öğrenci velilerinin kalitesizliği

  • klasik bir öğretmen vecizesi vardır; "öğretmenin kral olduğu zamanda öğrenciydik, öğrencinin kral olduğu zamanda öğretmen olduk" diye. gerçekten öyle oldu.

    sıkıntı şu, 90'ların başından itibaren doğan çocuklara yapılandırmacı eğitim anlayışı ile eğitim verilmeye başlandı. eğitim planlaması olarak bakarsanız güzel, ancak türk öğrencilere eğitim veren birisi olarak bu anlayışın türk kültürüne çok yakın olduğunu düşünmüyorum.

    eskiden "bunları bunları öğrenmen lazım" diye çocuğa hazır, ezberlik bilgi verilirdi. şimdi, çocuğun bilgiyi öğretmenin yönlendirmesi ile kendi kazanması amaçlanıyor. atıyorum 9. sınıf ingilizce kitabını açıp bakarsanız, hiçbir gramer konusu veya özeti göremezsiniz. öğrenci o gramer konusunu kendisi, etkinlik içerisinden veya kullanımdan çıkarımla öğrenmek durumunda. çıkıp da "bakın böyle olursa böyle olur" gibisinden bir grammar translation methodvari bir anlayışın bir yüzyıl geride kalması gerekli.

    gel gelelim, bu tarz bir derste, veliden gelen en büyük şikayet "hiç yazı yazmıyorlar" olabiliyor. veli istiyor ki defterinde sayfalarca yazı olsun. veli istiyor ki öğrendiği kelimeyi kullanmasın ama deftere 5 kere yazsın. çoğu, eski eğitim sisteminin ürünleri olduğu için öğrenciyi buna yönlendiriyor.

    veliye de bu yüzden büyük iş düşüyor. yani atıyorum öğrenci ingilizceye maruz kalmak zorundaysa bunu ya velinin yapması lazım, ya velinin öncülük etmesi lazım. benim çocuğum sınıfa girsin, 40 dakika ders dinleyip çıkıp ingilizce konuşsun olmaz. ezber olur bu, dışarı çıkıp da davranışa dönüşemeyen bir kazanım, yapılandırmacı eğitim içinde yer alamaz.

    mesela aralarda öyle parlak öğrenciler var. duolingo gösterdim mesela, arkadaşlarım arasında ekli, çeşitli dillerde çalışmalar yapan bir öğrencim var. aslen de sayısalcı ama dil sınavına da girmeyi düşünüyor. yani bir şey öğrenirken, tamamen yararcı bir bakışla "ne işime yarayacak" diye anında bir kazanç peşinde koşmuyor. veli veya öğretmen, öğrenciye bu bakış açısını verebildiğimiz kadar başarılı oluyoruz.

    ingilizce de aslında konu yelpazesi olarak herhangi bir kısıtlamaya tabi olmadığı için, rahat rahat istediğimizden bahsedebiliyoruz. yani çıkıp eğitimle ilgili bir konu üzerine "japanese education system" diye google'layıp bakabiliyoruz. bazısı "hocam niye kitabı/konuyu işlemiyoruz; bunun konumuzla ne alakası var diyebiliyor. öğrenciye bu bakış açısını öğretmenler ve veli oluşturmuş. bazı öğrenciler de; gerçekten merakla, bilmediği, merak ettiği bu konuyu takip ediyor. yazılıda çıkacak şeyleri ezberleyip not alayım, sınıfı geçeyim kaygısında değil, bilmediğim ve merak ettiğim bir şeyi öğreneyim kaygısında. benim gözümde de asıl başarılı öğrenci budur, eve gidince "german education system" diye tarama yapabilen, merak eden, öğrendiği bilgiyi aktarabilen öğrencidir.

    siz öğrencinin velisi (veya öğretmen) olarak çocuğun bu merakını, çocuğun öğrendiklerini davranışa geçirmesini, çocuğun hazır bir çoktan seçmeli testte verdiği yanıtlardan daha az önemsiyorsanız, kalitesiz bir iş yapıyorsunuz demektir.