mecburi istikamet15
profili

  • 1999 sonrası sigortalıların uğradığı haksızlık

    mevcut düzenlenmenin anlamı şudur:

    1999 girişli 43 yaşında emekli olsun.
    2000 girişli 60 yaşına kadar çalışsın.

    gençler uyanın, tek ve herkesi kapsayan emeklilik reformu talep edin.

    yoksa 60 yaşınıza kadar çalışıp içi boşalmış sgk yüzünden 60 dolar emekli maaşına talim edersiniz.

  • ahmet ile eşleşen kök hücre donörünün vazgeçmesi

    toplanın gençler, biraz üzüleceksiniz ama türkiye gerçeklerini açıklıyorum.

    aslında bu kök hücre bağışçılarının azımsanmayacak bir kısmı, hali hazırda hasta olan kendi yakını için ya tutarsa diyerek kan veriyor. normalde o testleri "kendi yakınıma ilik vermek için yaptırıyorum" derseniz kallavi bir ücret alınacakken "kök hücre bağışçısı olacağım" dediğinizde sizden herhangi bir ücret alınmıyor.

    özetle konu benim yakınıma ilik tutuyorsa vereyim, tutmuyorsa başkası umurumda değil meselesi...

    hem daha bu ne ki, kardeşime böbrek vereceğim diye gelip kapalı kapılar ardında "aman ha ben böbrek vermek falan istemiyorum, annemin zoruyla geldim, aman hocam siz bu kişi verici olamaz falan deyin" diyeni de gördü bu gözler.

  • pandemi sırasında işini bırakan doktor

    türkiye'de yüzbinden fazla doktor var, neymiş pandemide 900 tane doktor istifa etmiş. yüzde biri bile değil ama demediğinizi bırakmamışsınız.

    ki bu 900 sayısının hepsi de pandemide çalışmak istemeyenler değil.
    bir önce oturun düşünün bakalım, normal bir yılda bile kim bilir kaç doktor tusa çalışmak için istifa ediyor, kaçı emekli oluyor, kaçı özele geçmek ya da muayenehane açmak için istifa ediyor. sanırsın hepsi pandemiden kaçtı.

    bak kardeş bu mikrobun aşısı yok, ilacı yok, testi var ama çoğu hastanede yok. olan yerlerde de doktorlar herkese test yapmayın, tanıya covid yazmayın diye sıkboğaz ediliyor. bazı illerde tek hastaneden bile yüzlerce vaka çıkarken tüm türkiye rakamı dalga geçer gibi 1000-1500 civarında açıklanıyor.

    biri de diyor ki; savaşta bırakıp kaçan asker neyse istifa eden doktor oymuş.
    hele yarrama bak hele.

    ulan devlet askere "miğferini kendi paranla al, bak bu tüfek ama günde 2 mermi atma hakkın var, daha çok istiyorsan onu da kendi paranla alabilirsin" falan diyor da bizim mi haberimiz yok?..

    6 aydır home-office çalışan ergen irileri, okullar açılmayınca boşta gezen öğrenciler, twitter'da bedelli askerlik için hashtag kasan burnunu maskenin içinde tutmaktan aciz 89 iq'lu tipler gelmiş burda doktora sallıyor.

  • koronavirüs sebebiyle istifa eden doktorlar

    sanki sayıları onbinlerle ifade edilecek kadar çokmuş gibi başlık açılmış.

    bak kardeş bu mikrobun aşısı yok, ilacı yok, testi var ama çoğu hastanede yok. biz özel hastanedeyiz ama hastanede maske bitti, çünkü gelen giden hastalar beşer onar çalıyor, cebimden para verip maske aldım bugün.
    beyin cerrahı bir abimiz yoğun bakımda, hastalığı nerden kaptığı belli değil. bana da geldi bir hasta kaç gündür evime gitmiyorum, evde birine bulaştırmayayım diye. bu vaziyette hasta bakıyoruz.
    bir başkası da ben bu vaziyette çalışamam deyip istifa edebilir. ama sayısı 50'dir, 100'dür. 80 milyonluk ülkeyiz, olur o kadar...

    askerle, polisle karşılaştırmaya kalkıyor bir de, izanını siktiğimin bedellisi...
    lan oğlum askeri cepheye tüfeksiz, mermisiz, teçhizatsız sürüyorlar, "miğferini de kendin para verip al" diyorlar da benim mi haberim yok?..
    böyle bir karşılaştırma olabilir mi?

    5 metre ötede biri hapşırsa panik atak geçirecek home office tipler burda istifa eden üç beş kişi üzerinden vatan hainliğini yeniden tanımlamaya kalkıyor.

    amına koduğumun klavye otuzbircileri sizi...

  • cesur yürek dizisinde sağlıkçılara şiddet skandalı

    ilgili video

    show tv'de yayınlanmakta olan cesur yürek isimli dizide ameliyathaneye elinde silahla dalan bir şehir eşkıyası ameliyattaki babasının ölümü halinde ordaki herkesin "masada kalacağını" söyleyerek ameliyathane personeli ve doktorları tehdit etmiş, buna rağmen ben bu şartlarda çalışamam diyen cerraha da; "senin elini keserim bir daha karına dokunamazsın" diyerek zorbalığın kitabını yeniden yazmıştır.

    hastaneler zaten dingonun ahırına dönmüşken, sağlık kuruluşlarında zaten her gün şiddet olayları yaşanırken şu dizileri izleyip, bunlara benzemeye çalışan mafya özentisi tiplerle dolu bir ülkede duyarlı insanları göreve davet ediyorum.

    rtük 4441178 numaralı telefonu arayarak şikayet edelim. sağlık çalışanlarına şiddeti, zorbalığı, şehir eşkiyalığını özendiriyor diye. sadece 30 saniye sürüyor kayıt almaları.

    ya zorbalığa dur diyelim ya da bana bir şey olmadı, ne uğraşacağım diye yok sayalım...

  • doktorun öldüğünü öğrenince kızan hastalar

    yanlış başlıkta tartışılan konu.

    hastalara kalsa ilgili başlık şu olmalı;

    (bkz: randevulu hastalara bakmadan ölen şerefsiz doktor)

  • her 10 kadından 7'sinin kaslı erkek tercih etmesi

    sergen yalçın'a sormuşlar:
    "sergen türkiye'nin en iyi futbolcususun ama niye koşmuyorsun, mücadele etmiyorsun?"
    sergen de durur mu? yapıştırmış cevabı:
    "koşsam real madrid'de oynardım"

    bizimkisi de o hesap, okulları bitir, kariyer yap, eşşek yüküyle para kazan, altına araba çek, ev al, sonra kız bul, kızı evinden al evine bırak, en kral restoranlara götür, en güzel hediyeleri al, ona küçük sürprizler yap. sonra kız sana desin ki;
    "ne bu göbek, biraz koşsana..."

    kızım ben koşsam real madrid'de oynardım.

  • emlak balonu

    aile dostumuz olan bir müteahhit var, müteahhit dediysem öyle ufak tefek değil, şu her gün televizyonda reklamlarını gördüğünüz büyük firmalardan birinin ortağı...

    geçen bayramda evine ziyarete gittik adamın, boğaz sırtlarında bir villada oturuyor. ben evin içinde "ulan buranın aylık doğalgaz faturası kaç para tutar kimbilir, bu eve gündelikçi çağırsan herhalde en az 500 lira ister" falan diye düşünüyorum, napalım ruhumuz fakir...

    neyse adama "abi sen bu evi kaça aldın?" demiş bulundum, adam güldü. "ben boğazda güzel bir ev hatta mümkünse şöyle leb-i derya bir yalı arıyordum, birkaç emlakçı ile konuşmaya gittim, bir baktım o yalılar falan 20-25 milyon dolarlardan başlıyor, şu anda oturduğum eve bile sahibi 4.5 milyon euro istiyor ama ben 7.000 dolar kira ile oturuyorum. eve 55-60 senelik kirasını istiyorlar. o para verilir mi? 2 sene burda otururum, ondan sonra da çok güzel boğaz gören bir rezidans yaptırıyoruz, kartal yuvası gibi bir terası var, oraya geçeceğim. bu ne böyle fiyatlar balon olmuş, şişmiş" dedi.

    abi o balonu şişiren sizsiniz, diyemedim...

    evet emlak balonu yok, hı hıı...

  • suriyelileri toki'lere yerleştiririz

    adamlardaki rahatlığa bak, suriyelileri toki konutlarına yerleştireceklermiş...

    ben 30 küsür yaşındayım, doktorum, bu yaşıma kadar öğrencilikte bile çalıştım, üzerime kayıtlı bir evim yok.

    tıp fakültesini bitirdim, "mecburi hizmet" yaptım. o bitti, "vatan borcu" olarak askere alındım, dağda terörist kovalayarak askerlik yaptım. uzmanlık bitti, yine "mecburi hizmet" diye atandık, şu an terör yüzünden harabeye dönmüş bir yerdeyim. görev sürem biteli çok oldu ama tayin istiyorum çıkmıyor, buradan kurtulmak için yandal sınavını kazanmam lazım ama ondan sonra yine "mecburi hizmet" var...

    bu gidişle evim falan olacağı da yok, 1+1 evlere 500.000 fiyat çekiyorlar. adamlar suriyelileri toki'den ev sahibi yapacağız diye müjde veriyor...

    askerlikti, mecburi hizmetti derken kolumu hiç bırakmayan, bir saniye nefes aldırmayan bu vatan suriyeliye niye bu kadar beleş?..

    benden vergiyi, sigortayı çatır çatır daha maaşı almadan kesen devlet suriyeliye vergisiz sigortasız dükkan açma imkanını niye tanıyor?..

    ben her ay çatır çatır sgk primi öderken, hastaneye her gidişimde benden para kesilirken suriyeliye muayene ve ilaç niye bedava?..

    ben fakültede her sene harç öderken, zamanında başvurmama rağmen bana yurt çıkmazken, okuldan sonra da yıllarca aldığım 3 kuruş asistan maaşını öğrenim kredisi geri ödemelerine verirken suriyelilere üniversiteler neden hem burslu hem sınavsız?..

    ondan sonra biz ırkçı oluyoruz, biz yabancı düşmanı oluyoruz...

    birisi geçen gün suriyelilere vatandaşlık verilmesi ile ilgili olarak, "misafire yemek verilir, oda verilir, hatta icabında cebine para konulur ama misafire evin tapusu verilmez" demişti...

    biz şimdi evin tapusunu da verdiğimize göre verilmedik bir tek ...ümüz kaldı.

    onu da vermemiz yakındır.

    yukarıdan gelecek bir açıklamaya bakar...

  • sevgilisinin kimlerle görüşeceğine karışan erkek

    genel olarak hayvanlık ve öküzlük olarak nitelendirilebilirse de, bazı durumlarda mecbur kalarak yapan erkektir.

    (bkz: kız arkadaşın adam eksiltme özelliğinin olmaması)

    canım sen abuk subuk heriflerin facebookta her fotoğrafının altına yavşak yavşak "çok güzel çıkmışsın, çok tatlı çıkmışsın, özledim, bi ara görüşelim ;)" falan yazmasına engel olamıyorsan, erkek arkadaşın "kızlarla buluşacağım, mertcan da gelecek" dediğin zaman uyuzluk çıkarır...

    çıktığı her kıza yapmaz aynı muameleyi, ama sen o mertcan'ı güvenli mesafede tutamıyorsundur, o zaman sana yapar bak...

    normalde şeker gibi adamım ama o iti, kopuğu görünce ben bile deliriyorum...

    "henüz üç yaşında bir kardeşim var, seni ondan bile kıskanıyorum" durumu değil yani...

  • cizre

    gerçek faşistlerin kim olduğunun ortaya çıktığı ilçe.

    (bkz: pkk'nın cizre'den kaçan halka ateş açması)

    devlet zulüm yapıyorsa, bırakın izin verin de halk kaçsın o zaman...

    her kürt senin davanı desteklemek zorunda mı?

    orada kendi halinde yaşayan insanlar sana canlı kalkan olmak zorunda mı?

    olmayınca karşılığı kurşun mu?

    ama sorsan kürt halkının savunucusu biziz diyecek...

    yaw xe xe...

  • pkk'nın cizre'den kaçan halka ateş açması

    cizre'de pazartesi gecesi 23.00'te sokağa çıkma yasağı başlayacağı ve teröristlere yönelik operasyon yapılacağı halka duyurulmuştu.

    ama teröristler her zaman olduğu gibi teröristliğini yaptı ve daha sokağa çıkma yasağı bile başlamadan bölgeden kaçan ve canlı kalkan olmak istemeyen sivillere ateş açtı.

    ilgili haber

    --- alıntı ---

    cizre'de vatandaşların ilçeden çıkışını engellemek için pkk'lı teröristler, nusaybin ve idil caddelerinde durdurdukları araçların kontak anahtarlarına el koyarak, yolları ulaşıma kapattı.

    bu sırada durmayan bir araca teröristler, uzun namlulu silahla ateş açtı. saldırıda, araçta bulunan mevlüde iğdi (15), merminin kafasına isabet etmesi sonucu ağır yaralandı. cizre devlet hastanesine kaldırılan iğdi, ilk müdahalenin ardından şırnak devlet hastanesine sevk edildi.

    --- alıntı ---

    al bir olay da mardin dargeçit'ten;

    --- alıntı ---

    ambulanslar tarandı

    safa mahallesi'nde teröristlerin açtığı ateş sonucu bir çocuk ile onu hastaneye götürmeye çalışan 2 kadın yaralandı. olay yerine gelen ambulansa da teröristlerce ateş edilmesi nedeniyle sağlık ekipleri yaralılara ulaşamadı.

    --- alıntı ---

    hadi hevaller konuşsanıza, hadi desenize yine "pkk halktır, halk burada" diye, "vur gerilla vur, kürdistan'ı kur" diye bağırsanıza...

    hayatında ankara'nın doğusuna geçmemiş adamlar da sizin gazınızla, sizin yalanlarınıza inanıp sağda solda hümanizm kasıyor...

    bu kızcağızın fotoğrafını da iki gün sonra twitter'da "devlet sivilleri katlediyür" diye paylaşır şerefsizler...

    bölgeyi savaş alanına çeviren de, olaylardan en çok nemalanan da, okulları yakan da, yolları kesen de, bölgeye bir kuruş yatırım gitmemesinin en önemli sebebi de pkk'dır.

    bu arada ben kim miyim?

    ben o namlunun ucunda doktorluk yapmaya çalışan bir vatan evladıyım...

    ayrıca;

    (bkz: cizre/#54784360)

  • hoşlanan erkeğin adım atmama sebebi

    öncelikle ilk ve en önemli sebep aslında senden hoşlanmıyor olmasıdır. *

    -ama nasıl olur bana çok yakın davranıyordu?..

    bununla ilgili bin tane neden sayabiliriz;

    a)sadece muhabbet etmek istemiştir

    b)aranızda sadece iş ilişkisi ya da öğrenciysen sınıf arkadaşlığı falan vardır, fazlası yoktur

    c)aynı arkadaş grubunda olmanız, sık görüşüyor olmanız "özellikle senden" hoşlandığını göstermez

    d)sizden değil, sürekli beraber gezdiğiniz arkadaşınızdan hoşlanıyor olabilir...

    e)...

    f)...

    esas konu hoşlanan erkeğin adım atmama sebebi olduğu için, buraları hızlı geçelim ama alfabenin bütün harflerini madde madde yazabilirdim çünkü dediğim gibi en büyük neden, hoşlanıyor sanılan erkeğin hoşlanmıyor olmasıdır...

    hoşlanan erkeğin adım atmama sebeplerine gelince;

    1)sizden hoşlanıyordur ama o kadar da bayılmıyordur, siz onun için "eli yüzü düzgün kız" kategorisinde yer alıyorsunuzdur.

    2)ya da daha kötüsü ailecek tanışma, abinizin arkadaşı olma falan gibi bir durum varsa o zaman "allah sahibine bağışlasın" kategorisindesiniz demektir...

    3)sizden hoşlanmakla birlikte en az sizin kadar hoşlandığı 3 tane daha kız vardır, kararsızdır, kim yeşil ışık yakarsa o tarafa gidecektir

    4)internet çağında yaşıyoruz, sizden "birazcık" hoşlanıyordur ama facebook, twitter, instagram, tinder falan derken en az 20 tane kıza daha yazıyordur, üçüncü maddeyi tekrar okuyun...

    5)eğer onunla internette tanıştı iseniz, dördüncü maddenin gerçekleşme olasılığını 100 ile çarpın...

    6)sizden hoşlanıyordur ama bir "bozar"ınız vardır. mesela içinden "ayşe 5 kilo verse aslında çok güzel kız" diyordur ama tabi size gelip bunu söyleyecek hali yoktur...

    7)ya yakın bir arkadaşı ile çıkmışsınızdır ya da siz farkında olmasanız bile onun "çok samimi" bir arkadaşı size sırılsıklam aşıktır. ve siz farkında olmasanız bile, artık kız erkek ilişkileri için olabilecek en kötü kategorilerden biri olan "arkadaşımın aşkısın" kategorisinde yer alıyorsunuz...

    8)biraz havalı bir tipsinizdir ve "bu kız bana bakmaz" diye düşünüyordur...

    9)o an onunla alakalı olmasa bile büyük büyük laflar etmişsinizdir, "erkek dediğin şöyle olacak" ya da "kuzenim bilmem ne korusunda evlendi, çok beğendim, ben de orada düğün yapmak istiyorum" ya da "falanca araba çok güzel" gibi... bu sözleri onun için, ona hitaben söylemediniz ama o üzerine alındı ve şimdi sekizinci maddeyi tekrar okuyun...

    10)çok güzelsinizdir, herkes size hastadır direkt olarak sekizinci maddeye gidin...

    11)kafasında biraz özgüven problemi vardır, ve mesela onunla aynı boydasınızdır ama topuklu ayakkabı giyince ondan uzun oluyorsunuzdur falan. sadece bu bile onu sizden uzak tutabilir. sekizinci maddeyi tekrar okuyun...

    12)ortamlarda ona hiçbir şekilde benzemeyen bir adamdan büyük bir övgü ile bahsetmişsinizdir. direkt sekizinci madde... (evet kıvanç tatlıtuğ dahil...)

    13)arkadaş çevresindeki tipler sizinle ilgili olumsuz bir izlenime sahiptir, "o kız sana yaramaz" falan demişlerdir. niye yaramaz kendi de bilmez ama sizden uzak durur...

    14)çok güzelsinizdir, herkes size hastadır ama adamın kafasında başka bir dünya görüşü vardır. 6 ay sonra yanında türbanlı bir kız görürseniz ne demek istediğimi anlarsınız...

    15)bir önceki maddeyi tersten de düşünebilirsiniz, benim de bir kez buluşup başı açık, gayet zarif makyajlı falan olmasına rağmen ailesinin etkisiyle aktroll ağzıyla konuşan biri olduğunu gördükten sonra bir daha aramadığım bir kız oldu... (tavsiye: adamla siyaset konuşmayın)

    16)sabahtan akşama kadar internette dolaşan ama "internetten bulunan kız yaramaz, bizi bozar" diye düşünen tipler var. onları vallahi ben de çözemedim...

    17)onun bulunduğu ortamdan bir ya da iki kişi ile çıkmışsınızdır, gözünüz aydın, onüçüncü maddeye gidin...

    18)çevrenizde haddinden fazla erkek vardır ya da facebook duvarınızda, sosyal medya hesaplarınızda herkesin göreceği şekilde yavşak yavşak mesajlar yazan, her fotoğrafınızı beğenen bir sürü tip vardır. bu konu esasında "kız arkadaşın adam eksiltme özelliğinin olmaması" dahilinde de incelenebilir ama pekçok "düzgün adam" zaten böyle bir profil çiziyorsanız size yaklaşmayacak, yaklaşacak gibi olanlar da ortak "arkadaşlar" vasıtası ile "o kız sana yaramaz" denilerek engellecektir.

    19)eğer bu durumu yani "gereksiz" tiplerin size uluorta yazmasını arada bir şuh fotoğraflar paylaşarak falan besliyorsanız, tebrik ederim o "düzgün" adamlar atlarına binip gittiler ve siz demirin tuncuna, erkeğin piçine kaldınız... (tavsiye: sırf egonuzu besliyor diye yanınızda tuttuğunuz ama hiçbir zaman çıkmayı düşünmediğiniz "gereksiz" tipleri sosyal medya hesaplarınızdan temizleyin ya da en azından gizlilik ayarlarınızı güncelleyin, bu tipler duvarınızı göremesin, yazamasın, çok isteyen özel mesaj atsın...)

    20)son iki maddeyi tekrar okuyun, zira dört yavşak bir düzgünü götürür...

    21)yine sosyal medya hesaplarınızda acılı arabesk şarkılar, özlü sözler, ortasından kan damlayan gül fotoğrafları, eski erkek arkadaşa laf çarpmalı paylaşımlar çok itici oluyor. bu durum ben bu kızla çıksam, aynı tarz şeyleri bana da yapar mı, bir tartıştık diye beni eşe dosta rezil eder mi duygusu yaratıyor. yapmayın...

    22)size sırılsıklam aşık olsa bile reddedilmekten, sizi kaybetmekten çok korkuyor olabilir...

    23)karmaşık mesajlar veriyorsunuzdur, buna ister naz yapmak deyin, ister taktik deyin, sizin ona karşı hislerinizden emin olamıyorsa adım atmayacaktır...

    24)alakasız bir konuda ters bir laf edip kalbini kırmış olabilirsiniz...

    25)aşktan daha önemli dertleri vardır, hazırlanması gereken bir sınav, maddi sorunlar ya da ailevi meseleler gibi...

    26)depresyonda falandır, canı hiçbir şey istemiyordur...

    27)askere gidecektir, yurtdışına gidecektir ardında birini bırakıp üzülmek istemiyordur...

    28)uzaktasınızdır, uzak mesafe ilişkisi istemiyordur...

    29)eski ilişkisini unutamamıştır...

    30)kafasına takılan bir konu vardır, mesela ondan bir yaş büyüksünüz diyelim, erkekler böyle şeylere takılır...

    31)aslında cesaretini toplayıp adım atmaya niyetlenmiştir, örneğin aynı işyerindesinizdir ve bir gün gelip size "vaktin varsa bir kahve içelim" demiştir ama sizin o an işiniz başınızdan aşkındır ve reddetmek zorunda kalmışsınızdır. gözünüz aydın, adım atmayan adamın bacağını kırdınız, artık hiç adım atmayacak...

    32)şu "piremses" kompleksini bir kenara bırakın, erkekler hayat arkadaşı arıyor, bir şeyler paylaşacak birini arıyor. ingiliz asilzadesi değiliz, beyaz atlı prens değiliz, şatomuz da yok, beyaz atımız da... bilmem ne holdingin veliahtı da değiliz... o yüzden şaka yollu olsa bile prenses lafını duyduğumuzda, prenses nickini gördüğümüzde çok ama çok güzelseniz bile "allah sahibine bağışlasın" diyoruz, güzel değilseniz ne dediğimizi buraya yazmayacağım...

    daha bunun bin tane nedeni olabilir, aklıma geldikçe daha yazarım ama işin ana fikri sizden hoşlanmıyor olabileceğini unutmayın, hoşlandığından eminseniz ve siz de ondan hoşlanıyorsanız da bir zahmet ona yeşil ışık yakın...

  • cizre

    güneydoğu'da, cizre'de değil ama cizre gibi şehir içinde çatışmaların olduğu, hendek kazılıp özerklik ilan edilen başka bir ilçede halen mecburi hizmet yapan bir doktorum.

    internette yapılan yorum, paylaşım ve dezenformasyonları hayretle izliyorum. hayatında ankara'nın doğusuna geçmemiş adamlar bir yorumlar yapıyorlar, sanırsın cizre'de soykırım var.

    hayır, kendi gözümüzle görmesek inanacağız...

    geçen gün acil serviste nöbetteyiz. bir çocuk getirdiler, 99 doğumlu. polise ateş açmış, çatışmaya girmiş, yaralanmış. yakınları duyup gelmiş, hastane karıştı.

    maskesini, silahını getirmemişler tabi, ama pantolonunu kesiyoruz yaraya müdahale etmek için, pantolon cebinde kalaşnikof şarjörü var!..

    neyse ilk müdahaleyi yaptık, il merkezine yolladık.

    şimdi bu çocuk polis vurunca gerilla diyorlar, vurulunca masum sivil. ölürse de, devlet katliam yapiyür...

    e utanın be, 99 doğumlu çocuğun eline kalaşnikof verirken iyiydi de, çocuk vurulunca mı kötü oldu?

    gelelim esas bu entryi yazma sebebime, diyorlar ki "orada yaralılar var, devlet neden ambulans yollamıyor?"

    bu soru taraflı ve dezenformatif bir soru ama yine de cevap vereyim;

    1) öncelikle ambulanslar tank değil, mahallenin girişine kazılan hendekleri aşacak, sokaklardaki barikatları yıkıp geçecek hali yok.

    2) çatışmalar halen devam ediyor. ambulans tank değil demiştim, bizim de başımızda miğfer, üzerimizde kurşun geçirmez çelik yelek yok. dünyanın hiçbir yerinde sivil sağlık ekipleri çatışmanın ortasına girip kendi hayatını tehlikeye atarak yaralıya müdahale etmez.

    3) çatışma devam ederken, yollarda patlamamış mayınlar, tuzaklar varken, polis "geçemezsin" der, göndermez. ambulans komuta kontrol "gidemezsin" der, göndermez.

    4) o mahallenin sicili bozuksa, yakın zamanda orada ambulanslara silahlı-molotoflu saldırılar olduysa, yanlış ihbar yapıp ambulansa saldırılıyorsa, var olan üç ambulansın ikisi zaten orada pert oldu ise, ambulans komuta kontrol amiri "falanca sokağa/mahalleye durum normale dönene kadar girilmeyecek" der ve konu orada kapanır. ha dersin ki, doğum yapan gebenin ne suçu var? bir suçu yok, yanan ambulanstan canını zor kurtaran personelin suçunun olmadığı gibi. ki içinde gebe varken bile, o ambulansa ateş açılıyor...

    5) bu mevzulardan ötürü personel tamamen bireysel olarak belli yerlere gitmek, belli sokaklara girmek istemeyebilir, hadi gidelim dersin, ambulans şoförü "lan zaten üç kuruş maaş alıyoruz, ben o sokağa girmem, isterlerse kovsunlar, bana bir şey olursa sen mi bakıcan benim çocuklarıma?!" der. bir şey diyemezsin...

    6) ekip içinde güvensizlik olabilir. bizim hastanedeki 4 ambulans şoföründen biri pkk sempatizanı mesela, bunu da gizleme gereği bile duymuyor. 112 kıyafeti üzerinde bulunan türk bayrağını sökmüş falan. daha geçen sene bile bu adam, "hoca kafamı bozma seni örgüte veririm haa" deyip gülüyordu. diğer şoförler olursa bir sorunum yok ama ben bu adamla değil çatışma bölgesine ambulansla gitmek, bakkala gofret almaya bile gitmem.

    7) sürekli polisin askerin kafasını karıştırmak için yanlış ihbarlar yapılıyor. oralara giderken eskortluk eden polise saldırılıyor. bir yerde çatışma varken şaşırtma amaçlı başka yerden olay ihbarı geliyor.

    8) bir de son olarak, normal zamanlarda hastaneye ambulans ile gelmeyen hastalar da ambulans çağırıyor. adamın evde hastası var, normal zamanda kendi arabasıyla, dolmuşla, taksiyle hastaneye gelebilirken sokaklar karışınca dolmuşlar, taksiler çalışmıyor, kimse kendi arabasıyla sokağa çıkmak istemiyor. sokağa çıkma yasağı varsa zaten istese de çıkamıyor. ortalık karışınca normal zamanda alınan çağrı sayısının en az 4-5 katı kadar çağrı geliyor. "çocuğun 40 derece ateşi çıktı" diye ambulans istenebiliyor mesela, alın getirin hastaneye de diyemiyorsun. öyle olunca ambulanslar her çağrıya yetişemiyor.

    tabi bütün bunlardan ötürü devleti, polisi, hastaneyi, ambulansı suçlayabilirsiniz ama; o hendekleri kazanların, o barikatları kuranların, yollara mayınları döşeyenlerin, ambulans çağırıp yakanların hiç suçu yokmuş gibi davranmayın...

    bir de unutmadan, 99 doğumlu çocukların eline kalaşnikof ya da roketatar verip, el yapımı patlayıcı yapmayı, mayınlı tuzak kurmayı falan öğretip sokaklara salmak hangi barış güvercininin fikri idi?..

  • özerklik ilan ederken dikkat edilecek hususlar

    kanı fıkır fıkır kaynayan, bağımsızlık ve özerklik ateşi ile yanan gençlerin dikkat etmesi gereken hususlar şunlardır;

    1) kendi elektrik üretim tesislerinizi kurun, bu özerklik işleri eve sayaç okumaya gelen gariban memuru taşla sopayla kovalayıp kaçak elektrik kullanmaya benzemez. bakın red alert oynarken bile önce elektrik santrali kuruyorsun, sonra diğer binalar, roketatarlı askerler falan en sonra... önce roketatar, sonra elektrik olmaz. adam kesiverir elektriğini, yaz günü klima çalışmazsa falan her yerin isilik olur. bak kurban bayramı da yaklaşıyor, etleri nereye koyucan? buzdolabına... buzdolabı neyle çalışıyor? elektrikle... elektrik önemli, elektrik şart...

    2) gsm şebekesi de önemli. toprakları üzerinde hak iddia ettiğin devlet, asker falan yollar, bir operasyon yaparsa, gsm şebekesi olmadan yollara döşediğin mayınları falan patlatamazsın, onca emeğin boşa gider sonra... hem gsm şebekesi olmadan, internet olmadan kendi yaktığın dükkanın 4 açıdan fotoğraflarını çekip, twitterda "silvan'da asker halka saldiriyür :. (" diye dezenformasyon da yapamazsın... gsm şebekesi de bir must.

    3) dezenformasyon demişken, internette olmayan özgün fotoğrafların bulunduğu bir arşiv yapmak önemli. böyle trafik kazası olur, acil serviste sedyede yatan hasta olur, dezenformasyon yaparken "hiçbir yerde yayınlanmamış" fotoğraflar kullanın. sonra koskoca milletvekili ışid'in suriye'de öldürdüğü hamile kadın fotoğrafını "tsk operasyonununda hamile kadın ve çocuklar öldü" diye paylaşınca hemen ortaya çıkıveriyor.

    4) savunma çarpışması hakkında biraz fikriniz olsun, o iş yoldan geçen aracı uzaktan mayınlı tuzak ile patlatmaktan, nöbetçi kulübesine roket atıp kaçmaktan, trafik kazası ihbarında bulunup gelen polis aracını taramaktan biraz daha farklı. şimdi buraya yazmayayım, uzun sürer. ama ana fikri pusu kurup kaçamıyor olmanız...

    5) hastanelere saldırmıyoruz, doktorları kaçırmıyoruz, ambulansları taramıyoruz. bunu her sabah elele tutuşup hep birlikte tekrar ediniz. cenevre konvansiyonuna, insan hakları evrensel beyannamesine falan çok saygı duymadığınızın farkındayım ama ambulans doktor falan lazım olduğunda, böyle yaralandığınızda, uff olduğunuzda falan çok kolay bulunan bir şey değil...

    6) evet 5. maddede o kısmın üzerinden geçtik ama tekrar belirtmekte fayda görüyorum; yaralanma hatta ölme ihtimaliniz de var. bu sadece kurşun attığınız askerin değil, sizin ya da sevdiklerinizin de başınıza gelebilecek bir ihtimal. şaşırdınız değil mi?..

    7) sağlık hizmetleri haricinde, eğitim, adalet, temizlik, içme suyu, kanalizasyon, posta hizmetleri falan da önemli. çöp içinde boğulmayın sonra. dediğim gibi önce elektrik, sonra diğer binalar... roketatarlı adamları falan en son basarsınız...

    8) çocuk parası, yaşlı parası, bakıcı parası falan da bir süre olmayacak, uyandırayım. hatta bir süreliğine para da olmayabilir, malum o iş için merkez bankası, döviz rezervi falan lazım. bir süre daha türk lirası kullanmaya devam edin siz iyisimi...

    9) vergi diye bir şey var, siz bilmiyor olabilirsiniz. bu binalar, okullar, hastaneler falan hep vergi ile yapılıyor. vergi toplamanız lazım olacak. böyle haraç benzeri bir şey gibi düşünün, silahlı adamlarla topluyorsunuz ya, işte silahlı adam yok, vergi dairesi var. uzun anlatmayayım, kafanız karışmasın, zamanla öğrenirsiniz.

    10) bu özerklik işlerinde sizi gaza getirenler olacak, amerikası, ingilteresi şusu busu... onlar türkiye'ye ayar vermek için arada yapar öyle şeyler, siz yine de onlara güvenip fazla yaramazlık yapmayın, şurada yüzyüze bakıyoruz, üzülen siz olursunuz. bir de barzani abinizi kendinize örnek almayın, onun petrolü var, onun nazını ondan çekiyorlar, size kimsenin eyvallahı olmaz. barzani abiniz dahil...

    11) bir de son olarak, özerklik ilan etmeden yaptığınız silahlı eylemlerde azıcık delikanlı olun da halk desteğini, medyadaki destekçilerinizi falan kaybetmeyin. sonra kendi etti, kendi buldu demesinler...

    örnek olarak

    (bkz: #54119985)