thenounofnounkalibi2
profili

  • bir ilişkideki en heyecan verici an

    ılk buluşma. yanyana yürürken birbirine değen kollar. o an işte o demek, başka kimse değil o. eline tutarken ellerinin terlemesine mani olamama. ilk öpüşme, o tatlı kalp atışları. ilk kavga, bırakıp gider mi korkusu, ilk ilk ve ilk...tum ilkler. hepsi heyecan hepsi kalp carpıntısı. sonra ne olacak peki tüm ilkler bitince. ilkler bitmez, bitmesin.
    ılk kez 2 kişilik dünyana bir bebek istemek, ilk defa elele bebeğinin kalp atışını duymak, sevinçten birlikte ağlamak, doğum. artık 2 kişinin tüm heyecanının o yeni gelen 1 kisi olması. ılk gülücük ilk kelime ilk emekleme ilk yürüme. o minik kalbin her ilk heyecanında koca 2 insanın ondan daha çok heyecanlanması ve artık 3 kişilik hayatında tüm heyecanlar için başrolü çalan güzelliğin gözüne bakarken bile heyecanlanmak.

  • kiralık aşk

    türk dizilerinin çoğunda yapılan klasik hata yapılmıştır, entrika, dram, gerginlik eklenerek güzelim diziyi hiç ettiler. bunu daha öncede yaşadık (bkz: yabancı damat), (bkz: aramızda kalsın).
    bu tarz dizilerde yan karakterler genelde çok başarılı oluyor, yabancı damatta ruşen, nazire, memik dede sahneleri gülme garantiliyken, niko ve nazlı kaza, hastalık ve ayrılıktan bi mutlu olamadılar ta ki dizinin finaline kadar, finalde mutlu oldular ne fayda, dizi baydı allah baydı, ilker aksum, binnur kaya, sumru yavrucuk, erdal özyağcılar, arif erkin ve zeki alasya hatrına dram içinden mutluluk ayıklayarak izledik. bu arada bu nasıl bir kadrodur arkadaş.
    yan karakterlerin kurtardığı bir başka dizi aramızda kalsın. yadigarla civan finale kadar bin bir zorluk çekerken,(yine finalde verilen bir doz mutluluk) arife, hatcik,mahir, sarı çekirge yüzümüzü güldürürdü. yine kadroya bakalım, binnur kaya, uğur yücel, gökçe bahadır, bilge şen, ayça damgacı.
    gelelim mutluluk ayıklamaya çalıştığımız dizimiz kiralık aşka, koriş ve neriman sahneleri ile ne kadar yürünür, allahım ne büyük acılar bunlar anladık, ben de diyorum ki allahım ne büyük kabızlık bunlar. yeni replikler yok, aynı repliklerde dönüyoruz ve artık gülmüyoruz. geri kalan yan karakterler hep bi entrika hep bi dallas ruh hali. ömerle defne zaten koca koca insanlar liseli gibi hep bi tribal, iyi olduklarında da yine liseli gibi tenha arayıp öpüşme derdindeler. bu dizide bir şekilde kotoran diğer diziler gibi sağlam bir kadro da yok maalesef.
    gelelim bu bölüme, inandırıcı olmayan bir çok şey yazılmış zaten, benim için inandırıcı olmayan şey nazlıcanın tripleriydi, belli adamla almış yürümüş. deniz tramba ile defnenin tanıştığını duyunca ilk tepkisi acaba denizle beni biliyor mu diye düşünmek olurdu, sonra içine bir kurt düşerdi denizle defne arasında bir şey var mı diye, öle crazy eyes modunda ortalıklara dökülmezdi, hatta kimse ortalıklara dökülmezdi, ofis ortamında öyle bir mail gelecek millet toplanıp o kişinin üzerine gidecek, bullshit. gerçek dünyaya dönüm anam, kimse kimseyle iş yeri için kötü olmaz, arkasından konuşulur,sonra hiç bir şey olmamış gibi takılır herkes.
    bence defne ile ömer arasında o tılsım da kalmadı zaten. bi niko nazlı birbirine bakınca içleri giderdi, civan ve yadigarı izlerken o kimya baş döndürürdü, özcan denizi oyuncu olarak değerlendirmesem de bir bahar ve seymen aşkı vardı bir zamanlar, ali haydarla hanım birbirine bakarken ikinci bahar bu aşk cidden diye düşünürdük.
    ben son iki bölümdür aşırı kasan bir elçin sangu görüyorum, insanların istagramlarına sevgilinle ayrıl barışla ol demelerine aşırı takmış, her şeyini ortaya koyamayan bir yanı var sanki, bu mesleği seçtiyseniz okadar şan şöhretin yanında bir takım götürüleri de olacak. ay kendimi milleti ağına düşürmeye çalışan yapımcı gibi hissettim şu cümlemle.
    neyse finale kadar kuvvetle muhtemel ömer ve defne buluşamayacak, final içinde bu kadar entrika izlenmeye değer mi bilemedim.
    ya bir de ofisten bir kezban senle ilgilendi diye denizin o tribi nedir arkadaş, kadınlar ne kadar kolaysınız, of içim şişti, repliğe gel.