sidon5
profili

  • ekşi itiraf

    bugün hayatımda ilk kez cenaze gördüm.

    küçük bir cenaze-defin eğitimi almıştık. uygulama kapsamında bir mezarlığa gittik ve iki yaşlı hakkın rahmetine kavuşmuştu.

    önce heyecanlandım. ancak uygulamayı izlemek için girmeye karar verdim.

    naaşı lacivert naylon gibi bir paketin içinden çıkardılar, taşın üzerine koydular.

    yer yer morluklar vardı. kan kesilmesinden olacak. bu görüntüleri izlerken insan bedeninin üzerine düşündüm. estetik, güzellik, bu gibi kavramlara aşırı kapılan insanları düşündüm. aynada gördüğümüz bedenimizi düşündüm. işte buradaydı, mevta gözümün önünde taşın üzerinde yatıyordu.

    görevliler rahmetliyi yıkarken onu bir tarafa döndürüyorlardı, o dönüş esnasında ölen insanın acziyetine şahit oldum. ne başı, ne kolu, hiçbirine hakim olmayışına yakinen şahit oldum. ne tarafa çevirsen oraya gelecek haldeydi.

    yaşlılardan birinin yani kalabalıktı, kadınlar ağlaşıyordu. gelenlerden birisi 70 yaşlarında görünüyordu, "anne.. annecim" diye cenazeye doğru eğilerek ağlıyordu.

    bu sözler içimi çok acıttı. çünkü zihnimde 70 yaşındaki insan ninedir, ninelerin annesi olur mu? onlar da annecim diye adeta çocuk gibi ağlarlar mı?

    o an çok üzüldüm, midemin ortasında tuhaf bir kramp karışımı bir şey hissettim, gaslhaneden çıktım.

    yer mezarlıkla iç içeydi. biraz kabristanı gezdik. bir yaşında, üç yaşında ölen insanları gördüm. gösterişli mezarlıklar, "profesör doktor" unvanlı mezar taşları gördüm. toprağın ne makam ne de statü dinlemediğine o zaman biraz daha şahit oldum.

    bugün gördüm ki ölüm gerçekten de gerçekmiş. hep uzaktan duyduğumuz o şey gerçekmiş. üstelik anlatıldığı gibi kolay veya doğal da değilmiş, koca bir bedenin damarlarını da görmek mümkün imiş.

    oradan çıktığımda düşündüm ki çok ama çok keskiniz. sınırlarımız, köşelerimiz, o kadar değerli ki. "bana bu lafı nasıl söyledi", "bana bunu nasıl yaptı" diye kendimizi öyle büyük konumlara koymuşuz ki. yahu, taş üzerine atılacak, hortum benzeri bir şeyle yıkanacaksın. sağa sola çevirecek, acizce varsa yaraların üzerine kan durması için pamuklar koyulacaksın.

    sonra da devasa bir buzdolabına koyularak belediyenin seni gömme sırasında bekletileceksin. ne var sana onu söylese?

    oradan çıktığımda düşündüğüm ilk şey buydu. kibirdi. allah'a bu yaşıma kadar işlediğim tüm hatalardan tövbe ettim. tövbesiz yakalanabileceğimiz üzerine düşündüm.

    o an bir daha anladım ki gaslhanede ne ateist olur ne de bir başkası. zira mevta yıkanırken edilen dualar, görevlinin "lütfen şu an rahmetli için gufraneke ya rahman zikri çekin", "allah onu affetsin, allah ona azap etmesin, allah hatalarını örtsün" benzeri telkinlerine insanların hıçkırıklarla bu duaları etmeleri, allah'ı daha iyi hatırlatıyor. hatta gösteriyor, ispatlıyor.

    düşünsenize. çırılçıplak doğuyoruz. bize verilen bir süre var. süre doluyor, yine tüm acizliğimizle çırılçıplak soyuluyor, yıkanıyor, beyazlarla örtülüp toprağın bağrına yollanıyoruz.
    bir sınavda olduğumuz çok belli değil mi? şu ana kadarki imanımı bir kenara bırakarak söylüyorum bunu. gerçekten de bir süre kısıtlanması, geldiğimiz gibi gidişimiz, gerçekten de bu gidişten sonra bir şey olacağını göstermiyor mu?

    arkadan ister sevsinler, ister sövsünler, ne fayda? ister ismimiz tarih kitaplarına geçsin, ister tüm insanlar bize hayran olsun, ne fayda? eğer allah bizi onaylamadı ise, yapayalnız bir dünyaya irtihal ettik demektir.

    oradan çıktığımda yolda gördüğüm herkesin öleceğini daha iyi idrak ettim. sokakta karşılaştığım herkes o taşa o şekilde atılacaktı. ya da o taşa gelebilmek için parçaları bile olmayacaktı.

    ben bugün gördüm ki ölüm gerçekten var imiş. bilmekle görmek ayrı imiş. bugün gözlerimle ahireti görmedim. ancak kalbimle bildim: boşa yaşamıyoruz, boş bir yere gitmiyoruz.

  • popoya kadar şort giymenin mantıklı açıklaması

    cinsel bir sapkınlık sahibi olmak.

    üzgünüm ama öyle. sokakta bir erkeğin bunu yapması durumunda şikayet alacak ve polisler bile devreye girebilecekse, kadının da bunu yapması ah lak sız lık tır.

    insanlara neden bacaklarını, kalçalarını gösteriyorsun? bir erkek cinsel bölgesini belli eden bir şeyler giyse "aa sapık" diyeceksin. neden sen üreme organının detaylarını belli etmeye kalkınca "özgürlük" oluyor da, bir erkek bütün organlarını gösterdiği takdirde "tacizci" muamelesi görüyor.

    sen metroda, otobüste, orada burada erkeklik organı görmek zorunda mısın? değilsin. bu durumdan rahatsız olduğun takdirde hayvanın teki sana "bakma o zaman" dese bir de sana sapık muamelesi yapsa ne hissedersin?

    sonuç olarak, tıpkı hayvanlar aleminden bir parça gibi üreme adına her özelini diğer canlıların önüne açan herkes ahlaksızdır. bunu erkek de yapsa ahlaksızlıktır, kadın da olsa ahlaksızlıktır. görüntüden bir kimse hoşlansa da ahlaksızlıktır, tiksinse de ahlaksızlıktır.

  • orucun asıl amacı

    ülke ateistlerinin genelde bir seviyesi olarak, "fakirleri anlamak içinse neden fakirler oruç tutuyor" sorusu vardır. oysa bir iddia ortaya koymadan önce bir araştırma yapmak gerekir. hangi ayette "fakirleri anlamak için oruç tutun" yaziyor?

    cevap, hiç.

    biri, "çölde yetersiz kaynakları bir ay kontrollü kullanmak" diyerek aklı sıra orucun çıkar gereği peygamber tarafından uyduruldugunu iddia etmiş. sorsan "aynı çölde neden ibadet için sürekli abdest almak gerekiyor, suyu da kontrollü kullanamazlar mıydı?", elbette kaldığı yerde öyle boş boş sana bakar.

    orucun birinci amacı, allah'a itaattir. zira kulluk, allah'ın arzu ettiklerini yapmak ve yasakladıklarindan kaçınarak ona olan sevginin gösterilmesidir. oruç ise bunun yansımalarından biridir.

    orucun diğer bir amacı, kulun o günlerdeki nefis terbiyesini sağlamaktır. zira oruç sadece aç kalmakla gerçekleşmez. kişinin argo ve kötü sözlerden uzak durması, harama bakması, cinsi eylemlerde bulunması, başkaları ile kavga etmesi de yasaklanır. bu fiiller fakir insanlarda da vardır ve onlar da bu yönden nefsi durumla karşılaşırlar.

    nefis adını verdiğimiz benlik, belirli dönemlerde "sıkıntı" çekmez ise daha fazla kötülük peşinde koşar. bu sıkıntıya biz takva adını veririz. takva sahibi insanlar ramazan dışında da oruç tutarlar, ramazan dışında da bu fiillerden uzak dururlar. oruç ise takva sahibi olmayan müslümanların bir ıslah dönemidir.

    "bütün yıl sapıklık yap hak ye sonra oruç tut" diye kendince islami eleştiren modeller ciddi olarak saçmalıyor. sana ne oluyor? allah "her ramazan'a gireni affedeceğim" mi diyor? yoktan var edenin adalet prensibi senin iki cümle etmeyen eleştirine göre şekillenecek değildir.

    senenin bütün günü kaba bir tabirle insan dışı canlılar gibi yaşayan, zamanının belirli döneminde bile ıslah, zorluklara sabretme, sebat, kişilik gelişimi gibi durumları yaşamayan insanların seviyesiz eleştirileri oldukça komik görünüyor. buna rağmen bizler bu saçmalıkları umursamıyoruz. bize bu ramazan'a ulaşma fırsatı veren allah'a teşekkür ediyor ve mutlu şekilde sahuru bekliyoruz. dilerim ki müslüman okurların da ramazanlari güzel ve faydalı geçer.

    edit: oruç tutmak zararlıdır iddiasının bilimle alakası olmaması: (bkz: #68435246)

  • hayat felsefesi yapılabilecek en güzel söz

    söz değil ama söz dizisi.

    63 - o çok merhametli allah'ın (has) kulları onlardır ki,
    yeryüzünde tevazu ile yürürler ve cahil kimseler kendilerine laf attığı zaman (incitmeksizin) "selam" derler geçerler.

    64 - ve onlar ki, rablerine secdeler ve kıyamlar ederek gecelerler.

    65 - onlar ki, şöyle derler: cehennem azabını üzerimizden sav! doğrusu onun azabı geçici bir şey değildir.

    66 - orası cidden ne kötü bir uğrak, ne kötü bir kalacak yerdir.

    67 - ve onlar ki, harcadıklarında ne israf ne de cimrilik ederler; ikisi arasında orta bir yol tutarlar.

    68 - yine onlar ki, allah ile beraber başka bir ilaha yalvarmazlar, allah'ın haram kıldığı cana haksız yere kıymazlar ve zina etmezler. bunları yapan günahının cezasını bulur.

    69 - kıyamet günü azabı kat kat olur ve orada alçaltılmış olarak temelli kalır.

    70 - ancak tevbe ve iman edip iyi davranışlarda bulunanlar başka; allah onların kötülüklerini iyiliklere çevirir. allah çok bağışlayıcıdır, engin merhamet sahibidir.

    71 - ve her kim tevbe edip iyi davranış gösterirse, şüphesiz o, tevbesi kabul edilmiş olarak allah'a döner.

    72 - ve onlar ki, yalan şahitlik etmezler, boş bir şeye rastladıkları zaman vakar ile oradan geçip giderler.

    73 - kendilerine rablerinin âyetleri hatırlatıldığında ise, onlara karşı sağır ve kör kesilmezler.

    74 - ve onlar ki: "ey rabbimiz! bize gözümüzün nuru olacak eşler ve zürriyetler bağışla ve bizi takva sahiplerine önder kıl" derler.

    furkan suresi.

  • ölümsüzlüğün bulunması sonucu dinlerin durumu

    ölümsüzlüğün bulunamaması sonucu kafirlerin akibetinden daha komik olmayacaktır.