çocukken amerikalıları iyi rusları kötü zannetmek

  • çocukluğu 80'lerin başına denk gelen koca bir nesil için geçerli olan durumdur.

    sol kültürün, bilinçlenmenin ve işçi hareketlerinin yükselişe geçtiği 70'li yılların son dönemi, patronların ve kapitalist ülkelerin (en çok da abd) müdahaleleriyle, kanlı bir şekilde bitirilir.
    soğuk savaşın tüm propaganda unsurlarıyla devam ettiği dönemlerde, türkiye bir darbe ile sarsılır ve amerika'nın uydusu haline getirilir.
    bir daha böyle bir hatanın (halkın bilinçlenmesi) tekrarlanmaması için bir taraftan harıl harıl imam hatipler açılırken, çok daha kolay kontrol edilecek, muhafazakar tabanlı yeşil kuşak oluşturulur. aynı dönemin önemli icraatlarından biri de tek kanalımız olan trt'nin yayın politikalarıdır.
    dört bir taraftan amerikan film ve dizileri etrafımızı sarar. dönemi anlatan bütün filmlerde amerikalılar iyi adam, ruslar ise sürekli arkadan bıçaklayan, şerefsiz, sapkın insanlardır.
    hepimiz amerikalıların muhteşem yaşantısına özendiriliriz. sanki bütün amerikalı gençler liseye porsche ile gidiyor, hepsi çılgınca bir lüks içinde yaşıyordur. (elbette şehirlerin varoşları, siyahların yoğun yaşadığı ve ortadoğu'dan beter arka sokaklar ve evsizler hiç gösterilmez)
    yine bütün amerikan vatandaşları dünyanın iyiliği için çalışıyor, adeta karşılıksızca dünyayı kurtarmaya çabalıyorlardır.
    bizlerin de hayalleri ister istemez bu politika doğrultusunda şekillenmişti. adorno'nun kültür endüstrisi kavramının en iyi gözlemlenebileceği ülkelerden biriydik.
    rocky, ivan dragon'u indirdiğinde yaşadığım sevinç, sanki yakının kaybetmiş birinin hasımlarından intikamını alması gibiydi.
    amerikan hava kuvvetleri sahneye çıktığında, gurbette bir yakınımızı görmüş gibi olurduk.
    oysa bize hiç söylenmezdi ki aynı dönemde sovyetler birliği'nde hiç evsiz yoktu, her mahallede büyük bir kütüphane ve tiyatro bulunur, her gelire sahip insan dilediği sanatsal aktiviteye ücretsiz katılır. sağlıktan eşit faydalanır, istediği üniversiteye gidebilirdi.
    bir nesil böyle uyutulduk.
    neyse, en azından bir kısmımız uyandık.
    darısı bugünkü çocukların başına. bakalım onlar kendi dönemlerinin uykusundan ne zaman uyanacaklar ve biz bu süreci hızlandırmak için neler yapabiliriz?