husamettin tambay5
profili

  • 26 nisan 2016 vakıfbank ses hukuk bürosu rezaleti

    avukatliga basladigim yillar. banka ve finans kurumu vekilligi yapan bir buroda ise baslamistim. hayaller agir ceza hukuku, gercekler icra hukuku...

    neyse, sehir disinda bir hacze gittim. ankara'da bir doktordu borclu. birkac yildir itirazi uzerine acilan dava ile ugrasilmis, gidilip gelinmis ve sonunda mahkemece muvekkil sirket hakli bulunmus ve is haciz asamasina gelmisti.

    o zamanlar ev esyasi haczedilebiliyordu. ama baktim, zaten bir evde bulunmasi luzumlu esya mevcut. televizyon, buzdolabi, camasir makinasi koltuklar vs. "haczi mumkun esya yoktur" diyerek zapti tutturdum.

    borclu ve icra memuru ile oturduk, sohbet ettik. "ınsanlik hali" dedim. "borclu olmaniz bile isteye odememeniz ihtimali disinda sizi degersiz yapmaz"

    adam cok uzgun ve suzgundu cunku. duzgundu de. parasi yoktu. yeni bosanmisti. nafaka borclusuydu ve maasinin hatri sayilir kismi nafakaya gidiyordu.

    ıstanbul'a dondum. birkac gun sonra ofise kurum merkezinden bir mektup yonlendirildi. ustad (patron) mektubun hacze gittigim kisiden geldigini soyleyince bir bakayim dedim.

    mektup "oncelikle avukatlarinizin nazik tutumundan oturu tesekkur ederim" diye basliyordu. sonrasinda da dustugu muskul durumu anlatip cikar yol bulur bulmaz borcu odeyecegini ancak su an icin imkani bulunmadigini anlatiyor, mumkunse uygun bir indirim yapilmasini talep ediyordu.

    ben cok sevindim. ustad da hafiften gulerek "ama biz icra burosuyuz, boyle mektup alinir mi?" dedi. saka amacli soyluyordu. borclularin tacize varacak bicimde aranmasini hele hele tehdit edilmesini kesinlikle tasvip etmez, bunu avukatlik degil tahsilatcilik olarak gorurdu. size oyle gelmese bile icra hukuku cok teknik bir daldir ve en az ceza hukuku kadar insan unsuru barindirir.

    diyecegim o ki, yapilan hukuksuzdur. bu avukatlari baroya ve savciliga sikayet edin. dilerseniz size emsal yargi ve disiplin kurulu kararlari gonderirim.

    avukatlik meslegine zarar verenler elenmedikce, cezalandirilmadikca mesleki deformasyon devam edecek.

    son olarak, sizi sikintiya sokan ve hakli oldugunuz herhangi bir durumda bir avukata danismaktan cekinmeyin. sizi yalniz goren sirtlanlar cesaretlerini artiramasin, sizi daha fazla gerip uzmesinler.

  • 28 şubat 2016 ekşisözlük direnişi

    12 yildir yazarlik yaptigim, bircok tatli tatsiz aniya taniklik ettigim eksi sozluk'u bu "ben yaptim oldu" seklindeki rezil anlayis dolayisiyla birakiyor ve bu cabaya ben de destek veriyorum.

    bu direniscilik oynamak degildir. bizlerin bu siteyi var eden yazarlar olarak irade sahibi ve dayatmalara boyun egmek zornda olmayan bireyler oldugumuzu hatirlatmaktir ilgililere.

    beta'ya gecis okuma ve yazmayi zorlastirmamis, sadece kullanima dair detaylarda farkliliklar getirmisti. bu kez okuma ve yazma iskence haline gelmis durumda.

    entropi burada da gecerli. her sey gunden gune daha kotu ve bozulmus hale geliyor.

    "amaan bana ne" diyerek koyun gibi onune konani yemeye devam edecek olanlar da ozgurler elbette. tek secenekli dayatma karsisinda "sikerim taallukatinizi, yazmiyorum ulan!" demek yerine "sen ne dersen oyle olsun" demek ne kadar tercihse, o kadar ozgurler.

    diger binlerce yazari bilemem. son yapilanlar bana "bu haliyle isine gelirse yaz" demektir. ben de buna mukabil "hassiktir oradan" diyorum ve bu kampanyaya katiliyorum.

    ozgurluk mucadelesi mevzi savasi gibidir. adim adim elimizden alinanlari dusundukce, irili ufakli tercih serbestisinin onemi daha cok anlasiliyor. ben bu dayatmaya razi degilim.

  • 21 şubat 2016 galatasaray trabzonspor maçı

    futbol entrysi girmem ama, dayanamadim.

    7 kisi kalmis rakip karsisinda paslasilirken oley ceken tum taraftarin cigerini sikeyim.

    galatasarayliyim.

    zorunlu edit: galatasaraylı olmadığımı iddia eden moronlar olmuş, sadece bir örnek vereceğim:
    (bkz: #35918850)

    şu maçta rastladığım birkaç saniyelik bu görüntü aslında toplumumuzun özeti niteliğinde. damarlarımızda zulmetme isteği dolaşıyor. gücü ele alır almaz güçsüzün sırtında kırbaç olup bitiyoruz.

    neymiş, rakiplere malzeme veriyormuşum. sikimde mi?

    rakibin son derece iyi mücadele etmiş, çirkefe yatmamış. 9 kişi kalmasına rağmen vakit geçirmeye veya skor korumaya çalışmamış, ki profesyonel anlamda bunu bile yapabilir.

    tartışmalı bir pozisyonda 7 kişi kalmış.

    sen ne yapıyorsun? takımın kendi yarı sahasında pas yaparken, sanki müthiş bir geri dönüş yaşamışçasına, sanki avrupa kupası'nda tur atlarmışçasına, sanki şampiyonluğu az önce garantilemiş gibi "oley" çekiyorsun. senin ciğerini sikeyim ben. daha ne denir ki?

  • 21 ocak 2016 evkur rezaleti

    size bir hukuk skandalından söz edeceğim. belki de iş sıkıntısı çeken özellikle genç avukat arkadaşlara bir yol göstermiş de olurum. çünkü bu işten haklı ve keyifli bir kazanç da sağlanabilir.

    kapitalizmin kılcal damarı sayabileceğim bu firmanın herkesi ayakta uyutarak kendine nasıl bir imparatorluk kurduğunu anlatacağım. bankalardaki kredibilitesi dibe vurmuş da olsa kişilere 'senetsiz sepetsiz' mal satan ve 'haliyle' ödeyemediklerinde de sırtlarına sırtlan gibi binen bir zincir bu. kırılmasını can-ı gönülden istediğim bir zincir.

    somut hikayemiz şöyle: hali vakti yerinde sayılamayacak çalışan gencimiz, mayıs 2014'te bu zincirden 1979,00 tl'lik bir telefon alır. şaşırtıcı olmayan sonuç: taksitleri ödeyemez. yaklaşık 1 yıl beklendikten sonra (neden beklendiğini de anlatacağım) ilamsız icra takibine girişilir.

    gelinen nokta: ocak 2016 itibariyle toplam borç 5.500 tl dolaylarındadır. 2.000 lira maaşla çalışan gencimiz maaştan yapılan kesintiyle borcu 7.000 tl odarak ödemek zorunda kalacaktır.

    gecikme faizi oranını %84 olarak sözleşmesine koyan bu zincir, hukuku ağır biçimde ihlal ediyor. borçlar kanunu uyarınca gecikme faizi maksimum %18 olabilir. bunu bile bile aylık %7, yani yıllık %84 faiz oranını sözleşme ile vatandaşa gömüyorlar. vatandaş da "koskoca şirket, sözleşmeyi de imzaladık, adamlar haklı" diye düşündüğü ve hak arama kültürü bu ülkede yerlerde süründüğü için göz göre göre sömürülüyor.

    şimdi bu konuyu tartışmaya açıyorum. iş sorunu çeken avukatlara da tavsiye ediyorum: bu zincirin başlattığı tüm takipleri tek tip dilekçeyle faiz yönünden iptal ettirip garanti vekalet ücreti kazanabilirsiniz.

    beklenme sebebi de şu: 1 yılda neredeyse malın tamamı kadar bir getiri söz konusu. bugün dünyanın hiçbir yerinde böyle garanti bir yatırım aracı yok.

    buna alet olan avukatların da bu çarkın unsuru olduğu çok açık.

    sgk sisteminden kişinin çalışıp çalışmadığını tespit et, 1 yıl kadar bekle, alacak miktarı ve temerrüt faizi artsın, sonra harekete geç. süper strateji.

    madde 120- uygulanacak yıllık temerrüt faizi oranı, sözleşmede kararlaştırılmamışsa, faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirlenir.

    sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık temerrüt faizi oranı, birinci fıkra uyarınca belirlenen yıllık faiz oranının yüzde yüz fazlasını aşamaz."

    yani ancak yasal faizin yüzde yüz fazlası kadar temerrüt faizi talep edilebilir. fazlası batıldır (yok hükmündedir).

    çağlayan'da dosyaları hep bir arada, borçluları tespit edilip vekalet alınarak tek tek dava açılabilir bu hususta.

    yargıtay'ın aleyhte kararı olmadığı gibi konuyla ilgili tüm kararları lehe. kanun çok açık. böyle bir temerrüt faizi o-la-maz.

    tefeciler bu kadar insafsız değil neredeyse. adamlar bunu yasal kılıfla yapıyor görünümündeler.

    avukatlar haksız bir yan varsa müvekkillerini uyarmalı, sözleşmeleri düzenlerken kanunun emredici hükümlerini gözetmeli. ama burada görüyoruz ki bu tip sözleşmeyi düzenleyen avukatlar da, sonrasında kazanacakları paranın hayaliyle yanıp tutuşuyorlar.

    yaklaşım tam olarak şu: "biri ikisi itiraz eder ama geri kalan onlarcasına, yüzlercesine, binlercesine faizi geçiririm ve keyfime bakarım."

    bu yaklaşım devletin de yaklaşımı, hepinize tanıdık gelmiştir.

    çevrenizde bu durumda bulunan mağdurlar varsa, kesinlikle faiz oranına itiraz etmelerini sağlayın. mümkünse bir avukatla birlikte bu işi yapsınlar.

  • hdp milletvekillerinin anma töreninde gülmesi

    bu neyi gösteriyor? ben de dün akşam çalıştığım şirketin davetindeydim ve 100 civarı insanla muhatap oldum. gecenin gündem maddesi kaçınılmaz olarak bu olay oldu ama yer yer gülümsediğim de oldu.

    bir kişiye böyle bir olay sonrası mikrofon uzatıldığında pişmiş kelle gibi sırıtması ayrı, bir iki saatlik kortejde arkadaşlarıyla konuşurken gülmesi ayrı. sapla samanı karıştırmaktır bu.

    ayrıca hep söylediğim gibi, dün amaç 100 kişiyi öldürmek değildi, muhalif olan her kim varsa yaşama sevincini öldürmekti. bunu başaramayacaklar. var olmaya da, yer yer gülmeye de devam edeceğiz. hamuru acıyla yoğrulmayanlar, çok sayıda tanıdığını toprağa vermeyenler bunun ne demek olduğunu bilmez.

    dün akşam ismail saymaz da yer yer güldü. bu onu samimiyetsiz mi yapıyor? çatır çatır herkesin haykırmak istediklerini söyledi. helal olsun.

    ne yapsınlar, intihar mı etsinler? 24 saat asık suratla mı gezsinler size yaranmak için?

    bir de kontraatak yapmak istiyorum: kameralar karşısında reuters muhabirinin "istifa düşünüyor musunuz" sorusuna sırıtan adalet bakanı hakkında bir şeyler söylediniz mi? söyledinizse nerede?

    (oh bee, ne güzelmiş valla, yukarıdaki açıklamaları yapmadan sadece bir önceki paragrafı yazmak nasıl da kolay ve rahatlatıcıymış, ilk kez empati yaptım bu zevatla)