distemper7
profili

  • beşiktaş

    artık ciddi ciddi şenol güneş'in beşiktaş ile bu sezonu dahi bitirecek motivasyonu kalmadığına inanmak üzereyim.

    dün oynanan (bkz: 23 aralık 2017 sivasspor beşiktaş maçı) beşiktaşın bu sezon türkiye süper liginde oynadığı en iyi deplasman performansıydı diyebilirim. özellikle ilk devre gol yemesine rağmen ben maçı çok net kazanırım performansı gösterdi beşiktaş. beşiktaş defansında özellikle medelin rakibi boğan ribaunt performansı bütün dönen topların beşiktaşta kalmasını sağladı. atak üzerine atak geliştirirken bir çok gol pozisyonu da kaçırıldı.

    elimden geldiğince üzerinde beşiktaş forması olan bir futbolcu için olumsuz fikirler beslemek istemem. ricardo quaresma konusunda zamanında bu platformda şunları yazmışım. "bu gelişi gidişine benzemeyecak. artık takımda portekizli yok. quaresmaya "al,ne yaparsan yap forma senin" diyecek bir teknik direktör yok. üstelik quaresmanın artık profesyonel hayatında beşiktaştan başka bu maaşları alabileceği bir başka takım da yok. quaresma da bunun farkında olmalı ki neredeyse teneke bağlanarak gönderildiği beşiktaşa hesabı kapatmaya geliyor. " ama gelinen noktada quaresma al ne yaparsan yap forma senin durumunda. şenol güneş'in adam yönetimi konusunda ne kadar başarılı olduğunu hepimiz bizzat beşiktaşı yönettiği ve şampiyon yaptığı ilk iki sezon gördük. kadrosu her an büyük ölçüde değişen, kurduğu stoper tandemiyle 10 maç oynayamamış bir teknik direktör olarak iki yerel lig şampiyonluğu kazandı. üstelik problem çıkarma potansiyeli yüksek olan quaresma,talisca gibi sorunlu futbolcularla. ama bu sezon başından beri özellikle lig konusunda şenol hoca motive olmakta zorlanıyor gibi. geçtiğimiz iki yılda hocanın sezon başı kampında takımı çok iyi hazırladığına, ligde istikrarla oynayan bir ilk onbir kurduğuna ve ismi ne olursa olsun asla hiçbir yeni transfere formayı hemen teslim etmediğine şahit olduk.

    peki bu sezon başı ne değişti? sezon başı beşiktaş hocanın istemediği bir şekilde iki günlüğüne çine gitti. pazarlama çalışması için yapılan uzun vadeli bir plan gereği yapılan bu uzun seyahat şenol hocaya takımı hazırlayacak zaman bırakmadı. sezon başı hocanın istediği tam takım 15 günlük çalışma kampı sağlanamamış oldu. zaten transfer süreçleri hep sezon başlayınca tamamlanınca bir sorun daha eklenmiş oldu. buarada şenol hocanın ısrarla istediği burak yılmaz transferi yönetim tarafından kabul görmeyince sanki ipler küçük çaplı koptu gibi. üç yıldır sol ayaklı,ivmeli bir stoper istiyorum diye bas bas bağıran hocaya 2018 yılına gireceğimiz bugünlerde hala istediği tarzda bir oyuncu alınmadı ki hala forma tosicte. hoca burak yılmazı niye istedi bilemiyorum. bence dil konusunda ki dezavantajından olabilir. sonuçta hocanın yabancı dili yok bildiğim kadarıyla. üstelik türk futbolcuların üzerinde defalarca yaptığı kariyer patlamaları da ortada. selçuk inandan burak yılmaza kadar çalıştığı türk futbolcular ile çok daha verimli sonuçlar aldığı reddedilemez bir gerçek. üstelik burak yılmaz ligde de şampiyonlar liginde de asla azımsanmayacak kadar çok golü bulabilir. beşiktaş tribünü gereksiz bir biçimde burak yılmazı veto etti, beşiktaş yönetimi bu riski almak istemedi ve sonuçta burak yılmaz beşiktaşa alınmadı. şenol hocanın aklında hala bu sorunu aşamadığını düşünüyorum. özellikle negredo konusunda hem teknik anlamda istediği gibi bir santrafor olmaması hemde burak yılmaz boştayken negredonun alınması hocanın aklında bir önyargı olarak duruyor gibi. yoksa dün oynanan sivas maçında negredonun oyundan alınmasının ve akabinde takımın oyun üstünlüğünü net bir şekilde kaybetmesinin başka açıklaması olamaz.

    devam edeyim. geçen seneye göre başka ne değişti beşiktaşta? tamer tuna. net cevap. tamer hoca şenol hocanın sevdiği ve bence dikkatle dinlediği bir yardımcı antrenördü. şeref çiçek hocaya yakın duruyor şuan maçlarda. asla kötü bir hoca değildir şeref hoca ama tamer hoca sanki şenol hocanın hata yapmasını engelleme konusunda daha başarılıydı gibi geliyor bana.üstelik gayet iyi bir teknik bilgisi olduğunu tek sorumlu olduğu ilk teknik direktörlük deneyimi olan göztepede hepimize kanıtladı sanıyorum. şenol hoca tam olarak kabul etmekten çekinse de tamer tunanın gidişi özellikle yerel ligde şenol hocanın elini biraz zayıflattı gibi.

    peki buna rağmen şampiyonlar liginde beşiktaşın avrupa tarihi boyunca başardığı en büyük başarıyı nasıl kazandı dediğinizi duyar gibiyim. bu soruya bence mantıklı tek bir açıklamam var. tecrübe. takımda azımsanmayacak tecrübede oyuncular var. adriano,pepe,babel,quaresma,medel. türk futbolcular da artık avrupada tecrübesiz diyemeyeceğimiz futbolcular. oğuzhan,tolgay,cenk hatta necip bile belli bir tecrübede. özellikle pepe ve adriano takımın şampiyonlar ligine adapte olmasında bence çok büyük rol oynadılar. grupta bu adamlar tecrübesinde tek futbolcu bence portodan casillastı. leipzigin yetenekli olduğunu fakat tecrübe bakımından sallandığını vodafone parkta hepimiz gördük. monacoda geçen seneki kayıplarını tam dolduramamış ki grupta başarılı olamadı. yani mealen rakiplerin tecrübesizliği ve kadro kalitelerinin düşüklüğü beşiktaş kadrosunun tecrübesi ve kalitesi ile birleşince beşiktaşın gruptan namağlup çıkışı gerçekleşti. buna şenol güneş'in şampiyonlar ligi grubundan 2 kez son maçta çıkamayışı konusunda bu yıla özel geliştirdiği ekstra motivasyonda fazlasıyla etkili oldu. hepsi biraraya geldiğin şampiyonlar ligi deneyimi bu yıl hepimiz için efsane statüsünde geçti. ama yerel ligin ilk devresini 17 maçta 30 puanla tamamlamak hepimiz için fazlasıyla üzücü. aslında daha üzücü olan paragrafın en başında yazdığım gibi dünyanın en iyi teknik direktörleri arasına herkes tarafından yazılan şenol güneş'in beşiktaşta kalmak ve başarılı olmak ile ilgili motivasyonunu kaybetmesi. bu konuda başkan fikret orman da üzgün olmalı ki kendi sosyal medya hesabından şenol hoca ile ilgili video yayınladı. orada belirttiği gibi başarı sevgi,saygı ve istikrar ile olur. kırgınlıkları,küskünlükleri uzatmadan her profesyonel sözleşmesinin gereği yerine getirmekten imtina etmemelidir. şahsi temeninim şenol güneş'in uzun yıllar beşiktaşta aynı azim ve kararlılıkla kalması ve birlikte bu ülkenin tiranlarına inat en büyük uluslarası başarılara imza atmaktır. geçmişte ülke futbolunun içine eden zihniyetlerin eski günlere dönebilmek için güçlerini birleştirdiği şu günlerde bize düşen beşiktaşa sahip çıkmaktır. özellikle dün twitterda gördüğüm şenolgüneşistifa hastagı bilinçli bir şekilde beşiktaşlı olmadığı bilinen ne idüğü belirsiz tiplar tarafından çıkarılmış bir kampanyadır. aklıselim hiçbir beşiktaşlının bu tip neyi amaçladığı belli kampanyalardan bireysel olarak uzak durmasını salık vermeliyim.

    son olarak arda turan meselesine de kendimce bir yorum yapıp bu okuması uzun entyrime son vericem. arda turan sahada futbol oynamak istediği sürece bu ülkede yetişen en yetenekli futbolculardan biridir. kalitesi,kariyerine yaklaşabilen henüz yok. ama kendisini neden olduğunu anlamadığım bir şekilde mental olarak düşüş yaşadı. madridde olup barcelonada olmayan şey neydi bilemiyorum ama herneyse ardanın mental olarak zorlanmasına neden olduğu kesin. kariyerinde tekrar bir yükseliş arıyor. kendini tekrar kanıtlamak istiyor. doğru kişilerle çalıştığı kesin ama mentör olarak birilerinden yardım alıp sadece futbol sahasında performansı ile kendini kanıtlamak istiyorsa beşiktaşta yada dünyanın herhangi bir yerinde başarılı olabilir. ben beşiktaşa gelmesine aynı burak yılmaz'ın gelişi gibi karşı değilim. şenol güneş ile yeniden doğabileceğine inanıyorum. ama hiç arda ile anmak istemediğim gruplaşma, adam ayırma gibi şeyleri takımda yapacaksa ve takım huzurunu bozacaksa hiç gelmesin. avrupada devam etsin. futbol oynamak ve kendisini istemeyen galatasaray camiasına cevap vermek istiyorsa buyursun gelsin. bu konuda beşiktaş yönetimi de arda ile imzalanacak sözleşmeye özel maddeler koyabilir. özellikle medya ilişkileri konusunda. atletik özellikleri düşük fakat yeteneği ve tekniği tartışma götürmeyen arda doğru çalışırsa yine bu ligin en değerli oyuncusu kolayca olabilir. asıl soru arda bunu istiyor mu?

    beşiktaş ardayı alsa da almasa da forvet arkasına bir transfer mutlaka düşünmeli devre arasında. hatta iyiyse ve sözleşme sorunu yoksa yine sosa gelebilir. medelin arkayı süpürdüğü oğuzhan ve sosanın hücumu organize ettiği babel ve lensin kanatlardan aktığı bir beşiktaşta beni santrafor koysanız gol kralı olurum. tabii benteke ihtmalini filan hiç söylemiyorum. benteke gibi bir santrafor şenol hocanın elinde uçar.

    oldukça uzun ve okuması zor bir yazı oldu. buraya kadar sabırla okuyup gelen dostlara teşekkür ederim. enseyi karartmaya gerek yok. birbirimize sarılsak yeter. başta şenol hoca ve fikret başkan sarılsın. gerisi gelecek zaten. 2018 iyi bir yıl olsun hepimiz için. şimdiden iyi yıllar herkese.

  • beşiktaş

    uzun zamandır bu başlığa bir şeyler yazmadığımı farkettim azönce. oysa bende hemen hemen bütün renktaşlar gibi düşünmek için boş vakit bulduğum her anda kendimi önümüzdeki sezonun beşiktaş kadrosunu ve ilk onbirini hayal ederken buluyorum kendimi. artık aklımı toparlayıp son gelişmeler ışığında etraflıca bir değerlenirme yapmanın zamanıdır bence.

    peşinen söyleyeyim uzun bir entry olabilir. hatta bu konuda özeleştiri de yapıyorum. bende birkaç paragraftan uzun entryleri okurken zorlanıyorum,geniş zamanım olmadıkça okumuyorum. bu açıdan takipçi dostlardan özür dilerim ama konu beşiktaş olduğunda yazacak çok paragraf var.

    bu değerlendirmeyi yaparken önce kaleci mevzusundan başlamam gerek. fabricio transfer edildi sambadenin tavsiyesi ile. sahada performansını görmediğim hiçbir futbolcu hakkına peşin hükümlü olmadım,olmam. yd tabata üzerinden antep ile fahiş bonservis fesih bedeli üzerine anlaştığında bile" tabatanın bir suçu yok,bırakın futbolunu oynasın" demiştim. velhasıl katar liginin en değerli oyuncusu oldu tabata kaç sezondur. mesele katar liginin seviye düşüklüğü değil tabii ki futbolcuyu ödenen bonservis fesih bedeli üzerinden baskı yapılması ve rahatça futbola konsantre olmasının engellenmesi. bırakalım futbolcu işini yapsın. fabricio için de bence durum bu. önce bir görelim performansını. kaleci departmanı (önder özen soktu bu lafı da aklımıza) sambade ile oldukça sönük görünüyordu. şeklen tenis topları ile çok şık antremanlar yapılıyor gibi görünürken beşiktaş kalecileri sapır sapır dökülüyordu sahada. kaleciler ile yaşadığı sıkıntıları duymayan da kalmadı. alt yaş gruplarından da dişe dokunur bir genç kaleci bulamadı geçirdiği üç sezonda sambade. şurada da anlattığım gibi şenol güneş ve mehmet kulaksızoğlu gibi kaleci üstadları ile çalıştığı sezonda bile beşiktaş kalecilerden performans alamıyorsa sambadenin beşiktaş ile anlaşması artık değerlendirilmek zorundaydı ve doğru olan yapıldı. kendisine teşekkür edilip yerine hırvatistan milli takımı kaleci antrenörü olan eski kalecimiz marijan mrmic getirildi. şimdiden boykonun muhteşem performanslar sergilediğinin videoları düşmeye başladı kamptan. evet,artık beşiktaş kalecileri gerçek toplarla atılan sert şutlarla antremanlar yapıyor ve ben bu değişimin eldeki üç kaleciyi mutlaka üst düzey bir performansa çıkaracağını düşünüyorum. yani kazanan her türlü beşiktaş olacak.

    defans konusuna gelirsek. eldeki stoperler üzerinden konuşalım. kaldı ki şuan yapılan bir stoper transferi yok. rhodolfo, marcelo guedes (bonservisi alındı hannoverden) ve milosevic var. alexis delgado dün akşam itibariyle alaves kulübüyle anlaştığı için kamptan ayrıldı. pedro franco da millaniaros kulübü ile çoktan anlaşmış ve kadrodan ayrılmıştı zaten. milosevicin düşündülmediği söyleniyor. isveç olimpiyat futbol takımı kadrosuna alındığından kamptan ayrıldı zaten. mutlaka bir hatta iki transfer yapmak zorundayız stoper mevkisine. rhodolfo henüz tam olarak hazır değil haberleri geliyor. şampiyonlar liginde oynayacağımız düşünülürse mutlaka üst düzey bir stoper ve yedek oturması için alternatif bir stoper alınacak anladığım kadarıyla. şampiyonlar ligi için 15-21 yaş arası kulüpte oynamış 4 , ligde oynamış 4 toplam 8 oyuncu bildirilmesi gerekiyor. ismail köybaşı ülkede yetişmeydi,ayrıldı gökhan gönül geldi. serdar kurtuluş kulüpten yetişmeydi,ayrıldı. ben yerine yalçın ayhan'ın alınması gerektiğini düşünüyorum. bildiğim kadarıyla yalçın ayhan beşiktaş altyapısı çıkışlı. üstelik türkiye için oldukça yeterli bir stoper. bence bu yaz milli takımla birlikte fransada olması gereken oyunculardan biriydi. beşiktaş adına hem iş yapacak hemde kulüpten yetişme oyuncu statüsünü dolduracak bir oyuncu. bence mustafa pektemek'i çok beğenen abdullah avcı için iyi bir teklif olabilir mustafa pektemek-yalçın ayhan takası. tabii yalçın ayhan transferi olsa da üst düzey bir sol ayaklı stoper istiyor şenol güneş. ismi geçen oyunculardan salvatore bocchetti ve jeremy mathieu hem tecrübesi hemde sol ayaklı oluşu nedeniyle transfer radarımızda. umarım bu iki isimden biri transfer edilir.

    defans bekleri konusunda orta çağı kapatıp yeni çağı açtık diyecek kadar büyük bir değişim yaşadık. serdar kurtuluş artık beşiktaşın kadro seviyesinin altında olduğu için sözleşme uzatılmadı ve teşekkür edilip yollar ayrıldı. andreas beck'in yanına belki de uzun yıllardır türkiyeden yetiştiği halde mevkisinin tartışmasız en değerli oyuncusu olan gökhan gönül transfer edildi. yine sol bekte senelerdir uzun sakatlıklarına ve oyun içi verimsizliğine rağmen umutla yükselmesini beklediğimiz ismail köybaşı her ne hikmetse gökhan gönülle aynı maaşı alacak bir futbolcu olduğu fikrine kapıldı ve sözleşme görüşmelerinde bu maaşı talep etti. tabii ki beşiktaş yönetimi oynadığı 9 sezonda iki kez çapraz bağı kopan toplam 2 gol 3 asist yapan ismaile talep ettiği o maaşı vermedi ve yollar ayrıldı. yerine barcelonadan adriano transfer edildi. adriano hem tecrübesi hemde kalitesiyle beşiktaşın oynadığı her maça farkını yansıtacaktır. peki uzun vadede takıma yeni katılan bekler ne fark yaratır? geçen sezon şenol güneş beklerinin orta sahaya yakın yerleşmesini istiyordu. özellikle hücumda ve aslında top kaybedildiği anda. zira top kaybedildiği anda ismail ve beck hemen prese katılıyor ve kaybedilen topu en kısa sürede kazanıp defansı hücuma çıkarken dengesiz yakalamak amacındaydı. zamanında andreas beckle ilgili şunları yazmıştım. stoper tandeminin de orta sahaya oldukça yaklaştığı ligin ikinci yarısı bu alan daraltma oldukça işe yarayan bir sistem oldu. ama şimdi son çizgiye kadar bindirme yapmaktan çekinmeyen,orta ve şutları ile rakip birinci bölgede gol ve asistler yapabilecek oyun karakterine sahip iki hücum beki ile oynamak özellikle beşiktaş orta sahası ve stoperlerinin daha farklı pozisyon almasını sağlayacak. akışkanlık bakımından barcelonanın sergi busquets'in stoperlerin arasına yerleştiği 3-4-3 benzeri bir sisteme evrilebilir beşiktaş taktiği. şenol güneş bakalım bu yeni denklemi nasıl çözecek? sonuçta beşiktaş yönetiminin maaş bütçesinin artmasını göze alarak yaptığı bu kalite yükselmesi beşiktaşın hücum gücünü arttıracak şekilde dönüştürülmeli.

    orta saha ile ilgili sosa'nın ayrılması durumunda kilit oyuncu bence tolgay ali arslan. linkini verdiğim entryde belirttiğim gibi 6-8-10 tarzı bir dizilim ve paylaşım olacaksa orta sahada sosanın yeralmadığı kadroda tolgay'ın formu çok önemli. zira 8 numarada tolgay oğuzhanın sezon boyunca rakipten çaldığı topları neredeyse bir maçta çalacak ikili mücadele kazanma gücüne sahip. tabii ki geçen sezon muhteşem bir sezon geçiren sosanın ayrılmasını hiç istemem ama ailevi nedenleri bahane göstererek (belki biraz da menajerlerin gazına gelerek) ayrılmak istediğini beyan etti. sosa beşiktaşta geçirdiği iki sezonda performansı üzerine koyarak yükseliyor. aslında sosa beşiktaş için bir on numaradan fazlası. zira bundan iki sene önce yazdığım şu entryde belirttiğim gibi sosa oyunun sadece hücum tarafında değil, defans kısmında da elinden geleni yapmaktan imtina etmiyor. ikil mücadeleye giriyor,topun arkasına geçiyor,prese katılıyor. bu yönüyle oğuzhan özyakupun da oyununun defolarını kapatıyor. oğuzhan geçtiğimiz sezonu 9 gol 7 asist ile bitirebildyse bunda aslan payı o çıktığında alanını kapatmak üzere paylaşan sosa ve atibadadır bence. sosayı değerli yapan tabela katkısı kadar takımın defansif aksiyonlarına katılmaktan kaçınmaması. umarım sosa takımda kalır. ama kalmazsa da oraya bu görevleri yapmayacak,üçüncü bölgede eli belinde dolaşmaktan başka bir iş yapmayan sıradan bir on numara alınmaz umarım.

    kanat hücumcularımız da genel olarak kalitemiz iyi. gökhan töre takımdan ayrıldı. bu konuda çok üzüldüğümü söyleyemem. zira bence biz gökhan törenin kariyer zirvesini gördük slaven bilic'in son sezonunda. geçtiğimiz sezon keyifsiz olduğu ve sezon sonu takımdan ayrılmak istediği çok belliydi zaten. sezonun ikinci yarısında ricardo quaesmanın yükselen performansı gökhan töreyi neredeyse unutmamıza yol açtı. takımdan tamamen ayrılması sanırım en çok kerim frei için iyi olacak. zira artık üçüncü altenatif konumundan ricardo quaresmanın nefesinin bittiği her maç oyuna girmek için kenarda numarası yanarken görecek kendisini. kerim aklını tamamen beşiktaşa verir ve oynamak için ısrarını hocaya yansıtırsa büyük bir patlama yaşayacağı bir sezon bizi bekliyor olabilir. ben yıllardır kerim frein forvet arkasında kenarlarda oynadığından çok daha etkili olacağını düşünenlerdenim. nitekim kendisi de forvet arkasına alışık olduğu için geldiği sezon kenarda oynayabilmek adına antremanlar yaptı. kenarda başarılı mı derseniz pek emin değilim. geçtiğimiz sezonlarda etki ettiği maçların hemen hepsinde kendisini orta sahanın ortasından topla hareketlenirken gördük. zaten ben ocak 2015'te şunları ve nisan 2016'da şunları yazmıştım kerim'in santrafor arkası oynaması konusunda. sosa'nın olası ayrılığı sonrası şenol güneş kerimden yıldıray baştürk performansı alır mı hep birlikte göreceğiz. olcay şahan sol açıkta yeri garanti gibi haberler geliyor sol açıkta ama aras özbiliz'in bu sezon fark yaratacak oyunculardan biri olacağına inanıyorum. topla oldukça hızlı,tekniği çok üstdüzey aras kariyerinin durağanlığından kurtulmak istiyorsa en doğru hocayla çalışıyor olacak bu sezon. sosa ayrıldığı takdirde duran topların başına geçmesi en muhtemel oyunculardan biri de bence aras olmalı. kariyerinde serbest vuruş golleri var.

    santrafor için geçtiğimiz sezon bitmesin istedik beşiktaşlılar olarak. mario gomez bize öyle bir santrafor profili çizdi ki yerini karakter olarak doldurmak neredeyse imkansıza yakın. attığı 26 gol, yaptığı asistler bir yana özellikle şampiyonluğa yürümeyi neredeyse unutmuş beşiktaş camiasına özellikle ligin kritik haftalarında verdiği soğukkanlı mesajlar çok etkili oldu. ülkeyi derinden etkileyen darbe girişimi olduğu gün ajanslara beşiktaşın mario gomez ile bir sezon daha anlaştığı haberi düştü. ama ondan sonraki günler öyle yakıcı ve insanların gözünde kötü intiba bırakıcı bir şekilde gelişti ki mario gomez tekrar kararını gözden geçirmek zorunda kaldı. nihayetinde beşiktaşta kalmak istemediğini beyan etti. henüz bir takımla anlaşamamış olması hala umutlarımızı yeşil tutsa da ben mario gomez&beşiktaş hikayesinin içip içip gece 3'te arayan eski sevgili kıvamında yürüyeceğini düşünüyorum. mario gomez beşiktaş günlerini çok özler, kim gelirse gelsin yerine biz de onu çok özleriz. ama hayat bu ; filler tepişir çimenler ezilir. bizi mario gomezden eden bu darbe girişimine bir lanet te buradan okumuş olalım.

    önümüzde bizi bekleyen bir sezon var. mario gomez ayrıldığına göre beşiktaşın santraforuna tek adayım şurada belirttiğim gibi samuel eto'o. bu fikrimin birkaç nedeni var. biri ve en önemlisi samuel eto'nun faal futbolcular içerisinde en başarılı ve en tecrübelilerinden biri olması. beşiktaşın bu sezon şampiyonlar ligi ve ligi içine alan uzun maratonunda geçen sezondan daha kritik virajları olacak ve bu virajlarda daha ciddi kırılmalar yaşayabilir. ancak samuel eto gibi bir tecrübe bu kırılma anlarında takımı etrafına toplayıp "kendinize gelin" mesajını verebilir. üstelik ersan'ın takımdan ayrılmasından sonra bence daha da ciddi bir uzaklaşma yaşayan takımiçi gruplar (gurbetçiler,yabancılar vs) eto gibi birleştirici bir unsur ile tekrar birlikte vakit geçirmekten daha keyif alır hale gelebilir. eto'nun antalyasporda türk futbolcularla ve çalışanlarla girdiği diyalogları ve pozitif tavırlarını düşününce eto bu noktada beşiktaş için elzem diye düşünüyorum. sahaiçi katkısı bence drogbanın galatasaraya verdiği katkıdan da yüksek olur. çalıştırdığı takımlardan gol kralı çıkarmakla ünlü şenol güneş'in de etodan maksimum faydayı alacak hücumsal etkinliği sağlayacağınan eminim. bence etonun bir etkisi de linkini verdiğim entryde belirttiğim gibi oynanması garanti 46 maçta etonun nefesi yetmeyeceğinden cenk tosun'un tamamen bir köşeye itilmesi mümkün olmayacak. cenk tosun geçtiğimiz sezondan daha fazla süre bulmalı bu sezon. demba ba ve mario gomez ile çıktığı antremanlardan mutlaka yararlandığını düşündüğüm cenk tosunun etodan edineceği tecrübelerle türk milli takımı için tartışılmaz oyuncu seviyesine çıkabilecek bir kaliteye sahip olduğunu düşünüyorum.

    kadroda artık tamamen gereksiz duruma düşen ve bütün sezonu yatarak geçirdiği halde fıtık ameliyatı için sezon sonunu bekleyen ve sezon başı hazırlık kamplarını bilerek kaçıran mustafa pektemek artık takımdan bir şekilde uzaklaştırılsın. zira kenarda zıpkın gibi ömer şişmanoğlu duruyor. ben ömer şişmanoğlundan uzun zamandır çok çok ümitliyim. haziran 2015'te yazdığım şu entryde de belirtmişim ömere olan inancımı. şenol güneş'in sorunlu oyuncuları tekrar futbola döndürdüğü bir ortamda yatarak para kazanmak yerine her kiralandığı yere koşarak giden ve elinden geleni yapan ömer şişmanoğlu artık bir zahmet hakettiği beşiktaş kadrosunda bulunma şansını mustafa pektemekten alır diye umuyorum. zira en kötü ömerin şenol güneş elinde +10 golü var bence.

    toplarlarsam. önümüzdeki sezon finansal fair play ile ilgili anlaşmamızın bittiği sezon. yani bu sezonda şampiyonluk çıkarabilirsek beşiktaşın önü inanılmaz açılır bundan sonra. şampiyonluk kazanan takımdan ayrılan oyuncular olsa da benim gönlüm rahat. çünkü başkan ve yönetim beşiktaşın hakkını son kuruşuna kadar korumaya yeminli. barcelona kulübünün yöneticileri adriano transfer görüşmeleri sırasında 4 milyon eurodan açtıkları kapıyı 600bin euroya tamam diyerek kapatıyorsa bu bence büyük başarıdır. beşiktaşın hakkını savunan adamı bende savunurum. bu noktada şenol güneşin belirlediği mevkilere gerekli transferlerin eninde sonunda yapılacağına inancım tam. işin yönetim kısmında bir sıkıntı yok. teknik direktör kısmından sanırım artık hepimizin tamamen eminiz. şenol güneş geçtiğimiz sezon hakettiği şampiyonluğu resmi olarak kazandı ve camianın gözünde rüştünü ispatladı. gelen haberler kendisi ile iki yıllık yeni sözleşmenin imzalandığı yönünde ki çok başarılı bir karar. bu hem hocanın elini rahatlatır hem de başka takımların hoca hakkında girişimlerini durdurur. kafası rahat şenol güneş kendisini tamamen sahaya verirse (ki kamptan gelen haberler hocanın tamamen kendini futbola verdiğini doğruluyor) beşiktaş takımının bu sezon tekrar şampiyon olması kaçınılmaz. ben şenol güneşe çok güveniyorum. eldeki oyuncuların performansını yükseltebilmeyi başaran, futbol oynamak isteyen herkese adaletiyle formayı veren, yıllardır beşiktaşta görmek istediğimiz akışkan hücum futbolunu ve bol golü bizlerden esirgemeyen şenol güneş bence teknik direktörlük kariyerinin sonuna kadar beşiktaşın başında kalabilir.

    oldukça uzun bir yazı oldu. sonuna kadar okuyan dostlara teşekkür ederim. herzaman söylediğim gibi bunlar benim görüşlerim,sizinkileri de duymak isterim.

  • andreas beck

    andreas beck için oldukça sığ bir düzlemde yürüyen "iyidir kötüdür,hücumcudur defans bekidir" tartışmalarını tebessümle izliyorum doğrusu.

    5 aralık cumartesi gecesi kayseri deplasmanında oynadığımız ve 1-2 galibiyetimiz ile sonuçlanan maç sonrasında beck uzatılan mikrofonlara "çok mutluyum, çünkü sarı kart almadan maçı tamamladım. galatasaray bizim için çok önemli. teknik direktörümüz görev verirse galatasaray maçında sahada olacağım." dedi. bu cümleler maç öncesinde futbolcunun kart sınırında olduğunu bildiği anlamına geliyor. kayserispor maçı boyunca her hareketinde kart ceza sınırında olduğunu kart görmemesi gerektiğini hatırladığını gösteriyor. böyle önemli bir maç öncesi beşiktaş adına çok zor geçen bir maçta defans oynayan bir futbolcu için ciddi bir zeka göstergesi olan bir hareket bence bu. bu çapta bir zekayı bir defans oyuncusunda görmek gerçekten çok zordur. transferinde emeği geçenlere teşekkür edelim.

    her ne kadar oldukça sığ bulsam da ucundan bucağından bir parça bulaşayım beck'in hücum desteği tartışmalarına. sanırım burada bir arkadaş yazmıştı beckle ilgili kahvehanede bir maç esnasında duyduğu yorumu. maçı izleyen kahve sakinlerinden biri beck için "bu da fazla alman" demiş. çok doğru. beck biraz fazla alman. geçmişte bir defans bekinden raki yarı sahada taç çizgisine yakın ayağına gelen her topu ceza sahasına ortalaması beklenirdi.çünkü çift forvetlerin ve pivot santraforların zamanıydı o zamanlar. artık rakip yarı sahadayken topu kendi takımınızda kalması çok çok daha değerli. ekstra bir pas daha denemek,topu biraz daha hızlı paslaşabilip daha fazla boş alan aramak ve rakibi hataya zorlamak çok daha elzem. beckten eski 3-5-2nin kanat bekleri performansı bekleniyor ama günümüz futbolunun gerçekleri ve beşiktaşın taktik anlayışı hiç te beckten böyle taleplerde bulunmuyor. andreas beck hemen her atakta rakip yarı sahaya bindirmesini yapıyor,pas oyununa katılıyor. onun hücum alanında doğru alanlarda olması hem hücumun genişlemesine hemde paslaşacak istasyonun artmasına neden oluyor. ama körü körüne ayağına gelen topu en az altı fizikli rakibin ve kol avantajı ile kalecinin arasında kafa topuna vurma olasılığı bulunmayan mario gomeze ortalamıyor ki bence çok doğru. o ortayı yapıp kalecinin kucağına topu teslim etmek yerine bir esktra daha pas yapıp başka bir boş alanı zorlamasına yardımcı oluyor takımın. gerektiğinde,verdiği pasın gol olacağına inandığında (mario gomeze yerden verdiği gol pasını hatırlarsınız) pasını atıyor. ona orta denmez,ancak uzun pas denir. pas yüzdesinin yüksek olması gerektiği bu yeni futbol ikliminde bence çok değerli bir oyun katkısı var beckin. defansif anlamda her an konsantre. asla ofsayt çizgisini bozduğuna yada arkasına adam kaçırdığına şahit olmuyorsunuz. yani asli işini tamamen yerine getirirken yapsa da olur yapmasa da dediğimiz işi yani hücum katkısını da çok başarıyla yerine getiriyor. kendisinden günümüz dünya futbolunun gerçeklerinden bihaber taraftarın beklentileri dani alves performansı ise beşiktaş kadrosunu da la masia çıkışlı barcelona kadrosu ile bir tutuyor demektir ki o zaman bence gerçeklikten uzak bir hayal dünyasında yaşıyor demektir o renktaşlar.

    bundesliga 1den kazandığı tecrübesi,futbol aklı ile beşiktaşa büyük katkı veren andreas beck'in istanbulda yaşamaya başladığından beri türkçe öğrenmek üzere özel ders aldığını da görmek beni hiç şaşırtmadı. gerçekten rus asıllı alman futbolcu sanırım biraz fazla alman.

  • mario gomez

    27 eylül 2015 beşiktaş fenerbahçe maçında attığı iki golle beşiktaşı galibiyete taşıyarak takımının uzun yıllardır yaşadığı "derbi galibiyeti alamama" kompleksinden kurtarmış winner karakterli alman golcüdür.

    özellikle attığı ikinci golde bruno alves'in gibi fizikli bir stoperin markajından kurtularak gökhan törenin pası atacağı yere yaptığı koşu ve vuruş için doğru pozisyon alışı ve gol olacak yere oldukça darbeli yaptığı kafa vuruşu tam bir "fox in the box" olduğunu gösterdi bana.bütün bu üstdüzey meziyetlerinin yanında oyundan alınırken takımı ateşlemek için yaptığı hareketlerle ne kadar beşiktaşa yakışan bir futbolcu olduğunu , maç sonu söylediği gayet mantıklı sözler ile büyük bir futbolcu olduğu kadar kaliteli bir karakter olduğunu da kanıtladı.

    beğenirsiniz beğenmezsiniz ama fikret orman'ın özellikle son iki sezonda futbolcu transfer ederken "karakter olarak ta beşiktaşa yakışmalı" kriteri beşiktaşa çok değerli futbolcular kazandırdı. jose sosa,andreas beck,rhodolfo ve en son mario gomez transferlerine bu açıdan da bakınca ne kadar doğru karakterlerin beşiktaşa transfer edildiğini görebiliyoruz.

    mario gomezi beşiktaşa kazandırmak için emek veren herkese ne kadar teşekkür etsek az.

  • şenol güneş

    varlığını duyduğum fakat hiç izleyemediğim şu videoda seulden ayrılırken oyuncuları tarafından uğurlanışı var şenol hocanın. 2009 yılında oradan ayrılıp trabzonsporun başına geçeceği dönem.hatta videoda da "yarın antremana çıkıcam" diyor. videoyu izleyince başkası adına gururlanmak ne demek ilk defa hissettim. 11 saatlik uçuş mesafesinde,bambaşka bir kültürde,hiç bir kelimesini anlayamadığın bir dilde tamamen takım çalışması ve doğal olarak insan odaklı bir iş yapmaya gitmişsin. geçirdiğin sürede iz bırakmış olmalısın ki futbolcuların sana saygı ve sevgisinden uğurlamaya gelmiş havaalanına. aynı dilde tek kelime diyalog kuramamış insanların üzerinde büyük bir etki bırakmış şenol hoca. onlar bile sizden çok şey öğrendik hocam diyorlar. o anda bile şenol güneş birşeyler anlatmaya,birşeyler öğretmeye çalışıyor ve bence bu sezon beşiktaş soyunma odasında da çokça çınlayacak bir cümle kuruyor; "kendinize güvenin,korkmayın.korku aklın katilidir."

    hocayı izledikçe köy enstitüleri mezunu idealist bir öğretmeni izliyormuş gibi hissediyorum. ego yok,hayatının her anını bir kelime daha öğretmeye adamak var. abartı yok,sadelik var. yaptığı işi en doğru şekilde yapmaya çalışmak var.şov yapmak yok,akıl yürütmek var. şan,şöhret yok,bilimsellik ve akılcılık var. ben yok, biz var.

    şenol güneşe saygı duymamak mümkün değil. ülkemiz için tecrübelerinden faydalanabileceğimiz renkler ve takımlar üstü bir konumda olması gerekirken ligde hala şampiyonluğu var mı yok mu diye boş tartışmalar içerisindeyiz. çok yazık.

  • beşiktaş

    gerçekçi bir analiz için biz beşiktaşlılara birden çok done veren (bkz: 16 ağustos 2015 mersin idman yurdu beşiktaş maçı)nı ve sezonun henüz başı olmasına rağmen geri kalanı için umutlarımızı değerlendirmek için çok güzel bir gün bugün.

    dün akşam sahaya kalede tolga, sağ bekte andreas beck sağ stoperde rhodolfo sol stoperde ersan adem gülüm sol bekte duşko tosic , ön liberoda atiba önünde oğuzhan, sağ açıkta gökhan töre sol açıkta olcay şahan forvet arkası ricardo quaresma ve santraforda cenk tosun başladı. bir çoğumuz için beklenen kadronun beklenmeyen tek parçası quaresmaya özgürlük sağlanmış serbest oyuncu rolüyle forvet arkası pozisyonda başlamış olmasıydı.

    beşiktaş geçen sezondan farklı olarak neleri doğru yaptı bir inceleyelim. geçen sezon slaven bilicin en çok eleştirdiğimiz yönü kompakt takım olma isteğiyle hücum planı olmayan bir takım karıştırmasıydı. tamam,özellikle görev aldığı ikinci sezonda cidden sahada çok oturaklı durabilen,kompakt yapısını maç boyunca bozmayan,sıkı bir takım yarattı. bunu sağlayabilmek adına sağ ve sol beklere karşı sahaya geçmeme zorunluluğu getirdi ve böylece onların efektifliklerini en hafif tabirle öldürdü. takım boyu uzamasın diye defansın öne çıkmasını isteyeceğine santraforunu orta sahaya çekerek rakip ceza sahasına adam gönderme opsiyonlarını iyiden iyiye azalttı. kanat hücumcularında sadece gökhan töreye serbestlik tanıdı. golü çoğu zaman tesadüfe bıraktı. geçtiğimiz sezon boyunca maç başına kaleyi bulan şut istatistiğimizin 1,8 şut olması tesadüf değildi. tamam,sıkı bir takımdık. topa hükmetmiyor ama gol de yemiyorduk. nadren bulabildiğimiz pozisyonları gol yapabilecek yüzdeye sahip demba ba gibi bir santraforumuz vardı.sezonu erken açmanın etkisiyle sezonun %85ini iyi götürdük ama son nefeste darmadağın olup şampiyonluğu neredeyse sezonun tamamında hiç ortalıkta gözükmeyen galatasaraya ikram ettik.

    dün akşam oynanan 16 ağustos 2015 mersin idman yurdu beşiktaş maçı yeni dönemin ve aslında şenol güneş etkisinin izlerini fazlasıyla taşıyordu. yeni transferler kampın önemli bir bölümünde takıma katılamasalar da genel anlamda dizilişin,saha içi paslaşmaların,hücum setlerinin,hücum özgürlüklerinin adı konulmuş gibiydi. özellikle mersin sıcağı göze alınarak baskın bir şekilde başlayıp erken skor avantajını bulma konusunda ki tercih kesinlikle çok doğruydu. öyle ki maç başladıktan 10 saniye sonra cenk tosun kaleye ilk şutunu gönderdi.

    şenol güneşin beşiktaşında ilk dikkat çekmek istediğim nokta sağ ve sol beklerin desteklediği hücum varyasyonları. sanki basketbolda tahtaya çizilmiş hissiyatı veren hücum setleri izletti bizi dün akşam beşiktaş. bu uzun zamandır bu ligde ilk kez rastladığım durumdu. kesinlikle çalışılmış,üzerine emek verilmiş bir şekilde,sakince,akıllıca ve dikine pas varyasyonları ile sanki yıllardır birlikte oynuyormuş gibi paslarla mersin takımı allak bullak edildi. bunda mersinin kadro kalitesi olarak kötü olduğu söylenerek beşiktaşın hakkı yenmeye çalışılıyorsa da kulak asmayın. ortalama kadro kalitesi bu ligin 13 takımında aynı. üstelik mersin yine bu ligin 13 takımı gibi orta sahada pas yapmayan çalışan beşiktaşa kendi orta sahasını kalabalık tutarak pres yaptı ama hemen her preste top başka tarafa yönlendi beşiktaş pasörleri tarafından. dün akşam bu ligden 13 takım arasından kim olursa olsun ortalama bu skordan aşağı kurtulmazdı beşiktaşın elinden. siz mersin kötüydü goygoyuna aldanmayın. istatistikler yalan söylemez. siz beşiktaş ön liberosu atibaya 51 pasta 50 isabet oranı ile pas yapmasına izin veriyorsanız bir zahmet beş golün santrasını da yaparsınız. beşiktaşı yenecek takımın beşiktaştan çok daha etkin bir hücum hattı ve daha fazla nefesi olmalı.

    beklediğim gibi çok pres yapmadı beşiktaş. sadece topun arkasına geçmesi gerektiği anlarda (ki şenol hoca daha sakin oynamamız gereken dakikalar diye özetledi o dakikaları) topun arkasında doğru pozisyon aldı ve sete set oyunda rakibine hücum fırsatı vermedi. pres yapmayan beşiktaşın top kendisindeyken dikine ve etkili paslaşması her seferinde kendisine alan boşalttı. aslında oldukça tanıdık bu hızlı ve isabetli pas ritmi. mükemmel denebilecek yeryüzündeki tek takım olan alman futbol milli takımı son dünya kupasında topun futbolcularında kalma süresini 3,4 saniyeden 1,1 saniyeye kadar çekmiş ve elini kolunu sallaya sallaya dünya kupasına uzanmıştı. beşiktaş temel mantık olarak topun futbolcuların ayağında kalma süresini kısaltarak hızla rakibin ikinci ve üçüncü bölgesini geçmeyi amaçlıyor. en doğru gol açısı yakalanana kadar paslaşıp (dikkat ettiyseniz geçen sezon rakip ceza sahasına giremeyen beşiktaş dün akşam rakip ceza sahası içinde paslaşıyordu) hızla yer değiştiriyor ve hücumcuları arasında ciddi akışkanlık sağlıyordu. devamı yer ve alan değiştiren beşiktaş hücum hattı maçın son anına kadar bundan vazgeçmedi. sadece bu oyunun temelinde yer alan adam yani oğuzhan özyakup çıktıktan sonra biraz duraksadı ama maç o esnada mersin idman yurdu için bitmişti.

    peki beşiktaş bu mükemmel oyunu oynamaya çalışırken hiç mi hata yapmadı? tabii ki yaptı. hata olmasa gol yemezdi zaten beşiktaş. ikinci ve üçüncü bölgede aktif paslaşmaya çalışırken pas hataları yada rakibin presi ile top kaybettiğinde defansta eksik yakalandı ve yavaş olan stoper ikilisinin arasına adam kaçırdı. öyle ki birinci mersin golünden önce üç defa arkaya adam kaçırdı beşiktaş defansı ama hata hiçbirinde kendilerinde değildi. burada asıl hata beşiktaş ikinci ve üçüncü bölgesinde oynayan futbolcularının top kaybedildikten sonra hemen topun arkasına geçmekten imtina etmesiydi. oysa top kaybedildiği anda en kısa sürede herkes yarı sahasında pozisyonunu alsa rakibin pas kanalları kapanır,araya top atması engellenir. bu tür takım refleksleri birlikte ilk resmi maçına çıkmış bir takım için henüz erkendir. zamanla yerine oturur.

    bireysel performansları bir teknik direktör ne kadar arttırabilir konulu bir bilimsel çalışma var mı bilemiyorum ama türkiyede olacaksa o çalışmada ilk adı geçecek türk teknik direktör şenol güneştir. futbol oynamak isteyen herkes adilce alacak formasını dedi ve sözünde duruyor. bir çoğumuz mario gomezi dün ilk onbire yazardık ama şenol güneş sezon bittiğinde almanyada özel hoca eşliğinde sezon öncesi güçlenme çalışmalarına başlayan cenk tosunun çoktan haketti formayı vererek onure etti. cenk tosun da formayı çoktan hakettiğini herkese kanıtladı.

    aslında bu dün akşam maçı izlerken aklımda başlığı belli olan bir beşiktaş değerlendirmesi vardı. başlığı " bir anka kuşu gibi yeniden doğanlar" olacaktı. beşiktaş kamuoyunda artık pek kredisi kalmayan ve gerçekçi olalım bir çoğumuzun işini yapmak yerine konuşmaya zaman ayırdığını düşündüğümüz tolga zengin,slaven bilic'in görmezden geldiği oğuzhan özyakup, bir çoğumuzun beşiktaş ilk onbiri için yetersiz gördüğü ve çinden gelen teklifi içten içe kabul etmesini beklediği ersan adem gülüm, bir çok maçta son beş dakikaya beşiktaşa ipten almayı sığdırdığı halde gereken ilgiyi ve formayı alamayan cenk tosun şenol güneş tesviyesinden geçip ligin ilk maçında ilk onbirde forma buldu ve hemen hepsi "henüz herşeyin bitmediğin" bence kanıtladı. 16 ağustos 2015 mersin idman yurdu beşiktaş maçı özelinde bireysel performansları değerlendirip bu uzuuun entryi sonlandırayım.

    kaleci tolga zengin; tolga zengin belli ki forma için oldukça hırslanmış. artık hepimizi irrite eden yüzündeki ağrı ifadesini silmiş. maçta da yetenekleri ve kapasitesi ölçeğinde maçı iyi idare etti. ama sanırım bir çoğumuz da farkındayız ki bu takımın birinci kalecisi eğer aklını başına bir an önce toplarsa cenk gönendir. defansın arkasına bir çok top sarkıyor. sadece çizgide duracak bir kaleci beşiktaşı oldukça zor durumlara sokabilir. mutlaka libero kaleci görevi görebilecek bir kaleci gerek. beşiktaşın halihazırda kadrosunda bu adam bence cenk gönen. tabii kendisi hala beşiktaşta forma rekabetinde yeralmak istiyorsa.

    sağ andreas beck; yorumlara baktım ama bir çok arkadaş yetersiz olduğunu filan söylemiş. aynı maçı izlemedik sanıyorum diye düşündüm. bu maliyete böyle bir tecrübe satın almış olmak bence muazzam. ben beşiktaş sağ bekinde (roberto hilbert de dahil) uzun zamandır ilk defa bek oynamayı bilen bir futbolcu gördüm. elinden geldiği kadar ataklara katıldı. ters kademe yaptı ki sanıyorum beşiktaşın dörtlü defans kurgusu oynadığı günden beri ters kademe yapabilen ilk sağ beki andreas olabilir. tam olarak ne bekleniyor bir sağ bekten bunun adını bir koymak gerek. dani alves performansı bekleniyorsa bu biraz zor. ama ben beşiktaşın bu düzeninde andreas beckin fazlasıyla yeterli olacağını düşünüyorum.

    sağ stoper rhodolfo; bu brezilyalı at hırsızı yüz ifadeli (betimleme sevgil dostum (bkz: bis morgen)'e ait) stoper kardeşimiz beşiktaşın yıllardır defansta eksikliğini hissettiği sertliği tek başına gidermeye aday. çok doğru pozisyon alıyor. kafa toplarına hakim. tek eksikliği hızı. ama dünyada bu boyu bu kadar uzun olup hızlı olabilen stoper maalesef yok. doğru yerde durmasını,doğru zamanda hamle yapmasını bildiğinden büyük bir sıkıntı yaşayacağını düşünmüyorum. daha öncede söylediğim gibi net iyi transfer.

    sol stoper ersan adem gülüm; doğrusu sezon başından beri sol stoper için ilk onbirde ersanın oynayacağı söyleniyordu ve ben biraz yadırgıyordum bu durumu. ersanın hem mental hemde temel stoperlik görevlerini yerine getirme konusunda ciddi eksiklikleri olduğunu düşünüyordum. aslında hala aynı fikirde gibiyim ama dün akşam ki performansı gayet iyiydi. durması gereken yeri gösterecek bir stoper partneri (rhodolfo) artık var. pozisyon alma konusunda sıkıntıları aşarsa hızı ve sertliği ile beşiktaşın ve şenol güneşin sol ayaklı stoper ihtiyacını karşılayacak gibi görünüyor. sanıyorum bu sezon sonunda ersan hakkında da "küllerinden doğma" temalı değerlendirmeler okuyacağız.

    sol bek duşko tosic; şüphesiz dün akşamın bence en beklenmedik performansının sahibiydi tosic. yine bir çok beşiktaşlı dost tosici kaybettiği bir toptan dolayı bütün üstdüzey maç performansını görmezden gelerek eleştirmiş ama haksızlık ediyoruz gibime geliyor. tosic mersin sıcağında maç son dakikasında dahi son çizgiye bindirme yaptı. çok doğru pozisyon alıyor,pas oyununa katılacak kadar düzgün bir bileği var ve beşiktaşın hızlı top çevirme oyunu sayesinde boş kalan önündeki rakibin sağ kanadını her an bıkmadan usanmadan bindirmeler ile yıpratıyor. sezonda maç kaçırmaması ile ünlü tosic bence kadronun diğer sol bek adaylarını forma için daha çok bekletecek gibi.

    ön libero atiba hutchinson ; muazzam bir performans daha. 51 pas denemesinde 50 başarılı pas. geldiği sezonkine benzer sahanın her yerinde görebildiğimiz bir atiba. gerçekten muazzam. hep boşa çıkarak pas opsiyonu oldu. aslında oğuzhanın yapması gereken defanstan top çıkarma işini gayet iyi kotardı. tek korkum bu performansı sezona yayacak gücü kendinde bulamaması. umarım kendisini yedekleyecek bir oyuncu alınır.

    orta saha oğuzhan özyakup; aslında bugün kendisi hakkında yazdığım değerlendirmeyi burada paylaşsam bütün söylediklerimi tekrar etmiş olmam sanırım. muazzam performans ama bekliyordum ve doğrusu şaşırmadım. çalışınca oluyormuş ozi.

    ofansif orta saha ricardo quaresma; bu bölgede oynaması beklenen bir durum değildi. doğrusu ben kerim frei ile başayabilir hoca diyordum ama şenol hoca quaresmanın yeteneklerinden faydalanmak istedi. hepimizin kabul edeceği bir şey var ki bu quaresma üç yıl önce takımdan ayrılan adamdan çok çok daha olgun. hala top gevelediği oluyor belki ama hocanın verdiği talimatlara uymak için elinden geleni yapıyor. ofansif orta saha daha hızlı ve daha basit oynamayı gerektiren bir mevki olduğundan her istediğini yapamadı ama tekniği o bölgede sırıtmayacağının garantisini hepimize verdi. gerçi bir süre sonra darbeden dolayı üst adelesinde sıkıntı oluştu ve ikinci yarı sahaya çıkamadı ama önemli değil. bize artık kendine oynamayacağını,iyi bir takımın önemli bir parçası olabileceğini gösterdi. bence bu bize yeter. geçtiğimiz sezon portekiz liginde 50 tane isabetli orta yapan bir adamdan bahsediyoruz. mutlaka fark yaratacaktır uzun lig maratonunda.

    sağ açık gökhan töre; bir tek ben mi farkettim yoksa gökhan töre biraz mutsuz mu? slaven bilic zamanında kendisine verilen özgürlük yeni teknik direktör ile pek verilmeyecek gibi. dişlinin kendisi değil bir parçası olduğunu en kısa sürede anlamalı. sosa döndüğünde formasını olcaya,quaresmaya yada kerime kaptırabilir. daha hızlı ve basit oynayabilir. önemli olan dişlinin bir parçası olduğunu kabul etmesi.

    sol açık olcay şahan; quaresma transferinden sonra herkesin kadroya yazmaktan vazgeçtiği olcay hepimize "ben buradayım" dedi bence dün akşam. iki asist,bir gol. şenol güneşin beşiktaşa oynatmak istediği bu yeni hücum varyasyonlarında golü düşünen,gole koşan oyuncu kenarlarda dolanan oyunculardan çok çok daha önemli. topsuz oyunda herzamanki gib çok iyiydi. kadronun değişmez bir oyuncusu olmasa da mutlaka fark yaratacak bir oyuncu olacaktır. her zaman olduğu gibi. attığı gol yakın mesafeden olması nedeniyle pek önemsenmese de bence çok usta işi bir dokunuştu. tebrikler olcay. devam.

    santrafor cenk tosun ; yine bugün kendisi hakkında bir şeyler karaladım. tekrara düşmek istemiyorum. bu yüzden rica etsem şu yazdıklarımı okur musunuz? teşekkür ederim. hem size,hem de bize pazartesi gününe umutla başlamamıza vesile olan cenk tosuna.

    yine pek kimse bahsetmiyor ama kerim frei bulduğu kısacık süreye bence oldukça usta işi vuruşla atılmış güzel bir gol sığdırdı. bu tür katkılar hep söylediğimiz 70 gol barajını aşmak adına çok önemli. unutmayın 70 gol şampiyonluk yürüyüşü demek. şimdiden kaldı 65.

    necip uysal şenol güneşin skoru tutmak için trabzonsporda yaptığı defansın önüne ceyhun gülselam hamlesinin 2015 beşiktaş versiyonuydu. necipte yeteneği ve futbol bilgisi ölçüsünde sahada elinden geleni yaptı. fark yarattı diyemem ama zaten o değişiklik fark yaratsın diye değil fark yaratmasın diye yapılmış bir değişiklik nihayetinde.

    mario gomez henüz hazır olmadığı demeyelim ama kendisinden daha hazır başka bir arkadaşı olduğundan yedek oturdu. bence bu da çok doğru bir hamle. böylece hem gomez olası bir sakatlıktan korundu hemde beşiktaşın üzerinde gomez gol atmadı baskısı kalkacak. maç ritmini bulup formayı aldığı takdirde iyi gününde olmadığı anda cenk tosunun kenarda olduğunu bilecek ona göre oynayacak.. üstelik uzun maratonda kısmen bir rotasyon hamlesi de gomezin uzun süreli sakatlanmasını engeller. sanırım kimse bundan sonra geçen yıl demba ba sakatlandığında "ne yapacağız" gibi bir psikolojiye düşmez. hem gomez demba ba'nınn geçen sene kupa maçları dahil oynatılıp ezildiği kadar ezilmez hemde (umarım olmaz ama ) sakatlık durumunda yerine kim oynayacak sıkıntısı yaşamayacağız. zaten bu gidişle cenk tosun bu sezon 15 gol yapar. ikinci santraforu 15 gol (mümkünse üzeri) atabilmiş bir beşiktaş o çok bahsettiğim 70 gol barajını yıkar geçer.

    dün gece maç bittiğinden beri (afedersiniz ama) aptalca sırıtışı (benim gibi) yüzünden eksik olmayan beşiktaşlı dostlar; bu sezon umarım artık kendimizi şampiyonluk yolunda hissedeceğimiz,buna herkesi inandıracağımız,son nefesimize kadar şampiyonluğu kovalayıp bu defa alacağımız bir sezon olacak. takım buna inanmış. siz inandınız mı?

  • beşiktaş

    beklenen mario gomez transferinin gerçekleşmesinden sonra çil yavrusu gibi dağılmış her bir taraftarını tekrar beşiktaşlılık şemsiyesi altında toplayabilmiş kulübümdür.

    artık hepimiz son üç sezonda olduğundan çok daha umutlu bir sezon başlangıcı göreceğimize inandığımızdan kadro değerlendirmesi yapmak için hava ve saha şartları müsait bence. öncelikle geçen sezona göre değişen ilk şey teknik direktör oldu. beşiktaşın türkiyenin en büyük kulüplerinden biri olduğunu ve her yıl tek hedefinin şampiyonluk olduğunu idrak edememiş,her ne olursa olsun premier lige kapağı atmaktan başka bir şeyi hayal etmeyen slaven bilic takımdan kendi isteğiyle ayrıldı. fakat bu defa geçmişte teknik direktör ayrıldığında da üzerine konuşulabilecek bir takım bütünlüğümüz hala mevcut. kompakt oynamaya çalışan,hatlar arasındaki mesafeyi uzatmamaya maçın her anında dikkat eden bir takım bıraktı bilic bizlere. her ne kadar futbolcuların hepsinde performans sıçramaları yaratamasa da takımın genel performansını belli bir düzeyin altına inmemesini sağladı. eleştirilecek bir çok yönüne rağmen kupasız ve hatta kupa hayali bile kuramadığımız iki sezon yaşatmasına rağmen slaven bilice emekleri için teşekkür edip onu hayali olan premier lige uğurladık ve önümüze baktık.

    beşiktaşın yeni teknik direktörü kim olacak diye düşünmeye başlamıştık ki şenol güneş ismi dolaşmaya başladı. muhtemelen slaven bilic'in ayrılacağını bildirdiği dönemden hemen sonra şenol hoca ile görüşülmüş takımın bütünü ve alınabilecek bonservissiz oyuncular hakkında fikiri alınmışt . her ne kadar bilic ayrıldıktan sonra "avrupada hoca arıyoruz" filan dese de yönetim aslında sanıyorum şenol güneş ile anlaşılmıştı. bir çok kaynaktan dusko tosic transferini ısrarla şenol güneşin istediği söylendi ve hatta bende tosic transferini duyduğumda şurada şenol güneşin beşiktaşla anlaştığına kanaat getirmiştim. beşiktaş kamuoyu şenol güneş ile ilgili nasıl bir kabul gösterir diye bir kamuoyu yoklaması yapıldı anlaşma açıklanmadan önce ve bingo. şenol güneş türk futbol camiasının en tecrübeli ve en çok saygı duyulan teknik direktörlerinden biriydi ve aslında bir takım için sadece bir teknik direktörden fazlasıydı. geçmiş trabzonspor macerasında şampiyonluğu son maçta kaçırmış, türk milli takımı ile ikinci kez katıldığımız dünya kupasında üçüncü başarısı elde etmiş , dünya kupasının en başarılı teknik direktörü seçilmiş,tekrar döndüğü trabzonsporda şampiyonluk yarışını kazanmış fakat kupası gaspedilmiş sonrasında geçen sezon bursasporda yine çok başarılı bir sezon geçirmiş ve hiçbir şey olmaz denilen kadrodan milli takıma sayısız oyuncu kazandırmıştı. çalıştırdığı her takımda vasat altında gezinen futbolcu performanslarını en pik noktalara ulaştırma hedefini koyan ve işin tuhafı bunda farklı kulüplerde farklı futbolcular ile defalarca kez başarılı olmuş bir hoca şenol güneş. transferle gelecek katkıdan daha fazlasını eldeki malzeme ile alabileceğine inanan bu eğitimci insan futbol oynamak isteyen her futbolcusuna performans pikleri yaşatmış ve bir çoğunun milli takımın değişmezleri arasına girmesine vesile olmuştur. her ne kadar vakur bir biçimde bu bireysel performans artışlarını futbolcuların kendi başarısı olarak addetse de beraber çalıştığı bir çok futbolcu size kariyerinin en kilit noktasının şenol güneş ile çıkışa geçtiği sezon olduğundan bahsedecek ve hocayı saygıyla anacaktır. şahsen bende şenol güneş & beşiktaş birlikteliğinin tam kan uyumu görülebilecek muazzam bir birliktelik olacağını şu,şu ve şu entrylerimde söylemiştim. doğrusu resmen açıklandığı andan beri büyük bir heyecan duyuyorum bu birliktelikten dolayı.

    şenol güneş göreve gelir gelmez kolları sıvadı ve geçen sezon kadroda yer alan antrenör kadrosundan bilic ile ayrılan nikola jurcevic, edin terzic ve milenjo rak hariç diğer değerli antrenörlerin takımda kalması için ciddi bir çaba gösterdi. takımdan ayrılma talebi olan jose sambade ile bizzat kendisi görüşerek görevine devam etmesini istedi ve bu çaba sambadeyi takımda tuttu. yine bilic'in tercümanlığını yapan halil yazıcıoğlu ile daha önce trabzonsporda birlikte çalıştığından dolayı göreve başlamadan önce dahi görüştü ve onun kalmasını istedi. bireysel performans antrenör dolu arslan da takımda kaldı ve bundan bende çok memnunum doğrusu. yine geçtiğimiz sezon özellikle liverpool maçlarında yaptığı çok doğru analizler ileturu geçmemize vesile olan analiz uzmanı eren şafak takımda kaldı. bilimsel bir kurul olarak aslında hiç tartışmalı olmaması gerekirken haddinden fazla polemiğe karışan ertuğrul karanlık ile yollar ayrıldı,yerine milli takım doktor olan sarper çetinkaya geldi. antrenör kadrosunun eksik ve sorunlu bölgelerde eski futbolcumuz tamer tuna, şenol güneşin 2007den beri yardımcı antrenörlüğünü yapan odtü kökenli değerli spor bilimci şeref çiçek, ispanyada çeşitli kulüplerde yıllarca görev yapmış ispanyol kondisyon antrenörü miguel peiro montanana , daha önce a milli takımda da kaleci antrenörü olarak görev yapmış kaleci antrenörü mehmet kulaksızoğlunun katılımıyla giderildi.

    futbol takımının kadro yapılanması da ciddi bir çalışma sonucu neredeyse tamamlandı. geçtiğimiz sezon takımda bulunan ve aslında çok başarılı bir sezon geçiren demba ba çinden aldığı oldukça iyi teklif sayesinde takımdan ayrıldı. üstelik alındığı fiyatın neredeyse iki katına. emekleri ve ortaya koyduğu pozitif karakteri için kendisine teşekkür edip uğurladık ve yerine beklenenin aksine kimsenin tartışamayacağı bir kariyeri ve kariyerinde eski günlerine dönüp alman milli takımı kadrosuna tekrar dönme hedefi olan mario gomezi aldık. hepimizinde kabul ettiği gibi gomez 112 yıllık beşiktaş kulübünün en kariyerli santraforu. üstelik yanılmıyorsam demba banın maaşına sözleşme imzalandı. kariyerinde sayısız kupası ve başarısı olan gomez bölgesinin ve hatta takımın lideri olabilecek liderlik vasfına ve takım olarak çok ihtiyacımız olan kazanma karakterine sahip bir golcü. "fox in the box" tabirinin sözlük karşılığı olan alman santrafor şenol güneşin de bildiğim kadarıyla çalışacağı en kaliteli santrafor olacak. fernandao gibi bir sezon önce kimsenin tanımadığı bir adamdan türkiye ligi gol kralı çıkartan şenol güneşin mario gomez ile neler başarabileceğini düşününce heyecanlanmamak elde değil.

    şenol hocanın ilk basın toplantısında kadroda öncelikle sayısal eksiklik olarak gördüğü sağ beke transfer istemişti. bu bölgeye bence çok değerli bir karakter ve tam bir takım oyuncusu transfer edildi. bundesliga 1de 243 maça çıkmış,yıllarca kaptanlık yapmış andreas beck için şurada yazdığım gibi net iyi bir transferdir. özellikle beşiktaş futbol takımının geçen yıl defansta yaşadığı tecrübe eksikliğine ilaç gibi gelecek tecrübede olan alman futbolcu karakter olarak da takıma olumlu katkı yaptığı bulunduğu bu kısa sürede. sol bek ve sol stoper içinde daha şenol güneş gelmeden önce bonservissiz transfer edilen duşko tosic oldukça yararlı bir transferdir ve beşiktaşın türkiye ligi hedefi için yeterlidir. ayrıca ramon motta'nın dengesizliği ve ismail köybaşının varken yok gibi davranması sol bekte sıkıntı doğuruyordu ama tosic devamlılığı ve defansif sertliği ile bekleneni yapacak bu da beşiktaşa fazlasıyla yeterli olacaktır. aslında bir futbolcunun mevkisinde pek te şapkadan tavşan çıkarmasına gerek olmayan iki mevki olan sağ ve sol bek transferleri olması gerektiği gibi hallolunca asıl eksik olan stopere takviye gerekti ki bence bu konuda çok doğru bir transfer yapıldı. luiz rhodolfo dini gaioto namı diğer rhodolfo beşiktaş stoperlerinin yıllardır rakip santraforlara gösteremediği "burası benim ve sen buraya giremezsin" sertliğini ve inancını gösterecek çapta ve donanımda bir stoper. transfer gerçekleştiğinde yazdığım şu entryde belirttiğim gibi hem maliyet hem yaş hemde fiziki özellikleri ile 10 üzerinden bence 9luk bir transferdir. nasıl bir etki yaratacağını lig başlayınca göreceğiz.

    sol açık için çeşitli futbolcuların adı geçse de beşiktaşın içip içip eski sevgilisini arayanların kulübü olduğunu kanıtlarcasına gidip ricardo quaresma ile sözleşme imzaladık. şurada quaresma ve transferi ile ilgili genel fikirlerimi anlattım zaten. şuana kadar kampta gayet olumlu bir profil çizen quaresma artık takım için yararlı olmak istediğini ve borcunu kapatmak için geldiğini kanıtlar nitelikteydi. devamlılıkla ilgili sorunlarını aştığını gösterir iki sezon geçirdi portoda ve umarım beşiktaşta da aynı devamlılığı gösterecek ve başarılı olacaktır. umarım karşısında üç kişi gördüğünde aralarına topla daldığını görmeyecek, yaptığı isabetli orta ile asist yaptığına şahit olacağız. çünkü ancak o durumda formayı alabilir. kamptan gelen haberlere göre kerim frei ritminin bulmaya başladı. her ne kadar formayı kaptırdı dense de olcay şahanda aşırı çalışkan haliyle formayı quaresmanın elinden alabilir. quaresma denilince aklıma artık beşiktaşın ihtiyacı olan yıldız değil beşiktaşa ihtiyacı olan yetenekli tecrübeli kanat oyuncusu geliyor. umarım öyle olur.

    tolgay ali arslan oldukça şanssız bir şekilde sakatlandı ilk kampta. hazırlık kampları başladığından beri tadımızı kaçıran tek haber onun sakatlığı oldu zaten. hepimizin şenol güneş orta sahasına direk yazdığı adam olan tolgayın yeri henüz boş. şenol güneşin atiba veya serdar kurtuluş ile defansın önünü kapatmayı düşündüğü ilk onbirde 8 numara oynayacak bir oyuncu henüz kadroda görünmüyor. omuz sakatlığı nedeniyle ameliyat olan veli kavlak sağlıklı olsa dahi şenol güneşin isteyeceği pas devamlılığında olamayacağından zaten yeterli olamayacaktı. tolgay o 8 numarayı oynayabilirdi ama artık sakat olduğundan kadroda olmayacak. kadroda o mevkide oynayabilecek tek oyuncu oğuzhan özyakup . geldiğinden beri dönem dönem hep bize umut veren,maçlar kazandıran,oynadığı her maçta bir şeyleri değiştiren,geçen sezon hakettiğinden çok çok az süre almasına rağmen takımın en fazla asist yapan (11) oyuncusu olan oğuzhan özyakup şenol güneşin elinde ciddi bir sıçrama yapıp mevkisinde hem beşiktaşın hemde milli takımın değişmez oyuncusu olabilecek mi göreceğiz. ben bu konuda çok umutluyum. zaten oğuzhan şenol güneş ile de yükselemezse bu seviyede iki sezon daha oynayamayacaktır gibi geliyor bana. yine de oğuzhana rağmen ortalıkta dönen ciddi bir ozan tufan söylentisi var. ozan bursaspor ile maaşı dolayısıyla sorunlar yaşıyor. sözleşme iyileşmesi konusunda kendisine sözler verildlğini ve bursaspor kulübü tarafından verilen sözlerin tutulmadığını söyledi basına ozan. bence bu yaşta çok iyi biri potansiyel gösteren ve aslında ciddi sayıda lig ve milli maça çıkan bir oyuncu. gözlemlerine çok inandığım genç scout can çalışkanın ozan tufan ile ilgili twitter adresinde yaptığı şu karşılaştırmalı tanımı yazmadan geçemeyeceğim ; "gökhan inler oyunu yönlendirir,tempoyu idare eder. ozan tufan temponun kendisidir." gökhan inler ile anlaşılmış olmasına rağmen ozan tufandan haber beklenmesi şenol güneşin tercihinin ozan tufan olduğu fikri uyandırıyor bende. beşiktaşın orta sahada baskın bir pres ile oynamaya çalışacağını düşünüyorum. bu anlamda ozan tufan gençliği ile fark yaratacaktır. transferi gerçekleşirse önemli bir eşik atlanmış olur.

    şenol güneş bence futbolun en büyük üstadlarından biri olan louis van gaalin sözleriyle ile paralel düşünüp kadroyu "bir mevkide iki futbolcu olacak"şekilde tasarladı. bu mantıkla bugünlerde yani avusturya kampı dönüşünde halihazırda 26 kişi olan kadroda düşünülmeyen futbolcuların takas yada kiralama yoluyla uefa ve lig için istenen sayıya düşürüleceğini tahmin ediyorum. özellikle santrafor mevkisinde mario gomez birinci tercih görünen o ki cenk tosun da ikinci tercih olduğunda göre mustafa pektemek'in takas yoluyla gönderilmesi mantıklı gibi. yine stoper mevkinde pedro franco, alexander milosevic, rholodfo, ersan adem gülüm ve duşko tosic olduğundan sanırım franconun gönderilmesi söz konusu olabilir. bu kararı teknik ekip verecektir zaten.

    genel olarak sezon öncesi bende diğer renktaşlarım gibi umutluyum. oldukça yeterli ve alternatifli bir kadro kuruldu. takımın başında takımı performans olarak yükseltip yarışma içerisinde kalacak bir teknik direktör var. maçın final anlarını oynayacak tecrübede futbolcular satın alındı. sezonda oynayacağımız büyük maçlarda dizleri titremeyecak,derbilerde taç kazandığında değil maç kazandığında sevinecek,rakibin beşiktaş ilk onbirini gördüğünde "hangi birine önlem alalım" diyeceği bir kadro kuruldu. bence hava ve saha şartları beşiktaşın başarılı olması için uygun. öyleyse lig başlasın bir an önce.