çocukken içte ukde kalan şeyler

  • akülü araba. çocuğuma aldım hevesimi alıyorum.

  • akülü araba yahu! hep istemiştim ama içimden. bir gün edirne'de tarihi bir camiiye girmiştik. camiide dilek dileme taşı vardı. parmağını koyup dilek diliyordun. orada akülü araba dilemiştim. ama anneme babama hiç söylemedim. çünkü bundan neredeyse 30 sene önce akülü arabalar ne bu kadar çok süpermarketlerde bile satılıyordu, ne de kız çocuklarına yönelikti. bunları hep erkek çocuklarına alırlardı. ben ise erkek çocuğu değildim. ama yine de istiyordum. dile bile getirmedim ne de olsa alınmaz diye :( şimdi pembeli pembeli barbielileri bile var.

    yıllar sonra, yani 4 yıl önce yeğenime aldı babam, hediye. sığamasam da bindim ilk eve geldiğinde denemeye çalışmıştım ahahaha. *

    yalnız entrylerin hepsine göz attım. akülü araba resmen travma olmuş. kanayan yara olmuş.*

    onun haricinde bisikletim, patenim, atarim oldu, sanal bebeğim oldu. sanal bebeğe meraklı değildim. herkeste var diye almıştım. bakamadım zaten ölüme terkettim.

    barbielerim, cindylerim vardı. en çok onlarla oynuyordum.

    bir de tatilya'ya gidemediği için, içinde kalanlar olmuş. daha sonra gideriz diye ötelenmişler hep aileleri tarafından ama maalesef kapatılınca içlerinde kalmış. bu da komik geldi.* neyse ki ona da gitmiştim okul gezisiyle.

  • gurur duyduğum bir baba
    mutlu normal bir aile
    umarım bir gün en azından ikincisine sahip olabilirim.

  • abilerimin bisikleti aşağıda depoda çürürken ve ben bisiklet sürmek istiyorum diye yırtınırken kimsenin bu isteğimi ciddiye alıp bana bisiklet sürmeyi öğretmemiş olması. yetişkin bir insanken kendi kendime öğrenmek çok utanç vericiydi. ve kendime ait hiç oyuncağımın olmaması. hep abilerimin eski, kırık dökük ve eksik parçalı oyuncaklarıyla oynadım. bir kız çocuğu olarak hiç kızlara ait oyuncağım olmadı.

    edit: ha bir de annemin ben doğmadan yıllar önce yurt dışından aldığı oyuncak ispanyol bir bebek vardı. oynamak istediğimde izin vermezdi. o çok kıymetliymiş, kırılıp dökülmesini istemezmiş gibi davranırdı. yıllarca vitrinde hayran hayran baktım ama bir kere bile oynayamadım. sonra bir gün genç kız olan kuzenim o bebeği görüp “yenge bu çok güzelmiş, bunu bana versene” dedi. annem de “zaten vitrinde durup duruyor, al senin olsun” dedi ve o bebeği kuzenime verdi. o an 10 yaşımdaki halimle içimde hissettiğim sızı hala ara sıra o bebeği düşününce aynı yerden kalbimi sızlatıyor.