özel okul vs devlet okulu

  • bir özel okul öğretmeni olarak oyumu devlet okulundan yana kullanıyorum. fakat günümüz devlet okullarından değil, bizim zamanımızda okuduğumuz eğitim eşitliğinin, görece biraz daha adil olduğu dönemlerin devlet okulu. o zamanlar zengin de fakir de aynı okula gider aynı eğitimi alırdı. öğretmenler işini daha bir severek yapardı. ve okul denetimleri çok daha sıkı olduğu için eğitim buna bağlı olarak biraz daha kaliteliydi. fakat şu an devletteki öğretmenler o kadar rahat bırakılmış ve denetimden o kadar yoksunlar ki anlatamam.

    peki özelde işler nasıl yürüyor? tek cümle ile özetliyorum; özelin allah belasını versin!

    not: final okulları, doğa, bahçeşehir gibi okullardan bahsediyorum. alın size isim gibi isim. öyle fabrikadan bozma hiç bir şubesi olmayan özel okullarda da çalıştım fakat asıl kastettiğim süslü yazıları olan türkiyenin dört bir yanında şube açmış çocuklarınızı sermaye olarak gören kurumlar.

    istisnalar hariç, 2014 yılındaki yasa değişikliğinden bu yana özelde öğretmenlerin çoğu asgari ücretle çalıştırıldı. özelde haftada 30 saat derse girmeyen (haftasonu hariç!) zaten yok! hele ki benim gibi ingilizceciyseniz! soruyorum size bu ortamda yıllık en az 20 bin tl verilen bir kurumda çocuklarınıza gerçekten verimli bir eğitimin verilebileceğini düşünüyo musunuz? ne özel eski özel, ne devlet eski devlet. fakat paranızı bu eğitim tüccarlarına kaptırdıkça bu düzen asla değişmez. özelin hiç bir savunulacak tarafı yok nokta.

  • tüm eğitim hayatı boyunca devlet okullarında okumuş, sadece yüksek lisansını özel üniversitede yapmış, ikinci yüksek lisansını yine devlet okulunda yapmakta olan biri olarak yazıyorum.

    ilköğretimi 8 yıl boyunca 50 kişiden az olmayan sınıflarda okudum. yan etki olarak evde hep bağırarak konuşuyordum. 50 kişinin arasında var olmaya ve ortaya çıkmaya çalışmak bana topluluk içinde hayatta kalmayı öğretti. kendimi ezdirmemeyi, haksızlıklara boyun eğmemeyi, topluluk içinde ve topluluğa karşı konuşmayı çok erken yaşlarda bu okulda öğrendim.

    liseyi anadolu lisesinde okuduğum için hazırlık ve lise 1'i 30 kişilik sınıflarda, sonrasında dil seçtiğim içinse lise 2 ve 3'ü 15 kişilik sınıflarda okudum. inanılmaz sosyal aktivitelerimiz, özel yemekhanelerimiz bilmemnelerimiz yoktu ama ciddi geçen ağır derslerimiz, serbest kıyafetli aktivitelerde "normal" giyinen arkadaşlarımız, okuldan kaçıp gittiğimiz pastanelerimiz vardı.

    üniversiteyi istanbul'un en fakir devlet üniversitesinde okudum. okulun içinde bırakın kafeyi, klüpleri; para çekebileceğimiz bir atm'miz bile yoktu. ama 50 kuruşa mükemmel yemekler yiyebileceğimiz bir yemekhanemiz ve 40 kuruşa su alabileceğimiz bir kantimiz vardı. paramız hiçbir şeye yetmese bile her şeye yetebiliyordu.

    ilk kez yüksek lisans için özel üniversiteye başladığımda hayatımda ilk defa okul içinde starbucks görüp şoka girmiştim. okulun içinde atm'yi bırak, iki tane bankanın şubesi vardı! 40 kuruşa su alırken bir anda kendimi starbucks'ta white chocolate mocha içerken, 50 kuruşa 4 çeşit yemek yerken, 12 liraya fettucini alfredo yerken buldum. yaşamayan bilmez; biz para çekmek için 2 durak yürürdük, ne demek okulun içinde bankanın şube açmış olması! kantinde 1 liraya 3ü 1 arada içiyorduk biz, starbucks ne demek!

    hangisi daha iyi hangisi daha kötü yorum yapmayacağım. ama hayatı devlet okullarında öğrendim ben. imkansızlıklar bilmem ne edebiyatı yapmayacağım, özellikle lise 2 ve 3'ü baya 15 kişi yata yata okudum. ama yine de özellikle özgüven anlamında çok şey aldığımı söylemeliyim.

  • müfredat o kadar sikik ki. okulların hepsi bombok.
    ilk kresinde, (yas 2.5-3 arası) boyama saatinde çizgi içlerini boyamiyor, onun yerine karalama yapıyor diye kağıdını yırtıp ceza sandalyesine ayirmislar kızımı (bu uygulamadan tabii ki haberimiz yoktu)

    ikinci kresinde 5 ay boyunca yalvardim resmen yöneticiye. çocukları bırakan serviste emniyet kemeri yoktu. getirin, ben taktricam sanayide bile dedim, dinletemedim.

    yukardakiler özeldi. asgari ücrete yakin bi para veriyodum bunlara. (1200 tl idi son kreşi)

    en sonunda devlet kresini deneyeyim dedim. ozelden kaçan birkaç arkadaşının ayni sınıfta olduğu bi sınıfa verdim.
    orda da yemek duası, yok bilmemne diye geldi çocuk. dua mua ettiriyolarmis 4.5 yasında bebelere.

    ciddi bunalmış durumdayım. bu sene ana sınıfına başlaması gereken çocuk (henüz 5 yasında) seneye nasıl 1. sınıfa gidecek cozemiyorum. bebek lan bu daha. 6 yasında 1. sınıf mi olur?
    hadi bekleteyim bi sene daha desem, bu sefer iri kalacak diğer 1. siniflardan

    ozel vs devlet konusu zaten muamma.

    ulan su çocuğu alıp gidemedim ya bu ülkeden. kalibima sicayim