kivanco29
profili

  • a spor spikerinin canlı yayında sigara içmesi

    bakın burası fenerbahçe yedek kulübesi. teknik direktör todor veselinovic dahil kulübedeki herkes maç esnasında (canlı yayın) sigara içiyor. başbakan mesut yılmaz basın toplantılarında demeç verirken bir paket sigara bitirirdi. biz bunlarla büyüdük. spiker sigara mı içmişmiş aman ne büyük olay amk.

    adım başı pislikle dolu boka batmış günümüz dünyasında tek kötü şey sigaraymış gibi sürdürülen bu sigara içilmemesi gerektiği konusundaki manyaklık derecesindeki takıntının psiko-sosyal altyapısının araştırılması gerekiyor. nasıl körüklendi nasıl bu noktalara kadar dayandı ilginç. öyle ki kişiye tecavüz etseler ve fail eylemini sigara içerek gerçekleştirse şikayet edeceği öncelikli konu evinde sigara içilmesi olacak. coming soon...

  • hesabı ödemeyen kaymakam

    şuna tenezzül eden adam bir ilçeyi yönetiyor.

  • 31 ağustos 2023 beşiktaş dinamo kiev maçı

    an itibarı ile topla oynama oranları:
    beşiktaş: %19
    dinamo kiev: %18
    mert günok: %30
    necip: %33

  • galatasaray'ın şampiyonlar ligi şampiyonu olması

    (bkz: aile ortamıyla şampiyonlar ligini kazanmak)

  • kemal kılıçdaroğlu

    en baştan söyleyeyim; bir damla gururu olsaydı çoktan defolmuştu.

    seçimlere aylar varken bu vasıfsızın sinsi sinsi aday olmanın yolunu yaptığını söylediğimizde yancıları "aday yıpratılmasın diye bu hamleleri yapıyor" diye açıklamalar yapıyordu. çünkü yancılarını bile heyecanlandıracak aday değildi. bu yüzden "başkanımız tabii ki aday olmalı diyemiyorlar, aday yıpranmasın diye böyle yapıyor" diye geçiştiriyorlardı.

    akp'nin bile ülkenin geldiği noktada seçim kazanma ümitlerinin bittiği bir dönemde atadığı 81 il başkanına ve yancılarıyla dizayn edilmiş parti organlarına "partimizin adayı kemal kılıçdaroğlu'dur" açıklamasını yaptırdıktan sonra altılı masada milletvekili ve makam rüşveti dağıttığı yüzde 1 altı partilerin başkanları ile birlikte artık adaylık tartışmalarının muhalefete zarar vereceği kısa bir zaman dilimi kala ittifak toplantısında adaylığını dayattı. sonrasında olanları hepimiz biliyoruz. kendisi akp'nin karşısında görmek istediği tek adaydı. muhalefetin seçimi kaybetme olasılığı olan tek aday da buydu. seçim dediğimiz organizasyonun matematiği çok basittir. kendi oylarını konsolide edersin, karşı taraftan da gerekli miktarda oyu alırsan seçimi kazanırsın. yani seçim kazanmak için karşı taraftaki insanların görüş değiştirmesi lazım. bugüne kadar akp'ye oy vermiş seçmeni ikna edemeyecek tek kişi bu vasıfsızdı. benim tanıdığım hiçbir akp'li seçmen oy verme alışkanlığını bunun için değiştirmezdi. bırakın karşı taraftan oy almayı kendi seçmenini bile konsolide edece çapa sahip değildi. tabii yancılarına bunu anlatamadık. bu da yetmez gibi yok seccadeye basarak poz vermeler, durduk yere mezhepçi açıklamalar yapmalar gibi fiyaskolarla dolu bir seçim propaganda dönemi. ve sonuç ortada.

    seçimden sonraki davranış biçimi ise tam bir zavallılık, yüzsüzlük, pişkinlik örneği ile hiçbir şey olmamış gibi yaşamına devam ediyor. pendikspor'un üst lige çıkmasını tebrik eden tweetler falan atıyor. şaka gibi. milyonların umutlarının içine ettim, egolarımın peşine takılarak kurduğum saçma sapan hayallerle gençleri hayatını kararttım, bağışlanmayı dileyerek defolup gitmekte geç bile kaldım, demiyor. kurultay, diyor; parti organları karar verir, diyor. sanki parti organları dediği şey particilikten ve kısır siyasetinden geçinen yancılar sürüsü değilmiş gibi davranıyor. kendisine verilen 48'lik oyun şahsına "rağmen" verildiğini görmezden gelip şahsına verilmiş gibi davranıyor. en son muharrem ince de bu yanılgıyla hareket etmişti. yalnız bununki daha absürt, daha çirkin ve daha zavallıca. iktidar'ın bu kadar zayıfladığı bir dönemde başında bulunduğum partinin oyu içimize dahil ettiğimiz dört yancı partiye rağmen neden bir gram artmadı, demiyor. ne diyor yüzde kırk sekiz aldık bu bir başarıdır diyor başarısızlıkların efendisi.

    bir de hala "ama dürüst insan", "ama elinden geleni yaptı" diyenler yok mu artık duydukça cemre demirel gibi çıldırasım geliyor. bir kere benim tanıdığım hiçbir dürüst insan on küsür seçim kaybedip, kendisinde bir sorun olduğunu sorgulamamazlık etmezdi. dürüstlük kavramı bunun karakterinin yanından geçmez. ikincisi kifayetsiz şahsiyetinden elinden geleni yapması değil, gereğini yapıp kenara çekilmesi, ülkenin geleceğinin önüne çöken kara bir bela olmak yerine halkın gözünde umut olacak gençlerin önünü açması bekleniyordu. 80 yaşına dayanmış kifayetsiz adam, ergen gibi kalp işareti yaparak seçim kazanacağını sanıyordu. aah ah...

    başarısız diyoruz ama kendisine biçilmiş misyonunun birinci aşamasını başarıyla yerine getirdi.

    şimdi üstlendiği misyonun ikinci aşamasına geldi; ankara, istanbul hatta adana, mersin, antalya, hatay, izmir, eskişehir gibi şehirlerin yerel yönetimlerini de verip görevini tamamlayacak. partinin başında durdukça kimse bunun başında bulunduğu partiye oy vermez. sonrasında da kendisine ne olduğu, ne yapacağı beni ilgilendirmiyor.

    hakkımı helal etmiyorum. haram olsun! sadece bu cihanda değil, var olabilecek bütün cihanlarda düşmanımdır.

  • mezarlıkta dayak yiyen keşler

    uyuşturucuya karşı mücadele ediyorum ayağına uyuşturucu trafiğinin tek kaybedeni olan kendini savunmaktan aciz hayatsız ve yarınsız garibanlara saldırmak ne kolay değil mi piç?

    o uyuşturucuyu kolombiyalardan getiren vip ihracatçılar ile karşılaşsa ellerinden öpecek, onu geçtim küçük ölçekte bir uyuşturucu dağıtıcısını görse saygıdan ceketini ilikleyecek bir yavuşağın kendini tatmin ettiği video.

  • o kadar kız varken neden ben

    çünkü kör tuttuğunu ... diyerek geçiştirilecek soru.

  • vatan partisi'nin taliban'ı övüp kutlaması

    tam da kendilerinden beklenecek hareket. vatan partisi'ni solcu sananlar var ya asıl ona yanıyorum.

  • bilimi sorgulanamaz otorite kabul etmek

    bilim sorgulamaların sonucunda var oldu. sorgulanamaz otorite diye bir şey yoktur. sorgulanamayan ve sorgulamanın yasak olduğu durumlardan kaynaklı olarak empoze edilen bilgiyi ise zaten bilimsel alan içerisine dahil edemeyiz. bu nedenle doğrulanabilir/yanlışlanabilir ve en güvenilir başvuru kaynağıdır. "bilimi sorgulanamaz otorite kabul etmek" gibi bir saptamayı ise ancak bilimsel yöntemin ne olduğunu bilmeyen bir cahil yapabilir.

    edit: yatmadan önce fikrimi yazayım dedim ve ertesi gün bir sürü mesaj geldiğini fark ettim. herkese cevap yazmaya üşendim. bilimsel alanı kendi çıkarları için manipüle eden kişiler varsa bu durum bilimsel yöntemin dogmatik olmasından kaynaklı değildir. tam tersine yapılmış olan bu manipülasyonlar ancak bilimsel yöntemle ortadan kaldırılabilir.

    bir yazarımızın önerisi ile "yanlışlanabilir" kelimesi eklendi.

  • 3 mart 2021 türk futbolunda kara gece

    lig sonuncusundan iki gol yemiş takımına ve takımı bu şekilde oynatan teknik direktöre odaklanmak yerine kara gece falan demek komik oluyor. haftalardır kötü oynayarak kazanıyordunuz ama bir kere de "bu takım doğru düzgün futbol oynamıyor, bu daha kaç hafta devam eder" demediniz. kendinizi dünyanın en iyi takımı falan gördünüz. gs'li sözlük moderasyonu sayesinde her gün debe'de birbirinizi eğlendirdiniz ama gerçekler yavaş yavaş ortaya çıkıyor.

    adamınız rakip futbolcunun yüzüne dirseği gömmüş, hala kırmızı kart değil diyorsunuz. bu nasıl yüzsüzlük. buna "kırmızı kart değil" diyenler rakip futbolcu aynısını mısırlı'ya yapsa ortalığı ayağa kaldırırdı.

    maç sonu editi: ankaragücü bileğinin hakkıyla kazandı. kendisine operasyon yapıldığı söylenen gs ise tek golünü hakemin bir metre önünde yapılan faulle başlayan pozisyondan buldu. adalet diye ağlayan kulüp yöneticisi de dahil olmak üzere hiçbir gs'li bu konuyu açmadı.

  • kavga etmekten korkan erkek

    normal bir dünyada kavga etmekten korkan erkek fiziksel olarak zarar görmek istemeyen erkektir.

    ama ekşici evrenindeyseniz durum farklı. başlık altında defalarca kez değinildiği gibi ekşici bünye hulk gibi ayarsız gücüyle karşındakileri bir vuruşta öldürmekten çekindiği için kavgadan korkar. bu sınırsız kuvvet ekşicilere çaylaklıktan çıkıldığında kanzuk tarafından imza karşılığında teslim edilmiştir.

    ben yine de ekşisözlük'ün adının klavyeli kolpacılar otağı olarak değiştirilmesini rica ediyorum.

    kolpacı demişken bir de şu modelllerimizden var: (bkz: bana denk gelmez ki insanı)

  • breaking bad'den daha iyi olan dizi

    (bkz: better call saul)

    saul başkan zaten breaking bad'deki en dikkat çekici karakterdi. spin-off olan bu dizide saul karakterinin gelişimi daha derinlemesine ve ustalıkla işlenmiş. öyle ki kurgu devamlılığına, mantıksal tutarlılığına hayran kalınabilecek bir işleniş biçimiyle. tıpkı eğlencelik dark night filmlerindeki tek boyutlu joker karakterinin joaquin phoenix'in rol aldığı müstakil joker filminde sinema sanatına dönüşmesi gibi kendi halinde sıradan taşralı bir çocuğun önce bir bar dümencisine ardından bir defa kullanıp attığı sayısız cep telefonu olan bb'deki piç avukata dönüşmesi ilmek ilmek işleniyor. karteller, suç ve new mexico eyaleti çölünün baş rolde olduğu arka plan bile breaking bad'den daha başarılı.

    bundan sonrasında spoiler içerebilir!
    annesinin daha çok sevdiğini düşündüğü jimmy'e (saul) küçüklüğünden beri kinlenen hukuk celebrity'si ve aynı zamanda ailedeki iyi çocuk olan snob ve elitist dava avukatı abisi chuck'ın her fırsatta sahip çıkıyorum ayağına jimmy'e yerini bildirmesi, toplumun ve ailenin yüz karası olarak gördüğü jimmy'nin dışarıdan hukuk fakültesi bitirdiğinde kendisiyle aynı mesleğe sahip olmasını bir türlü hazmedememesi, yüzlerce avukatın ve stajyerin çalıştığı devasa hukuk şirketine ancak fotokopi dağıtan bir ofis boy olarak yerleştirerek üzerinden vicdanını rahatlatabileceği jimmy'nin hiç beklemediği bir sürprizle avukat olup baro sınavını geçmesiyle şirkette ona avukat olarak asla şans tanımaması, jimmy'nin asyalı bir kadının manikürcü dükkanının arkasındaki çamaşır makinelerinin yanına bir masayı zorlukla sığdırarak çalışmalarını yürüttüğü ofisi, ofisine her girişinde doğuştan sahip olduğu şeytan tüyünü ve tatlı dilini kullanarak ingilizce bile bilmeyen asyalı kadına şaklabanlıklar yapmak zorunda olması, 500 dolar bile etmeyecek kapısı macunlu külüstür arabası, engin sinema bilgisiyle oluşturduğu televizyon reklamları, yediği ve attığı kazıklarla doğumunda ailesinin verdiği isim olan jimmy mcgill'den saul goodman'a dönüşen karakterimizin dönüşümü meksikalı uyuşturucu kartelleri ve new mexico eyaletinin sıcak çölü arka fonunda titizlikle anlatılıyor.

    ölen oğlunun mirası hasta torununa ve gelinine otopark bekçiliği yaparak destek sağlamaya çalışan emekli polis memuru mike ehrmantraut'ın bir kiralık katile dönüşmesi, breaking bad'in villain karakteri los pollos hermanos'un sahibigustavo fring'in diğer kartelleri harcayarak zirveye yerleşmesi, psikopat ve leş kartel patronu hector salamanca'nın tekerlekli sandalyeye uzanan macerası, baş karakterimiz jimmy'nin her fırsatta büyük bir yaratıcılık örneğiyle sinema tarihine göndermeler içeren zekice esprileri, tüm bu insanların kesişen hayatlarının oluşturduğu ilişkiler ağı... daha ne isteyeyim ki. kanser olduğu için metamfetamin pişiren s.k kafalı kimya öğretmenini ve ota boka atarlanan ergen yancısını. üstelik skyler white da yok. ne var? jimmy'e kazık atmayan tek insan, vefalı kadın (şimdilik) kim wexler var.

    sinema seyircisi genellikle the godfather'ı gelmiş geçmiş en suç fimleri listesinde ilk sıraya koysa da eleştirmenler ve sinematografiden anlayan kişiler devam filmi olan the godfather part ii'yi daha derinlikli ve daha başarılı bulur. bir devam filminin daha başarılı bulunması açısından sinema tarihinde bir ilktir bu. benim açımdan da better call saul bir spin-off olarak breaking bad'den çok daha başarılı ve derinlikli olmasının yanında aynı zamanda eğlencelidir. better call saul'un tek şanssızlığı breaking bad yayınlandığı dönemde haftalık olarak yayınlandığından bir hafta boyunca üzerinde sahne sahne konuşulması nedeniyle popülerleşmek gibi bir imkana sahipken better call saul'un tam bir sezonunun netflix tarafından izleyicinin önüne bir çırpıda ve kemiksiz olarak damperle yığılmasıdır. bu durum izleyici tarafından nimet gibi bir şey olsa da tüm sezonun bir çırpıda tüketilmesine ve üzerinde daha az konuşulmasına neden oluyor.

  • cvt şanzıman vs dsg şanzıman

    dsg şanzıman, yetkili servisi ve fanboyları tarafından özellikle sıkışık ve dur-kalk trafikte manuel sürüş modunda kullanımla şanzımanın ömrünü uzatacağınız, yani elinize almayı ötelemiş olacağınız ısrarla vurgulanan bir şanzıman türüdür. adam bir yığın fark ödeyerek otomatik şanzımanlı araç almış ve 7 yıldır manuel modda kullanmış. bozulmadı diye övünüyor.

  • fitness hocalarının sürekli kadınlarla ilgilenmesi

    yazılanların bir kısmını okudum, müsaadenizle iki çift lafım olacak.

    "tabii hatunlarla ilgilenecekler sizinle mi ilgilenecekler" diye durumu normalize edenler ilk sözüm size;
    şimdi bu şekilde davranan dalyarak senin verdiğin parayla sana yardımcı olmak için orada istihdam edilmiş biri. hayrına amme hizmeti veren bir gönüllü değil ki seçimini normal göresin. özel hayatında ne tür bir amsalak olduğu bizi hiç ilgilendirmez ama para aldığı için işini yaptığı ortamda böyle dallamalıklar sergilemesine özellikle ortamın parasını verenler tarafından müsade edilememeli. zaten işine saygısı olan biri böyle davranmaz, bu şekilde davranan bir öküzden ise ne yanından ayrılmadığı kadına ne de size işe yarayacak, profesyonel bir destek gelmez. yaptığı işe saygısı olmayan, mesleki ve kişisel gelişimini tamamlamamış bir hırtla neden vakit kaybedesiniz? neden böylelerini istihdam etmiş vizyonsuz bir salona para dökmeye devam edesiniz?

    "ehehe tabii ki kadınlarla ilgilenecek" diyen hödükler haricinde başlık altında herkes bu durumdan yakınmış. e o zaman tepkinizi gösterin mübarekler ne o öyle ezik gibi gelip burada dert yanıyorsunuz? o dallama babasının hayrına orada değil ve çook büyük ihtimalle o yanından ayrılmadığı kadından daha fazla para ödüyorsunuz o salona. normal bir durum olarak görmeyin, salon yönetimine/sahibine tepkinizi gösterin ki böyle tipler ya kendilerine çeki düzen versin ya da ayıklansın işini doğru düzgün yapanların (şayet kalmışsa) arasından.

    edit: entry'nin ilk halinde daha önce gitmiş olduğum bir salonda fitness hocası sıfatlı bir yavşaklar yavşağına gösterdiğim tepkiyi anlatmıştım. bir hayli uzun ve kişiseldi o kısmı çıkardım.

  • 2 aralık 2017 beşiktaş galatasaray maçı

    bir febe - gese maçı değilse niçin 3 ay sonraki maçın başlığına sinekler gibi üşüştünüz sayın maklubeciler.

  • macbook pro

    ben bu adamların apple fanboyluk yaparken kullandığı jargonun hastasıyım. yaptığı işler gereği stabil bilgisayar kullanması gerekenler apple kullanmak zorundaymış. insanlık tarihinin en kritik, en önemli projelerinde windows ve/veya linux kullanılırken, konser, dj performansı gibi über stabilite gerektiren işlerde stabil bilgisayar şart olduğu için kullanılamaz tabii. al bak burası uluslararası uzay istasyonu. çekinme bir virtual tour at. içerideki thinkpad'leri atıp stabil dj bilgisayarı koyacak paraları yoksa demek ki adamların.

    track bar bir yenilik değil bir devrim olduğunu söyleyen adam şunu apple çıkarsa "bugünden itibaren eldeki bütün bilgisayarlar çöp oldu beyler" der.

    ha bir de apple usb type-c'yi o kadar seviyorsa gidip kendi telefonlarında kullansın bence. bir yıl önce çıkan lg'ler, huawei'ler, microsoft lumia'lar hatta meizu'lar, xiaomi'ler usb type-c uyumluyken, henüz bir ay önce çıkan iphone 7'yi alanlar gidip dönüştürücü alacak. bu bir dramdır.

  • trabzonspor

    kırmızı kartlarla doğranıp 7 kişi kalmadığı için yenemeyenlerin cezaları kesilince ne alakaysa fener'e domaldığını söyleyerek çirkefleştiği takım. haksız yere 4 futbolcusu atılan, 2 net penaltısı verilmeyen takımı, üstüne üstlük uydurma penaltıyla zorlukla 2-1 yenerken her paslaşmada utanmazca ne de güzel "oleeey" çekiyordu bu otoban cemaati.

  • bir belediyenin chp'li olduğunu anlamanın yolları

    hafta sonları akp'li belediyelerin büyük oy farkıyla şeçilmiş olduğu beldelerde yaşayanların akın akın gezintiye gelmelerinden.

  • duşko toşiç

    son iki maç itibarı ile beşiktaş'ın bu seneki en iyi transferi oldu adam. ikincisi ise ismail köybaşı'nın gidişi. anderson talisca üçüncü sırada kalır o derece.

  • istanbul'da suni deprem planlıyorlar

    ankara'nın caddelerine suni göletler yapan venedik sevdalısı adamın iddiası.