1 ocak 2019 plastik poşetlerin paralı olması

  • vatandaş marketten bedava aldığı poşeti eve getirdikten sonra sokağa atıp çevreyi kirletiyor sanıyordu halktan kopuk akp. çünkü "çal"ışarak kazandıkları trilyonlarla akp sokağın nabzını tutamayalı çok olmuştu. halbuki o poşet eve gelince çöp poşeti olarak hayatına devam ediyor, sonrasında konteynere atılıyordu. yani poşeti paralı yaparak, vatandaşın hem markete para vermesine hem de ayrıca çöp poşeti satın almasına neden oldular.

    kıt kanaat geçinen vatandaş da kendisine atılan iki kazığın sonucunda zincirleme etkiyle yerel seçimlerde akp'ye hezimet üstüne hezimet yaşattı. tabii ki oy kaybının tek nedeni poşet değildi ama büyük etki etti sosyal hayata ve oy tercihlerine.

    rahmetli demirel tarafından türk siyasi tarihinde edilmiş en isabetli laf olan: "boş tencerenin deviremeyeceği iktidar yoktur" sözünü akp'ye hatırlatır; böyle yanlışlara devam etmelerini cenabı hakk'tan niyaz ederim efenim.

    edit: "konteynere atılan poşet çevreyi kirletmiyor mu?" diyen sivri zekalar çıkmış ortaya. peki market poşeti yerine, koroplast çöp poşeti alınca nereye atıyorsun? çöp poşeti konteynere atılınca çevreyi kirletmiyor mu? yoksa evine geri dönüşüm sistemi mi kurdun paraya kıyıp? ah benim saf kardeşim, akp çevreyi düşünüyorsa konteynerden çöpü alan kamyon onu ümraniye çöplüğü yerine direkt akp'nin kurduğu geri dönüşüm tesisine götürsün ayrıştırıp enerji elde etsin. hem doğaya hem ekonomiye katkı sağlamış olur. (akp ve tesis kurmak aynı cümlede çok komik durdu farkındayım, ben bile güldüm yazdığıma)

  • sanıyorum sonu instagram'ın yana kaydırmalı güncellemesi gibi olacak ve "biz ne bok yedik" diyerek geri adım atacaklar. çünkü markette çok net görebildiğim üzere herkes ama herkes mutsuz. hatta daha geçtiğimiz aya kadar kasada fazla fazla poşet aldıkları için müşterilere söven ve bu yasayı dört gözle bekleyen kasiyerler bile paralı poşet yüzünden yaşadıkları ve hiç tahmin etmedikleri diyaloglar sebebiyle 2 günde bezmiş durumdalar. burada "avrupa'da böyle, çok güzel oldu. oh ne mis çevrecilik" diye el ele tutuşup kutu kutu pense oynayarak toz pembe entry'ler giren 3-5 yazarın tasvir ettiği gibi bir manzara kesinlikle yok. zaten öne sürdükleri argümanlar her yönünden o kadar zayıf ki pek itibar eden de yok. ne akp tayfası, ne de muhalif güruhtan. çünkü ortada ikiye bölünecek bir durum yok. bir kere bunun çevrecilik adına yapılmadığı, poşet paralarının büyük oranda saraya akacağı gerçeğiyle ayan beyan ortaya çıkıyor. aksi olsaydı da bir önemi olmayacaktı gerçi. şayet devlet olarak birden bire canınız çevrecilik oynamak istediyse buna marketteki poşetlerden başlamazsınız. evvela bu evsel atıklar niye bu kadar çok çıkıyor ve niye hiçbirini ayrıştıramıyoruz ve niye kendi ürettiğimiz çöpü bile değerlendiremeyip ingiltere'den yılda bilmemkaç ton çöp ithal ediyoruz sorusunu kendinize sormanız gerekir. ben evimde biriken çöpü hiçbir şekilde ayrıştırıp atacak imkan bulamıyorum. oturduğum sokak yahut yakınlarında hiçbir yerde böyle bir konteynır yok. bir ara belediye belli günler dolaşıp anonsla topluyordu, artık hiç duymuyorum ki o bile pratik değil çünkü çöpü evde biriktirmek ve belediyenin geri dönüştürülebilir çöp topladığı günleri yakalamak gerekiyor ve benden bu süreçte o çöplerle kutu kadar evimde dip dibe yaşamam bekleniyor. sikseler uğraşmam. ki uğraşmıyorum zaten. her gün hepsini karton, plastik, organik, kimyasal, cam vs. demeden karman çorman aynı poşetin içine doldurup sokağımdaki yegane çöp konteynırına sıpıtıp atıyorum. benden nefes alırken bile haraç gibi kesilen kamyon yüküyle vergi, birileri bin odalı sarayında altın klozete sıçsın diye harcanmayıp bana hizmet olarak döndürülmüş olsa sokağıma rahatlıkla her türden çöp toplayıcı yerleştirilebileceğini çok iyi bildiğimden ötürü bunu yaparken de vicdanım birazcık bile sızlamıyor, aksine o poşeti her seferinde büyük bir hınçla fırlatıyorum. bu bir.

    ikincisi "avrupa'da, amerika'da da böyle" mevzusu. avrupa'da poşetlerin kalitesiyle talep edilen ücret arasındaki makul ilişkiden yüzlerce kişi zaten bahsetmiş, yinelememe lüzum yok. tek söyleyeceğim, burada o 25 kuruş istenen poşetler daha açmaya çalışırken elinizde paralanıyor. bununla birlikte çok şükür yurt dışındaki refah seviyesinin türkiye'nin kat kat üzerinde oluşu ve bizimkinden tamamen farklı yaşam şartlarının bulunmasından da bahsetmeyi akıl eden yazarlar olmuş, çünkü bu konu doğrudan bununla ilintili. mesela bu yasayı savunan arkadaşlar, amerika'da toplumsal yaşam o şekilde dizayn edildiği için herkesin arabası olduğu ve amerikalıların market alışverişlerini çoğu zaman arabalarıyla gidip rahat rahat yaptığından, türkiye'deyse insanların eli kolu market poşetleriyle dolu biçimde mahallede tur attığından bahsetmiyor. bir amerikalı, poşete senin benim kadar ihtiyaç bile duymuyor. öte yandan "avrupa'da da böyle" deyip hiçbir zaman hayrımıza olmayan uygulamaları bize dayatan devlet söylemlerini çok duymuştuk ama ilk defa sivil insanların da aynı dile başvurduğunu görüyoruz sanırım. işin ironik kısmı, avrupa’da da böyleci arkadaşlar konuyu çok basit ve önemsiz bulup “amma ağladınız, memleketin başka derdi mi yok? şuna buna bu kadar ağlamadınız” tarzı cümleler de kuruyorlar. e ama canım hollanda’nın bilmemne köyünde tavuk ölse çok önemsiz olmasına rağmen bütün ülke haftalarca bunu konuşur mesela. bak, senin deyiminle avrupa’da da böyle!

    "değil 15 kuruş, 25 kuruş da devlete gitse destekliyorum çünkü yine de poşet kullanımını azaltacak" diyenler ağzından çıkanı hiç duymuyor. 15 veya 25 kuruşun devletin kasasına akması demek, ülkeyi boydan boya beton yığını bir çöplüğe çeviren hükümete fon sağlamak demek. sen az poşet kullansan ne olur? adam poşetlerden gelen parayla denizleri doldurmaya devam edecek. bu kadarcık ilintiyi kuramayacak kadar aptal mısın gerçekten? bir de bunu 16 küsur senelik akp hükumetinin sigara yasaklarından sonraki ikinci iyi hamlesi olarak nitelendirenler var ki hiç katılmıyorum. benim gibi sigara yasaklarını destekleyen çoğu kimse de katılmıyor zaten. kaldı ki o yasa bile bugün uygulanamıyor bu arada. hukuksuzluklar ülkesinde her şey gibi onun da boku çıktı fakat şu anda konumuz değil.

    bir başka cevabı verilemeyen soru da, marketten poşet almayıp bez poşet kullanılınca çöpleri nasıl atacağımız mevzusu. bazı yazarların çok da haksız olmayarak insanların artık poşet bile kullanmadan gelişigüzel çöp atmaya başlayacağı öngörüsünü bir kenara bırakırsak, çöplerini hâlâ insan gibi poşete doldurup atmayı planlayan geriye kalanlarımız, mecburen çöp poşeti satın almak durumunda kalacağız. dolayısıyla kıt kanaat geçinen vatandaşın gider hanesine bir unsur daha eklenmesi haricinde, poşet atık miktarında pek de bir değişiklik olmayacak. iyimser bir tahminle insanların çöp poşetine para ödeyeceği için daha tutumlu davranıp çöp çıkarmadan evvel iyice birikene kadar bekleyeceklerini düşünebilirsiniz tabii, lakin orada da yine türkiye'de toplumsal yaşamın ve sosyal şartların(yukarıda bahsettiğim, evlerin küçük ve çöp muhafaza etmeye uygun olmaması, market raflarındaki her şeyin türk halkının gelir seviyesi doğrultusunda minicik paketlerle günlük kullanım için dizayn edilmiş olması ve çabucak çöpe dönüşmesi vs.) buna müsaade etmeyeceği ve kimsenin çöpüyle uzun süre vakit geçirmek istemeyeceğine emin olabilirsiniz.

    sürekli yanında poşet taşıyamayan ve poşete de para vermek istemeyen insanların alışveriş yapmaktan imtina edeceği mevzusu da kaçınılmaz bir sonuç. bundan marketler kadar hükümetin de rahatsız olacağına şüphe yok. zaten durma noktasına gelen ekonomik canlılığın bir de böyle bir darbe alacak lüksü pek yok. bütün bu sebeplerden ötürü yasanın seçimden evvel kaybedilen oyları misliyle geri döndürmek adına kaldırılma ihtimalini çok yüksek görüyorum. çünkü en başında dediğim gibi herkes mutsuz. çevre adına yapıldığı masalını birkaç tane ekşi sözlük yazarı haricinde kimse yemedi. akp'nin kendi kitlesi zaten çevreci değil ve 16 yıldır ceplerini doğrudan ve bu kadar görünür biçimde etkileyen ikinci bir sınavla test edilmişler miydi pek emin değilim, şu an hatırıma gelmedi en azından. dolayısıyla her an bir sürprizle karşılaşabiliriz, bekleyip göreceğiz. o güne dek ormanların ve ağaçları korumaya çalışan insanların katledildiği, denizlerin bok götürdüğü, havanın pislikten zehir gibi solunduğu ülkede market poşetleriyle çevrecilik oynamaya devam. çünkü yaşasın çevre yihuuuu!

  • kendim gayet çevreci, çöplerimi karton kağıt/plastik/besin/pil vs diye bin gruba ayıran biri olarak saçmalık olduğunu düşünüyorum. çünkü hepimizin bildiği gibi çevrenin korunması falan hikaye, tamamen gelir kapısı olarak kullanılacak bir durum. zira, eğer ki çevreyi koruma niyeti olsa, öncelikle pet şişe geri dönüşümü, hali hazırda varolan plastik atıkların toplanması gibi bu konuda zaten varolan projelere destek verilse daha mantıklı olurdu.

    bir diğer olaysa, alınan para ile verilen poşetin orantısızlığı. avrupa'da yaşıyoruz burada böyle diyen arkadaşlar, cidden söyleyin oradaki poşetle buradaki poşetin kalitesi bir mi? ben isveçte oturuyorum, poşetler orası için bizim 25 kuruşumuzdan daha ucuza alınıyor (2-4 kron arası) bu bir. her poşette 5-6 kilo yük taşınabiliyor bu iki. aynı poşeti ben 6 kere kullanabiliyorum atmak zorunda kalmadan önce bu da üç. yani aynı poşeti tekrar tekrar kullanmak suretiyle çevreye bir yararım dokunuyor. şimdi bunlardan hangisini standart bir migros poşetinde yapabiliyoruz acaba? bizim poşetler zaten iki kilo bile koyunca yırtılan, bir köşede 6 ay kalınca üstündeki yazıları silinen genelde geri dönüşümden üretilmiş poşetler. bunlardan 25 kuruş almak hem çok pahalı, hem de asıl amaca hiçbir şekilde hizmet etmiyor.

    öte yandan asıl kalın ve çevraya zararlı malzemelerden yapılmış o siyah pazar torbaları hala kimi esnafça bedava veriliyor. eğer gerçekten çevre içinse bu yapılan bence olması gereken asıl o poşetleri yasaklayıp, poşet geri dönüşümünü arttırmanın bir yolunu bulmaktır. mesela poşetleri paralı satıp, sonrasında bir makineye atılınca o parayı geri verebilir (aynı isveçteki geri dönüşümlü pet şişe sistemi gibi), geri dönüşümden yapılmış poşetler kullanan firmalara destek verilebilir. ama bu haliyle bu sistem çevreyi korumaktan ziyade devlete yeni bir para cukkalama aracı sunmaktan başka hiç bir işe yaramıyor maalesef.

  • asıl amaç, doğanın korunması olsaydı plastik poşet kullanımı tamamen yasaklanırdı, değil mi?

    bu haliyle parası olana doğayı kirletme hakkının verildiği bir saçmalıktan fazlası değil.

    ya da hükümete yakın birilerinin çok fena gelir elde edeceği sinsi bir yasal düzenleme.

    aksini düşünmek büyük saflık olur.

  • şu an iktidarda chp olsaydı “cehapeee döneminde poşetler bile paralıydı hülooğ” şeklinde cümleler 20 sene kullanılırdı. siyasal islamcılar iktidarda kimse gıkını çıkarmaz az bile. bence sokakta yürümek bile paralı olsun. sikebildiğin kadar sikecen böyle halkı.

  • almayın aldırmayın diyen üstün zekalıları ortaya çıkaran değişiklik.

    amaç zaten almaman, almadın diye kim niye geri adım atsın?

  • dövlet bubanın bu işten bi karı olmasaydı poşet israfıymış çevreymiş kim takar.
    çevre bilinci ise mesele neden yahudi tohumunu gübresini kullanıp topraklarımızı zehirliyoruz. pisliklerini nehirlere veren fabrikalara neden ses çıkmıyor. çevre mevre hikaye yine birileri cebini dolduracak ve devlet vergi mergi bi şekilde kasaya para toplayacak gerisine inananlar yüzünden hep bu haldeyiz.

  • doğayı sevdikleri için değil, para kalmadığı için yapıyorlar. çaktırmadan yeni kaynak yaratıyorlar. ağaç ve doğa sevgisi olsa her yer beton olmazdı.

    edit: "o kadar kuruştan ne olacak yha..." diyenlere gelsin