çilem doğan

  • eşinin fuhuş yaptırdığına dair kayıt yokmuş:(((

    bütün pezevenkler fiş keserek çalışıyor zaten! insan safını belli edecekse de zekayla yapmalı. herkes salak, savcı salak, hakim salak bir senin aklına gelmiş bu. bravo lan.

    ölmemeyi seçmiş kadındır. canına tak demiş kadındır. defalarca koruma talep edip umursanmamış kadındır. insafınız kurusun, insafınız kurusun.

  • dayanışmanın güzel sonucunu aldık, çilem doğan kefalet karşılığı serbest bırakılıyor!

    günün en güzel haberi.

  • bu kadın üzerinden hümanizm sıçan insanlara söylüyorum. neden kadın savunma evine gitmemiş diyen, polis eş dost neden uyarmamış, ailesine neden sığınmamış diyen hayatla alakalı belli ki hiçbir bok görmemişlere konuşuyorum. ulan sizler ne utanmaz insanlarsınız be.

    eski oturduğum öğrenci evimin karşı binasında karısını öldüresiye döven bir adam için polisi aradığımda 'aile mevzusu olabilir, araya girsek bir türlü girmesek bir türlü' denilip yüzüme kapanan telefonu, eski sevgilisi olan kadının evini basıp yumruklayan bir adamı şikayet ettik diye, ağustos sıcağında üstümüzdeki şortlara bakıp 'bunlar da kim bilir ne boklar yemişlerdir de adam bu hale gelmiştir' diye arkamızdan konuşan insan bozması polisleri, tarabya'da sokağın ortasında bir kadını yakapaça arabaya sokmaya çalışan adamlara direnerek, karakolun çok değil 20 metre ilerisinde bağırarak yardım isteyen bir kadına' trafiğin ortasında durup arabamdan çıkarak, silahsız kadın halimle polisten daha çabuk yetişebildiğim gerçeğini mi hatırlatmalıyım? soruyorum şimdi "hangi polis?"

    üç kuşak erkek akrabaları tarafından tecavüze uğrayıp, hamile kalınca aile pisliği ortaya çıkmasın diye yaşadığı dram örtbas edilen, şu allah'ın belası koskoca dünyada yalnız bırakılan ve hakkı savunulmayan küçücük kızların, sevdiği insanla sevişti diye, hatta onu bırak tecavüze uğradığı için aile şerefini kirletti diye boynuna ip bağlanarak köy ahırında intihara zorlanan güney doğulu kızların, tecavüze uğrayan kadınlar doğursun devlet bakar diyerek yaşadığı travma sonrası kürtaj hakkı dahi devlet tarafından elinden alınmaya çalışılan mağdurelerin, kırık kolu mor gözü ile 'boşanırsam beni öldürecek yalvarıyorum kurtarın' diye adliye karakol kapılarında defalarca koruma istemesine rağmen gözardı edilip 75 yerinden bıçaklanınca üçüncü sayfa haberi olan ölü annelerin, sığınma evine kaçıp, oradan çıktığı gün sırtından ekmek bıçağıyla öldürülen zavallıların memleketi ulan burası. hangi aile? hangi devlet?

    çilem kadın çomarmış öyle mi? cinayet işleyip, anasını dövüp sövüp satan bir baba ile büyüyecek bir çocuğu 'babasız' bırakmışmış. daha medeni davranabilirmiş he. tabii ki her canımızı sıkanı vurmayacağız. ama devlet de bize açık açık 'kır dizini otur kadın başınla boşanmalar, kürtajlar sen ne ayaksın' diyemediği için emsal teşkil edecek bir cezayı verme lüksünü bırakana kadar direneceğiz.

    karısını döven, zorla başkalarına pazarlayan bir errrrkek pezevengin yaşamı her gün öldürülen beş kadın etmeyecek mi lan? bizi insandan saymanız için illa takım giyip namusuma küfretti mi dememiz lazım. size sesimizi duyurmamız için illa sik mi takmamız lazım.

    ulan tek tek yüzünüze tükürmek isterdim ama bundan da utanmayacaksınız biliyorum. nasıl olsa doğduğunuz günden itibaren utanmamak üzere yetiştirilmiş birer erkeksiniz. kahrolun inşallah ne diyeyim.

  • ''erkekler takım elbise giyip önüne bakınca cezası iniyor, benim takımım, kravatım yok. annem apar topar bu tişörtü bulabilmiş. bir de ne yalan söyleyeyim hayatta kalmış olmanın saklayamadığım bir sevinci var içimde. o ölmese ben ölecektim. o size, beni pazarlamaya karar verdiğini söylemeyecekti, başka adamların koynuna beni sokma planlarını anlatmayacaktı, benim patlıcan fazla pişti diye, perdeler azıcık kirlendi diye, masada kırıntı kaldı diye yediğim dayakları söylemeyecekti, kaç kere hastanelik olduğumdan bahsetmeyecekti.

    çay bahçesinde çekilmiş bir fotoğrafım var. biraz yan gülmüşüm. belki de o fotoğrafı gösterip namussuz karılar gibi çıkmış filan diyecekti.
    karısını başka adamlara satan o değilmiş gibi “namusumu temizledim” diyecekti.

    siz onu 3-5 yılla yargılayıp, namusu kirlendi diye mazur görüp, yandan gülüşümü tahrik sayıp bir de üzülecektiniz adama.
    oysa namus benimdir hakim bey, bir kağıda imza attık diye kimselere bırakmam.
    sonuna kadar idare edebilmiş olmam, elaleme değil de başıma gelenleri hep karakollara anlatmış olmam, kızıma hiç fark ettirmemiş olmam namusumdur.
    o utanmamış yaptıklarından, benim utanacak bir şeyim yoktur.

    içimdeki hayatta kalma mutluluğunu atamıyorum hakim bey.
    ağlayamamam bundandır.
    ne yalan söyleyeyim aynı acının çemberinden geçmiş, sağ kalabilmiş kadınlarla aynı koğuşta, bir ömür kazasız belasız da yaşarım ben ama benim bir kızım, bir de memleketin aç kaldığı bir adalet var.
    gel sen, ölmedim diye beni cezalandırma, benim bir derdim; kızımın bari mutlu olmasıdır.
    yanında ben olayım.
    can alan bir katil değil, can derdinde bir kadın de bana.
    kurşunla yatıp kurşunla kalkan, yastığın altında silahla yatan adamlar hiç eceliyle ölmüş mü?
    hem sevebilseydi o da ölmezdi di mi ama?
    öldüyse hepsi benim suçum mu?''

    edit: yanlış bilgi aktarımı olmaması adına düzeltmek istedim. yazı çilem doğan ın karar duruşması sırasında, mahkemeyi takip eden bir arkadaşım tarafından yayınlandığı için çilem'in kendi ifadeleri olarak düşünmüştüm fakat yazı ayşen aksakal tarafından kaleme alınmış. çilem'in yaşadıklarını ve hiç kaybetmediği dik duruşunu çok iyi yansıttığını düşündüğüm için yazıyı bu haliyle editliyorum.