muy bien4
profili

  • enpara.com

    katar'a satıldı diye, sistem çöküyor para çektirmiyor diye gömmüyor muyduk en son?

  • ben nasıl cesaret etmişim buna denilen şeyler

    tam bu başlıkla ilintili dost sohbetlerimizde sıkca bahsi geçen, tekrar tekrar anlattırılan bir anımı sizlerle paylaşıyorum, koltuklarınıza yaslanın.

    öncelikle hayatım boyunca hiçbir zaman otostop çekmediğimi söylemeliyim, yani aklıma gelip de tırsıp vazgeçmiş değilim. hiç bir zaman aklıma böyle opsiyon gelmedi, sanki öyle bir aktivite hiç yokmuş gibi.

    okula gitmek için otobüse biniyorum, üni 1 ya da 2. sınıftayım. babam dedi ki "ben bugün şehir merkezinde pazara gitcem, seni de oralarda bırakayım hem daha sık dolmuş geçiyor ordan" dedi, tamam dedim canıma minnet.

    peder beni indirdi, karşıya geçip dolmuş beklicem, o da az ilerdeki kavşaktan dönüp önümden geçecek zaman kaybetmiyim diye beni erken indirdi. karşıya geçer geçmez önümde bir tane siyah mercedes durdu, camlar filmli.

    camı açtı eleman:
    - birader ne tarafa?
    - şu tarafa gidiyorum
    - tamam atla

    ulan adamın tipi bir görsen en az 7 yıl yatarı var. at hırsızı ne kelime, bildiğin çiftliği soymuş sanki. araba desen ayrı falso. bi basiretim bağlandı bir şey oldu o an, sanki güdümlü füze gibi dümdüz gidiyorum böyle arabaya doğru. o sırada peder ilerdeki kavşaktan dönmüş arabayla geçerken beni gördü, sonra arabayı gördü. bana tam olarak el ve yüz ifadesiyle şunu sordu "napıyorsun amına koyim oğlum?" ben de cevap olarak mimiklerimle "baba bilmiyorum yedik bi bok" dercesine bi bakış attım. ve arabaya bindim.

    işte tanışma faslı bilmem ne, sohbet gayet normal. otobana çıktık, eleman 200'le gidiyor. dedim bu beni öldürmezse de kesin kazada ölcem. bi 10 dk geçti elemanın telefon çaldı. bu böyle raconlu maconlu konuşuyor, ben mülayim mülayim yolu seyrediyorum. sonra telefondaki elemanla kavgaya tutuştu, küfür kıyamet.

    - ulan az bekle amın evladı sana bak neler yapıcam, seni bugün gömmeyen adam değil. (benim gözler gollum'un gözü gibi oldu bu sırada)

    bu sırada babam 2500 defa arıyor, meşgule atıyorum. adam meraktan geberiyor haliyle. ne diyim? baba birazdan silahlı çatışmaya giricem beni merak etme mi diyim?

    eleman hala tehdit ve küfüre devam ediyor, benim ses de aynı oranda içeri kaçıyor.

    - tamam lan bekle geliyoruz! dedi ve telefonu kapattı.
    (geliyoruz??? kim? kimle? benle mi geliyoruz? ben? lan?)

    o an içeri doğru nasıl sıçılıyor onu tecrübe ettim sevgili arkadaşlar.

    - abi dedim, ben otoban çıkışında ineyim. (ses oktav oktav azalıyor)
    - yok yok, bi işimiz var, ben seni sonra bırakırım okulun kapısına kadar
    dedi.
    - abi gerek yok valla benim acelem vardı zaten, sağol eyvallah.
    - sus lan bi de seninle uğraşmıyım!
    (hay ebenin taşşağı ya)
    - tamam abi.

    otobandan çıktık, ben artık kesimhaneye giden bir kuzu olmayı benimsedim kaderime razı geldim. anamı babamı arkadaşlarımı falan düşünüyorum, olası 3. sayfa manşetlerini düşünüyorum.

    "üniversite öğrencisi silahlı çatışmada hayatını kaybetti, ailesi hiç böyle bi çocuk değildi dedi, soruşturma sürüyor"

    benim surat bembeyaz, tansiyonum düştü. ulan tertemiz dersime girecektim ne gerek vardı böyle bir maceraya? bekle işte dolmuşunu, ne yani? lord musun olum her mercedes'a atlıyorsun? sanıyorum ömrümde hiç mercedes'e binmemiştim o yüzden mi cazip geldi noldu anlamadım.

    bi mahalleye geldik. eleman aradı birisini, aradığı kişi geldi arabaya bindi. ben önde oturuyorum hala, gelen eleman arkaya geçti. benimle tanıştı, memnun oldu. ben de çok memnun oldum (acayip memnunum, öyle böyle değil). bu arada eleman beni ne diye tanıştırsa beğenirsiniz? kardeşim dedi tabii ki ne diyecek? "oğlum yapma böyle şeyler, deme ulan kardeşim" diye içimden adeta feryat ediyorum. tabii ki içimden.

    bu arada bunların ikisinin de belinde kabartı görüyorum, ya kesin silah ulan o diye diye paçalardan bırakıyorum.

    sonra araba tekrar harekete geçti gidiyoruz. birazdan rıza baba çıkacak köşeden, ellerinizi kaldırın diyecek falan diye bekliyorum. sanki yüksek bütçeli bir kamera şakasının içindeyim diye düşünüyorum, sonra da diyorum ki bu kadar zahmete değecek kadar ünlü de değilim.

    velhasıl bunlar çatışmayı planladıkları elemanla muhteşem saygı çerçevesinde bir sohbet daha gerçekleştirip, birbirlerini bir yere davet ettiler (amk sanki internet cafede dust2 atacaklar).

    ben dedim ki bu iş böyle olmaz. başladım mızıldanmaya, evet mızıldanmaya! götü yiyen atar yapsın beyler, itina ile kan alıyorlar.

    - abi gözünü seveyim sen sal beni, bak sınavım var. girmezsem kalırım, kalırsam anam babam eve almaz, eve almazsa sokakta yatarım, sokakta yatamam param yok, kimsem yok, sokakta yapamam abi ben. diye adeta fatality yapıyorum. herifin 100 gram beyni var zaten, idrak edemedi ama önemli ve üzüntülü bir durum olduğunu anladı.

    - tamam lan tamam bırakayım seni şurda siktir git nereye gidiyorsan, kafamı meşgul etme
    - abi eyvallah abi

    az ilerde bırakmadı, okula kadar gitti hakikaten kapıda bıraktı. arabadan indiğimde yere çömelecektim neredeyse çünkü dizlerim tutmuyordu. bunlar gazladı gitti.

    ilk işim, hemen telefonla pederi arayıp bi güzel fırça kaymak oldu.

    - baba neden 2500 defa arıyorsun? ne var yani gittiysek? nolacak böbreğimi mi alacaklar? bir rahat ol ya, napabilirler bana?
    - lan oğlum sen gerizekalı mısın?
    - baba sıkıntı yok, hadi görüşürüz.

    diye cool cool kapattım, olduğum yere çömdüm. olayı sindirdikten sonra tabii sıcağı sıcağına arkadaşlara anlattım. önce gergin gergin dinlediler, sonra hep birlikte altımıza sıçtık.

    ulan sonra objektif olarak döndüm bi baktım, olanlarla ve aldığım kararlarla ilgili mantıklı hiç bir açıklama bulamadım.

  • adolf hitler'in 17 afiş ve propaganda pankartı

    bu duble yol'un olayı nedir? yapan sapıtıyor sanırım.

  • ssg'nin gitgide abdullah gül'e benzemesi

    ssg'nin yaptığı son açıklama (bkz: #59016930) neticesinde kendini günden güne hissettiren durum. kamuoyunun gazını alacağına, ara kanzuk'u güzel güzel izah et çekincelerini, yanlış bulduklarını kardeşim.

    özellikle açıklamanın sonuna denk gelen şu kısımda, mini bir abdullah gül görebilirsiniz:

    "...
    bu demek değil ki insanların yazdıklarını silmesi, vakit geçirdikleri ve sosyalleştikleri bir mecrayı terk etmeye karar vermeleri önemsiz. tam tersine kaliteli içerik üretimini teşvik etmek ve kullanıcılarını memnun etmek kullanıcı içeriğiyle yaşayan sitede en önemli kriterler. bahsedilen sıkıntıların çözüleceğine inancım tam."

    bir de açıklamanın finalini "insan gerçekten hayret ediyor" diye bitirseydi tam olacaktı.