highwaytohell6
profili

  • polise çığlık atan hocanın suçsuz olması

    malum olayda adı geçen öğretim üyesi dr. özlem atan tarlacı'nın daha önce iki dersini almış ve kendisini 5 senedir tanıyan birisiyim, gerek derslerde gerekse ders dışında son derece sakin ve anlayışlı olan özlem hocayla ilgili çıkan haberin videosunu izlediğimde fazlasıyla şaşırarak hocamı arama gereği duydum.
    olay tahmin ettiğim gibi kamuoyuna yansıtılandan çok farklı şekilde bizzat hoca tarafından anlatıldı, şu an kendisi savcılıkta, kendisinin söylediklerini sözlükte duyuracağımı belirttiğim ve kabul ettiği için burada paylaşıyorum, sizlerden ricam twitter ve diğer sosyal medya uygulamalarında kendisine gerekilen desteği vermenizdir, çok klişe olacak biliyorum ama bu olayı sizin bir yakınınızın yaşamaması sadece tesadüftür.

    özlem hoca konuşmamızda olayı şu şekilde anlattı;

    "üniversitede gerçekleşen önemli bir toplantıya yetişmek üzere aracımı sürüyordum, bu esnada trafik polisi durmamı istedi, ehliyet ve ruhsatı kendilerine verdiğimde ehliyetimin kırık olduğunu öne sürerek bu ehliyeti kabul etmeyeceklerini bildirdiler, kendilerine ehliyetimin olduğunu ve ehliyetsiz araba kullanmaktan ceza veremeyeceklerini söyledim, önemli bir toplantıya yetişmek durumunda olduğumu belirttim, kendileri bana herhangi bir şey söylemeden uzun bir süre beklettiler, kendimi tanıtarak sizin gibi bir çok polis öğrencim var bana saygıda kusur etmezler, ben sizleri onlardan ayırmıyorum dedim, o sırada polis "bana ne öğretmensen, hocaysan" dedi ve ehliyetim olmasına rağmen ehliyetsiz araba kullanmaktan ceza kesti, uzlaşmacı bir tavırla memur olduğunu sabit bir gelire sahip olduğumu bu cezanın hem ağır hem de lüzumsuz olduğunu söyledim diğer polis cebinden çıkardığı telefonla beni videoya kaydetmeye başlayınca sinir krizi geçirdim, ben de polis memurlarının ve polis arabasının fotoğraflarını çektim, toplantıya gitmek üzere yola koyuldum aradan 1 ay geçtikten sonra video görüntülerinin basına servis edildiğini üzülerek öğrendim, hukuki olarak sürecin takipçisi olacağım."

    edit: başlıkta birisi hocanın ismini "neden ifşalıyorsun" diye entry girmiş kendisine mesaj atarak hocanın adının posta gazetesinin haberinde zaten verildiğini söylememe rağmen entryi düzeltmediğinden yazma gereği duydum.

    edit2: polisin bu görüntüyü internete servis etmesinin suç olduğunu bildiği halde aptalca hocaya saldıranlar var, sinir krizi geçirdiği bariz olmasına rağmen sinir krizini öyle olmamalı diyen dangalaklar var, olay olup bitmişken 1 ay sonra videonun instagramda paylaşılmasını görmemezlikten gelen karaktersizler var.
    ne diyelim, umarım yakınınızın başına aynıları gelir ve bu kadar soğukkanlı olursunuz, yazık.

  • beşiktaş

    9-10 yaşlarındaydım, okuldaki sıra arkadaşım burak dahil 48 kişilik sınıfta 3-4 tane beşiktaşlı çocuk vardı, bizim baba fenerbahçeli olduğu için doğal olarak ben de fenerbahçeli olmuştum.

    o sıralar beşiktaş başarısız bir sezon geçiriyordu önceki sezonlardan farksız olarak, ben de her zamanki gibi arkadaşı kızdırıyordum, yüzü hafif diğer tarafa çevrikti, ağlayacak gibi oldu sinirden ve yumruğunu sıkarak bana doğru döndü "beşiktaş şampiyon olacak diye tutulmaz." minvalinde bir şey söyledi, dumur olmuştum çünkü bu zamana kadar olan başarı odaklı algım zedelenmişti, bir futbol takımı şampiyon olsun, galip gelsin diye desteklenmezse niye desteklenir anlamamıştım.
    eski kuşak beşiktaşlı babasından duyduğu her şeyi bana anlatmaya başladı; onur, gurur, şeref, alın teri.

    allah var etkilenmiştim kendisinden, takımımı değiştirmemiştim ama eskisi gibi onunla uğraşmıyordum, bir gün hafta sonu oynanacak olan maça babasıyla gideceğini isterse benim de gelebileceğimi söyledi, babam kombineli olduğu için kadıköy'de maça çok gitmiştim fakat başka bir yerde maç izlememiştim, hem yeni başlayan beşiktaş sempatimin hem de başka bir stada gidip maç izlemenin merağıyla
    babamdan izin koparıp hüseyin amcanın elini tutarak gittik maça.
    inönü'de yeni açığa girdiğimiz ilk anı, o atmosferi (şerefsizim şu an bile tüylerim diken diken) unutamıyorum, 90 dakika boyunca belki 20 dakika sahada oynanan maçı izlemiştim, gözlerim hep tribünlerdeydi, maç trabzon'laydı, 0-0 bitmişti.
    o gün yastığa kafayı koyup, gözümü kapattığımda özellikle kapalı aklımdan gitmiyordu, bir kıza aşık olup aklından çıkaramazsın ya aynen o misal.

    ertesi gün beşiktaşlı olmak istediğimi iyiden iyiye kabullendim fakat bunu babama söylemek argo tabirle göt isterdi, kendisi dediğim gibi öyle soft bir izleyiciden ziyade kombinesi olan, yatağımdaki nevresim takımımdan, kalemtıraşıma kadar sarı-lacivert alan bir taraftardı, bütün çocuklar gibi ben de çekindiğim şeyi ilk önce anneme söyledim, kendisi pek önem vermedi bu duruma "aman oğlum ne olacak, bir şey demez baban." dedi akşam işten geldiğinde bak oğlumuz sana bir şey söyleyecek dedi, içime doğru sıçtığım nadir anlardandır, gözlerine bakmadan bir çırpıda söyleyiverdim, babam yüzüme dahi bakmadan " o zaman benim oğlum değilmiş!" dedi ve odasına gitti.
    yaklaşık 2 hafta benimle hiç konuşmadı, yemek masasında benim yanımdaki tuzluğu annemden istiyordu düşünün, bu durumun ne kadar ağır olduğunu anlamanız için tekrar çocuk yaşta olduğumun altını çiziyorum.

    bizim burak'a beşiktaşlı olduğumu söylediğimde sarıldı, 2 gün sonra ilk formamı burak getirmişti bana, hüseyin amca almıştı, o çakma formayı babam eve gelene kadar üstümden çıkarmaz o gelince saklardım, aradan 2 hafta geçtikten sonra babam kahve içerken yanına çağırdı ve beni başımdan öptü, "eğer galatasaraylı olsaydın böyle 1-2 hafta değil ölene kadar konuşmazdım." dedi, ne kadar ciddiydi bilmiyordum ama aşırı gurur duyuyordum, üzülmüştüm hatta çocukluğun da verdiği duygusallıkla ağladığım bile olmuştu ama geri adım atmamıştım ve sonunda kabul görmüştüm.

    işte benim de beşiktaşlı oluşumun hikayesi böyle, büyük bir kıyımla kaybettiğimiz fenerbahçe maçında bu gururu tekrar bize yaşattığın için teşekkür ederim beşiktaş'ım.

    sevinmek için sevmedik biz seni
    sen yenilmişsin umrumda değil ki
    şereftir bu yolda seninle yürümek
    hep kol kola bir gün değil, her gün beşiktaş!

  • 2017-2018 sezonu beşiktaş formaları

    almanların bizi kıskandığını iyiden iyiye gösteren formalardır.
    adidas bu formalar nedir be kardeşim, bunlar formaysa şu ne?

  • annecim biz kürdüz ama okulda türkçe konuşuluyor

    "çünkü türkiye'de yaşıyoruz evladım." şeklinde cevaba kavuşacak çocuk cümlesi.

  • lazların türklere sabrı taşarsa olabilecekler

    boş kümedir.
    2013 yılında bdp, laz kültür derneği'ne laz halkının da bir bayrağı olsun diyerek öneride bulunmuştu, laz kültür derneği bu öneri üzerine açıklama yaparak "bizim bayrağımız var, anıtkabir'de dalgalanıyor" demişlerdi.

    lazlar, bu ülkede ekonomik olarak kürtlerden çok daha fazla sıkıntı çeken bir millet olmuştur bununla beraber muhalif kesimde haklı olarak bazen yer almışlardır fakat hiç bir zaman bölücü bir gaye içinde yer almamışlardır, iyi ki varlar.

    "türk’üm dedim, hadi lan faşist dediler.
    laz’ım dedim, hadi lan devşirme rum dediler.
    çerkez’im dedim, hain ethem’in torunları dediler.
    alevi’yim dedim, dinsiz kızılbaşlar dediler.
    ezidi’yim dedim, yezid’in pis soyu dediler.
    arap’ım dedim, pis yobaz dediler.
    ben dedikçe onlar da bir şeyler dedi.
    insanım diyecektim ama;
    insanlığa ait her şeyi yok ettiler.”

    kazım koyuncu

  • sigara molası mesaiden sayılır mı

    günaydın kardeşim öncelikle hayırlı forumlar, bence sayılır çünkü çalışanların 20 kişi olduğunu ve 20 kişininde sıçtığını düşünürsek patron her ay 20 kişiye sıçması için para veriyor.

    tanım : öğlen vakti aşırı bir motivasyonla sözlüğü viran etmeye çalışan müptezelin açtığı başlık.