earendill28
profili

  • ev şeklinde yapılmış kekin çökmesi

    (bkz: emlak balonu)

  • sağcılarla solcular arasındaki en büyük fark

    solcular solcu olduklarını açıkça söylerler. sağcılar, eğer aktif siyasette falan değillerse sağcıyım demezler. “abi bugün siyaset konuşmayalım, bunlar bizi aşar, devletimiz milletimiz. siyaset pis iş. futboldan bahsedelim, zaten ben ne sağcıyım ne solcu, kim iyiyse ona verelim” filan gibi şeyler söylerler.

  • asteğmen astsubay ilişkisi

    ben de askerliğini asteğmen olarak yapmış gruptan biriyim. aylarca başlıkta yazan şeyleri yaşadım. bir şekilde idare ettik, bazen abi dedik, bazen hocam demelerine gözyumduk, problem çıkmadı.

    ama ben gene de en son şunu yaptım. yedeksubaylığın son bir ayında teğmen oluyorsunuz malum. ben de hemen taktım rütbemi, çoğu asteğmen umursamazken. bir tane de ray-ban damla gözlük almıştım zaten. son bir ay vakit buldukça gözlükleri takıp kışlada teğmen olarak gezdim paso. tanıdığı biri olmayınca kesin yedek subaydır diye tahmin edip selam vermemeye kalkan astsubayları falan fırçaladım. eli ayağına dolananlar filan oldu. sonuçta yasal hakkım. yani bir 10 gün subay gibi subaylık yaptım, bölük dışında tabi. bölükte gene hocam-abicim.

  • kyk borçlarının silinmesini istemeyenler

    kyk borçlarının neden silinmemesi gerektiğini anlayamayan bir adamın üniversite diploması çöptür. adam bunun altın günü gibi bir mekanizma olduğunu, kendisine verilen kredinin okurken eli daralmasın diye ona geçici verilmiş, emanet bir nakit desteği olduğunu anlayamıyor ve o parayı neden kendisinden sonrakilere devretmesi gerektiğini sorguluyor, "paraya niye el koyamıyorum, niye bende kalmıyor, benden öncekiler bana devretti diye neden ben de kendimden sonrakilere devretmek zorundaymışım ki" diye yorum yapıyor.

    bu yorumu yapan insan gerçekten kamuya ait bir paranın gaspından bahsettiğini anlayamıyorsa yazık, bugüne kadar ne okumuşsa. bu adamdan ne millete ne devlete, kimseye fayda gelmez. adam topluma karşı sorumluluğunu inkar ediyor. gerekçe de öğrenci olması.

  • 20 ocak 2022 iyi parti milletvekilinin tweetleri

    anlam veremediğim tweetlerdir. çünkü herkesin bildiği gibi hem ankara hem de istanbul’da belediye başkanlarının etrafı iyip’lilerce çevrili durumda. ankara’da mansur yavaş zaten chp listesinden seçilmiş iyi partili gibi bir şey. etrafına aldıkları da onlar. istanbulda da ekrem imamoğlu iyip’e finansal olarak çok yardım ediyor deniyor, ki ben bunu çok yerden duydum ve bu yanlış olsa akşener imamoğlunun yüzünde rabbi yesir görmezdi.

    bu vekil ya saf, olayın içinde değil; ya da kafa karıştırmaya çalışıyor

  • 27 ocak 2021 elon musk erdoğan görüşmesi

    asıl kendi muhatabı olan biden’la veya ekibiyle herhangi bir şekilde görüşemeyen, biden’ın başkanlığı kazanmasını tebrik etmesine rağmen biden’ın aylardır geri dönüş bile yapmadığı bir liderin kendi kitlesine uluslararası etkiye sahip bir görüntü çizmek için başvurduğu basit halkla ilişkiler numarasıdır.

  • gandalf vs harry potter

    gandalf vs dumbledore veya frodo vs harry potter olması gereken karşılaştırmadır. bir kitabı da okuyup gelin arkadaşım.

  • laptop kamerasını bantlayan insan

    yakında bantlamasına gerek kalmayacak adamdır. çünkü yeni laptoplarda kameranın yanında takılı olarak kapatıcı kendi aparatı beraber geliyor. bant gibi çözümlere gerek yok.

    bu insanları küçümseyenler de umarım daha ciddiye almaya başlar böylece.

  • avast vs kaspersky vs eset vs norton

    eskiden hepsi bilgisayar dergilerinin verdiği promosyon cd’lerden falan otomatik kurulumla sızıyorlardı, ama şimdilerde geliştiler, internetten bulaşıyorlar. makinedeki ram’in yarısını doldurup hızı 3’te 1’e düşürüyorlar.
    özellikle norton’un bulaştığı makine bir daha iflah olmaz. çok dikkatli olmak lazım bunlara karşı.

  • aldattığı bahanesiyle kocasının öldürüğü kadın

    "köpeğin adamı ısırması haber değeri taşımaz, adamın köpeği ısırması haber değeri taşır" özdeyişi ile neden "tesettürlü" kelimesine yer verdiği anlaşılabilecek başlıktır. tesettür, bunu giyen herkes böyle olmasa da, dini bir bilinçlilik ifade eden bir giysidir, din de evlilik dışı ilişkiyi şiddetle yasaklayan bir ahlaki değerler seti vaaz eder. kimse başörtüsü takmadığı için "hayat kadını ruhlu" olmaz elbette, veya taktığı için otomatik olarak eşine sadık birisine de dönüşmez. burası elbette böyle. ama hayvanseverler derneği başkanının kürkle dolaşması, sivil hayatında greenpeace üyesi olan bir kişinin profesyonel hayatında nükleer atıkları okyanusa döken bir geminin kaptanı olması, işçilerin sgk'sını yatırmayan patronun sosyalist bilmemne partisi ilçe başkanı olması, ülkü ocakları derneği başkanının aynı zamanda kürt olması vs gibi tuhaf çelişkiler haber değeri taşıyabilir. bu başlıktaki de bu çelişkili yaşantıların mikro ölçekteki örneklerinden biridir.

    aslında ilginç de bir örnek, çünkü toplumda her türden insanda ahlaksızlık olabileceğini, pek çok kişinin tesettürü sadece aileden çevreden gördüğü için taktığını, dışarıdan görülmediği sürece de hiç bir dini kuralı umursamıyor olabileceğini böyle böyle anlıyoruz. yoksa karısı kendisini aldattığı için öldüren adam aslında günümüzde haber değeri bile taşımıyor pek.

  • halk bankası

    ben olsam direk alabildiğim kadar dolar alır, sonra atm atm gezip dolarları çekerdim. pek çok kişi geri alınır falan demiş, ama bunun olabileceğini sanmıyorum. bu bir ticaret ve ben kaçtan satacaklarını bilemem, akşam saatinde hayvan gibi marjlar uygulamayı bilmiyorlar mı, kur günün her saati değişmiyor mu, bazen çok azalıp bazen artmıyor mu? ben onu bilemem. ben dolar fiyatlarına bakıyordum, halkbank da bu fiyattan satıyor, demek ki trump erdoğan’ı aradı ve özür diledi, size ford’u ve gm’i gönderiyorum yeni fabrika kursunlar dedi, dolar düştü. ben ne bileyim.
    belki de halkbank’ın çok acil türk lirası ödemes geldi, hızlı şekilde az bir miktar dolarını ucuzdan satıp akşam saatinde nakit elde etti.

    bunların hiç birini bilemem. banka doları kaçtan satacağını kendi belirliyor ve oraya yazdığı fiyata da ok diyorum, alıyorum. bitmiştir. öyle her “yanlışlıkla oldu, geri alalım”a inanmam ben, belki yanlışlık değildi, bence değildi.

  • ata binmede ve ok atmada zirvede olacağız

    buradan anlıyoruz ki yerli araba olayında çuvallıyoruz ve s400'leri satmaktan da vazgeçtiler.

  • 15 yaşın üstündeki doğumlar yasaya uygun

    medeni kanun'a göre 17 yaşından önce evlenilemez. ancak hakim izniyle 16 yaşa kadar düşürülebilir deniyor. yani yasal ve tıbbi olarak 16 yaş + 9 ay 10 gün'den önce çocuk doğarsa bu evlilik dışı bir çocuk olur. 15 yaşın altında doğuruyorsa hamileliğin başlangıcı olan ilişki 14- yaşlarda yaşanmış evlilik dışı bir ilişki demektir. bu yaşlarda , yani reşit olmayan birisiyle evlilik dışı ilişkiye girip hamile bırakmış demektir. kanun 15-18 yaş arası kişiyle cinsel ilişkiye girmeyi bile şikayete bağlı olarak kovuşturulması gereken suç olarak görüyor. ki orada hamilenin şikayetçi midir, değil midir, doğum paniğinde bunu ifade edecek bir imkanı yokken bunun emniyete haber verilmesi elbette zorunludur ve gereklidir. çünkü rızası dışında girilen bir ilişkide ceza 2-5 yıldan başlıyor.

    kaldı ki doğuma geldiğinde 15 yaşın altında olan bir kişinin ilk ilişki sırasında 15 yaşından, hatta 14'ten küçük olduğu açıktır ve suçtur. bunu anlamayacak ne var?

    http://www.haber7.com/…esit-olmayanla-cinsel-iliski

  • bir erkeği adam edip başkasına kaptırmak

    burada nasreddin hoca'dan bir fıkra gelsin.

    hoca'nın bir dönem cimriliği tutmuş, tasarruf yapmak için eşeğine verdiği yemi azaltmaya karar vermiş. 1 ay öyle yapmış. sonra, bu kadar yem de fazla, biraz daha kısayım, demiş. 1 ay da öyle gitmiş. biraz daha, biraz daha, derken eşeğe her gün yarım avuç yem verir olmuş. derken eşek ölmüş.

    sonra hoca demiş ki; tüh, tam da yemsiz yaşamaya alışmışken öleceği tuttu.

    kıssadan hisse, adamın çekip gitme sebebi belki de onu adam etme sürecinizdir, bunu düşündünüz mü?

  • zafer çağlayan hakkında tutuklama kararı verilmesi

    bilmeyenler için türkiye bm'nin yaptırım kararlarına zaten uyuyordu. uymadıkları, abd'nin iran'a karşı tek taraflı uyguladığı ek yaptırımlar. bu da siyasi bir konu en nihayetinde. yani müttefikiniz (abd'den bahsediyorum, hala karıştıranlar varsa) karşı kamptaki (rusya liderliğindeki takım) ülkelerden birine karşı bir mücadele veriyor, burada siz bağımsız bir ülkeyseniz sizi kimse o mücadeleye katılmaya zorlayamaz. hukuken bu durum böyle, fakat siyaseten de abd sizden bunu isteyebilir, bu desteği vermezseniz o da siyaseten gerektiğinde (atıyorum, kıbrıs konusunda rumlara destek vererek) size çizik atabilir. normalde senin bakanını veya hükümetini "hukuken" sorumlu tutamaz.

    bu yüzden ben devletin başında olsam belki başka bir şey yapardım, ama x hükümetini de abd ile neden ayrı politika izledi diye suçlamam. bağımsız bir ülkeysek bu bizim dış politika tercihimiz. kendi adıma türkiyenin iran ile doğalgaz ticareti yapmasından rahatsız olmuyorum.

    fakat durum bundan ibaret değil. şundan ötürü. türkiye "ben bağımsız bir ülkeyim, bm yaptırımlarına uyuyorum, abd'ninkilere ise uymak zorunda değilim, en ucuz doğalgaz irandaysa gider oradan alırım, yaptığım uyuşturucu, silah vs ticareti değil, normal bir iş" deseydi, sonra da ticaretini açıktan yapsaydı ahlaken sorunlu durumda olmazdık.

    ama o noktada değiliz. etkili ve yetkili kişilerimiz bu ticarette milyarlarca dolarlık para transferi için rıza zarrab gibi ilişkileri karanlık bir adama el altından ve gizli bir görev vermişler, yani her ne yapılmışsa (kamuoyu olarak maalesef yeterli ayrıntıya sahip değiliz ama, buradan da anlıyoruz ki) göğsünü gere gere yapılacak bir iş değilmiş. ve asıl sorun şu ki bu işleri yaparken de parayı "sistem içine sokmak" için oradan altın alıp, burada bozdurup, şurada euro'ya çevirip, oradan dubai'ye gönderip, oradan, dolara çevirip, oradan bilmemnereye göndermek gibi 500 tane alengirli yoldan gidilmiş. ne için? paranın izini kaybettirmek için. ve bilin bakalım, sonuç ne olmuş? amerikan finansal sisteminin içinden de parayı geçirmişler, dolara vs de çevirmişler, hatta yanlış hatırlamıyorsam bu tür bir sebeple ziraat bankasının new york şubesini de abd'de uyarıp müfettiş gönderdiler. kara para meselesiyle ilgili usulsüz işlemler sebebiyle.

    işte bu tip bir şey yapınca da abd de diyor ki, sen benim ülkemde, benim finansal sistemimde benim kara para aklama olarak gördüğüm işleri yapamazsın. nitekim abd olaya müdahil olma imkanı kazanıyor ve zafer çağlayan için tutuklama kararı çıkarabiliyor. yani olayı siyasi bir tercih değil, kendisine karşı işlenen bir suç formuna sokabiliyor o noktada.

    aslında hepimizin kullandığı kredi kartları, visa master bunlar bile en sonunda amerikan sisteminin parçaları. iban sistemi kendi kendine kurulmadı, buna birileri önayak oldu. bütün bu entegrasyonlar yapılırken sisteme dahil olan her banka girişte sözleşme imzalarken her şekilde kara para ile mücadele anlaşmalarına da imza koyuyor. uluslararası finans sisteminde kara para ile mücadele sistemine bir yerde takılmadan iz bırakmadan ve abd'ye yakalanmadan hareket etmeniz şekil a'da olduğu gibi imkansız aslında. işte o zaman abd de müdahil oluveriyor, diyor ki bu olay iki ülke arasında değildir.

    eğer doğalgaz karşılığı paraları altına çevirip, altın külçelerini kamyonet arkasında van'dan iran'a götürüp boşaltsaydık çok daha temiz bir iş olabilirdi. ama yaptığımız bu değil, demek ki olay bundan ibaret değil.

    daha kolay anlaşılması için şöyle söyleyeyim. afyonda haşhaş ekip eroin üretip iran'a kamyonla gönderirseniz bu ticarete kimsenin karışamayacağını belki iddia edebilirsiniz. ama afyon'da haşhaş ekip eroin üretip sonra izi bulunmasın, izi kaybolsun diye bunu gemiyle önce dubai'deki bir limana, oradan uçakla new york'taki bir gümrüğe gönderseniz, gümrükte yakalanmadan geçseniz, oradan kamyonetle nevada'ya, oradan chicago'ya, oradan uçakla iran'a falan göndermek gibi işlere kalkışsanız ve sonra abd bu eroinin izini sürüp nevada'da bir kontrolde yakalasa, "biz onu iran'a gönderecektik, abd'yi ve uluslararası yasaları ilgilendirmez" diyebilir misiniz?

    bütün bunlara ek olarak zafer çağlayan ve başka bakanlarla ilgili bu konuda yolsuzluk iddiaları var ve bunların üstü kapatıldı türkiyede. ama masumdurlar diyebilmek mümkün değil. yani olay göğsümüzü gere gere yaptığımız bir dış politika tercihi değil. öyle olsa savunalım. ama ortada ne mantıkla yapıldığını bilmediğimiz bir kara para aklama işi ve rüşvet vs var, hoş olmayan işler döndüğünü anlamak zor değil. demek ki bu konu, bir şekilde türkiye vatandaşlarının da aleyhine öğeler içeriyor ki, üstü kapatılmış.

    kısacası, türkiyenin iran'dan doğalgaz alıp bunların parasını ödemesinde hiç bir sakınca görmüyorum. ama müttefikin olan abd (=dünyanın en güçlü ordusu ve ekonomisi) bu konuda rahatsızsa bunu siyaseten iki defa düşünmen de gerekebilir. ve abd, kendisiyle beraber hareket etmeyen ülkeleri, kendisiyle beraber hareket etmeye zorlamak için bu konuda vereceğin açıkları teknik imkanlarla izleyip bulup kullanıp seni çok zor duruma düşürebilecekse (şekil b) gizli kapaklı ve rüşvetli yollardan bu olayı aşmaya çalışmak sadece kendi başına bela açman demektir.

  • kader belliyse neden dua ediliyor

    kader allah'ın olacakları bilmesi demektir. bunun da sebebi allah'ın zamana ve mekana bağlı olmamasıdır. aynı anda her yeri gördüğüne nasıl inanıyoruz, bunun gibi aynı anda bizim için geçmiş ve gelecek olan her şeyi de gördüğüne inanıyoruz. evrene/dünyaya dışarıdan bir küreye bakar gibi bakıp nasıl gördüğüne inanıyoruz, zaman da onun dışarıdan baktığı, ancak bizim için akıp giden, bizim için geçmiş-bugün gelecek şeklinde geçerli olan bir şey. biz geçmişi biliyoruz, bugünde yaşıyoruz, geleceği ise bilmiyoruz, ama omnipotent ve zamanın mekanın ötesinde bir tanrının geleceği bilemeyeceğini düşünmemeliyiz. biliyor olması da onu yapmak zorunda olduğumuz anlamına gelmiyor. kaderdi, alınyazısıydı, şuydu buydu, hepsi allah'ın bu "bilmesine" yapılan atıflar, metaforlar.

    çok da karışık değil, ama insanlar da bunları yanlış anlayıp kendi kendilerine köpürtüyorlar. başına ne gelirse gelsin, "yaa, işte olacağı varsa oluyor, bişey yazılmışsa o öyle olur" diyen, bir şeyler ters gittiğinde de "e, demek ki kısmetimde yokmuş, kısmette yoksa ne kadar zorlasan olmuyor" tadında deyimler üreten, hatta "olmuyorsa olmuyor, demek ki böylesi hayırlı, çok da zorlamamak lazım o zaman" gibi yaklaşan insanlar var, halbuki bu mantıkla belki de kaderinde 9 kerede "kader böyleymiş" deyip yılmamak, 10 kez denemek vardır, 10. denemende olacağı yazılıdır, diye de düşünülebilir. bunlar tamamen totolojik şeyler. sen geleceği bilmediğin için pratikte kader yokmuş gibi, ne yapıyorsan ona göre sonuç alacakmışsın gibi davranmanda hiç bir sakınca yok. allah'ın zamandan münezzeh olması senin özgür iradeni kısıtlamıyor. ama tam da böyle düşünülüyor. "allah zamandan bağımsızsa, buna aşkın bir varlıksa benim özgür iradem kısıtlıdır" gibi çocukluğumdan beri anlayamadığım bir mantık kuruluyor.

    o yüzden dua etmende bir sakınca yok, bu, sizin onları özgür iradenizle yapmadığınız anlamına gelmez. uydudan bir trenin ilerleyişini canlı izliyorsunuz diyelim. biraz önce nerede olduğunu gördünüz, biraz sonra nerede olacağını, hangi durakta duracağını da görüyorsunuz. makiniste "seni uydudan izliyorlarmış abi, hangi durağa gittiğiniz ne hızda olduğunu takip ediyorlarmış" diye bir haber gitse adam "ee, o zaman frene gaza basmayayım, nasılsa kaderimiz belli, tarifemiz böyleyse duraktan kaçış yok, elbet bir gün varacağız, o durağa varacağın belliyse sen ne yaparsan yap, artık o değişmez" filan böyle şeyler yumurtlamaya başlasa?

    sonra biri gelse, "abi, hem uydudan izleniyoruz diyorlar, hem niye gaza basıyoruz, madem belli gideceğimiz yer, biz robot muyuz abi, westworld'de mi yaşıyoruz, gerçekten gaza kendi isteğimizle mi basıyoruz, yoksa uydudan mı bastırtıyorlar, cevap bulamıyorum" dese...

    bir başkası gelse ve tamamen aynı mantıkla "kimse uydudan izlemiyor, bak çok bastım, hızlandık, bak az bastım yavaşladık, uydudan izleselerdi basabilir miydim, kafama göre basıyorum, demek ki uydudan izlenmiyorum, bunlar hep eski efsaneler" dese

    yani uydudan geçmişiniz ve geleceğinizle izleniyor olmanız, evreni, zamanı mekanı her şeyi yaratan bir yaratıcının varlığına inancın doğal bir sonucu. bu, sizin iradenizin kısıtlı olduğu anlamına gelmiyor. arada bağlantı yok.

    o yüzden dua da edebilirsiniz. zaten ettiniz, kabul de oldu veya olmadı, sadece bunu siz bilmiyorsunuz. o yüzden ne isterseniz yapmanızın sakıncası yok.

  • bitcoin

    bitcoin başlığının altına durmadan, "konu bitcoin değil asıl önemli olan blockchain" diye yazıp duran bazı arkadaşlar var. bunu daha kaç kere tekrarlayacaklar merak ediyorum, yani bu başlık vw passat başlığı olsa orada da periyodik olarak "tabii burada asıl olay dizel motor teknolojisi, passatı mümkün kılan bu motorlar aslında, dizel motor teknolojisi insanlığa getireceği yenilik ..." gibi şeyler mi söyleyecekler. bunu neden blockchain başlığında tanımlamıyorlar, çözemiyorum.

  • mado'nun dostluğu bir yere kadar sanması

    o köpekler içeri girip başka müşteriye havlar, saldırırsa olan madoya olacaktır. köpekleri niye alıyorlar restorana gibi tepkilerle karşılaşacaklardır. bu yüzden yapılan bir ölçüde doğrudur. tabi üslup böyle olmamalıdır. bu biraz alaycı kaçmış, daha nazik bir yol bulsunlar.

    ama ben oturduğum restoranda köpek istemem. kedi hadi bi nebze, çünkü tehlikesiz. ama köpek olamaz. köpeğin finosu var, kangalı var. bir et yemeğine masaya çıksa rezalet asıl o zaman olur.

    ha, şimdi çıkar bunu hayvan düşmanlığına yorarlar, hiç de değil.

  • ysk yazılım mühendisinin itirafları

    inandırıcı olma çabası aşırıya kaçmış metindir. ben inanmadım. bence konuyu sulandırmak için fake bir metin hazırlamışlar, buradan yaymaya çalışıyorlar. böyle biri varsa çıksın, gerçek adıyla sanıyla itiraf etsin, işsiz kalmaz, kahraman olur, merak etmesin.

    şimdi bunu yaymaya başlayacak birileri. bir kaç saat içinde de fake olduğu açıklanacak, yayanların morali sıfırlanacak, yalancı çoban durumuna düşecekler. yemeyin artık bunları. mühürsüz pusulalara odaklanın.

  • 2 aralık 2016 dolar kuru

    bu iş, binali'nin üzerine kalacak gibi görünüyor. çünkü gerçekten dolar biraz daha yükselirse bir sorumlu bulunması gerekecek ve bu kişi de cumhurbaşkanı olmayacaktır, bunu hepimiz biliyoruz. çünkü cumhurbaşkanı sadece iyi giden şeylerin sorumlusudur ve kötü giden her durum iç mihraklar dış mihraklar falan yüzünden olmuştur.

    son günlerde zaten binali'nin ve ekibinin cumhurbaşkanıyla sürtüşme içerisinde olduğu çok söylenmeye başladı. bunu herkes duymuştur, bir haftadır buralarda da çok yazıldı.

    bence binali ve çeşitli bakanlar ihalenin kendilerine bırakılacağını anladılar. bu yüzden referandumdan önce ohal kalkması ya da ab gibi konularda erdoğanı sinirlendirecek açıklamalar yapmaya başladılar. olayda kopma alametleri belirdi gerçekten.

    ki böyle bir duruma da ihtiyaç var. çünkü ekonomi kötü giderken erdoğan'ın yalnızca başkanlık mitingi yapması aleyhine olurdu. buna bir altyapı lazım. düşünün, dolar 3.80 olmuş, 4 olmuş, insanların alım gücü düşmüş, vergiler benzin it gibi artmış, bazı firmalar batmış, işsizler artmış. krizin adı konmamış, ama kendisi yaşanıyor. başkanlık referandumu zaten bıçak sırtı. yüzde 50 görülemiyordu anketlerde, şimdilerde tek tük görülmeye başlandı. şimdi böyle bir atmosferde çıkıp "millet açken başkanlık derdine düşmüş" denebilecek görüntüyü verir mi erdoğan? ekonomi herkesin birinci derdiyken mitingde sadece başkanlık konuşulursa buna tepki ne olur?

    bu yüzden başkanlığı destekleyen bir de alt metin lazım. orada denecek ki "erdoğan masaya yumruğu vuracak, çünkü bu kriz hep çokbaşlılıktan, otorite kalmamasından, ekonomi yönetiminin ayrı ve başına buyruk olmasından oluyor" denecek. burada da başarısız yönetici pozisyonuna düşecek olan binali yıldırım ve şu anki bakanlar. bu adamlar, duruma göre ekonomiyi bu hallere düşüren adamlar ilan edilecek ve cumhurbaşkanı buna tepki veren, beceriksizlere karşı toplumun olaya el koymasını simgeleyen figüre dönüştürülecek.

    erdoğan zaman zaman bunu yaptı cumhurbaşkanıyken. hükümete yukarıdan bir muhalefet gibi mesafeli eleştiriler yapıp kendini ayrıştırdı. bunu davutoğlu zamanında çok yoğun yapıyordu, sonucu biliyoruz.
    binali zamanında ise ilk defa bu çocuk evlilikleri istismar olayında yaptı. binali tabii bu durumdan epeyi rahatsız olmuş. yasa geçmediği için değil. cumhurbaşkanının böyle bir anda manevra yapıp mesafe koyması ona başına gelecekler hakkında ipuçları verdiği için. bu yüzden hükümetten iki haftadır çatlak sesler çıkıyor.

    ihale binaliye bırakılacak arkadaşlar.

    not: bu entry'i 2 dolar 2016 başlığı bu konuya çok da uygun görünmediği için (bkz: ekonomik krizin binali'nin üstüne kalacağı gerçeği) başlığına taşıdım. burada beğenen arkadaşlara teşekkür ederim.