ölüme bir entry bırak

  • yıllar önce bir film izlemiştim. bir adam aniden kalp krizi geçirip yere yığılıyordu. kamera onun gözünden gösteriyordu son gördüğü kareyi.. bir kaldırım taşı. ama dümdüz, ama hatasız bir kaya kıyığını. adamın gözlerindeki yaşam ışığı sönerken, sadece onu görebiliyordu. ne üzerinde kırık bir parça, ne küçükken desenlerini inceleyerek vakit geçirdiğimiz salondaki büyük halı gibi bir çatlak vardı üzerinde. bari bir dal papatya, hadi onu da geçtim, bir kuru ot parçası olsaydı.

    tanrıya inanmasam da, insanların son anda sana gelirken, yani hayat ışıkları sönerken, en son gördükleri karenin gözbebeklerinde donup, sonsuza kadar bu görüntünün içine hapsolduklarını düşünürüm. o yüzden o adama çok üzülmüştüm, sonsuza kadar hiç olmazsa tüm kıvrımlarını izleyerek vakit geçirebileceğin bir çizgi bile yoktu o kaldırımda..

    o yüzden beni ne zaman, nasıl istersen al ama gördüğüm en son kare, en sevdiğim insanın gözleri olsun, yalnızsam o an hayatta; denizin güneşe vurduğu o güzellik olsun. bu da eğer imkansızsa, bir hastane odasında tavana bakarak öleceksem hiç olmazsa bir örümcek ağı olsun. milim milim ezberleyeyim sonsuza kadar her ağ parçasını ama bembeyaz bir tavana hapsolmayayım nolur.

    bu yüzden öldügümde, toprağa gömülmeye götürülürken, benim fotoğrafımı koymasınlar insanlar, sen hayat enerjimi benden çekip almadan evvel, bu dünyaya ait en son gördüğüm karenin fotoğrafı olsun mezarımda.

    ki beni sevenler, bundan sonra nerede olacagımı bilsinler, sonsuza kadar..