çöp bulamayınca çöpü elinde taşıyan insanlar

  • dünyanın yüzü suyu hürmetine döndüğü saygıdeğer kişilikler.

  • sabah sabah neşelendirir, kirletmez sokakları. güzel insandır.

  • sırt çantasıyla gezen erkekler için çok basit bir eylemdir. çantanın bir kenarına ufak bir poşet koyarsınız olur biter. ilk gördüğünüz çöp kutusuna atmak zorunda da değilsiniz. ben gün boyu biriktirip akşam kendi evimin önündeki çöpe bırakıyorum. eğer eve kadar taşıdıysam cam, kağıt ve plastiği ayrıştırıp öyle atıyorum.

    şu saatten sonra türkiye için alışkanlık haline getirmek çok zor. demografik yapısı değişti ülkenin. daha suriyeli gebeşlere türkçe öğretemedik, sokağında çöp konteyneri olmayan köyler varken kime neyi nasıl öğreteceğiz. şu aşamada yapılması gereken singapur yöntemidir. vaktiyle kendi halinde mutlu mesut medeni bir ülke olan singapur'un bugün nüfusunun büyük kısmı çinli. akın akın yerleşerek ülkeyi domine ettiler amma velakin singapur'da yönetim hala ülkenin yerlilerinde. sokakta yere tükürmenin cezası 500 dolardan başlıyor. çöp atmanın da büyük maddi cezaları hatta yaptırımı var. çünkü ülkeye akın eden çinliler kendi ülkelerindeki yere tükürme adetlerini singapur'da da devam ettirmişler. kanunlar katı şekilde uygulanınca sike sike öğrenmişler yere tükürmemeyi. kanunlar benzeri şekilde katılaştırılır ve sert şekilde uygulanırsa dünyanın en vahşi toplumları bile adam olur. en büyük örneği sovyetlerdir.

    cezaları abarttığımı söyleyenler oldu. buyrun singapur'dan yakın tarihli uyarı levhaları.
    tren istasyonu levhaları. sondaki druian ise bir tür meyve olup çok fena koktuğu için çevre ülkelerde de toplu taşıma araçlarına sokulması yasaktır.
    tükürmek yasak. sıçmakta yasak mı kurban? derseniz muhtemelen o da yasaktır.
    bu da mouse sanitary pad'den gelsin. işemek yasak!

  • bu konuda geçen yaz yaşadığım çok guzel bir olay var.

    geçen yıl kamp için şile ağva arası bir koya gittik. suni bir havuz gibi çok guzel bir yerdi.

    bir sürü kampçı gelmişti ama ortalık çöp doluydu. neyse herkes yerleşti, yemeğini yedi vs vs. sonra herkes çöpünü toplamaya başladı.
    sonra biz hızımızı alamadık bütün koydaki çöpleri toplamaya başladık. üç kişiyle başladık kumsalın ortasına topladık çöpleri. sonra o koya gelen günübirlik gezenlerde katıldı bize. yaşlı kapalı teyzeler, servis şoförleri derken otuz kişi bütün ormanı temizledik jdhcfcff

    sonra o kumsalda onları paketledik. herkes arabasına 3-5 torba doldurup ayrıldı. çöpü elinde taşımak deyince aklıma hep bu olay gelir.

    resmen ekip kurduk.
    aslında bu ülkede hala iyi şeyler yapmak isteyen çok insan var ama her şeyde olduğu gibi bunda da bir ateş fişeği lazım.

  • hayvanlar bile çöpleri çöp kutusuna atarken azınlıkta kalmaması gereken insanlardır.

    bahsi geçen hayvan

  • benim de dahil olduğum gruptur. genelde çantam yanımda olduğu için çantama atarım, tekrar atarım, tekrar ve tekrar... sonuçta çantam bir çöplüğe dönüşür, çok temiz titiz bir insan değilimdir çünkü. lakin duyarsız hiç değilim, çevre için önemli olan da bu değil mi?

  • çöpçülerin iş yükünü azaltan insanlardır.

    neyse ki o güzel insanlar o güzel atlara binip ülkeyi terk etmediler. her ne kadar sokakları pisliğe çeviren insanların varlığı azımsanmayacak kadar çok olsa da elindeki peçeteyi çöp konteyneri bulamayınca cebinde saklı tutanların duyarlılığı o koca güruhu utandıracak kadar etkili.

    bazen çöp kovası bulamayınca eve kadar getiriyorum çöpleri. yanında gezdiğim insanların yere çöp atmasına izin vermiyorum.

    "ee çöp kovası yok ne yapalım ?"
    "taşıyalım."
    "ben o pisliği hayatta taşımam"
    "ver, ben taşırım."

    utancını görmek yetiyor.

  • nadir insanlardır bulursanız alnından öpün.

  • çöp bulana kadar ellerindekiyle dolaşır ama bir yerlere atmazlar. ben de bunlardan biriyim. baktım etrafta çöp bulamıyorum son çare çantama atıyorum, eve gidince çöpe atıyorum. evime kadar taşıyorum yanımda. ama sokağa veya denize atmak çok saygısız geliyor bana. yapamıyorum.