agactan inen maymun4
profili

  • yetenek mi çalışmak mı başarıya götürür sorunsalı

    ikisi de değil.

    özgüven başarıya götürür.
    eminim birçoğunuz hayatında bir kez olsun "ya bu salak nasıl oldu da bu pozisyona geldi?" ya da "bu cahil nasıl oldu da benden çok kazanıyor" diye kendinize sormuşsunuzdur.

    cevabı: aptal özgüveni.

    yapılan araştırmalar göstermiş ki; aptal özgüveni hem yeteneğin hem de çok çalışıp çaba göstermenin önüne geçmekteymiş.

    ben demiyorum, araştırmacılar diyor.

    edit: nerde kim diyor diye mesaj atanlar oluyor. arkadaşlar 2012-2014 yılları arasında izlediğim bir belgeselde anlatıyordu. inanın ismini hatırlamıyorum. ama şu an araştırma yaparsanız internette zaten bu konuyla ilgili sonuçlar da çıkmakta.

  • bir filmi ikinci kez izleyebilen insan

    the man from earth en az 50 kez izlemişimdir, bunun 20'si zaten arkadaşlara izletirken gerçekleşmiştir.

    the matrix serisi, bu üçlemeyi de en az 15 kez izlemişimdir.

  • kadınların kısa boylu erkekleri beğenmemesi

    bilemicem, belki şimdiki zaman değişmiştir bu yön de.

    yıl 2006, bir eğlence mekanı işletiyorum.
    160 boyunda keltoş bi abi vardı, sanırım 35'li yaşlarındaydı. evi de benim mekanın üstündeki apartmandaydı. her hafta 3 değişik hatun atardı eve.
    bir gün geldi yanıma, oturduk çay kahve içiyoruz muhabbet eşliğinde ve dayanamayıp sordum "abi nasıl beceriyorsun her hafta değişik değişik birilerini bulmayı?" diyerekten. (tabi ki; "abi kelsin, göbek var, boy desen yok nasıl sana geliyor bu kızlar" diye soracak halim yoktu, ama böyle demek istediğimi ve bunu ima ettiğimi anlamıştı)

    verdiği cevap;
    daha gençsiniz, size göre her şey dış görünüşten ibaret. ama işin püf noktası "dil" ve karşı tarafın ne istediğini o söylemeden senin anlayabilmenden geçiyor.
    (sonrasında şeytan bir gülüş attıydı)

    yıllar sonra yaşadığım tecrübelerden sonra anladım ki, haklıymış.

  • bedelli askerlik

    yıl 2013, youtube'dan para basıyorum o dönemler.
    sistemimi oturtmuş ve rayına sokmuşum. okulu da bıraktım (üni'den kaydımı sildirdim), ki emekliliğimi yaşayacak kadar birikim ve geleceğe yönelik yatırımımı da yapmışım.
    bir an önce askere gideyim de aradan çıkarayım diye düşünmekteyim, hem böylelikle askerlik sürecinde(uzun dönem) harcamalarım da minimum seviyeye inecek ve böylelikle ekstra bir birikim daha yapmış olurum diye düşünmekteyim.

    gün geldi bedelli askerlik yasası çıktı(2014), ve tanıdığım tüm lise veya askerliğini yapmamış yakın arkadaşlarım bedelli askerlik ile işlerini hallettiler. işini gören bana geliyor ağız yoklamaya, sen de ödedin mi diye.
    "hayır" cevabını alan inanamayıp tekrar soruyor. sonra binbir türlü akıl verme polemikleri başlıyor aramızda, işte ne yapacaksın gidip, amelelik falan fişman vs hepimizin bildiğiniz laflar sözler işte.

    ama kafaya koydum gidip askerliğimi yapacağım. aynı zamanda askerliği "hayatıma belki ekstra bir deneyim ve tecrübe katar" diye görmekteyim. neyse bedelli askerlik yasası geldi geçti, tanıdığım herkes(lise arkadaşlarım, yaşıtlarım, çevrem) bu yasadan yararlandılar. askerlik derdinden tek kurtulmayan ben kalmıştım ortamda.

    yasanın geçerlilik sürecinin bitmesinden kısa bir süre sonra bir gün ruh ve psikolojik olarak kendimi hazırladım ve şubeye gidip başvurdum. yığılma var, 1 yıl sonra gel dediler ve geri postaladılar beni. açıkcası bu cevabı beklemiyordum, çünkü her şeyimi askere alınacağım yönünde hazırlamış ve ayarlamıştım.

    neyse askerliğin kapısından böylelikle geri dönmüş oldum ve 1 yıl boyunca boş boş gezdim tozdum keyfime baktım. derken bir gün ekşi'de köprüler kapatıldı asker barikat kurdu gibisinden bir şeyler okudum. tv'yi açtım bir baktım o da ne, darbe girişimi...

    bu süreci dikkatle takip ettim, gerçi tv'de gösterilenler yaşananların belki sadece 5'de 1'i idi. çevremden arkadaşlardan dostlardan anlık olarak videolar gelmeye başladı. parçalanmış ve etrafa savrulmuş insan uzuvları...
    kim kime darbe yapıyor onu anlamak zaten güçtü, iktidar iktidarla çatışıyordu işin komik yanı. öküz öldü ortaklık bozuldu mevzusu.

    bu zaman diliminde, suçsuz yere yobazlar tarafından katledilenler erler, suçsuz yere parmaklıklar arasında çürüyen emir komuta zincirinin el alt kademesinde bulunan yine erler, binbir türlü hakareti işitip aşağılanan yine erler. düşündüm ve dedim ki "ulan insaf, en alt tabakadaki izmarit toplayıcı grubu olan erleri nasıl yargılayabiliyor devlet darbe suçundan".
    bu erler mi organize etti, planladı darbe girişimini veya ayaklanmayı?
    bunların suçu neydi?
    o tsk'nın sınırından içeri girdiğin an, askerliğini yapmış ve yapmamış olanlar dahil bilir ki bağlı olduğun komutanından hariç kimseyi tanımazsın tezkereni alana dek. o ne derse o olur. emir demiri keser.

    yani bu olayda;
    - hem devlet zoruyla tsk'ya alınıyorsun.
    - hem yine devletin bir kolu zoruyla darbe girişiminde yer alıyorsun.
    - hem devlet eliyle yine yargılanıp taşlanıyorsun şeytan gibi.

    tek suçun, milli vazife diyerek askere gitmek... ve bir bakmışsın, hayatın alt üst olmuş, dünyan kararmış. ölmekten beter olmuşsun.

    belki, askerlik şubesinde başvurduğum dönem yığılma olmasa ve beni almış olsalar idi ben de o gariban erlerden biri olacaktım şu an kim bilir.

    bu süreçten sonra pişman oldum, bedelliden yararlanabilme hakkım olmasına rağmen bunu kullanmadığım için.
    yarın bir gün aynısının olmayacağı ne malum? fetö gider, tetö gelir, tetö gider sekö gelir.
    devlet, hem göz göre göre bunlara müsade ediyor hem de sonrasında kırbaçlıyor...

    yok sağ olun ben almayayım bundan sonra, bakaya spor olarak beklemekteyim yeni bedelli askerlik yasasını.
    açıkcası, yargı ve adalet konusunda devlete ve tsk'ya olan güvenim sarsıldı.
    ki ben, çocukluğumda siyah beyaz tv'de trt'nin yan kanallarında askeri marşları, koroları ve propagandaları ağlaya ağlaya zorla açtırtıp izleyen biriydim.

    son söz olarak diyeceğim şu ki; bazı değerlere olan saygımı sarstı ve vicdanımı incitti bu son yıllar da olan olaylar. tek bahanem bu.

    ister korkak desinler, ister hain desinler. ben vatan ve askeriye konusunda duygusal biriyim, kalbi kırılan ve güveni sarsılan sevgiliyi geri getiremezsiniz.