öğrencilerin matematik yapamama nedenleri

  • matematik öğretmeniyim. öncelikle başlıkta bazıları bizim 8. sınıfta öğrettiklerimizin yurt dışında üniversitede öğretildiğini falan yazmış. bu tamamen yanlış. yıllardır söylenip duruyor bizim matematik müfredatımız çok zormuş avrupa ve amerika çok kolaymış falan diye söyleniyor. bunlar da yalan. biz herkese ortak müfredat öğretmeye çalışıyoruz. çarpım tablosunu bilmeyen herife fonksiyon öğretmeye çalışıyoruz. sorunumuz burada. avrupa ve amerika matematik eğitimlerinde seçmeli konulara göre matematik dersleri var. amerikan liselerinde çok üst düzey konuları içeren matematik derslerini seçerek bunlardan eğitim alabiliyor. örneğin almanya ingiltere abd gibi ülkelerde bir lise öğrencisi sene başında lineer algebra isimli seçmeli dersi seçerek bir dönem boyunca bizim 2010-2015 arası müfredatımızda olan ama şu an olmayan matris determinant konusunu alanında uzman matematik öğretmeni ve matematikte uzman öğrenciler eşliğinde öğreniyor. bizim liselerinizde olmayan pek çok konu bu şekilde yurt dışında öğretiliyor. zorunlu olan matematik müfredatları avrupa ve amerika'da bizim ülkemizdeki zorunlu ortak müfredattan tabi ki daha kolay ama biz zorunlu müfredatımız içinde olan basit bir oran orantı kurmayı bile öğretemiyoruz.
    bizim sıkıntımız ortaokulda ondalık sayı bile öğrenememiş çocuğa lisede 2.derece denklem öğretmeye çalışmamızdan kaynaklaniyor.
    bu durumun bir benzerinin dünyada başka bir yerde olduğunu zannnetmiyorum.
    tüm liselerde ve tüm ortaokullarda matematik dersi hem seviye farklarına göre farklı öğretilmeli hem her 2 ayda bir sonraki konuya geçebilmek için geçiş sinavı baraj usulü ile yapılmalıdır. yazılılar zaten bir işe yaramıyor. sene içinde konular sırayla ilerliyorken yeterli baraj puanını alamayan sonraki konuyu görmemelidir. 7.sınıf başında tam sayıları anlamayan ve 2-5=-3 olduğunu yapamayan birine 7.sınıf devamında denklem ve oran-orantı anlatamazsın , hem sana yazık hem çocuğa yazık.

    türkiye'de matematik eğitimine dair konuşacak cok şey var ama çocukların çoğu hiç matematik defteri tutmadan matematiksel bir şey yazmadan kafadan düşüne düşüne matematik yapabileceğini zannediyor. yazma alışkanlığı olmadan matematik yapamazsın. 5.sınifta 6.sınıfta hiç yazmadan matematikten yüksek notlar alan birisine 8. sınifta 9.sınifta matematik defteri tutma alışkanlığı kazandirmak imkansız oluyor. 5.sınıf ve 6.sınıfta çoğu ortaokul öğretmeni zihinden yapılabilecek basit matematik yazılılari hazırlayarak çok büyük bir yanliş yapıyor.

    yeni nesil sorulara geçildi ama kimse konuşmak istemese de yıllardır devlette çalışmış çoğu matematik ögretmeni yeni nesil matematik sorusu anlamakta ve anlatmakta zorlanıyor.

    matematik ve geometri ayrı ayri dersler olarak öğretiliyordu ama ikisini birleştirdiler. çoğu lisede ankara'da benim özel ders verdiğim öğrenciler son geometri konularını yıllardır hiç görmedi çünkü müfredat yetişmiyor. ayrıca çocuklar sene boyunca geometri ile ilgilenebilecekken neden bu kadar güzel bir alanı sene sonuna sıkiştırıyoruz?

    matematik meb kitaplarının çoğunda gereksiz etkinlikler ve laf kalabalıklari var. çok az soru çok fazla anlamsız görsel içeren kitaplar yerine daha kaliteli ders kitaplari hazırlanmalıdır. tüm yazılılar klasik olmalidir. defter tutmayan öğrenci matematik dersinde sınıfta bırakilmalıdir

  • matematik zekasına sahip olmamaları değildir.

    nitekim lisede matematik dersi veren birinin anlattığı şeyleri anlayıp yapabilmek için herhangi düzeyde matematik zekasına ihtiyaç yoktur. matematik zekası denilen şeye daha önce kimse tarafından çözülememiş gerçek hayat problemlerini çözebilmek için gerek vardır. lise matematik dersinden başarılı olmak için ise ortalama altında bir zekaya sahip olmamak yeterlidir. hatta daha önce matematik zekası diye özel bir zeka türü olmamasının sebebini fmri tarama sonuçları içeren makaleler ve ileri düzeyde matematik dersi veren matematikçileri kaynak göstererek yazmıştım.

    merak edenler için:

    sözel-sayısal diye bir ayrım gerçekten var mı?

    matematik ve dilbilgisi öğrenmenin beyindeki etkileri

    ---

    henüz lise çağında matematik ile yeni yeni tanışmaya başlayan gençlere tavsiyem:

    yukarıda yazıldığı gibi size matematik zekasına sahip olmadığınızı söyleyen ve isteseniz de yapamayacağınızı iddia eden yeteneksiz bir öğretmeniniz varsa o kişiyi ciddiye almayın. çünkü bu kişi zaten bir matematikçi değil ve muhtemelen hayatı boyunca hiçbir zaman ileri düzeyde matematiksel bir konu üzerine okuma bile yapmamış, maaşımı alırım işime bakarım diyen bir insan. benim de lisedeyken derslerinden sıkılıp asla dinlemediğim için matematik zekasına sahip olmadığımı ve dil okumam gerektiğini söyleyen yeteneksiz bir matematik öğretmenim olduğu için lise ve üniversite hayatımı dil okuyarak geçirdim. ancak 20 yaşımdayken matematiğin lisede gördüğüm kadar sıkıcı ve anlamsız bir şey olmadığını kendi yaptığım okumalar sayesinde keşfettim ve 20 yaşından sonra hayatımın yönünü değiştirip matematikçi oldum.

    evariste galois gibi bir dahinin ecole polytechnique gibi bir okula geri zekalı olduğu gerekçesiyle kabul edilmediği bir dünyada yeteneksiz bir lise öğretmeninin size geri zekalı demesi gayet normaldir. bu tür kişileri dinlemek ve ciddiye almak için hiçbir gerekçeniz olmadığını unutmayın ve eğer yapabileceğinize inanıyorsanız bunları dinlemeden yolunuza devam edin. eğlendiğiniz ve keyif aldığınız konuları feynman'ın da dediği gibi saygısızca çalışın.

    hayatınız boyunca size bir şeyleri yapacak kadar zeki olmadığınızı, bir şeyleri becerecek imkana sahip olamayacağınızı, gereksiz hayaller kurduğunuzu ve gerçekçi olmadığınızı söyleyen insanlarla karşılaşacaksınız. diğer toplumları bilmem ama türk toplumu böyledir çünkü. farklı düşünen, farklı işlerden keyif alan ve sistemin dayattığı biçimde öğrenmeyi reddeden insanları aşağılamaya çalışan kompleksli kişiliklerle doludur. sadece matematik konusunda değil, hiçbir konuda bu kişileri ciddiye almayın. bu kişiler öğretmenleriniz, büyükleriniz, akrabalarınız, arkadaşlarınız, hatta ve hatta ebeveynleriniz olsa bile.

    eğitim sisteminin konuyla ilişkisi hakkında yazdığım başka bir yazı için de ayrıca: liselerde matematiğin tamamen yanlış öğretilmesi

  • eğitim sisteminden kaynaklandığını düşünüyorum.
    tip 1 diabeti olan çocuklara karbonhidrat sayımı öğretmeye çalışırken saçımı başımı yoluyorum. liseye gelmiş çocuklar, oran orantı ile çözülecek meseleye uzaydan gelmiş gibi bakıyorlar. insülin pompası kullanmak istiyorlar. karbonhidrat sayımı yapamazsa o pompayı kullanamayacak. yaşam kalitesini arttıracak bir yöntemi kullanabilmek için dört işlem ve içler dışlar çarpımını bilmesi gerek. duyunca "sto abla o ne" diyorlar.

    matematik, belki gündelik yaşamda kullanıldığı haliyle örneklense çocukların da daha çok ilgisini çeker ancak başarısızlıklarının tek nedeninin ilgi olduğunu sanmıyorum.

  • başlıca sebebi matematik derslerinin soyut anlatılmasıdır.
    x ler y ler havada uçuşurken öğrencilere hiç de cazip gelmiyor metematik. hiç merak uyandırmıyor, hatta fazlasıyla saçma geliyor.
    çocuk, hayatta hiç bir işime yaramayacak bu bilgileri neden öğreniyorum ki diyor. onun için matematik dersi sadece zorunluluk hatta zulüm haline geliyor.
    çocuklara x y z yi anlatmadan önce, matematik hayatlarında ne işe yarayacak onu anlatıp, faydalı olacağına ikna edirlirse, çocuklar matematiğe daha fazla ilgi göstereceklerdir.
    not:denenmiş yöntemdir.