı sarıldım içim kan ağladı kendimi zor tutuyordum.
    2-3 saat önce tanıştığım birisi ölüme gidiyor ve uğurlayan tek kişi bendim.
    el salladım o da bana salladı kapı kapandı. artık tek başımaydım kimse yoktu yanımda, o soğuk koridor da hıçkıra hıçkıra uzun süre ağladım. tanımadığım birisini az önce ölüme uğurlamıştım.

    dışarı çıktım dayısı gitti mi dedi, gerekli bilgiyi verdim. babamın yanına geçtim ama gece boyu sık sık bilgi aldım çıkmadı daha dediler. %5 yaşama şansı vardı ve ben umutluydum.
    sabaha karşı dayısı otururken doktor yanımıza geldi ve dayısına 'başınız sağ olsun' dedi.

    adam yıkıldı resmen, kollarına girdim oturtturdum sarılıp ağlaştık yine, *.

    sabah oldu ve babamın ameliyata gerek olmadığını öğlen taburcu edeceklerini söylediler. beklemeye devam ediyordum o sırada,

    öğleye doğru cenaze arabası geldi ve arkadaşın tabutunu dayısı ve diğer akrabaları ile arabaya koyup vedalaştık..

    hayatımın en unutulmaz gecesiydi, hayatın tüm gerçeklerinin yüzüme şamar gibi vurduğu geceydi, ölümün çirkin yüzünü tattığım geceydi.
    tanımadığım genç delikanlı akşam yürüyerek yanımdan geçerek girdiği acil kapısından sabah tabutla çıkıyordu. o gece benim için dönüm noktasıydı, arkadaşın giderken bana el salladığı ve gülümsediği sahne an be an aklımda ve hiç unutmayacağım.
    ruhun şad olsun arkadaşım rahat uyu..