çocuğunun duvarı boyamasına izin veren anne

  • çocuğuna dur demeyen annedir. çocuk sahibi olmadan önce, böyle yapan insanlara "aoow, çocuğa dur bile demiyor" dediğine kesin eminim.
    çocuk duvara hilti ile girip anasını s... ses çıkarmaz.
    o çocuk okula başlayınca, prens/prenses olmadığı şamar gibi vurulur yüzüne ve uyum sorunları başlar. annesinin konfor alanından çıkmıştır artık. hoş geldin yeni sorunlar.
    yanlışı doğruyu öğretmek lazım. kendi öğrensin dediğinde büyük bir risk alırsın. çoğu öğrenemez.

  • özgür birey yetiştireceğim diye kural tanımaz, topluma uyum sağlayamayan, ilkel dürtülerle hareket eden bencil insanlar yetiştiren ailedir.

  • ben değilim.
    çünkü, sınırlarını bilmeyen bir çocuk yetiştirmiyorum.
    ayrıca dünya, küçük kızımın aile ortamındaki gibi nazlanacağı, sürekli hoş görüleceği kadar pembiş ve minnoş bir yer değil.
    uyumlu olmayı erken öğrenmek iyidir.

    edit: izin vermemek eşit değildir despotluk.
    kızım duvarı ilk boyadığında ona kızmadım, bilakis çizimini beğendiğimi söyledim. sonra beraber gittik bir yazı tahtası aldık, oradan devam etmesinin daha doğru olacağını belirttim, tahtaya birlikte resimler yaptık, ve kendisi de bir daha duvar yerine tahta ya da kağıdı tercih etti. sınırları öğretmek illaki engelleme yoluyla olmaz, yönlendirmeyle de olur yani eğitimle.

  • küçükken abim gitmiş, bildiğin ayvayla duvarı boyamış neşe içerisinde.. bizimkiler duvarın halini görünce bunu bir dövmüşler.. anam bir dövmüşler.. adam ayvaya küstü. neyse ikimiz de hırsımızdan teknik ressam olduk amk. her yere her şeyi çiziyoruz yıllardır. ben bunu niye anlattım? çocuğunun yeteneklerini fark edip onu yönlendir, döveceğin çocuğu da doğurma diye anlattım.

  • ben izin verdim,
    duvar benim çocuk benim dedim soranlara da
    iş temizlemeye gelince ellerine verdim bezi sildiler.
    (tabii ki başaramadılar onlara aferin güzel temizlemişsin dedim, ben onlar uyurken temizledim duvarları)
    bir keresinde bu ikisi faaliyet masasını ve sandalyelerini pastel boya ve gazlı boya ile sürrealist çalışmışlardı.
    güzel olmuş ama biriniz söyleyebilir misiniz şimdi bu masada nasıl çalışacağız!
    böyle önlerine baktılar; mahzun! biri beş yaşında biri iki!
    sildik masayı sandalyeleri üçümüz... birileri vardı evde beni üvey anne olmakla suçladılar çocuklara masayı sildirdiğim için.
    yaşları kaçtı anımsamıyorum bıraktılar duvara bir şeyler karalamayı.
    küçük oğlum arada sırada duvarlara notlar yazıyor hala,
    adamın not yazma huyu var arada duvar da o notlardan nasibini alıyor;
    geçen yaz odaya bir girdim; el yazısı kurşun kalemle ;
    bu duvarın boyanması gerek rengini hiç sevmiyorum! yazmış!
    altına ben de yazdım "ne renk olsun istiyorsun"
    altına yazmış
    renkleri görmem gerek!
    yazı hala duruyor.

  • cocugun yaraticilik potansiyelini desteklemeyi yanlis anlamis annedir.

    en basit kurallardan biridir, cocuga verdigin seyi kolay kolay geri alamazsin. veya geri alacagin seyi cocuga verme.

    duvarlar cocuk resimleriyle bezenmis bir kulturde yasiyorsan buyur. ama az sonra (mesela krese, mesela misafirlige gittiginde) cocuga onu neden yapmamasi gerektigini anlatmaya basliyacaksan verdigin zarar ettigin iyilikten buyuk. cok basit bir yonlendirme ile daha isin en basinda cocuk kagida veya cizim tahtasina gecebilir. ıki yasindaki bir cocuga agzina dis fircasi denen bir seyi sokmayi veya tirnaklarinin kesimine razi olmayi cok kolayca ogretebiliyorken duvar yerine kagit kullanmayi ogretmek neden yaraticiliga ket vurmak olsun.