universalbi3
profili

  • kilo vermek için gerekli motivasyon kaynağı

    en önemlisi sağlık herhalde ve de insanın psikolojisi. bir de benim için sütyen giyememekti sanırım, o kısma geleceğim. ben de paylaşayım hikayemi o halde.
    hiçbir zaman öyle 34 beden kadınlardan olmadım ta lise zamanımdan beri. çok şişman da olmadım, normaldim, etim sıkıydı kollarım ve bacaklarım spor kaynaklı kaslıydı. ama hep bir göbeğim vardı. sonra üniversitede polikistik over olduğumu öğrendim ve yaklaşık 1 buçuk, 2 sene doğum kontrol hapı kullandım. lisede başlamıştı zannediyorum ki çünkü her sene 1 kilo alarak devam ettim üniversitede de.

    1 kilo belki size çok görünmeyecek ama benim boyumda biri için (1.52) cidden çok. normal bir insanın 5 kilosuna denk geliyor herhalde. neyse. sonra 3. sınfta iken artık daha önce hiç görmediğim kilolardaydım. sonra staja gittim ve orada zayıflayacağımdan emindim çünkü kendimce düzgün besleniyordum ve her gün 10 kmden fazla yol yürüyordum. eve döndüğümde ise annemler ben de hiçbir zayıflama etkisi göremediklerini söylediler.
    annem o sıralar için bana yanakların patlatacakmış gibi görünüyordu diyor şimdilerde. ah bu arada stajda filan asla sütyen giymedim. ama bu durum okulda başlamıştı. kilo aldıkça haliyle göğüs ve göbek çevresi de genişliyor. ve bir yerden sonra o sütyenler o kadar rahatsız etmeye başladı ki takmamaya karar verdim. asla kilo aldığımı ve şişmanladığımı kabul etmediğim dönemlerdi.

    uzunca bir süre de etmedim zaten. normal pantolonlarıma giremiyordum. t-shirtlerimin hiçbiri olmuyordu. önceden s giyinirken m ve l'ye doğru ilerlemiştim. ama asla şişmanladığımı kabul etmiyordum.

    sanırım fark ettiğim zaman bir sorun olduğunu stajdan döndükten sonraydı. okul açılana kadar biraz boş vaktim vardı ve evde ben tek olunca yemek yapmaya üşeniyorum ve yemiyorum bir şeyler genelde. evde boş boş otururken ve yemek yemezken bile kilo aldığımı hissetmeye başladım sonra. ve diyetisyene gitmeye karar verdim. stajda düzenli ve düzgün beslenmiştim, spor yapmıştım olmamıştı. aç kalmıştım olmamıştı çünkü.

    diyestisyene gitmeye karar verdikten sonra ailemle kısa bir tatil yaptık ve ben nasıl olsa diyetisyene gideceğim ve yiyemeyeceğim diyerek her öğün makarna ve patates yedim. 1 haftada 3 kilo filan aldım herhalde bu yüzden.

    diyetisyen başlamadan önce kan testi istedi ve bir endokrin doktoruna gittim. orada öğrendim ki insülin direncim varmış meğerse acil kilo vermezsem şeker hastalığına doğru gidecekmişim. insülin direnci, kilo ve polikistik over zaten bir döngü içindeler; biri artınca diğerini artırıyor, onun artışı öbürünü artırıyor. asla içinden çıkamadığın bir döngü.

    diyestisyene gittiğimde başlangıç kilom 66 idi (hatırlatma boy 1.52). inanılmaz güvenliydim yapabileceğime ki bu değişiklik sanırım mecbur olduğum için oldu. çünkü önceden hep etim sıkı benim diyet yapsam da kilo veremem diye düşünüyordum. ama o kapıdan girerken yapacağıma emindim. yaptım da ilk 2 haftada 3 kilo verdim. sonra bu hız azaldı tabii ama düzenli vermeye devam ediyorum.

    sadece bir iki hafta hiç dikkat etmedim, 55e düşünce. çook uzun süredir görmediğim kiloydu çünkü bu. ve direkt 2 kilo aldım. diyetisyende ağladığım tek zamandı. bana onca emeğin var yapma dedikten sonra. hemen ardından ise her şeyimi saat kurarak yemeye başladım ve sonraki 2 haftada 2 buçuk kilo verdim.

    şimdi 53,5 filanım herhalde. ama çok mutluyum. aynaya bakınca mutlu oluyorum. yüzüm güzel görünmeye başladı yeniden. ve sanki ben mutlu oldukça kilolar daha hızlı gidiyormuş gibi hissediyorum. hareket edemiyordum, rahat yürüyemiyordum, nefes nefes kalıyordum. korkunç zamanlardı.

    diyetisyene ilk başladığımda hedefimiz 50-51 kg arasıydı. ama ben geçen gün o ilk başlamadan önceki şişman hallerimin fotoğraflarına baktım. fark etmemiştim ama o tatilde cidden ben ben olmaktan çıkmışım. her fotoğrafta kendim için korktum. bir daha asla öyle olmak istemiyorum diye düşündüm. sağlıksız ve mutsuzdum çünkü. o fotoğraflara baktıktan sonra kendi kendime hedefimi 48kg'a çektim. diyetisyenle konuşmam gerek tabii bunu önce ama hedefimin daha uzak olmasını ve daha çok azmetmeyi istiyorum.

    yapabileceğimi biliyorum çünkü. mutsuzdum ve bozuk psikoloji beni her açıdan kötü etkiliyordu. kiloluydum, hareket edemiyordum rahatça oturamıyordum. şimdi epey zayıfladım ve görenler fark ediyorlar. en önemlisi ise sanırım kendime biraz güven duymaya başladım. özgüvenim hiç yoktu, yavaş yavaş oluşturuyorum gibi.

    buraya kadar kimsenin okuyacağını sanmıyorum ama yazmak istedim yine de. hava atmak için değil kesinlikle. belki biri okursa azmederse olur diye. yazım hatam olduysa affola, telefondan yazdım.

  • türk kızlarının kısa boylu olması

    1.52lik boyumla iddia oranı gibi kız kontenjanından dahil olduğum grup. puhahaha evet evet çok komik bir espri evet evet ben de çok gülüyorum.

    buraya geliş sebebim uzun boylu kızlara ya da kısa boylu erkeklere bok atmak değil. tek o kendini bilmez, kısa boylu kızlara bok atan tiplere ufak tefek şeyler söylemek.

    bak arkadaşım hani diyorsun ya spor yapmıyorsunuz kısa kalıyorsunuz. gel kenara otur anlatacaklarım var. 6 yaşında yüzmeye başladım klüple. hatta ankara üniversitesi yüzme takımına girmiştim, milli takım için yetiştiriliyorduk bir yandan. 5. sınıfa kadar da (takriben 11-12 yaş) sınıfın en uzunlarındandım. ama sonra ne oldu biliyor musun? adet gördüm, evet evet, o kadar küçük yaşta. ve uzamam orada durdu. yıllar ilerledikçe sınıfımdaki insanlar çevremde uzamaya başladılar ve ben sabit kaldım. 6. sınıfta 1.50 idim, şimdi 1.52 muhteşem uzama biliyorum yıllar içinde. ki sporu bıraktım sanma bu arada. 1 yıl buz patenine gittim, 3 yıl voleybola ve 2 yıl da badmintona. ama sıfır etki görülebileceği üzere. ben elimden geleni yaptım uzamak için. yüzme takımı hayallerim de yalan oldu bu esnada haliyle. kim 1.50lik bir kızı takımda ister ki? kafadan fark yiyorum bir kere. hehe.

    ha ama bu kısalık başlarda beni üzdü. lise yıllarımda yavaş yavaş alışmaya başladım. şimdi ise gülüp geçiyorum. yaratıcı şakalar yapıldığında ben de eşlik ediyorum ama o ne ya iddaa oranı gibi eheehe gibi ya da şuradan bi boy versene bakalım batacan mı ehehehehe gibi zeka yoksunu, tekrarlanmışlar da çıldırtıyor. bir de şey delirtiyor, kısa olduğum için genç gösteriyorum 16 civarı sanıyorlar genelde, orta okul diyen çılgınlar da oldu tabii, anasını satayım her gerçek yaşımı öğrenen "iyi iyi ileride işine yarar genç göstermek" diyor. bok yeyin sanki bunu ilk söyleyenlersiniz de herkes söylüyor. her seferinde evet evet sanırım hım hım evet öyle olacak demekten iflahım kesildi artık. ay o kadar klişeler ülkesiyiz ki her insan aynı şeyi söylüyor. bık-dım.

    her neyse demem o ki bilmeden bok atma kimseye uzun kız seven bok atıcı. ben senin uzun kız sevmene bir şey demem ama sen niye gelip kısa kızı aşağılıyorsun ki? bazen ellerinde olmuyor. ha sen laf ettin diye bir şey oluyor mu bana? yoo, ko götüne rahvan girsin (böyle mi yazılıyor emin değilim bu arada).

    son bi detay ekleyeceğim. var arkadaşım minyon erkek seven kız var. sevgilim 1.70 olduğunu iddia eden bir tip, ha bence 1.65 filan en fazla. şimdiye kadar beğendiğim her erkek de kısa idi. en uzunu 1.75 filandır herhalde. tahmin edemiyorum çünkü herkes benden uzun olduğu için uzunluk ayrımı yapamıyorum genelde. hehe. cidden ama bana göre herkes uzun.

    üstelik muhteşem sakar bir insan olarak süs havuzuna düşüp (düşmek denemez yarı bilinçli girmek diyelim) boy vermişliğim var. hehe evet süs havuzunda boy verdim. beni çekip çıkaran arkadaşım yatay durduğumu iddia etse de (çünkü sadece boynumdan yukarısı dışarıda kalmıştı) bence dik duruyordum ve havuz sanıldığından derin. (üniversite süs havuzu bu arada). ayrıca düştüğümde aylardan aralık idi ve havuzun üstü buzla kaplıydı. güzel bir hikayesi vardır, nedense insanlar çok gülüyor. tamam tamam komik olduğunu kabul ediyorum.

    bir şey atladıysam affola. uzun yazdım, içimi döktüm.

    edit: imla.

  • 29 haziran 2015 ankara depremi

    annemle babamı sevişirken yakalamama neden olmuş kısacık depremdir.
    o bir saniye tüm dolaplarım sallandı ki hissettiler mi diye annemlere sorayım dedim. yanlış karar. çok yanlış karar.