1 liran var mı yolda kaldım da

  • bu tiplerden birine kadıköy rıhtım otobüs durağında kalkmayı bekleyen bir otobüsün içinde denk gelmiştim.

    tiyatral yeteneği 10/10 olan genç bir eleman yaşlı teyzelere “edirne'de okuyorum. sınava yetişmem lazım. yol param yok. ne olur sınava geç kalıcam yalvarırım.” diye duygu sömürüsü yapıyordu. elinde de yırtık pırtık bir öğrenci kartı vardı. bu kart sayesinde inandırıcılık levelini arttırmıştı kendince.

    çocuğa yanaştım. kardeşim üniversitenin sistemine telefonundan giriş yap bana o dersi ve sınavını göster sana yol paranı vericem dedim. ne oldu dersiniz. tabii ki olay yerinden ışık hızıyla uzaklaştı.

  • şimdilerde yolda yürürken duyulan “pardon, bakar mısınız?” sözünü duymazdan gelip yürümeye devam ediyoruz ancak yıllar önce durum böyle değildi. böyle başlayıp genelde adres falan sorulurdu :)

    hemen hemen 7-8 yıl önce beşiktaş'ta yürürken yanından geçtiğim bir kız “pardon bakar mısınız?” diye seslendi. nezaketen durdum ve “buyrun” dedim. “çok özür dilerim, cüzdanımı kaybettim ve karşıya geçmem gerekiyor. 1 liranız varsa verebilir misiniz?” dedi. önce bir kıza baktım, kız olabildiğince bakımlı ve iyi giyimliydi. 1 liraya karşıya geçilmez dedim ve kıza 20 lira verdim. kız teşekkür ederek parayı aldı ve uzaklaştım. akşamında arkadaşlarıma olayı anlattım ve benzer hikayeler anlattılar. ilerleyen günlerde bir kaç sefer daha aynı taktiğe denk geldim. her seferinde konu dönüp dolaşıp 1 liraya geliyordu ama senaryo hep değişikti. bir gün aynı şekilde iyi giyimli bir tanesi yanıma yanaştı ve yolda kaldığını söyledi. dilenciyi asla boş çevirmem, çıkartıp 5 lira verdim. aldığım cevap “bu yetmez yetmez, başka paranız yok mu” oldu. var ama bu sana yeter cevabını verip ilerledim. o günden sonra “pardon bakar mısınız?” lafını duymazlıktan geliyorum. bildiğin seviye atlamışlar amk.

    benzer bir taktik benzin istasyonlarında yapılıyor. bir kaç ay önce önce altunizade opet istasyonunda arabayı pompaya yanaştırdım ve markete girdim. çıkışta genç bir çocuk “abi bakar mısın” dedi. “buyur kardeşim” dedim ve anlatmaya başladı. “abi kız arkadaşımla beraberim, arabamın benzini bitti ama üzerimde hiç para yok, kıza çok mahçup oldum. eğer varsa 20 lira verebilir misiniz? benzin alacağım” dedi. çocuğun elinde bir renault kart anahtarı vardı, eli yüzü düzgün. arabam şu diye bordo bir clio gösterdi, aracın içinde genç bir kız vardı. 20 lira verdim, teşekkür ederek gösterdiği araca bindi. iki ya da üç gün sonra aynı istasyonda yine denk geldi. bu sefer arabanın içindeydim, cama yanaştı. “abi merhaba” dedi. “merhaba” dedim. tam lafa girecekken “kız arkadaşınla berabersin, benzinin bitti, hiç paran yok ve kıza mahçup oldun değil mi?” dedim. “evet abi” dedi. “oğlum daha iki gün önce aynı taktikle benden para aldın, hiç değilse aynı numarayı aynı adama çekme lan” dedim. ehe ehe diyerek “kusura bakma abi” dedi ve başka bir arabaya yöneldi.. aynı elemanı bir kaç defa daha aynı istasyonda gördüm. istasyon görevlileri buna nasıl izin veriyor anlamış değilim.

    bir defasında yanında yaşlı annesi ve kardeşiyle hastaneye gelen ve izmit'e dönecek parası olmayan bir üçlüye denk geldim. “abla ben de izmit'e gidiyorum atlayın götüreyim” dedim ve anında uzaklaştılar.

    çok uzattım farkındayım. sonuç olarak tanımadığınız ve sizden para isteyen kişilere asla para vermeyin. sonra paranız enayi parası olur.

  • kadikoy kartal metrosu. şimdiki ismi ve hatti kadikoy tavsantepe olan.

    neyse bi adam oturduğu yerde, bes lirasi olan var mi, izmit'e gidecek param yok, ailem oradalar. biraz destek olursaniz kartaldan iett ile gidecegim gibi seyler soyledi. utandigini ama mecburda oldugunu, zor gunler gecirdigini, isten cikarildigini. ben de sadece izledim acikcasi, yuzunu dikkatlice suzdum. belliydi ama yine de ne bileyim demistim.

    kuru yas meselesi belki ama destek olmak istemedim. neyse bi adam kirmizi bi sey cikardi sıkıştırdı eline, on lira diye tahmin ediyorum. bir de ne görelim, bir sonraki durakta inmesin mi! ben cok sasirdim daha kartal metroya dort durak vardi. anlasilmisti niyeti, kurulardandi.

    gorsel hafizam iyiydir. kac ay gecti hatirlamiyorum ama kozyataginda bir simitci de oturduk kahvalti ediyoruz. capraz masaya oturan adama bir saniyeligine baktim ki o adam, cay soyledi kendine. sonra hede abiyle muhabbete basladi(oranin sahibi sanirim, kasadaki adam). birilerine borç verdiğini, istese su kadar verebilecegini ama adami aslinda cok sevmedigini, diger yandan da o adamla iliskini kaybetmek istemedigini falan.

    su an hatirlayamadigim ama parasının olduguna delalet eden bir kac bilgi daha.

    ve bu adam dileniyor, metroda aslinda hic kimseden utanmadan, zerre pismanlik duymadan. cok ilginc.

  • binbir türlüsüne rasladığım dilenci tipi.

    aksaray'dan metro ile otogara giderken, aynı vagona düştüğümüz, elinde zamanın son moda iphone'u ile gayet tikican gözüken bir kız elinde ki poşet ile dikkatimi çekmişti. hatta göz göze gelmiştik. derken ikimiz de esenler otogarında indik, ben istanbul seyahata bilet almaya gittim, arka tarafa çıktım sigara içerken, bu kız köşede zemin katta kalan tuvalete doğru gitti. 5 dakka sonra üstü başı yırtık pırtık maskesi bi kadın geldi elinde bi kutuyla, dilenci. şöyle dikkatli baktım, gözlerine bi baktım, o kız o kız. vay anasını millet ne işler yapıyormuş deyip ağzım açık kaldı.