the omega2
profili

  • adana böreği

    bir adanalı olarak esamesini şemalini neyini 25 yıllık hayatımda hiç duymadığım börek.

    öyle bişey yok lan. yeminlen, başlığı görünce aklıma ilk ve sadece babannemin hamurunu kepekli tam buğdaylı neyli kara undan mayaladığı 70 santim uzunluğunda klasik d börek geldi. bir böreğin de adanalılık sıfatına en çok yaklaşabileceği nokta budur. asgari 30 azami 100 santim uzunluğunda ve uzunluğa proporsiyonel genişlikte, ince hamurdan açma ıspanaklı sac böreği yahut d börek. vatan yahut silistre.

    olm vallaha dicem şu yörede yapılmış olabilir veya hatay dörtyol veya veya osmaniye kadirli tarafından çıkmış olabilir diye de yok. pazarlama hamlesi felandır o.

  • kimsenin yemediği küçük esnaf üçkağıtları

    madem öyle başımdan geçen iki üç tanesini anlatayım.

    olay bir. yaş on dört felan civarı. babanın yeni aldığı toshiba laptopun kötü kullanımdan dolayı giriş kısmından kablo kırılmış. garanti de biteli iki ay felan olmuş adaptörün sıfırı 60 lira. yaz tatili. baba kişisi sabah eve yüz lira bırakır git tamir ettir der.

    eve en yakın bilgisayar hırdavatçısına gidilir masada oturan ablaya adaptör olduğu gibi verilir. bi on dakka beklenir. abla adaptörün çok fena bozulduğunu, sıfırının olmadığını*, ama şu an ellerinde canavar gibi bir adaptör olduğunu ve istersem elli liraya bırakabileceğini söyler. saf taze liseli bünye on lira ucuza canavar gibi bir alet alacağını düşünür ve mutlu olur. ve alır da.

    eve gelinir. ama adaptör çalışmaz. geri gidilir. abla ve yanındaki yeni gelen dallama o zaman sorunun adaptörde değil bilgisayarda olduğunu söyler. adananın kabak temmuz öğle sıcağında eve gidilir, bilgisayar alınır ve gelinir. adaptör ve bilgisayar teslim edilir. yarım saat daha beklenir, 40 lira daha verilir, bilgisayar ve adaptör geri alınır. ama bu sefer teslim alınan adaptör ablanın 50 liraya pazarladığı pavyoncu adaptörü değil de birebir eski adaptörün kasası çıkarılmış ve yeni kablo takılmış halidir. eve gelinir, herşey çalışmaktadır, omega kişisi mutludur.

    baba akşam eve gelince küplere biner, bilgisayarcıya gidip sağlamdan kayar, çoluk çocuğu kazıklamaya utanmıyor musunız diye haşlar, adaptörü açtıkları ve açılmaması gerektiği için malına zarar verdiklerini söyler, dava açmakla tehdit eder, verilen paranın hepsini geri alır.

    çünkü omega kişisi her ne kadar saftirik olsa da fiş alacak kadar sorumludur.

    olay iki. üç sene küsür sonra. oyuncular ve mekan yine aynı. omega kişisi 17 yaşında olmanın etkisiyle bu tarz konularda semirmiş ve akıllanmıştır.

    on senelik emektar masaüstünün ekran kartı yanar. iddaadan tutturulan 50 lirayla ebeveyn tayfasının haberi olmadan sessizce halledilmeye çalışılır. internetten araştırılınca anakartın tedavülden kalktığı ve uyan ekran kartlarının sıfırlarının kolleksiyon statüsüne düştüğü görülür.

    yapacak başka birşey olmadığından çıkma taktırılacaktır. aynı bilgisayarcıya gidilir durum anlatılır ve daha önce kazıkladıkları söylenerek bu sefer üçkağıt yapmamaları istenir. olaysız halledilir, elli kağıt sayılır. eve gidince ekran kartının yanmamış olsa da sorunlu olduğu farkedilir. bildiğin düz daha düşük model bozuk kart takmış adam hurdacıya gitsen daha kullanılabilir parçayı beş liraya kapatırsın. ama hem işleri sessiz halletmek gerektiğinden, hem paranın kumar yoluyla edinilen haram para olmasından, hem de verilen banknotun sahte olmasından pek de üzerinde durulmaz.

    olay üç. bir sene sonra. ortam aynı kazıklanmaya çalışılan kişi bu sefer kardeşim. power kablosu bozulur, kardeş eline yirmi lira verilerek power kablosu almaya yollanır, kardeş bu bilgisayarcı pezevenge gider, pezevenk sikimsonik bi power kablosuna 20 lira çeker, saf kardeş kişisi alır ve gelir.

    yarım saat sonra omega kişisi iade etmeye gider, hafif olaylı bi on dakikadan sonra hafif dağılmış yaka ve yirmi liralık banknotla olay yerinden ayrılır, on metre ötedeki elektrikçiden üç power kablosunu on liraya alır çünkü stokçuluk güzel birşeydir.

    olay dört. sekiz yaşındaki omega kişisi yarım kilo kuzu eti almak için yollanır. markete göte nispeten daha yakın olan kasaba gidilir ve yarım kilo kuzu eti istenir. kasap piçi kuzu pirzola fiyatından bir kilo kırıntı-yağ doldurur. eve gelinir, anne kişisi küplere biner ve kasaba gidip eti adamın suratına çarpar. kasap bıçakla annemin üstüne yürür, annem bıçak çeker, dışarıdan durumu gören vatandaş içeri gider ve annemle adamı ayırır.

    evet fazlasıyla maganda bir annem var.

    olay beş. turistik mekan. tekele girilir ve bi paket malbuş istenir. adam 5 eurodan yirmi lira fiyat çeker. kenardaki zabıta amcaya selam çakılır ve sigara alınmadan uzaklaşılır.

    yirmi liralık ürüne seksen lira çeken turistik esnaf gibi birçok hikayem var da çok sıradan kaçtı onlar zaten sayfalarca yazılmış. asıl tiksinç olan çocuk kazıklayan esnaftır beyler kadınlar.

    aklıma gelince daha yazarım. öpüldünüz.

    edit: ben yemişim ama benim yerimde başkası olsaydı yemezdi. çocuk kazıklamak kolay şey.