haciz mahallinde tango86
profili

  • gençliğin bittiği yaş

    yaşlanmaya ne kadar meraklı olduğumuzu gözler önüne seren başlık.

    23 yaşındaki çocuk gelip "30 dedi mi biter!" diyor. e tamam yani sen razıysan bizden yana sorun yok.

  • murat kurum'un beykoz'u avrupa yakasında sanması

    kendisinin milletvekili adayı olduğu istanbul 1. seçim bölgesi beykoz'u da kapsamaktadır halbuki. adam adayı olduğu bölgeyi bilmiyor.

  • 150 gr dönerin 510 tl olması

    istanbul'da çok sayıda şubesi olan bir dönercide, 150 gram döner dürümün 510 tl olması hadisesidir. yani yarım bin lira!!! 2 döner dürüm, 2 ayran 1110 tl'ye denk geliyor.

    eskiden 120 gram olarak satılan tek porsiyon da 100 grama düşürülmüş ve 350 tl'den satılıyor.

    artık diyecek laf kalmadı galiba.

    görsel

    edit: joker değil, normal fiyat bu arkadaşlar. ayrıca vale teslimatı da değil, kendi kuryeleri teslim ediyor.
    edit 2: ben yemedim, canım çektiği için bakmıştım ama bu fiyata döner olmaz. sipariş vermedim. ama bu pahalılığa karşı tek argüman da "ay yemezsen ölmezsin" değil arkadaşlar. evet, yemedim ve ölmedim ama neden eskiden çerez niyetine yediğimiz bir tane döner dürümü bugün yiyemedim, bunu sorgulamam gerekmiyor mu sizce de? ya da şu fiyata bir tane dürüm söyleyip içi sızlamayacak insan var mı hakikaten ya; bu işin ederi bu mu?

  • pahalılık ile değişen tüketici davranışları

    dışarıda yemek yemiyoruz. arada sırada gittiğimiz sinema, konser, kutlama vs etkinlikleri bıraktık. marketten ancak elzem şeyleri alıp çıkıyoruz, "ay canımız çekti şunu alıp yiyelim"ler bitti. kaşar, tereyağı, kaliteli peynir vs almıyoruz, bitti. et tüketimi ayda bir'e kadar indi. 90'larda muz yiyemezdik derler; şimdi de canımızın çektiği şeylerin yarısını alamıyoruz. kuruyemiş almıyoruz. kıyafet zaten yok, eskilerle idare... üç yıldır tatile gitmedik. eskisi gibi haftasonu yakın bir yere kaçalım olayımız kalmadı. en kötüsü de önümüzü göremediğimiz için her daim huzursuz, her daim tedirginiz.

    ve biz, üniversite mezunu, iki kişinin çalıştığı, orta gelir dilimindeki bir aileyiz. gerisini düşünemiyorum.

    sebep olan herkesin abv.

  • yüzde 52 yüzünden yüzde 48'in perişan olması

    olm yüzde 52'nin istediği bu zaten. intikam alıyorlar. bunca zaman sefalet içinde yaşadı bu kesim; istiyorlar ki nispeten rahat yaşayan yüzde 48 de kendileri gibi boka bulansın, yokluğun sefaletin içinde debelensin. çünkü "lan ben niye rahat yaşayamıyorum?" diye sorgulayacak kapasite yok. "ben yaşayamıyorsam kimse yaşayamasın, geberin!" kindarlığı var.

  • 21 ekim 2020 peynir ve yağın 88 tl olması

    adam torku beyaz peynir almış bir de, tahsildaroğlu ezine falan alsaydı allah muhafaza... 200'den aşağı çıkamazdı.

    neydi: şükretmiyorsunuz, nimet azgınlığı hep bunlar! peynir de yemeyiver!

  • istanbul'un en temel 3 sorunu

    (bkz: nüfus)
    (bkz: nüfus)
    (bkz: nüfus)

    nüfus 20 milyon olmasa, öteki sorunların yüzde doksanı çıkmayacak zaten.

  • onedio'nun eskiden lüks olan şeyler paylaşımı

    linkte görülebilecek paylaşımdır.

    eskiden lüks olup, şimdi "rahatlıkla" alabildiğimizi iddia ettikleri şeyleri sıralamışlar.

    listedekilerden bazıları:
    * cep telefonu
    * tropikal meyveler
    * pizza (orta boy 50-60 tl)
    * barbie bebek (en ucuzu 100 tl)
    * uçak bileti (eski kampanyalar bitti, uyanın!)
    * cd (cd mi kaldı?)
    * spor ayakkabı (oha, 500'den aşağıya yok!)
    * kot pantolon (lcw'yi kastetmiş sanırım)
    * televizyon (3000 tl'den başlıyor.)

    bunlar nasıl "erişilebilir" oluyor, aklım almadı.

    sanırım aylık 20 bin tl bandında bir maaşa göre hazırlamışlar postu; başka açıklama bulamadım...

    edit: bana ergen diyen arkadaşların muhtemelen annelerinin yaşındayım (44) :)
    öte yandan, "bunlar eskiden ucuzdu" demiyorum; "hala pahalılar" diyorum; ikisi ayrı şeyler.

  • diyarbakır'da 19 çocuklu ailenin yardım beklemesi

    acil prezervatif ve doğum kontrol hapı arkadaşlar, acil yardım; daha çok üremeden hızlıca!

    edit: yardım almazlarsa açlıktan ölüp gideceklermiş, öyle demişler... 19 çocuk yapmak, nereden baksan 20-25 yıllık iş. insanın aklı 5 sene gelmez, 10 sene gelmez, haydi 15 sene gelmez; ulan 20-25 sene boyunca, 19 çocuk yapana kadar aklın neredeydi? doğur doğru sal sokağa, yardım etmezseniz öleceğiz. kendine hayrı yok, 19 çocuk yapmış, bana "baksana şunlara" diyor; allahım ya rabbim ya!

    edit 2: ayaklarının üstünde durabilen, çalışan, ekmeğini kazanan standart 4 kişilik ailenin oyunu almak için "çabalamak" yerine; bu gibi 21 nüfuslu bir ailenin yardıma muhtaç halini değerlendirmek çok daha kolay. işte memleketimdeki seçim sonuçlarının tek cümlelik izahı.

    edit 3: iki karısı varmış. am üstünde ceviz kırmak için yardım dileniyor paşam. daha ne kadar kıracaksa gerçi...

  • aşure sevmeyen insan

    fasulyeyle nohut tatlıya konmaz diyen güruh, kuş üzümlü dolma yiyor ya; gel de kıçınla gülme.

    aşure candır.

  • bir kadın susuyorsa

    konuşası yoktur.

    çay edebiyatı baydı.

  • hamilelerdeki ben süper bir şey başardım bakışı

    yazarın anlatmak istediğini ben anladım.

    eli sürekli karnında gezen, oturup kalkarken aslında hiçbir sorunu olmamasına rağmen ah'layıp uh'layan, sürekli ilgi ve ihtimam bekleyen, sofada ayrı yemek isteyen, gülerken bile eliyle karnını tutup "ay güldürmeyin!" diye ciyaklayan kadınlar var etrafımda; bir dolu! ülkem kadını her şey gibi gayet sıradan bir olay olan hamileliğin de bokunu çıkarmayı biliyor. rutin şımarıklığına karnındaki çocuğu alet ediyor bizimkiler, dünyada bir tek kendileri hamileymiş gibi davranıyorlar; herkesin kendilerine hizmet etmesini ve ayrıcalıklı davranmasını istiyor, şımartılmayı bekliyorlar; kimse bana bu saçma ruh halini savunmasın gerçekten.

    edit: tıbbi zorunluluklardan ve ihtiyaçlardan değil, bariz şımarıklıktan bahsediyorum. etrafınızdaki hamile türk kadınlarını gözlemleyin, neyi kastettiğimi anlayacaksınız. bu kezbanlığı savunuyorsanız da edecek lafım yok; muhtemelen kendiniz de aynı kezbanlığı yaptığınızdandır.

    bir edit daha: "ay şunu çektim, ay bunu çektim... ay şöyle bir mucize doğurdum, ay böyle bir muhteşem duygu yaşadım, ay hayata bir insan getirdim..." ya bana ne kardeşim? çekiyorsan da kendine, kocana; doğuruyorsan da kendine, kocana... bana ne? bizi de getirdi birileri dünyaya, o kadar sıradan bir şey bu... bana karşı şımarma hakkı mı veriyor sana, kendin için çocuk doğururken çok çekmiş olman ya da sana göre mucize niteliği taşıyan bir canlı dünyaya getirmen? bana ne ya sahi? ben de dünyanın eziyetini çektim, okudum, avukat oldum; ya da ne bileyim geçenlerde hastalandım anamdan emdiğim süt burnumdan geldi; sana şımarma, tepeden bakma, tip atma hakkım var mı?

  • cezaevlerindeki mahkumların salınması gerekliliği

    "10 kişilik koğuşta 40 kişi yatan mahkumun ne suçu var"

    ne mi suçu var?

    mesela gasp, tecavüz, adam öldürme, dolandırıcılık...

    yetmiyor mu?

  • 11 mart 2020 iran'ın panzehri bulduğu iddiası

    zehir - panzehir
    hastalık - ilaç
    hastalık riski - aşı

    bakınız bunlar ayrı şeyler.

  • anneannesi hiç inek yollamamış gibi kahve içmek

    eee? anneannemin inek sağıyor olması kahve içmeme neden engel? ya da kahve içmek dünyada sadece belli bir kesime tahsis edilmiş seçkin bir hak mı? veya kahve içmek için köylü olmamak, üniversite mezunu olmak falan mı lazım? kahve, bilinç aydınlandıkça yahut insan zenginleştikçe arzu edilir hale gelen bir şey mi?
    içerik saçma olduğu kadar, başlık da bok gibi. o ayrı mesele.
    laf söyledi balkabağı... kendince tespit yapmış işte.

  • mültecilerin bbc'ye yaptığı haklı tespit

    suriyelilerin düşünmediği suriyeyi düşünmediğimiz için bizi suçlayan üç adet yamyam içeren video... lan siz kendiniz düşünmemişsiniz ki memleketinizi!!! bizi kurtarmaya gelmediniz diyor bir de... kimi, kimden kurtarsaydık muhterem??? mecburiyetimiz nedir? elbette biz kendi sınırlarımızı düşünecek, koruyacağız... elalemin vatandaşını korumak, kurtarmak, beslemek bize mi düşmüş diyeceğim ama onu da yaptık lan! onu da yaptık; kaç senedir türkiyedesin allah bilir, meymenetsiz herif!

    evet, sınırları da sizin için değil, kendimiz için açmıştık. haklısınız. keşke açmasaymışız. bugün ölü mü olurdun, diri mi; allah bilir.

    edit: başlığı açanın cümlesine bakın: "adamlar suriye'den kaçmıyor, türkiye'den kaçıyor." kıyamam lan, içim burkuldu!
    ne denir ki şu lafa; allah akıl fikir versin, vallahi bak!

  • ailem yeterince ilgilenseydi olabilirdim denen şey

    her şey.

    her şey olabilirdim.

    malın teki olmamı tercih ettiler.

  • göbeklitepe keşfedilince sus pus olan ateist

    peki sen, "insanoğlunun ömrü hz. adem'den itibaren 7000 yıldır" şeklindeki hadise ne diyorsun?

    göbeklitepe onu da yalanlamıyor mu sence?

    edit: kaynak
    bir kaynak daha

  • tez jürisinde ikram sorunu

    beni bir yaşıma daha sokan sorundur. oha! tez savunması yapacaksın, üniversiteye giderken elindeki saklama kaplarında kısır ve elmalı kurabiye taşıyorsun... jürinin önüne çıkmışsın; koca koca profesörler oturmuş senin getirdiğin mercimekli köfteyle yaprak sarmasını gömüyor... şaka mı lan bu? bu nasıl bir gelenektir? utanmıyor mu o koca profesörler sahi?

    çok ilginç... en az cenaze yemeği kadar ilginç hatta.

  • yazarların black friday için harcadığı para

    0 tl.

    mutluyum.