ismin e hali63
profili

  • öğretmenler corona'dan korkuyorlarsa istifa etsin

    (#121864665)

    bugün ekşisözlük'te bir entryde gördüğüm haysiyet, onur, şeref, karakter dolu bir öneri.

    pes be kardeşim! sizin gibi adamların yaşadığı bir ülkede yaşamak ne acı!

    siz niye böylesiniz arkadaşlar, niye kendinize iyi bir hayatı, sosyal devleti layık görmüyorsunuz? bizim vatandaşlarımızın kötülüğü bize niye iyi gelsin? niye hep beraber yaşamayalım? niye hepimiz iyi şartlarda yaşamayalım? bizi birbirimize düşürüp milyar dolarlık oldu bir sürü adam. yazık değil mi?

    kendi vatandaşına sahip çıkamayan, şöyle güçlüyüz böyle güçlüyüz diye palavraları sıkarken, üç kuruş kenarda birikmiş parası kalmayan, olan parayı da kokuculara yediren, ihalecilere yediren, çantacılara yediren, makam aracına gelince itibar gazeli çekip, esnafa, memura, işçiye gelince gerekirse tezek yakarız diyen bir kadro istifa etmeyecek, öğretmen istifa edecek, memur istifa edecek, işçi istifa edecek öyle mi?

    hayır öyle olmayacak, yönetemeyenler gidecek. alternatifi gelecek. o da yönetemiyorsa o da gidecek.

    yönetemiyorsunuz, çekilin!

  • tayyip erdoğan'ın muhalifleri akıllıca yemlemesi

    karşısında o kadar tepkisel bir grup var ki yemlememek elde değil.

    istediği gündemi yarattı.

    önce boğaziçi meselesini elitler - mazlumlar meselesine çekti.

    sonra meseleyi lgbt - islam'ın kutsal değerleri ikiliğine çekti.

    şimdi de bulu'nun istifası tartışmasından kendi istifası meselesine çekerek bütün bu olayların tek hedefi kendisiymiş gibi bir çerçeve yaratıyor.

    hakikaten bu kadar gerizekalı muhalif varken, bu kadar tuzlukla koşan varken müstahak.

    zavallı bir şekilde irrasyonel, strateji yoksunusunuz.

    edit: rektör atama şeklinin savunulacak bir yanı yok. üniversiteler kendi seçimlerini kendileri yapmalı. öğrencilerin ve hocaların haklı mücadelesiyle ilgili bir sıkıntı yok. vurgulamak istediğim konu, muhaliflerin nasıl oltaya gelip, kolayca yönlendirildiği.

    #erdoğanistifa nedir abicim? :) hakikaten komedisiniz. ne işe yarıyor bu? böyle tatmin mi oluyorsunuz? ak parti'nin istediği bu. sen istifa diyeceksiniz, o da seçilmiş cumhurbaşkanının meşruiyetini sorguluyorlar diyecek. yine artı puan karşı tarafa. "adam" seçildi. halk seçti. eminim ki yarın da bir başkasını seçecek.

    yanlış yapıyorsa faturasını bir sonraki seçimlerde öder ki ödeyecek siz böyle katkı sunmazsanız. bu şekilde, dağılmış seçmenini konsolide ediyor size hala lgbt falan diyorsunuz. siz sanıyor musunuz gerçekten lgbt ile bir derdi var? :)

    gelecek zaten orada, biden'ın lgbt yaptırım kanun taslağını görmüşsündür. narsistik, zavallıca bir tepkisellik, yaralı bir egoyla kendini niye ortaya atıyorsun? açma bayrak bir bokta da ne olur? onur yürüyüşünde atatürk bayrağı, beşiktaş bayrağı'nın herhangi yeri, alakası var mı? bağlam yönetimsellik, demokrasi, arkadaşlar kimlik politikasında ısrarlı. zeminini güçlendirirsin ondan sonra çıkarsın ortaya.

    yaralandığın yer insanın kimliğini çok güçlü şekilde etkiler. mücadelesini verirsin. bu mücadelenin bir gerçekliği, bir ajandası, bir takvimi olur. coğrafyanın egemen referanslarını tanımadan, söylemi geliştirirken çoğunluğu hesaba katmadan yola çıkılmaz. vermeyeceksin kardeşim o fotoğrafı, kullanılacağını biliyorsan vermeyeceksin bu kadar basit!

  • kızlar katiyen ortaokul lise üniversiteye gidemez

    https://www.youtube.com/watch?v=y1f0eghowuw

    ismailağa cemaati lideri mahmut efendi hazretlerinin açıklaması. kadınlara eğitim yassağmış. 224.000 peygamber olur vermemişler.
    babalar avanaklık etmeyeceklermiş. sözü kadınlara bırakmak isterim siz ne dersiniz? maalesef okuyamıyorsunuz :(

    edit: niye ciddiye alıyorsunuz denmiş. arkadaşlar cumhurbaşkanımız ciddiye alıyor da ondan şey ettim.
    link

  • 701.238. olarak esenyurt psikoloji'ye yerleşmek

    link

    örgün öğrenimde süper şartlarda eğitim almaktır.
    kaç soru çözdünüz arkadaşlar 5 falan mı?

    ama açık öğretimde psikoloji olmasın. ben sizin nitelik, liyakat gerekçe göstererek söylediğiniz yalanları seveyim.

    dünyada psikoloji biliminin geliştiği amerika'da avursturya'da ingiltere'de almanya'da her yerde uzaktan öğrenim psikoloji diploması veriliyor. psikoloji uzaktan öğretilemez iddianız zaten baştan çöp bu noktada. orayı bir geçeceksiniz.

    istatistik dersi mi uzaktan öğretilemez, kişilik kuramları mı?
    diyelim ki uzaktan öğretilemez dersler var, çok güzel, peki corona sürecinde bu dersler yapılmadı mı?

    ya da güz döneminde bu derslerin öğrencileri kendilerine tatil mi verecekler?
    okulu mu bırakacaklar, bu dersler asla uzaktan yapılamaz diye? mantıklı geliyor mu söyledikleriniz size?

    daha da öteye götüyorum; madem mutlaka göz göze, yüz yüze, el ele yapılması gereken dersler var o zaman koyarsın 1 sene formasyon, şu dersleri okuldan örgün almak zorunlu dersin, mesele huzur içinde çözülür. dert çözüm olunca, hayatta seçenecekler bitmez.

    her şey bir yana, ingiliz, alman, amerikalı benim malatyalım kadar anlamıyor öyle mi psikoloji nasıl öğretilir meselesini? inanıyor musunuz kendi söylediklerinize?

    derdiniz nitelikse, esenyurt mu nitelik, doğuş mu nitelik, arel mi nitelik? aptalı oynamaya gerek yok. dert başka. klinik yapmadan kimsenin hasta falan görebileceği de yok. bilmiyor musunuz bunları? elbette biliyorsunuz.

    edit: şayet makul geliyorsa bu çerçeve lütfen yorum yazarak destek olun. başlığın gündemde kalması önemli. sesi çok çıkan haklı gibi algılanıyor bu memlekette. iddialarının yüzde 90'ı çöp arkadaşların.

    edit 2: arkadaşlar bir insan esenyurt üniversitesi'nden mezun olup iyi bir terapist olabilir mi? elbette olabilir. kendisini yetiştirirse neden olmasın? bizim çevre, merkez geriliminin akademideki yansıması olarak böyle bir gelenek fetişimiz var. okulu iyi yapan kadrosudur, nitekim iyi eğitim almış, yurtdışında doktorasını yapıp gelmiş, merkez üniversitelerdeki kadrolar dolu olduğu için esenyurt gibi üniversitelerde çalışan çok iyi hocalarımız var. ki merkez okullarda belki de çağın gerisinde günceli takip etmeyen de bir sürü hocamız vardır. mesele iyi niyetli olmak. insanların önünü kapatmaya değil, açmaya çalışın. iyi eğitim nasıl verilir, açık öğretimin neye ihtiyacı var gibi tartışmalar yaparsanız daha makul bir yere geliriz. böyle saçma sapan bir popülizmle sahte bir bilimsellik tribine girerseniz, böyle popülist cevaplar alırsınız. ki yaşadığımız da bu işte.

  • 2 ağustos 2020 erdoğan'ın psikoloji kararı

    ingiltere'de fransa'da, psikoloji biliminin filizlendiği avusturya'da dahi uzaktan eğitim var. türkiye'de yok. çünkü benim türkiye'de 500.000. olarak merdivenaltı bölümlerde örgün okuyan gerizekalı kardeşim istemiyor.

    (bkz: 701.238. olarak esenyurt psikoloji'ye yerleşmek)

    edit: arkadaşlar şu başlığa da yazar mısınız biraz şu psikoloji lobisini utandıralım.

  • doların 1.2'den 7 liraya çıkmasının gerçek sebebi

    ülkeyi 18 yıl tek başına yönetmiş partinin politikalarından başka ne olabilir? ilker başbuğ'u terör örgütü liderliği ile suçlayarak hapse atacak kadar güce kavuşmuşsun, kimsenin de gıkı çıkamamış, birleşmiş milletlerde onlarca ülkeden oy alacak noktaya gelmişsin, mısır'da miting yapmışsın, son döneme ustalık dönemi vs. diyecek kadar kendinden eminsin, kurtuluş savaşımızın lideri atatürk'ten uzun süre iktidarda kalmışsın, neyin edebiyatını yapıyorsun o zaman abicim? daha bu millet sana nasıl bir fırsat versin? şimdi değilse ne zaman? en güçlü olduğun zaman değilse ne zaman?

    sorumluluktan kaçmak yok. tek başına iktidardasın bunca yıldır. bütün karar süreçlerinde senden başka sorumlu yok.

    dün yurtdışından 1.2 liraya aldığımı bugün 7 liraya alıyorsam sorumlusu sensin. milyonlarca işsizin sorumlusu estonya devleti olacak hali yok.

    dün 1.2 liraya aldığımda zaferi üstleniyorsan, buradaki sorumluluk da senin. bir komutan düşünün, kazandığında ganimeti davul zurnayla üstleniyor, kaybettiğindeyse düşmanı suçluyor. böyle bir komutan olabilir mi?

    madem dış güçler o zaman ecevit'i neyle suçladınız? kıbrıs'a operasyon yapmış adamı niye yıllarca tüp kuyrukları vs. diye yerden yere çaldınız? azıcık dürüstlük hepimize iyi gelir de insanımız karakterden vs. vazgeçmiş durumda.

    gelişmekte olan ülkelerin hepsinde aynı değişim oldu muhabbeti için koyuyorum linki, euro bölgesinde olmayan kel alaka bir ülkeye baktım, singapur doları, dolar karşısındaki durumunun tarihi, bakın bakalım bizim gibi 6 katına mı çıkmış? niye hemen yalana sarılıyorsunuz abicim siz? niye sizin söylediğiniz her şeyi sürekli teyit etmek zorundayız? ve niye hep yalan çıkmak zorunda?

    link

    daha güzeli var, gelişmekte olan ülkelerin hepsi aynı durumda ağbbiiiiii, "fed bu fed" retoriğine doğrudan karşılaştırma ile sınayalım. bakalım tayvan doları, türk lirası hikayesi ne olmuş? düşen şey senin ekonomin kardeşim.
    tayvan doları

    bakalım 2004'de 1 türk lirası kaç tayvan doları alıyor;
    11 küsür.

    bugün
    4 küsür.

    malezya para birimi-dolar 10 yıllık değişimi.
    link

    bu da böyle bir hikaye. kim kime hangi masalı yedirirse. cebine bak, cebine.

  • tayyip erdoğan'ı denetleyen otorite

    (bkz: only allah can judge me)

  • düşün ki ali babacan bunu okuyor

    sadullah ergin'in ne işi var parti sekreterliğinde?

  • ak parti 2020 gerilim yükseltme politikası

    profesyonel seçmeniz. yer mi anadolu çocuğu?
    seçim öncesi hikayesi işte bu.
    yakında buraya bir de dış gerilim gelecek. bu senenin talihlisi yunanistan diye tahmin ediyorum.
    cehape muhabbeti başladı.
    bu sıcakta hiç de çekilmez şimdi gereksiz nefret, öfke, hınç, kavga, kin vs. mecbur çekeceğiz artık.
    püff!

    (bkz: türkiye'nin gerçek gündemini hatırlatıyoruz)

  • 21 mart 2020 istanbul sahillerinin dolması

    kadıköy'den bildiriyorum sokaklar full.
    sevgililer buluşmuş. yaşlılar güneşleniyor.
    her eve bir tabut kampanyasını destekliyorum.
    haydi çocuklar kırkınızda görüşmek üzere.

  • 1 mart 2020 siha'ların tarihe geçmesi

    ak parti'nin 18 yıllık günahlarını, bir grup siyasetçinin mezhepçi siyasetleri ve çekişmeleri nedeniyle hayatını kaybetmiş milyonlarca insanın vebalini sıfırlayan bir kahramanlık destanıdır.

    ak parti'ye bizleri ortadoğu'daki kavgaya taraf yaptıkları için teşekkür etmeliyiz. iyi ki büyüklerimiz emevi camisi'nde namaz kılmaya yeltenmişler.

    iyi ki suriye savaşı sonrasında türkiye'nin demografisini değiştireceği açık olan göç gerçekleşmiş.
    iyi ki 5 milyon geleceksiz göçmen, hali hazırda açlık kavgasının ortasında milyonlarca genç işsiz genç varken ülkemize konuk olmuşlar.
    iyi ki suriyeli göçmenlere vatandaşlık verilmesi gündemde.

    siha'lar her şeyi sıfırlar.
    tekrar edelim; siha'lar her şeyi unutturur.
    tüm günahlardan iki tane retorikle sıyrılabilirsiniz.
    iki hikayeyle insanlar açlığı, geleceksizliği, 20 yıllık hukuksuzlukları, özelleştirmeleri, istifa eden bakanları unuturlar.

    atatürk'ün yurtta sulh, cihanda sulh prensibi meğerse boş bir iddiaymış. meğerse zaferi getiren sonuna kadar gitmek, risk almak demekmiş.

    edit : siha'lar meselesi bir partinin propaganda malzemesi olarak ele alınıyordu. itiraz etmek istedim.
    mühendislerimizi, emeği geçen işçilerimizi, devletin içerisinde arge projelerine katkıda bulanan, fon ayıran, gelişimleri için zaman veren yöneticileri tebrik ve teşekkür ediyorum. her devletin çabaladığı gibi türkiye cumhuriyeti devleti de kendisini koruyacak önlemleri almalıdır. gerekli atılımları yapmalıdır.
    öte yandan ak parti = devlet algısını kabul etmiyorum. ak parti bir siyasi partidir. diğer siyasi partilerden bir farkı yoktur.
    şayet bir siyasi partiyse ki öyle, eleştiriyi de ona göre kabul etmelidir. kendisine gelen eleştirileri devlete yapılmış bir eleştiri gibi kabul edemez. kimse ak parti'nin politikalarını desteklemek zorunda değil.
    onlarca yanlış yapıldı ve yapılan bir doğruyu her şeyi unutturacak bir şey gibi sunamazsınız. türk milletinin vergileriyle finanse edilen kazanımları yalnız kendi siyasi çıkarlarınız için kullanmazsınız.
    iktidardan düştüğünüzde devlet dağılacakmış gibi algı yaratıyorsunuz, ikinci olarak da bu ülkenin bütün kazanımlarını kendinize mal ediyorsunuz. bu vatanseverlik gibi gelmiyor bana.
    türkiye ak parti'den önce de vardı, ak parti'den sonra da olacaktır.

  • imamoğlu'nun elazığ'daki görevi

    deprem ülkesinde binaları güçlendirmek varken mega proje peşinde düşen siyasetçilerden kurtulmamızı sağlamak.

    görevi bu.

  • muhafazakarlığın bomboş bir ideoloji olması

    edit: elbette ölü taklidi yapıyor "türkiye'nin muhafazakarları".

    (bkz: çöp)

    azıcık karakter sahibi olup da kendisini muhafazakar addeden varsa cevaplasın.
    yok ideoloji değil, yok tutum geçin bunları, kahvehanedeki adamın anlayacağı şekilde soruyorum.

    ilk soru: 21. yüzyılda neyi muhafaza ediyorsunuz abicim siz?
    ikinci soru : 17 yıldır bu ülkede neyi muhafaza ettiniz? ne için hala bağırıyorsunuz ciyak ciyak muhafazakarlık diye?

    elinizde iphone, altınızda alman arabası, amerikan savaş teknolojisi ürünü internet.

    mutu nikahı sizde, zengin olunca başakşehir'de kapatma almak sizde, şehirlere ihanet etmek sizde, camilerin arkasından çıkan gökdelen sizde.
    satılmadık kamu kuruluşu kaldı mı? kalmadı.

    ulan köprü satılır mı ya? satıldı. benim ülkemin vatandaşı köprüden geçti diye japon'a para ödüyor.

    uyuşturucu baronlarıyla fotoğrafları olan, çocukları kumarhanelerde takılan, milyonluk saatleri hediye addeden bakanlar sizde.
    4 yıl okumuş öğretmenler yerine otopark mafyalarına ayda 7-8 bin maaş vermek sizde.
    memleketin tohumlarını engelleyip, israil tohumlarını dayatmak sizde.

    var mı kul hakkında öss sorularını, kpss sorularını eşe dosta dağıtmak?

    yalancılığı harp hiledir diye meşrulaştırdınız.
    günah işleme özgürlüğü diye saçma sapan şeyler uydurdunuz.
    ama ne var? muhafazakarız. allahına kurban.

    nasıl bir ideoloji bu muhafazakarlık?
    erdemsizliği, tembelliği, kul hakkı yemeyi aklama sanatı falan mı?

    söyleyin neyi muhafaza ettiğiniz de bilelim.
    bugüne kadar neyi muhafaza ettiniz?

    boş boş işler.

    "muhafazakârlık sofrada geğirmemektir." muhafazakarlığınıza kurban. selam ve dua ile.

  • fatih portakal'ın seçimi boykot çağrısı yapması

    ya arkadaşlar salak mısınız ?
    seçime girdik. seçim bitti.
    kazandık.
    kazandığımız seçimi elinden alan adam bir daha verir mi?
    türkiye cumhuriyeti devleti oyuncak mı?
    kazandığım seçim için bir daha niye sandığa gideyim?
    kral çıplak.
    seçime gittik. milyonlarca insanın iradesine saygılı o-lu-na-cak.
    80 yaşında bir adam istiyor yunanistan nüfusu kadar insan seçime mi gidecek?
    yok öyle bir dünya.
    5 sene sonra çalışırsın, delikanlı gibi çıkarsın halk isterse seçer.

  • 7. yüzyıldan kalma dinle 21. yüzyılda yaşamak

    buyrun

    dedeni geç, babanla aynı düşüncede değilsin. onun doğrularıyla yaşamakta dahi zorlanıyorsun.
    aranızdaki yaş farkı max. 40 yıl.
    bir düşün aradan geçen zaman 40 değil 1400 sene.
    türkiye cumhuriyeti devleti tarihini düşün, kurulalı yalnızca 100 yıl oldu. zamanı biraz daha gerçekçi düşün.
    neler değişti neler?

    değişen mekan, değişen sosyolojiler, değişen gerçeklik algısı.
    o günün doğrularıyla yaşayabilir miyiz?
    makul mü? unutma hz. muhammed putları kırarak başladı. putları ayaklarının altına aldı.
    put yalnız tapınılan şeyler, eşyalar değildir. put aynı zamanda kalıplaşmış yargılardır, alışkanlıktır, normdur.
    hz. muhammed yeniyi müjdeledi. yeni bir söz söylemek için tarihin öznesine bir yol açtı.
    itiraz hakkımızı verdi. efendi istiyor diye, o günün egemeni, o günün iktidarı istiyor diye hiçbir şeyi kabul etmek zorunda olmadığımızı işaret etti.

    ondan sonra onlarca devlet. her devletin kendi çıkarı için dine yaptıkları. çevirisinden, yorumcusuna her türlü manipülasyon.

    yirmi yılda gerçekliklerin nasıl yerinden edildiğini, ters yüz edildiğini, gerçekle nasıl oynandığını hep beraber gördük.
    açıkçası peygamber sonrası dönemde neler oldu tahmin bile edemiyorum.

    edit: sıfır hakaret ve bir soru. sorulara iyi cevaplar vermek, herhangi bir inancı zayıflatmaz, aksine güçlendirir. daha geçen yıl gençler deizme kayıyor diye diyanetin kendisinin uyarıları oldu. modellerden birisini sunuyorum. cevap ne: insana dair hakikatler değişmez, insan aynı kalır.

    insan aynı kalmaz.
    7. yüzyılda arap kültürünün içinde kadının konumu ile bugün kadının konumu bir değil.
    ticaret aynı ticaret deği.
    mülkiyet aynı mülkiyet değil.
    cinsellik, üreme aynı şekilde değil.
    tabular aynı tabular değil.
    her şey bir yana biz bir de türküz. kendimize göre de bir kültürümüz var.
    bir melezleşme olmasından daha doğal bir şey var mı? hem zamana cevap verecek, hem sosyolojiye.
    aksi halde gençleri kaybedersin. bir grup tarikat liderinin gönlünü hoş tutarsın ama genç kuşak elden gider.

    asıl soru şu: yoruma başlarsak dinden geriye ne kalır? dinde reform mümkün müdür? reformun sınırı nedir?
    türkiye'de baskın din islam. aynı şeyler hristiyanlık ya da diğer semavi dinler için de geçerli.

  • 30 yaşında banka hesabında 15 bin tl bile olmaması

    hiç okumadıysan 16-17 yıl okudun değil mi?
    30 yaşındasın.
    banka hesabında kaç para var sevgili kardeşim?
    birilerinin milyonları varken senin kaç paran var?
    15.000 tl var mı mesela?
    bırak 15.000 tl'yi 1000 liran var mı? 500 liran var mı?
    mesele para da değil. hakkını alabildiğini düşünüyor musun?
    verdiğin emeğin karşılığı bu mu?
    yılların emeği. dakikalarca, saatlerce, günlerce, aylarca, yıllarca.
    ailenin umutları, çabaları, yıllarca işe gittiler. ne için?
    sen okuyacaksın, kardeşlerin okuyacak.
    bir geleceğiniz olacak. tı.
    hikayenin finali : vasıfsız iş gücüne dönüştün.
    bir işgücüne dahi dönüşemedin belki.
    üç kuruşa çalışıyorsun ya da yıllardır işsizsin.
    diplomalı işsizlerdensin. hani şu her yere üniversite, merdivenaltına bile üniversite hikayeleriyle üretilen işsizler.
    17 yılın o sınıflarda saniye saniye akan zamanın, verilen emeğin neticesi bu mu?
    girdiğin onlarca sınavın sonucu bu mu?
    mesela bir kafede falan mı çalışıyorsun?
    nerde kalıyorsun? kiranı ödeyebiliyor musun?
    kaç kişiyle birlikte yaşamak zorundasın?
    psikolojin bozuk elbette. gelecekten yana umudun yok.
    güvencen yok.
    bu düzen neden böyle devam ediyor peki? olayın politik yüzünü kaçırmak.
    apolitiklik.
    nedenler deyince aklına depresyonun geliyor.
    psikoloji geliyor aklına. bireysel olarak yapabildiklerin/yapamadıkların geliyor.
    milyonlarca gencin aynı durumda olduğunu göremiyor musun?
    bunun bir politikanın sonucu olduğunu göremiyor musun?
    siyasetçilerin tercihlerini göremiyor musun?
    neden tarikat liderleri jeeple geziyor, neden okuma yazması olmayan inşaatçılar, ihalecilerin trilyonları var. neden onlarca evden kira alıyorlar?
    neden gencecik öğretmen adayları intihar ederken, inşaatlardan düşük ölürken, bir sürü vasıfsız devletimizden maaş alıyor?
    sen depresyonunu yaşarken, nasıl oluyor da birileri köşeyi dönüyor?
    keyif içinde, bereket içinde yaşıyorlar?
    nereye kadar?
    nereye kadar sevgili arkadaşım?
    birileri geleceğimizi çalıyor.
    planlı, programlı bir şekilde geleceğimiz yok ediliyor.
    yoksullaşıyoruz.

    edit: gençlerin gündemi işsizlik. her üç gençten birisi işsiz. çalışanların da hangi koşullarda çalıştığı belli.
    ülkenin yarısı asgari ücretli.
    gündemi siz belirleyin artık. birileri vatan millet edebiyatı ile düzenlerini devam ettiriyor.

    bazı arkadaşların cevabına pes!!!!!
    -benim param var!
    helal olsun varsa kardeşim. çok güzel.
    senin paran var da nasıl bir ülkede yaşıyorsun?
    ne yapabiliyorsun ki o parayla? huzurun mu var?
    bu faşizmi böyle böyle yaşamaya başladınız. bencillik ile başladı her şey.
    tek başına kazanacağınızı sandınız, kişisel zaferle yırtacağınızı sandınız. ve çevrenizi sardılar.

    (bkz: 11 bin 500 lira maaş alan ibb çalışanı)

    edit 2:
    bir de yeni arkadaşlar belirdi mesele politik değilmiş.
    bok değil. bir ülkede milyonlarca genç 14-15 sene eğitim görüp kahvehanede takılıyor. ama mesele politik değil?
    her şeyi normalleştiriyor adamlar.
    kahvehanede oturuyorsa kendi suçu.
    ulan o zaman o 15 sene niye geçti?
    sen planlamadın mı o 15 seneyi?
    sen vermiyor musun eğitim bu gençlere?
    kolektif aklın zerresi yok. eleman kendisini kurtarınca dünya kurtuldu sanıyor. yuh ulan kafasızlar!
    politikayla ilgilenmeyecekmişiz! o zaman para kazanabilirmişiz.

  • ibb'yi chp'nin elinden alırlarsa yaşanacaklar

    bugün bu ülkede yaşayan herkes ne döndüğünü gayet iyi biliyor.
    ak parti seçmeni de dahil.
    türk milleti uyanık bir millettir birbirimizi kandırmayalım.

    şimdi kazanmış bir adamın elinden bir yolunu buldun aldın diyelim ki ibb'yi, bu halka geleceğe dair ne söylemiş olacaksın?

    siz istediğiniz kadar oy verin, bu ülkede artık sizlerden birisi seçilmeyi unutsun mu demiş olacaksın?

    bu ülkenin gençlerine sandıktan, demokrasiden ümidinizi kesin çözümü başka işlerde arayın mı demiş olacaksın?

    devletin içinde akçeli işler peşine düşmemiş, bu çürümüşlüğe bulaşmamış insanlara sesleniyorum;

    şu saçmalıkların terör örgütlerinin elini güçlendireceğini göremiyor musunuz?

    yarın biz sizin hakkınızı sizin yerinize savunuruz diyen birileri çıktığında kendilerine meşruiyet bulacaklarını göremiyor musunuz?

    sandıkla oyun olmaz.
    sandıkla oyunun sonu iyi bir yere çıkmaz.
    bunun sonucu insanların demokrasi dışında çözümler aramasına gider.

    düşünün ya hala sistemin içinde çözüm arayan milyonlarca insan var.
    bu halk yüzde 80-85 arasında sandığa gidiyor.
    dünyadaki en yüksek oranlardan birisi.

    85-90 yaşında yaşlılar tekerlekli sandalyelerde, kucaklarda, omuzlarda sandığa taşınıyorlar.

    17 yıldır seçimler oldu. hangisinden sonra bir olay çıktı?
    17 yıldır sistem takır takır işliyor da ak parti kaybedince mi işlemez oldu?

    azıcık orta vadeli düşünmeli.
    ak parti'nin oyu hala 40-45 bandında küçük işler peşinde koşup bu ülkeyi istikrarsızlığa sürüklemeye kimsenin hakkı yok.
    bu ülke ak parti'den de chp'den de daha önemli.

    falanca siyasetçi ölüp gidecek, kalıcı olan demokrasi.
    birileri altlarındaki jeeplerden vazgeçemiyor diye bu ülkenin gençlerinin geleceğini çalmayın.

    bir halkın psikolojisi de sermayedir.
    üretmek için de sağlıklı bir kafa lazım.
    üretmek için de geleceğe umutla bakabilmek lazım.

    yazık etmeyin.

    eğer bu ülkede hep söylendiği gibi varsa bir devlet aklı, varsa ekranın önünde görmediğimiz insanlar, bu insanlar kafa kafaya verip karar veriyorsa geleceğe dair, açık net, bu halkı dış ülkelerin provakasyonlarına açık hale getirmeyin.

    özellikle gençlerin sisteme ümitlerini yok etmeyin.
    adam kazandı!
    dün öğretmen muharrem çıkıp adam kazandı diyebiliyorsa bugün de bu ülkede atatürk'ten daha uzun süre yöneticilik yapmış olanlar çıkacaklar adam kazandı diyecekler!

    vicdanı, ahlakı geçiyorum, akla davet ediyorum, stratejiye davet ediyorum.
    bu ülkenin geleceği için küçük hesapları bir kenara bırakın artık.
    milleti birbirine düşürmeyin.

  • öğretmen maaşları derhal yarı yarıya düşürülsün

    lan hıyar gidip vergilerini çalan adamlardan alsana paranı.

    gücünüz fakir fukaraya yetiyor. ne biçim bir karakterdir bu yarabbi.

    git ak parti'nin vergi cezasını, borçlarını sıfırladığı adamlardan al paranı.

  • netflix türkiye'nin sansür uygulamaya başlaması

    ak parti'nin bulaşmadığı, zehirlemediği tek bir nitelikli şey var mı?

    yok. özellikle muhafazakar çevrelerde yetişmiş, eğitimli kuşaklara seslenmek istiyorum;

    arkadaşlar bu mankafalı eğitimsiz hırbolara allah rızası için artık destek vermeyelim.

    hep beraber bir ortak yol bulabiliriz. üst kuşakların yaptıkları hataları birbirimize ödetmeyelim.

    inançlarımıza saygılı, düşüncelerimize saygılı, sansürsüz bir toplumu hep beraber inşa edebiliriz.

    allah rızası için lütfen. bu kabul edilebilir bir kafa değil.

  • ak parti'nin içini boşalttığı kavramlar

    (bkz: istikrar)
    (bkz: büyüme)
    (bkz: ileri demokrasi)
    (bkz: milli irade)
    (bkz: ümmet)
    (bkz: mağduriyet)
    (bkz: yolsuzluk)
    (bkz: rüşvet)
    (bkz: komisyon)
    (bkz: dik duruş)
    (bkz: kandırılmak)
    (bkz: mazlum)
    (bkz: ensar olmak)

    ak parti : ver kavramı içini boşaltsın.

    bonus:
    (bkz: günah işleme özgürlüğü)