korun parmagina batan goz5
profili

  • ekşi itiraf

    sabahları annemle hafif tempo koşuyoruz. koşarken konuşuyor kadın: yağ yak kilo ver, yağ yak kilo ver...
    ben de söylemeye başlıyorum aynısını, susturuyor “ben kendi bilinçaltımla konuşuyorum, sen hamur işi ye kilo al” diye.
    ama boş boş koşunca da canım sıkılıyor, dalga geçmeye başlıyorum bu sefer “annelerin annesi son 100 metrede atağa kalktı, evet evet son 50 metre...” çığlık çığlığayım, kendi kendimi gaza getirmişsem. yine susturuyor, deli misin manyak mısın, duyacaklar diye. elalem de çok umrumda sanki, hırt!
    oyun oynamayacaksam niye geldim ki dünyaya, asdfghjklşi!

    şaka bir yana da, o kadar mutluyum ki artık beraber vakit geçirebilecek fırsatımız olduğu için. keşke uzayabileceği kadar uzasa bu dönem.

  • ekşi itiraf

    akşamları annemin yaptığı ballı, muzlu sütü içip yatıyorum. yaş 31. sevildiğimi hissettiren tek şey de annemin bana yaptığı bu gece sütü. iyi ki döndüm, yaşamadığım çocukluğuma regrese olmuş olmam da umrumda değil! yetişkin dünyasıymış, hırt!

    edit: gitmiş ekşi ile başlayan başka bir başlığa yazmışım bunu. süt kafa yaptı herhalde!

  • cinselliğin olmadığı bir dünya

    "yunan mitolojisinde tanrıların kralı zeus'un yarattıgı insanlar dort kollu ve dort bacaklı, bir kafada iki yuze sahip ve sırtlarından birbirlerine yapısık sekilde cift olarak yasarlarmıs. bu sekilde gayet mutlu ve keyifi bir sekilde muhabbetlerini surdururlerken tanrılarını unutmuslar ve bu tanrıların pek hosuna gitmemis. tanrılıgına yakısır bir ceza vermek istemis zeus insanlara ve simsegiyle insanları ikiye ayırmıs. artık her insandan iki tane varmıs, birbirinine es olan parcaları dunyanın ayrı koselerine savurmus ve omurleri boyu eslerini aramaları icin lanetlemis insanları"

    bu hikayeyi genelde ruh esi geyigi icin anlatırlar fakat hikaye cok daha derindir.

    hikayede tasvir edilen insanlar ikiye bolundukten sonra, anlarız ki bu gunumuz insanıdır iki kollu iki bacaklı ve tek yuzlu... boyle bir bedenle bizim de yaratttıgımızı, yaratabilecegimizi biliyoruz cinsellik sayesinde ureyerek... zeus'un laneti insanı ikiye ayırmısken, cinsellik sayesinde tekrar yaratmak yaratabilmek ile insana bahsedilmis tanrısallık nerden gelir peki? hikaye bunu bize soylemez... bu bilinmezlik elementidir aslında ama bizler bu hikayeyi alır "ruh esi" romansına ceviririz. butun hayat boyunca birini aradıgınız duygusu, onu bulunca hissedilecek olan o derin rahatlatma, bu hissin surekli olacagı, ayrılıga ve olume bile meydan okuyacagı, ahh siirler ve sarkılar, ahh ne buyuk bir sevgi, konusmadan anlasabilmek, kelimelere dahi ihtiyac duymadan birbirini sarabilmek... ama insanogludur bu; hırsı vardır, kıskanclıgı vardır, istahı vardır, ozlemi vardır, tembelligi vardır, sabırsızlıgı vardır, bencilligi vardır, doyumsuzlugu vardır, can sıkıntısı vardır, kıymet bilmemesi vardır, kaygıları ve korkuları vardır... var oglu vardır ve insan fazla varlıga da dayanamayınca yok eder ya da yok ettigini hayal eder. butun yanılsamalar cozuldukten sonra anlar insan duzeni ve kendi payına dusene razı gelir, sonra da izlemeye baslar.

    kim bilir bambaska bir paralel evrende cinselligin olmadıgı bir dunya belki de vardır, ya da belki oraya dogru gidecektir evrim... denklemin bir bilinmeyeni nereye kadar olacak bu hayat hikayesinde, masallarda, mitlerde ve bilimde ben en cok bunu merak ediyorum.

    daha fazla laf kalabalıgı etmeden kırık kalpler icin sarkı gondereyim; "the winner takes it all" hepimiz icin gelsin efendim fakat ben hep kazananı gormedim. surekli kazandıklarını zannettigimiz insanları bile zaman egip bukuyor, o da olmadıysa olum esitliyor. keyifli dinlemeler...

    https://www.youtube.com/watch?v=gs5u2kmhl2e

  • parasız bir dünya düzeni mümkün mü

    mumkundur efendim. beyinleriniz oyle kosullanmis ki bu duzene, para dediginizi emeginizle, katkılarınızla, zamanınızla odediginizi unutmussunuz. paranin cok pahaliya patladigini farkedemiyorsunuz!

    zaten para kazaniyor olmaniz da bir uretim degildir, katkida bulunabilmektir uretim. yasamak icin de paraya degil uretmeye ihtiyac vardir ve bunun bir ornegi guney afrikadadır.
    (bkz: contributionism)

    https://www.ubuntuplanet.org/

  • 17 yaşında kitap çıkarma özgüvenine sahip liseli

    bu ne kıskanclık yav! kitaplarının birini bile okumadım, adını da bugun duydum ogrendim bu arkadasın. ne guzel hem kesfediyor dunyayı, hem de yazıyor. ne kadar basarılı yazıyor bilemem elbette. genc de bir insan, ne guzel birseyler uretmeye calısıyormus kendince iste. varsa ozguveni de var elbet, size ne! neyinize batıyor kendine guvenen insan anlamıyorum ki!