paristexas11
profili

  • köfteci yusuf

    fiyatı uygun bir köfteciye giden insanlara belki de bütçesi ancak ona yeten insanlara

    varoş ve fakir diye hitap edenleri göstermiştir. bir insanın lokanta seçimi sizi nasıl hakaret etme noktasına getiriyor gerçekten anlamıyorum.

    neden bu kadar kötüsünüz oğlum? bırak yesin lan, beğensin, ne var bunda? avrupa birliği'ne girmene mi engel oldu?

    içiniz çürümüş resmen.

  • 24 mayıs 2019 kent'in bayram reklamı rezaleti

    başıma bir iş gelmeyecekse bir rezalet göremediğim reklam. o halde evlerde de geçmesin reklamlar, mutlaka kötü bir şey yaşanmştır.

  • serkan hoca cin çıkarma ve danışmanlık

    --- spoiler ---

    "allah dilemedikçe yaprak bile kıbırdamaz"

    --- spoiler ---

  • işten çıkarılmak

    yaklaşık 5 dakika önce başıma gelen şey. entry'i yazmak da 10 dakikamı alsın, 15 dakika diyin siz ona.

    yaklaşık 1 aydır patron(lar)'un benle pek konuşmaktan kaçınmasından anladığım bir durumdu. "kendilerinin ricasıyla" uzaktan akraba gibi bir şey olan bizim patronun yanında, başka bir iş bulana kadar idareten çalışıyordum. beni tek kıran nokta, işten çıkarılma konuşmamın;

    -2 gün sonra maaşı alınca ayrılırsın

    - peki x bey

    diyaloğuyla sınırlı olmasıydı. kendisinin en büyük gerekçesi ise ki mantıklı da buldum, şirketin küçülmeye gitmesiydi. bu küçülme dedikoduları 1 aydır zaten ortadaydı. ki kendisi bir gün beni çağırıp, duyunca beni yerin dibine sokan şöyle bir konuşma yapmıştı bana;

    - paristexas , oğlum sen ne iş yapıyosun aşağıda? (sanki bilmiyormuşçasına ve dalga geçer bir üslupla)

    - şunu, şunu, şunu, yeri geldiğinde şunu, hatta şunu yapıyorum x bey

    beraber çalıştığım departmanda çalışan 2 kişiden şöyle bahsetti bana, o iki kişi
    a ve b olsun, a , 21 yaşında lise mezunu kolay kolay iş bulamayacak ama dünya iyisi bir kızcağız, b ise 38-39 yaşında 3 çocuk sahibi 1750 tl maaşa çalışan kirada yaşayan bir abi. bizim patron da beraber çalıştığım bu iki kişi için dedi ki;

    - paris oğlum, seni en kötü zamanında yanıma aldım, iş verdim.
    + evet abi sağolasın.
    - böyle zor zamanlarda, senin gibi düzgün bir çocuğun, ayrıca bir de akrabayız, bana gelip şöyle demeni beklerdim.
    + ? (nasıl abi dercesine baktım)
    - a denen kız kim abi!!!?? onun işini de ben yaparım aaabi!!! b abi de kim oluyo aaabi!!? çıkar gitsin bunları işten, onların işini de ben yaparım aabi!! demen lazım.
    + ?? (şok içinde izlemeye devam ediyorum.)
    -hatta oğlum sen bizim kanımızdansın (kan??) bana yeri geldiğinde şöyle demen lazım, "x abi sen beni en kötü zamanımda yanında almışsın, gerekirse 5 ay bana maaş verme aabi ben yine çalışırım!!" demen lazım. böyle bi zamanda sana bunu söylemek yakışır.
    +... (başım öne eğik)

    aynı şirkette çalışan abime (öz abim) laf gelmesin diye hiç bir şey diyemedim.

    sonra 10 saniye sessiz bir bakışmanın ardından şu final sorusu geldi;

    -şimdi söyle bana a ya da b'yi işten çıkarıcam hangisinin işini de sen yapmak istersin? (çünkü onlar bizim kanımızdan değil, akraba değiliz)

    + abi ben 1 değil 2 kişinin daha işini yapabilirim, hatta bunu yaparken de sesim çıkmaz, ama ben idareten buradayım, yarın öbür gün işten ayrılınca, onların işten çıkarılmasına sebep olmayı kendime nasıl yedirebilirim? gece nasıl uyuyacağım peki? ayrıca bunu söylerken o iki kişinin de işten çıkarıldıktan sonra durumlarını göz ardı etmemenizi beklerdim.

    - neymiş?? (sinirlendi)

    + a lise mezunu pek de tecrübesi olmayan bir kız, doğru düzgün de işini yapıyo, gayet de iyi kalpli biri, burdan çıkarıldığında kolay kolay iş bulamaz. onun çıkarılmasını istemem, b ise 3 çocuklu az bir maaşa çalışan biri, onun da mağdur edilmesini istemem. neyse uzatamayayım bence sen beni çıkar abi.

    - ... (gözleri büyüdü, diğer küçük kardeş patron (şehzade) da bi anda uykusundan uyandı.)

    - tamam kardeşim sonra konuşuruz.

    sonra dediği zaman tam da bugün oluyor, geldi çattı o "sonra". çağırdı yanına.

    en üstte belirttiğim diyalog yaşandı. kırılmadım bak gerçekten, daha doğrusu kırıldım da kırıldığım nokta işten çıkarılmak değildi. başka birilerinin işten çıkarılması kararını vermeye zorlayıp beni ahlaki bir açmaza sürüklemesiydi. o an o kadar utandım ki (sanki benim suçummuş gibi) yer yarılsa da içine girsem dedim. "sikerim senin kanını da paranı da" diyememek koydu açıkçası.

    bir de şöyle bir küçük paragraf açmak isterim o "küçülmeye giden şirket" için, patronların en küçüğü olan şehzade paşa'nın aylık ayakkabı masrafı yaklaşık, 30 bin tl'yi buluyor. nerden mi biliyorum? finans departmanında çalışıyorum ve nereye ne kadar harcandığını gayet iyi biliyorum. 2016 model en lüks alman arabalarından oluşan bir otoparka bakıyor çalıştığım ofisin camı. ve patronum kurban bayramlarında 25- 30 tane büyükbaş hayvan kestirerek bilmemnerelerde dağıttıran bir kişi. müslümanlıkta zirve yani.

    ha sanane lan milletin parasından harcamasından? evet banane, gerçekten banane yani, istediği yere harcar parasını. ama küçülmeye gidiyoruz diyerek ya da asgari ücret alan bir kızcağızı mağdur ederek ondan artacak brüt 1647 tl ile gemilerini kurtarmaya çalışıyor gibi göstererek ve işten çıkarılması gibi iğrenç bir kararı bana verdirmeye zorlayarak, zekamı küçümsemesi, gerçekten acı vericiydi.

    10 dakikadan da fazla sürdü lan yazmam, neyse biraz tuhaf hissetmeye başladım şuanda, hatta biraz rahatlama var diyebilirim, sadece, akşam anneme söyleyince üzülecek, o biraz canımı sıkıyor. ama yine de, yukarıdaki diyaloğu yaşatarak bana hala "insan" olduğumu hatırlatan patronuma (soon to be ex)
    teşekkürü bir borç bilirim.

  • müşteri temsilcisine bağlanma kısa yolları

    telefonda masal dinlemek istemeyenler için gerekli kısa yollar.

    akbank: 08502222525 4+2

    denizbank: 08502220800 0

    finansbank: 08502222900 3+2+6+2

    hsbc: 4440111 1+4+5

    halkbank: 4440401 0

    yapı kredi: 08502220444 4+2

    garanti: 4440333 1+3+5

    şekerbank: 4447878 (herhangi bir tuşlama gerekmiyor)

    iş bankası: 08507240676 2

    ing bank: 08502220600 3+0

    teb: 08502000666- 4440666 3+2+2

    vakıfbank: 08502220724 3 + 0

    enpara: 08502223663 (herhangi bir tuşlama gerekmiyor)

    bank asya: 4444888 2+2+4

    türkiye finans bankası: 4442444 (bu kadar)

    kuveyt türk: 4440123 2+0

    albaraka türk: 4445666 0

    ziraat bankası: 4440000 2+1+kart şifresi+0

    turkcell: 05325320000 faturalı: 1+0 faturasız: 2+2

    vodafone: 4440542 1+0

    avea: 4441500 1+3+0 veya 2+0

    bimcell: 4444551 0

    digiturk: 02124737373 0

    tivibu: 4440375 4

    ttnet: 4440375 1+6 (teknik destek)

    yurtiçi kargo: 4449999 2+8

    aras kargo: 4442552 0

    mng kargo: 4440606 1+5

    sürat kargo: 4440127 0

    ptt çağrı merkezi: 08502221788 8+1

    sağdan soldan derlenmiş bilgilerdir. eksik ve yanlış çıkanlar da olabilir tabi.

    not: veritabanına katkıda bulunmak isteyenler yeşillendirebilirler.

  • 6 milyon hdp'linin birer arkadaşını ikna etmesi

    18 milyon ak partilinin 2'şer arkadaşını ikna etmesi kadar amazing değildir.

    ibretlik bir olay. % 120

  • yerli iphone

    şöyle bir şeydir. elmasının amasya'da yetiştiği söyleniyor.

  • şok süpermarket iphone 6 kampanyası

    mükemmel kampanya. hemen 6 tane kaptım kardeşim.

    -------------------------------------------------------

    ıntel core i7 4770k - zotac gtx680 4gb slı - msı z87 m-power max motherboard - asus vg278hr led monitor 144hz nvidia 3d vision 2 kit - coolermaster haf x 942 - corsair 120gb forcegs ssd - g.skill tridentx 2x8gb 2400mhz dual channel cl10 ram, creative soundblaster x-fi titanium - aerocool strike x 1100w 80+ gold psu - seagate 3tb external backup plus - logitech g19 gaming board - logitech g27 racing wheel - logitech g930 7.1 surround headset - logitech g9x - razer mamba 4g gaming mouse - razer manticor gaming mouse mat - razer sabertooth elite gamepad - pioneer shm50 bookshelf - edifier r2700

    -------------------------------------------------------

  • marimar'ın kolyeyi çamurdan ağzıyla alması

    şöyle bir şeydir.

    öncelikle,

    (bkz: 90'larda çocuk olmak)

    birader o neydi öyle ya. sergio'nun bacısı mıydı kırığı mıydı neydi o karı da marimar'ı izliyodu bunu yaparken. en sonunda intikamını da alıyodu gerçi ama üzerinden 20 yıl geçmesine rağmen gözümün önünden gitmiyo bu sahne. ulan anne neler ettin bana küçükken erkek halimle ne biçim diziler izlettin.

  • sözlükçülerin 7 haziran ve 1 kasım oy tercihleri

    7 haziran: tkp

    1 kasım: ldp

    (oynanan oyunları gördüm)

  • sadece askerde karşılaşılan olaylar

    usta birliğindeki görev alınacak karakola daha yeni geçilmiştir. toplamda maksimum 20 asker vardı bizimle birlikte. biz 4 adet kısa dönem asker olarak 2. veya 3. günümüz henüz tam olarak hangi görevde olacağımız belli olmamıştı. karakol komutanı neden bilinmez beni seçti dedi ki;

    - sen karakolda asayişte kal koçum burda bi tane kısa dönem asker olsun
    + emredersiniz komutanım

    neyse bi kaç gün geçtikten sonra karakolun yazı işlerinden sorumlu olan komutanı hemen beni yanına çağırır;
    normalde kendi işi olan olayların bilgisayarlı ortama geçirilip arşivlenmesi işinde ona yardım etmemi ister. bana hemen dedi ki;

    -bak adamım , olaylar bilgi sistemi falan filan bak şunu şöyle giriyosun bunu böyle giriyosun
    + emredersiniz komutanım. (ulan bi bok anlamadım, çok uzun işlemler bi de her olay için uzun uzun giriş yapıyosun, nasıl yapıcam lan ben bunu?)
    - anladın dimi koçum?
    + komutanım anladım da, şimdi siz f klavye kullanıyosunuz, ben hayatta f klavye kullanamam, adımı bile zor yazarım valla, işlerin benim yüzümden aksamasını istemem açıkçası (ne kadar da çakal bir erkek)
    -haa problem değil adamım (elini çekmeceye uzatarak) bende fazladan q klavye var sen çalışırken onu takarsın, akşam işin bitince de bi yere saklar diğerini takarsın tekrardan.
    +em..redersiniz komutanım. (ne bok yiycem lan ben)

    şimdi ulan sadece veri girişi yapıyosan kolay diyeceksiniz ama öyle değil. daha yeni gelmişim, komutanlardan birinin çocuğuna ingilizce dersi veriyorum, bi yandan nöbet tutuyorum, bi de karakol'da asayişte olduğumdan devriyelere de çıkıyorum. bi de üstüne bu angarya iş. kafamı kaldıramıyorum anlayacağınız. bi de bunun üstüne bana kendi işini yaptıran komutan da, bunun rahatlığıyla sürekli dışarıda çay sigara keyfi yapıyor.

    arkadaş bu işten nasıl sıyrılmam gerek diye günlerce düşündüm düşündüm, sonra karakolda birinin yasak bir şey yakalatmasını bekledim. beklediğim gibi de oldu dingilin biri 2 gün sonra telefon yakalattı. bizim bölükte biri bir şey yakalattığı zaman, 1 gün sonra sabah içtimanın ardından mutlaka koğuşta arama yapılırdı. buna güvenerek bana verdiği q klavyeyi normalde fazladan kürdan bile durmaması gereken kendi dolabımın tam ortasına yerleştirdim. öyle mal gibi kablosuyla beraber duruyo. tahmin ettiğim gibi sabah arama da oldu. şimdi biz içtimadayız. bölük komutanı ve 2 astsubay da koğuşta arama yapıyor. biz de binanın tam altında dizilmişiz. bunlarda koğuşta telefondur şarj aletidir çakıdır, esrardır bir sürü şey bulup topluyolar. sonra bölük komutanı camdan bize bakarak elinde tuttuğu telefonu gösteriyo;

    - kimin lan bu telefon!??
    + (ses yok)
    -bu bıçak kimin lan?? onu yakalarsam var ya
    +(tabiiki ses yok, bıçağı kim sahiplenir ki?)

    - ulan hepsini anladım da bu klavye kimin lan!!??
    +(ses etmedim)
    -19 numaralı dolap kimin oğlum söylesenize
    +binim kımıtınım (bir adım öne gelip, hiç dünyadan haberi yokmuşçasına, sevimli bir modda)
    - oğlum senin dolabında klavyenin ne işi var?
    +ııı kımıtınım x komutanım bana dedi ki, sen şu şu işleri yap, f klavye kullanamadığımdan da bana q klavye verdi, ben de yanlışlıkla orda unutmuşum, özür dilerim komutanım bir daha olmaz.
    - lan x !! sen askerlere kendi işini mi yaptırıyosun? (bi anda çok sinirlenerek)

    x de hemen şok içerisinde,"ııı komutanım hayır arkadaş bana yardım ediyodu, işleri ben yapıyorum aslında." bunun üstüne bölük komutanı da rütbelilere dönerek;

    -bir daha askerlere kendi işinizi yaptırdığınızı görmiycem !!!

    o sırada fonda şu müzik çalar ve ben hariç kimse duyamaz.

    o günden sonra karakoldaki hiç bir komutan çakmak bile istemedi ya lan benden, bütün gün devriye yoksa gazinoda oturmaya başladım, bırak beni diğerlerinden de bi şey istememeye başladılar. dışarıda çay sigara yaptık sürekli. askerliğim daha rahat geçmeye başlamıştı. insan zorda kalınca kafa entrikaya çalışmaya başlıyo. onlar da benim damarıma basmasaymış.