1 şubat 2018 efes boykotu

  • neden sadece efes'le sınırlı kalıyoruz? anadolu grubu başkanı tuncay özilhan'ın sahip olduğu tüm şirketleri boykot etmemiz gerekmez mi?

    (bkz: anadolu grubunu boykot ediyoruz)

    not: rakıspor.

  • efes boykotu hakkında bilgi vermek için girdim. benim açımdan çok problem değil dedim zira efes pilsen'i bira olarak oldum olası sevmem. sonra dedim ki, sadece efes pilsen'in kendisi önemli değil başka ürünleri de var asıl onları da boykot etmek lazım. bu ürünleri de alt alta yazalım.

    anadolu grubu bünyesindeki yerli biralar
    -efes pilsen ve türevleri , yüksek alkollü efes xtra vs.
    -bomonti ve türevleri (bomonti filtresiz güzel bira bence)
    -marmara serisi

    anadolu grubu bünyesindeki yabancı biralar
    -miller genuine draft
    -beck's
    -velcopopovicky kozel
    -grolsch (severim aslında yazık oldu)
    -amsterdam navigator
    -duvel (severim aslında yazık oldu)
    -peroni nastro azzurro (severim aslında buna da yazık oldu)
    -samuel adams boston lager
    -erdinger

    şimdi gelelim diğer mevzuya. asıl bununla da kalmaması lazım boykotun bir anlam ifade etmesi için bira grubu yanında anadolu grubu'nun altında başka sektörler ve bu sektörde markalar da var.

    meşrubat grubunda- coca - cola ve türevleri, fanta, sprite, schveppes, sensun, cappy, minute maid, pico, fuse tea, burn, poverade, gladiator, damla, bonaqua, arva, monster energy, kinley, rani, doğadan gibi markalar var.

    migros grubu- migros ve macromarket

    otomotiv grubu- ısuzu (ticari araçlar), kia (binek otomobil), antor ve lombardini - endüstriyel motorlar, honda güç ürünleri, antrac çapa makineleri, ls, landını ve solıs - traktör, denizde honda marine

    perakende- adel kalemcilik, faber castell, mcdonald's, efestur

    gayrimenkul- and gayrimenkul, and kozyatağı, and pastel konut projeleri

    boykotun kapsamına dahil edilmesi gereken konular bunlar.

    bunları yazdıktan sonra, pek de boykotunuza eşlik edemeyeceğimi fark ettim. çünkü bazı markaları kullanmadan yapamıyorum, mutlak surette antrac çapa makinelerine ihtiyacım var mesela, ya da elimde değil tüm birikimimle sürekli and kozyatağı projesinden ev alıyorum. şaka tabii ki bunlar değil. haydi mcdonalds yerine burger king'e gideyim, cola yerine pepsi içeyim, miller içmeyeyim de corona içeyim misal veya efes yerine tuborg içeyim. amaç ne? neyi protesto ediyor olmuş olacağım. derdim ne?

    evde bira da yapmıyorum. düşündüm biraz ama yapmıyorum. yapan arkadaşlarım var onlar adına protesto edeyim. etmesine de. asıl mesele anadolu grubu'nu tuncay özilhan'ı mı protesto etmek. böylece zindanlarda kendi biramızı yapıp rahatlayacak mıyız? veya etil alkol istifleyip anason esansı koyup üzerine kendi rakımızı içince dertlerimizi mi unutacağız?

    asıl meselenin özünü kaçırdığımız için ve toplum olarak birlikte hareket etmeyi öğrenemediğimiz için ve hepimiz kendi g.tümüzü kurtarmanın peşine düşüp kollektif bilinçle hareket edemediğimiz için başımız dertten kurtulmuyor. istediğimiz hayatı da bu ülkede yaşayamıyoruz, dayatılanları yaşıyoruz.

    türkiye'de hayvan gibi alkol tüketilir, hatta bir zamanlar istatistik verilirdi en çok içki tüketilen yer konya diye, buna rağmen hepimiz içmiyormuş gibi yaparız, biz alkol tüketmiyormuşuz gibi yaparız.

    asıl konuya odaklanırsak bence müşkül hallolur, yani odaklanabilirsek ve en azından kendimize dürüst olursak. asıl mesele ne? veya anadolu grubu başkanı'nın halkla ilişkiler faciası ve dönüp kendi şirketler grubunu bir bumerang gibi vuracak açıklamasının nedeni ne?

    ben şöyle akıl yürütüyorum. ilk baktığında cirosunun düşmesi. tekrar baktığımızda aslında grubun cirosu diğer ülkelerde düşmüyor, 70 ülkede satış gerçekleştiren, avrupa'nın 6'ıncı dünyanın 12. büyük bira üretim, dağıtım, satış şirketi. aslında bu başarısıyla iftihar etmemiz gereken, ihracat yapan, türkiye dış ticaretine faydalı olan, dış ticaret açığını gidermeye yardımcı olan bir firma. düşünürsen arpa, şerbetçiotu, su, şeker (bu şeker mevzuu orospu çocukluğu ama bu noktada girmeyelim), kaynat şişele sat, katma değer. güzel de bir sektör. başarılı da. ben efes'i beğenmiyorum ama özellikle doğu bloku ülkelerinde hastasını çok gördüm. marka değeri de var. sosyal projeleri de olan bir grup. şimdi bunu cezalandırmaya kalkıyoruz boykotla. fakat asıl dert ettiğimiz şey ne?

    anadolu grubu'nun cirosu türkiye'de neden düşüyor? çünkü insanlar türkiye'de home brevery denen mevzuyu home brev kitleri filan keşfetti, kendi biralarını evde yapmaya başladı.

    bira satışlarında yüzde 5.7 düşüş yaşayan anadolu grubu'nun yönetim kurulu başkanı tuncay özilhan, evde yapılan biranın vergide kayba neden olduğunu belirtirken 'durumu yetkililerle paylaştığını' söylemiş.

    tuncay özilhan kusura bakmasın ya biraz salaklık var, ya da danışmanları bunu yanlış yönlendirmiş. nasrettin hoca'nın bir fıkrası vardı, hoca, bir gün yüzüğünü kaybetmiş. aramış, aramış bulamamış. canı sıkılmış, sokağa çıkmış.orada da sağa sola bakınmaya başlamış. yoldan geçen komşusu durup sormuş.
    -ne arıyorsun hocam?
    -evde yüzüğümü kaybettim onu arıyorum.
    -ilahi hoca, öyleyse neden burada arıyorsun?!
    -eee!! içerisi pek karanlık da.

    tuncay özilhan'a da ben kusura bakmazsa ilahi hoca diyeceğim, satışları kaybettiğin yerde aramıyorsun da evde yapılan biralarda arıyorsun.

    önce asıl meseleyi anlatayım, sonra tuncay bey'in yaptığı yanlışlara ve dünyada textbook pr hatası olarak okutulabilecek saçmalığına değineyim. ya da ara ara ikisine birden değineyim.

    tuncay özilhan'ın bira satışları azalıyor, devlet de vergi gelirinden oluyor, o yüzden evdeki bira üreticilerini vergilendirelim demesinin temelde mantık olarak geçtiğimiz sene mcdonald'sın satışları düştü evde köfte ekmek yapanları vergilendirelim demesinden en ufak bir farkı yok. hatta bira mevzusu daha büyük saçmalık çünkü o kadar evine bira kiti alıp bira imal edecek, o külfetlere (maddi, manevi, işçilik) katlanacak adam yok türkiye'de.

    türkiye'deki satışların yüzde 5.7 gerilemesi neden mütevellit? türkiye bira sektörüne iki büyük şirket hâkim bunlardan bir tanesi bizim tuncay'ın yönettiği anadolu efes biracılık ve malt sanayi a.ş. (efes) ve diğeri de türk tuborg bira ve malt sanayii a.ş. (tuborg). bira pazarının %99'unu elinde tutan bu iki şirketin türkiye'de altı fabrikası var. türk tuborg'un ise kurucusu yaşar grubuydu, sonra bunlar sürekli artan vergiler yüzünden şirketi danimarkalılara 2001 yılında carlsberg breveries'e sattılar. carlsberg de aynı gerekçeyle hisselerini 2008 yılında cbc group kuruluşu israel beer breweries limited'e devretti. carlsberg 220 milyon dolara yakın yatırım yaptı, sonunda hisselerini 80 milyon dolara satıp çıktı, 2001 yılından beri de sürekli her bilanço döneminde paso zarar etti. satın alan cbc group da sonradan artan vergilere faaliyet raporunda isyan etti ve “şirket 2003 yılından bu yana çok zor koşullarda rekabet etmeye çalışıyor” dedi. cbc grup nereli? israilli. allah allah.

    hayret neden 2003 yılından bu yana şirket zor şartlarda çalışıyor. yani 2002-2003 senelerinde ne olmuştu? aklınıza bir şey geliyor mu? iktidar filan mı değişti yoksa, en basit deyimiyle islami hassasiyetleri olan ak parti mi iktidara gelmişti? cbc group, israilli. anadolu grup? ak partili değil. dolayısıyla ak parti'nin bunların sattıkları ve piyasanın yüzde 99'unu elinde bulundurdukları ürünlerdeki vergi, kdv, ötv yükünün yüksek olması umrunda bile değil.

    nitekim bir bakalım durum neymiş?

    tuncay vergi yükümü azalt demek yerine, sektörü büyütecek alternatifleri artıracak hatta kendi satışlarını da dolaylı doğrudan artıracak asıl bira tüketicisinin önünü kesmeye, onların yükünü artırmak yoluyla kendine devletten koruma sağlamaya çalışıyor. toplumun nasıl ters tepki verebileceğini düşünmeden. ben gerçekten böyle ahmaklığı az gördüm. ahmaklık kelimesi için özür dilerim biraz ağır kaçmış olabilir, ama ben ahmaklığı şöyle tanımlıyorum, kendisine zarar verecek hareketleri kendisi bilerek yapan insan benim gözümde ahmaktır.

    ne diyorduk, israilli şirket de 2010 yılında yapılan ötv zamlarına isyan etti. “2003 yılı ocak ayından itibaren yapılmaya başlanan yüksek ötv zamları sonucunda, türk tuborg çok zor koşullar altında rekabet etmeye devam etmektedir. avrupa’daki benzerlerine göre oldukça yüksek oranlarda seyreden ötv’deki son artış 31 aralık 2009 tarihinde gerçekleştirilmiş ve türkiye’de litrede yüzde 5 alkol seviyesinde 1 hektolitre biranın ötv’si 175 tl’ye yükselmiştir. bu durumda ödenen ötv, almanya’nın 9 katı ve ispanya’nın 8 katı olarak gerçekleşmektedir” değerlendirmesini yaptı.

    anadolu grubu veya efes açısından bir durum değerlendirmesi yapmadan önce günümüzdeki bu vergi yükü ne civarda ona bakalım.

    -7,50?’lik birada vergi 4.50?
    -10?’lik sigarada vergi 8,16?
    diğer bir deyişle, 4 bira 1 paket sigara alsanız ödeyeceğiniz 40?’nin 26,16?’si vergiye gidiyor.

    bir 70'lik rakı,
    aracı karı dahil: 28,45 tl, ötv: 53,95 tl, kdv: 14,82 tl, toplam vergi: 68,77 tl
    satış fiyatı: 97,2 tl.

    biri yazmıştı, 98.2 tl'ya satılan yeni rakının 68.77 tl'sı vergi, devlet resmen bizle oturup rakı içiyor, hesabı ödemeden kaçıyor diye. durum birada da pek farklı değil.

    aracı kârı dahil fiyat: 3,00 tl, ötv: 3,35 tl, kdv: 1,15 tl, toplam vergi 4,50 tl
    biranın satış fiyatı: 7,50 tl

    yani malın fiyatı 3 tl, devlete verilen 4,5 tl. diğer bir deyişle her bira içtiğinde 1,5 birayı da devlete ısmarlıyorsun. niye ? çünkü devlet ağzıyla içmiyor.

    bir de rakı- bira açısından şöyle bir mevzu söz konusu. bir 70'lik rakının satış fiyatındaki
    vergi oranı %70, rakının alkol oranı %45, bir şişe biranın satış fiyatındaki vergi oranı %60
    biranın alkol oranı ise değişmekle birlikte %3,5-8 arasında değiştiğini söyleyebiliriz. aslında bira içtikçe içme suyuna korkunç vergi ödüyoruz da diyebiliriz bu anlamda.

    bu yazdığım sadece işin vergi boyutu.

    gene tuncay geldi aklıma, önerdiği aklın, sütaş ayranlarının sahibinin cirom düşüyor evde yoğurt yapmaya ayran çalkalamaya vergi getirilsin demekten ne farkı var? aynı mantığı devlet turizm gelirleri düşerken yurtdışı çıkış harçlarına, pasaport harçlarına zam getirirken de göstermişti. turizm geliri düşüyor, terörden, istikrarsızlıktan, türkiye'nin içine doluşturulan suriyelilerden, araplardan, şundan bundan neyse ülkeye yabancı turist gelmiyor, almanlar rezervasyon iptal ediyor, ruslarla kriz olduğundan turizmlerini başka ülkelere kaydırıyorlar, israil-ingiliz-abd ülkeni riskli ülkeler sınıflarına soktuğundan oralardan da ne turist ne gelir geliyor, nasıl çözelim bu durumu? türk vatandaşlarının yurtdışı çıkış harçlarını artıralım böylece yurtdışına az giderler yerli turizm canlanır. ilginç bir mantık ve kafa yapısı. daha önce iphone fiyatları ile ilgili bir entry'de detaylı yazmıştım. ülkeye giren 1.000 tl'ya satılan telefonun 623 tl'si vergiye gidiyor. otomobilde yine korkunç bir durum söz konusu.

    ya da şöyle anlatalım esprili bir şekilde. gidip 75 cl'lik bir şişe bira alıyorsun. her bira aldığında maliye bakanlığından bir vergi memuru elinden birayı alıp kafasına dikiyor ve 45 cl'sini içiyor, senin elinde 30 cl'lik bira kalıyor. bira almaya ne kadar devam edersin?

    her neyse. dediğim gibi vergi nedeniyle meydana gelen hayvani fiyat artışları neticesinde ve yukarıda belirttiğim şirketlerin faaliyet raporlarında da değinilen vergi ve dolayısıyla fiyat artışları neticesinde satışların gerilediği verilerine rağmen, bunun böyle olmadığını düşünelim.

    efes'in satışlarındaki düşüşü açıklamak için başka realiteleri ortaya koyamaz mıyız yine de?

    - örneğin turist rakamlarındaki düşüş ciro düşüşünde rol oynamış olamaz mı?
    - turist sayısının düşüşü kadar turist kompozisyonunun yukarıda değindiğim nedenlerden ötürü değişmesi, yani türkiye'ye islamcı nihat gibi arap turistlerin, nargileci arapların, katarlı tatlıcı tombakçıların akın etmesi, bunun yanında rusya krizi nedeniyle bir oturuşta 7 şişe bira, 12 shot vodka içen rusların gelmemesi, eyyy merkel sen kimsin dememiz ve sultanahmet'te bombayla havaya uçan alman turistler, göçmen krizleri nedeniyle bir oturuşta 17 şişe bira içen almanların, marmaris'te fethiye'de sıcağın alnında sabahtan oturup bir manchester derbisinde 10 tane bira gömen ingilizlerin gelmelelerinin etkisi olamaz mı? mesela diyorum. çünkü bir ara ülkeye gelen avrupalı turist sayısı yüzde 28, rus turist sayısı yüzde 87 oranında gerilemişti. hala o durumun olumsuz etkileri yok mu?

    - yine mesela, senin satışlarının düştüğü dönemde pazar payını tuborg'a kaptırmış olamaz mısın? yani onun satışları senin satışların pahasına artmış olamaz mı? ki pazar payına baktığımızda iki firmanın başat rolü oynadığı neredeyse oligopol piyasasında 2010 yılında yüzde 91,7'ler düzeyindeki pazar payın 2015 senesine kadar sürekli azalarak yüzde 70'lerin altına gerilediğini de görüyoruz.

    - yine bu yukarıda bahsettiğim dönemler içerisinde reklam yasaklarının gelmiş olması satışı azaltmış olamaz mı?

    - yine dediğim dönem içerisinde rakibin tuborg farklı markaları piyasaya sürüp, ürün gamını geliştirirken senin çekingen davranmanın pazar payının kaybında etkisi yok mu?

    - yine bira ve rakıya özellikle yüksek oranda gelen zamların, tüketici tercihlerini değiştirmesi tüketicilerin göreli daha düşük vergi ve fiyattaki vodka, viski veya benzer ikame alkollü ürünlere yönelmesi satışlarında rol oynamış olabilir mi?

    - yine ülkede siyasi gerilimin, gezi olayları sonrası, terör eylemleri sonrası, 15 temmuz sonrası, ekonomik krizlerin sonrasında artmasının, sosyal yaşantıya olumsuz etkisi, insanların dışarıya çıkıp eğlenme, içki içme veya restoranlarda yemek yeme, publarda takılma, arkadaşlarıyla çıkıp kafa dağıtma şu bu bin tane sosyal alışkanlığını değiştirmesi, bunun neticesinde evlere kapanmanın etkisi olamaz mı, siyasal islam retoriğinin ön plana çıkmasıyla insanların birahaneler yerine nargile cafelere gitmeleri, starbuckslara gitmeleri, bira yerine çay, rakı yerine kahve içmeyi tercihlerinin olumsuz etkisi söz konusu olamaz mı?

    - yerel düzeyde belediyelerin baskılarıyla bir çok mekanın kapatılması veya içki ruhsatlarının yenilenmemesi,

    - reklam yasakları,

    - festival sponsorlukları yasakları

    - saat 22:00'den sonra içki satış yasağı

    - butik bira üreten firmaların piyasaya girmesi vs.

    bunların da hiç satışların düşüşünde etkisi yok. ama evde home brevery kitiyle bira yapanlar yüzünden mi satışlarınız geriledi?

    o zaman yarın türkiye escortlar birliği federasyonu başkanı (öyle bir federasyon var mı bilmiyorum) da çıkıp arkadaşlar evlerde seks faaliyetleri arttı, millet kendi karısını düdüklemeye başladı bizim de ciromuz düşmeye başladı, lütfen evdeki pompişlerden de vergi alınsın diyebilir ona da kızmaya hiçbirimizin hakkı yok.

    bira, rakı almayıp evde kendimiz üretsek, damıtsak, sigara almayıp kendimiz tütün sarsak, milli piyango almayıp kendi aramızda kumar oynasak siyasal islam çöker, bırakın imam maaşlarını, memur maaşlarını ödeyemez hükümet diye yazmış twitter'da birisi haksız sayılmaz.

    son olarak pr ve bu işlerin efes pilsen marka algısında yarattığı tahribata gelirsek. bir ceo veya yönetim kurulu başkanı her neyse uğraşsa kendi markasına bu kadar zarar verebilir mi bilmiyorum. bunun sonucunda şirketinin hatta şirketlerinin pazar payının daha da düştüğünü, cironun da azaldığını göreceksin muhtemelen. sonra dönüp yine iğneyi kendine çuvaldızı başkalarına batırmak yerine hükümete yalvarıp yahu şu evde bira üretimi yapanlar iyice gemi azıya aldılar, cirom eriyor da eriyor diyebilirsin. tabii önümüzdeki dönemde bu sanayicilerin hükümeti eleştirmeyeyim ki bana dokunmasın da ayakta kalabileyim tavrıyla hala ayakta kalmayı başarabilirseniz.

    bu arada ben çok iyi anımsamıyorum tarihini ama piyasada bu ürünleri satan, işletmeci filan arkadaşlarımdan duyduğum kadarıyla piyasada şöyle bir algı oluşmuştu efes pilsen ürünleri hakkında, o da talebi yetiştiremiyorsunuz diye ürünlere şeker koyduğunuz yönündeydi, bende etkili olmuştu o dönem tuborg 100% malt diye çıkarak etkili olmuştu insanların kafasında tuborg'u daha az sevmeme rağmen orada da demek ki yine algı yönetimi konusunda şirketinizde bir eksiklik vardı ki bu benim gibi çok bira sevmeyen birinin aklına bile bu şekilde kazınmış. gidin suçu biraz kendinizde arayın, çokça da hükümette arayın. herkes kendi gemimi yüzdüreceğim derken ülke komple batıyor bu gidişle farkında değilsiniz. kamuoyunda bunca israil aleyhtarlığı, derin devlet, kudüs meselesi şu bu sebeple en azından görüntüde de olsa anti-semitik, anti israil vs. negatif algıların oluştuğu dönemde israilli bir şirkete pazar payı kaybetmek de gerçekten marifet bana kalırsa. sevgili tuncay, ben yerinde olsam tuborg filan bunlar hep israyılın oyunu algısı üzerine oynardım. orada da coca-cola israil markası gibi bir algı var. bence sizin şirketin kurumsal iletişim, halkla ilişkiler, pazarlama, satış bu noktalarında büyük problem var. cmo'yu değiştiririm yerinde olsam ve raporlar yanlış yönlendiriyor belli ki. ve yerinde olsam dua ederdim ki bu yaptığın açıklamalardan sonra devlet evdeki üretimi vergilendirmeye filan kalkmasın ve şirket açısından anadolu efes'le özdeşleştirilecek bu hareket fiilen realize olmasın. insanlar bu açıklamalar üzerine daha da bilinçlenip bira nasıl yapılır onu araştırmaya başladı bile. hatta devlet vergi koymadan hemen gideyim eve tesis kurayım diyenler olabilir, yani bir eylemi azaltayım derken yaptığın açıklamayla tam tersi dışsallıklar yaratıp bu "evde bira yapma'' trendine hız kazandırmış olabilirsin istemeden. kendi ayağına sıkmak diye tam olarak buna diyorlar. efes boykotu ekşisözlük gündeminin başköşesine oturmuş, tvitter'da trending topic olmuş. eminim google search trends'de evde bira yapımı aramaları olağanüstü artmıştır. reklamın iyisi kötüsü olmaz : ))

    gerçekten uzun zamandır bu kadar saçma bir ceo hareketi görmemiştim. ayrıca tebrikler.