galiloo15
profili

  • ben aday olmak istemedim liderler beni aday yaptı

    sinsi bir kemal kılıçdaroğlu cümlesidir. kendisi oyu %1'den bile az olan partilere 30 küsür milletvekilini peşkeş çekmiştir, sonra da “ben aday olmak istemedim, liderler beni aday yaptı” demiştir. milletvekili vermediğin iyi parti seni aday yapmak istemedi, ertesi sabahı fotoğraf çektirmeye stüdyoya gittin. ipine bile takmadın.

    tüm delegeyi kendine göre seçtirip, iki üç başkanvekiline (ki onları da sen atıyorsun) kendini genelbaşkanlığa aday göstertiyorsun, sonra “ben aday olmadım ki, aday gösterdiler” diyorsun.

    yeter mi? yetmez. deniz baykal'ın kasedi çıkmazdan evvel, yine ben aday değilim diye ortalarda gezip, kaset çıkınca tak diye aday oldun.

    arkadaşlar, erdoğan'ı falan geçin. bu adamın karşısında erdoğan'a rahmet okurum ben. türkiye siyasetinde siyasal islam ve erdoğan nefretimin önünde kılışdar var.

    bu kılışdar, tuvalet terliği kadar bile oy alamamıştır, geçip pişkin pişkin “%48 de başarı” diye ortalarda gezmektedir. lan belki de sen almak istememişsindir o oyu da millet vermiştir sana?

    son sözüm, bu adam türk siyasetinin kanseridir. cehepenin urudur. seksen yaşına yaklaşmasına rağmen, seçim üstüne seçim kaybetmesine rağmen hala orada oturuyor olması da bizim ayıbımızdır.

    cok fazla kaynak sorulmus, ekliyorum:

    kurultayda aday misiniz sorusuna cevabi: https://www.youtube.com/…si=eli_w_m59bkoaocy&t=2117

    siz neden aday oluyorsunuz (cumhurbaskanligina) diye soruyorsunuz, her zaman söyledim, ben hicbir zaman ben adayim diye demedim.. https://www.youtube.com/…si=6b9x0wqe3vefqcx0&t=3390

    tahammül edebilirseniz dinleyin: https://www.youtube.com/…pa?si=osi8jqxobae7dvob&t=1

    "... ben gidip de “ben adayım” demedim. onun altını özenle bir çizeyim. ama beraber olduğumuz diğer liderler adaylık konusunda sizin olmanız gerekir diye bir düşünce ifade ettiler. "https://medyascope.tv/…15-saatte-10-milyon-izlendi/

  • 18 ağustos 2022 babalatv gergerlioğlu açık oturumu

    devlet terör estirmiş, deyip; pkk da birilerinin kalbini kırmış diyebilen kişinin canlı yayındır.

    oğuzhan, "devlet terörü diyebiliyorsunuz, ama pkk örgütü diyebilecek misiniz?" diye sordu. "pkk yanlış şeyler yapmıştır" dedi herifçioğlu yine.

    anlatsın dursun. 33 yıl önce şark görevine gittiği köyü. 2000'lerde yaşadığım ilçede, anadolu'nun ortasında, başkente 4 saat uzaklıkta, doktor yoktu*. 2000lerde, elime silahı alıp dağa mı çıksaydım? okuyup orayı değiştireceğim demeyip, çat çut insan mı kırsaydım?

    acılarla yoğrulan halkı anlamamızı istiyormuş; amına koduğumun yerinde bir tek o halk acılarla yoğrulmuş anasını satayım. türkler de elinde armut kemirmiş. hassiktirin yav.

    özvatanımızda paryayız, köleyiz, kuluz. yazıklar olsun!

  • düğünde değil nikahtaydım

    cenazene gelecek bir kişi dahi olmasın inşallah. bir başına gömül git. bir de pişkince "hanım kızımızın düğününde değil nikahındaydım," diyor. öldüğün gün ormanda koşturup duran, kaçacak yer bulamayan sincap gibi bocala.

    orman bakınlığını falan dinlemeyip envanterinde ne var ne yok kaldırıp, uçursaydın, yangına bir damla su dökseydin, dökemeseydin bile karınca misali ateşe su taşıyan olsaydın da senle gurur duysaydık.

    sana diyecek tek şeyim, bi' başına, acılar içinde kıvranarak göçüp gitmen bu diyardan. bi' başına, acı içinde.

  • batı erdoğan'ı niye devirmiyor

    her istediklerini veriyor, neden devirsin ki? ben de batı olsam, ben de devirmem. tak diye istiyorlar, şak diye veriyor. sırf koltukta oturmak, biraz daha reyiz olabilmek için.

    tanım: erdoğan'ın seçimle gitmesi gerektiğini bildikleri için diye cevaplanması gereken sorudur.

  • kanal istanbul üstünde olacak 6 köprü

    yapamayacak. kendisi de biliyor. sadece gitmeden daha ne kadar zarar veririm, onu düşünüyor. bir sonraki siyasal islam iktidarına (uzak bir gelecek) miras olarak bırakacağı bir düşünce olacak bu kanal istanbul.

    en güçlü zamanında yapamadı, şimdi mi yapabilecek? istanbul belediyesini başkanlık düzeyinde kaybetmişken bir de.

    ekleme: “bok yapamayacak” mesajlarıyla dolmuş mesaj kutum. üstüne de “ne istediyse yaptı,” diyenler var. aptal mısınız?* marmaray projesi bile on yıl sürdü aşağı yukarı. başladı, başladı, sürdükçe sürdü. ne kadar kutsallaştırmışsınız bu adamı. istanbul seçimlerinde tanrı sandığınızın kanı döküldü. tanrı sandığınızın etten kemikten olduğunu gördük. üzgünüm, hayal kırıklığına uğrayacaksınız ama artık güçsüz ve biçare, çevresindekilerin sesini duyamayacak kadar yalnızlaşmış bir erdoğan var. istediği kadar temel atsın, seçim günü geldiğinde yahut anadolu'ya gitmek durumunda kaldığında, ne diyecek insanlara? “siz soğan kabuğu yalarken ben temel attım, bunlar karşı çıktılar” mı diyecek? anadolu'da, bakın kayseri'de bile bunu satın almayacak yığınlar var artık. bitti, bitti, her istediğini yapan erdoğan dönemi bitti. ilk seçimde istanbul'da olduğu gibi kaybedecek. herkes kendini post erdoğan dönemine hazırlasın, çünkü her yerde bu konuşuluyor.

  • 4 şubat 2021 metropoll anket sonuçları

    bu sefer sallanan iktidarı tescillemiştir. burada gösterildiği gibi halk gerizekalı veya aptal yahut fatma girik gibi taş kaynatacak değil. insanlar bıktı. yirmi yılı aşkın bir yönetimin altında, çoğu her şeyin eskiye döndüğünü görüyor. kürtler küstü, umursamıyor, sanırım bu iktidar döneminde de en az darbe dönemi kadar kan kustular. cahil kesim artık iyice arsızlaştı, boğaziçi'ne bile saldırır durumdalar. boğaziçi diyince, anadolu'daki insanların önemsemediğini düşünüyorsunuz büyük ihtimalle, ama benim anam -lise çıkışlıdır, küçücük bir köyde yaşar, ıstanbul yüzü bile görmemişti o zamanlar- üniversiteye hazırlanacağım zamanlarda boğaziçi, odtü, gazi ve saire biliyordu. gözünde oralar yüksek yerlerdi, en zeki insanların gittiği yerlerdi. bu her yerde aynıdır ve iktidar üniversitelere salça olmayı da geçmiş durumdalar. gözümüzün önünde bu anaların kızlarına çocuklarına terörist diyorlar. tahminim o ki ağırlara gidiyor. bu güncel bir olay diye bundan bahsettim.

    ama eyt gibi bir olay da var: şimdilik güncelliğini kaybetse, sessizleştirilse de seçim dönemi yine ayyuka çıkacak, haklarını isteyecek, sorgulayacak, ona göre oy verecektir.

    z-kuşağı, üniversite öğrencileri, kısacası gençler zerre hazzetmiyor bu partiden. üç beş sakallı gence bakıp da umutsuzluğa düşmeyin, onlar da içten içe hoşlanmadıklarını birkaç kişiden, o grupta olanlardan duydum. gençler arasında özgürlük en çok konuşulan ve popüler olan konu. akp ise şu an özgürlüğe kast eden bir parti. erdoğan ise hiçbir şeyi bilmeyen, (saraya sıkışıp kalmış dar ve ekstrem uçlarda dolaşan, gerçeklikten kopmuş) çevresini dinleyen bir yönetici.

    akp esnaf hareketiydi ilk zamanlarında. şimdi esnafın halini görüyor musunuz? kayseri, bakınız akpnin kalesi, birer ikişer esnaf topluyorlar, haciz memurları dükkan basıyorlar, insanlar kapılara dayanıp ağlaşıyorlar. kayseri'yi bilmeyenler için söyleyeyim: bir olay bir kere oldu muydu, sanki herkesin başına gelmiş gibi yayılır gider. herkes bir anda korkar, cephe alır, düşman olarak görür. esnafın anası bellendi. bu adamlar kinlenmiyor mu sanıyorsunuz? gün sayıyorlar sandık için. (burada bir yorum okumuştum: esnafın batması önemli değil, hiçbir şeyi değiştirmez; biri batar diğeri açılır -yazmıştı bir arkadaş. yoruma katılsam da, esnafın batması bir aileyi komple alaşağı eder. yeni esnaf gelir yerine, doğru; ama işini kaybetmiş, eski esnaf, boğuştuğu acıların ve yoksulluğun hesabını sormak için bekler, kinlenir. muhtemelen ki bu dönemde batan, malına mülküne haciz gelen eski esnaf da akp hareketini ilk dönemlerinde destekleyen takımdandır. eski dostların yeni düşman olması, şüphesiz ki gören gözler için bir ibret vesilesidir.)

    her şeyi geçtim, bir şeyin farkında mısınız? önceden erdoğan'ın puan toplamak gibi bir kaygısı yoktu. halka giderdi, seçim kazanır yoluna devam ederdi. artık halka gitmiyor. çünkü halkı onu bıraktı, biliyor. onun yerine hazır partilere gidiyor. %1,5-%2 puanlık saadet'in kapısından ayrılmıyor, birlik partisinin elini bırakmıyor, mhp ile zaten ilişkileri bi' ayrı. erdoğan, süper mario oyunundaki gibi, mantarları toplayıp puan kazanmaya, sınırdan dersi geçmeye çalışan öğrenci gibi hocalarıyla konuşmaya gidiyor. çünkü 1-2 puan çok önemli onun için ve bunu halka bırakamıyor, halka güvenmiyor. yani, istiyor ki -onlar çalışsın partisinin puanını arttırsın, bana getirsin. erdoğan'daki en büyük değişim ve hatta devr-i iktidarının sona erdiğinin en somut örneği/göstergesi bu. sayın cumhurbaşkanı halka varamıyor, onun yerine partilerle konuşup puan topluyor.

    mesajlarla gelen eklemeler: milliyetçi kesimin çoğunlukta olduğu yerlerde mesela uygur türklerine yapılan mezalim çok fazla dikkat çekiyor. meral akşenerin meclis grubu konuşmasında kürsüye çıkardığı uygur türkü kardeşimizin konuşması mesela, mhp içerisindeki “oynak beyi”nin peşinden ölüme bile gidecek olanları etkilediği söylendi bir kaç kerre. ben de aynı düşüncedeyim; oynak beyimizin arkasındaki destek de bu çin seviciliği yüzünden azalıyor olabilir. etkisi büyük müdür sanmam, ama meşruiyeti tartışılır hale geliyordur.

    hasılı, büyük konuşuyorum: şu ortamda gökten isa inse, akp başına geçse, o bile kurtaramaz. bu vakitten sonra, akpye rezil olarak tarihin tozlu sayfaları, hafızaların nefret dolu yerleri kalır.

    seçimle gitmez, diyenlere ekleme: bu ülkede yirmi yılda böyle yozlaşan bir iktidarın olması, size kısa süre içerisinde daha beterini yapan kenan evren'i unutturmasın. evren daha fenasını yaptı, astı kesti, biçti; pişkin pişkin ortalarda dolaştı. ama sonuç ne oldu? gitti. giderler, herkes gider.

  • 15 nisan 2020 trump'ın dsö'ye yardımı kesmesi

    ekleme: sabah ve yeni şafak’a tık kazandırmayın. bbc türkçe kaynak burada.

    çok iyi yapmıştır. orospu çocuğu çin yanaşmaları.

    vürüs başladı, salgın oldu, çin vuhan’ı kapattı, who: korkmayın, bir şey yok, çok iyi idare ediyorlar.

    ölü sayısı arttı, alev alev yanıyor ortalık, who: çin çok güzel hallediyor, üstesinden gelecekler.

    durdurulamıyor, ver babam ver, hay babam hay, virüs her yere sıçradı sıçrayacak, who: çin hallediyor ama biz de ekipleri gönderiyoruz. siz uçuşları askıya almayın, ticarete devam, hiç sıkıntı yok.

    italyaya sıçradı, çin’in komşu ülkelerinde tek tük vakalar çıkmaya başladı, who: oouew shit, virüs yayılabilir, ama panik yapmayın, maskeye lüzum yok, çin üstesinden geldi maşallah inşallah.

    ortalık yangın yerini geçti, artık hani kıyametin küçük bir senaryosu, who: pandemi ilan etçez, bu bir salgın pampikler.

    hassiktir amına koyayım. salgın mı yav cidden. bir de demedi mi bu orul orul orospu çocukları: salgının merkezi avrupa oldu. aradan zaman geçti, who: salgının yeni merkezi amerika olabilir. yok yav? valla mı lan? çık da biraz da ben who'culuk oynayayım. ellerinizi yıkayın, burnunuzu deşmeyin falan filan derim.

  • her yazardan 1 kitap tavsiyesi

    (bkz: saatleri ayarlama enstitüsü)

    ülkenin değişmeyen gerçekleri için okuyunuz, okutturunuz.

  • büyük istanbul göçü

    paranın döndüğü, döndürüldüğü yerden kimse göç etmez. asıl olay, paranın burda dönmesi/döndürülmesidir. o da nevişahsına münhasır siyasal islamcı iktidarımızın suçudur. koskoca anadolu bomboş duruyor, yapsana yatırım. yapmaz ama.

    ekleme: ne alakası var siyasal islamla alakalı diyen dangalaklara el-cevap: istanbul’u yirmi beş yıldır, türkiyeyi aşağı yukarı 30 yıldır bunlar yönetiyor. sıcak islamcı. çaktın?

    ekleme iki: birisi siyasal islamla paranın ne alakası var yazmış. hahahahahhahahahahahahhahahahahahahah. doğru n'alakası var? hiçbir alakası yok. halk arasında biz "siyasal islamın yeşili" diye anıyoruz doları.

    ekleme üç: para mara dönmüyor diyen arkadaşlar, neler dönüyor neler, görseniz ağzınız uçuklar, çocuk yapma yeteneğinizi kaybedersiniz. fakiri fukarası, 1,000 lira olsa bile çalışır, çünkü anadolu'ya gitse onu da kazanamaz. bu türkiye'nin bir gerçeğidir.

    ekleme dört: küfrediyorsunuz sayın siyasal islamcı çaylak arkadaşlar. bakın olmuyor. gece gece abdest mi bozacağız, unutmayın boy abdesti zor iş. hep yaptığınız gibi ağza aldığınız ilk suda bırakmam, minimum üç ağza su verdirtirim, yazık olur hepinize. dolar yeşili kardeşlerim benim. bilale (anadolu'da yaşayan sıradan bir türk genci) anlatır gibi anlatıyorum: istanbul bilmem kaç yıldır ekonomik, kültürel merkezmiş, ondan kaynaklı bu kalabalık. doğru kardeş, nerden baksan 800,000 suriyeli, afgan, paki, iranlı var lan. 15 milyon resmi nüfus, ama kafadan 35 milyon insan var. bu nüfus artışına bir bakın dangalak kardeşlerim, kafanızı yeşile mi boyadınız? yok boğazlarmış yok başka şeymiş. almanların bildiğim kadarıyla boğazı yok, ortadan üretiyor, trenle transfer ediyor, satıyor, postalıyor, kargoluyor; ama onların şansı da işte siyasal islamcı yok çok ülkelerinde. dangalak dangalak konuşmayın.

    ekleme beş: "tarım ve hayvancılık da 20 yıl içinde sistematik olarak bitirildi. insanlar para kazanamadığı için tarlalarını sürmekten vazgeçip ev karşılığı müteahhitlere verdiler. böylelikle anadolu insanı geri dönmemek üzere külliyen istanbul’a taşındı." (bkz: in a sentimental mood) eklemesidir.

    ekleme altı: düzgün cevap istiyorsan küfretmeyeceksin. valla mesaj kutusunun yeşilinde badeleme işlemi yapar, kötü konuşurum, ağzımızın tadı kaçar sayın dinci dolar yeşili kardeşler.

  • elektrik-elektronik mühendisliği

    bizzat %100 ingilizce bitirdiğim ve diplomasına sahip olduğum meslektir. işsiz kaldım. şimdi de üstüne yağlı ballı kaymaklı master (control, microsystem, microelectronics) yapıyorum. ömrüne yazık, okuma bence. ben bir faydasını görmedim, devamlı acısı ile kıvranıyorum.

    ekleme: para kazandırmaz diyenleri dikkate alma denilmiş. ben para kazanmayacaksam, meyvesini yemeyeceksem neden calculus ı ve ıı, system theory ı ve ıı, circuit system ı ve ıı, electronic ı ve ıı, (unutmuşum ekleyeyim) device electronic ve multiprocessor, control thepry ı ve ıı derslerinden aa almak için kastım? autocad, 3dsmax, lumion neden öğrendim? olasılık dersi neden aldım? öğrendiğim devreye bi’ kontaktör takıp onun laplace’nı alıp götüme mi bağlayacağım amk? aç kalınca kapasitöre dil atıp, babamdan utana sıkıla para isterken kapasitörün laplace ya da fourier transformunu mu alacağım?

    hadi ordan bi’ siktirip gidin. vizyonsuzmuşuz. lan yaşıtlarım fink atarken, sizler burada “alaçatı’da bi’ su on lira” mevzusunu tartışırken ben iğrenç fakülte binasında gözlerim it sikine dönmüş bir vaziyette sabahlıyordum.

    siz burda “sözlüğün şaka maka 35lik teyze kaynaması” başlığında şeyinizi sıvazlarken ben bitirme projemin siktiğim sinüs dalga üreticisiyle soktuğum triangular form dalgasını çakıştırıp görüntü almak için ıkınıyordum.

    biz/ben mi vizyonsuzum? bir şeyler öğrenirken zevk alacakmışım. hadi ordan!

    ekleme iki: bu konuda çok sinirliyim; sözlük tarihimde ilk defa küfürlü yazdım, artık tertemiz kafayı yedim, saldıran mesajlar atmayın, ağzımızın tadı bozulur, kalbinizi kırmak istemem.

    ekleme üç: ingilizcen berbattır diyenler için: stajlarım ingiltere’de bir firma, ikinci stajım mısır’da bir firma, üçüncü stajım haifa intel. toefl notumum ortalaması 91-93 civarı. gre filan da var ama girmek istemiyorum. gereksiz.

    ekleme dört: onur belgesiyle mezun oldum.

    ekleme beş: türkiye’de bu alanda iş aradınız mı? hayır. çok konuşmayın bence. tüm bu dersleri almış bir adamın karşısına bilmem hangi sikko üniversiteden mezun olmuş ik elemanı çıkarıyorlar ve soru şu şekilde: “iletişim gücünüz nasıl?” ben: “ekstra olarak kitap yazıyorum, edebiyatla da içli dışlıyım, türkçeye de ingilizceye de hakimiyetim yüksektir.” ik: “hmm anladım.” ebeninki. anlamış. evet anladın, eminim anladın.

    ekleme altı: “bu kadar kalifiye isen neden işsiz kaldın o zaman?” diye soruluyor, genel bir cevap vereyim: ekonomi bu kadar iyi olduğu söylenirken neden iki ayda bir doğalgaza zam geliyor? acaba iyi olduğunu düşündüğünüz bir sektör içinde olmayınca, yeni mezun olarak savaşmayınca anlaşılmıyor olabilir mi?

    ekleme yedi: çok para beklentisi içindesindir ondan işsizsindir diyenler, mastera başlamadan önce içinde bulunduğum durum tam olarak şöyleydi: (bkz: #94683014)

    ekleme sekiz: arkadaşlar bu yazının karamsarlıkla, umut kesmekle alakası yok, sadece amk bölümünde bu kadar vizyoner görünmek için kasmayın. siz on yıl önce-beş yıl önce mühendis olduğunuzda şirketler bu denli batık değildi. ben mezun oldum, eleman çıkarmaya başladılar. insanlara gerçekleri söyleyin. aka ak, boka bok diyebilin. ben boka boku çok rahat diyebiliyorum, üstüne master yapıyorum.

    ekleme dokuz: bilgi üniversitesinde burslu okudum. üç üstü ortalamayla mezun oldum. (bkz: #94720301) arkadaşın bahsettiği "sik" gibi üniversite nedir bilmem ama, iyi ki işsiz kalmışım da bunun gibi birisine dönüşmemişim. çünkü işsiz de kalabilirsiniz, babanızdan para isterken laplace alıp da mı isteyeceğim boynumu bükeceğim diyebilirsiniz, ama bir insanın kendini övmesi, "1800 euro maaş aldım ben stajdayken xd" ve "ab vatandaşlığım da var zaten," demesi (bu konuşmalarla alakalı düşüncelerim bu entaridedir (bkz: #94434673) ) diğer şeylerden daha büyük bir sorun ve sendromdur. ayrıca "halbuki itü mezunu olacaktınız, üç üstü ortalama koyacaktınız"dan sonrası götün götün gidip bir de ıngilizce öğrenecektiniz. onu eklemeyi unutmuş. ingilizcesiz bu bölüm felakettir, akademiyi takip edemezsin, güncel konuları yakalayamazsın. ingilizceden sonra almanca gereklidir. "mülakatlara çağırılacaktın"dan sonra oturur memur kafasıyla mezun olduğun dönemin bilimini/işini yapar, sen yerinde sayarken okuduğun bölüm ilerlerdi.

    son eklemem: insanları içinde bulunduğunuz farklı denklemlerle kandırmayın. kimsenin ab vatandaşlığı yok (bu bir övünç meselesi değil ayrıca, olup olmaması sikinizde bile olmasın), kimsenin sizin sahip olduğunuz "x", "y"ye sahipliği yok. ortalama bir türk genci denklemini "v" ve "y" ve "z" harfleriyle kuruyor. üç bilinmezin içinde yüzüyor. yazdıklarıma karamsarlık, isyankarlık diyebilirsiniz ama bunlar gerçekler. bunlar türk gencinin savaşmak durumunda kaldığı gerçekler. istisna olabilirsiniz, hatta bu istisnalık size bir övünme güdüsü ve kibir bahşedebilir; ama kaidelerin içinde yüzen başkaları da var. ben kaide olan şeylerden bahsediyorum beğenin beğenmeyin ya da inanın inanmayın, ben bu bölümde bunları yaşadım, istisnalar zerre sikimde değil!

  • dolar artınca türkiye batacak sanan insan

    ne ataymış arkadaş, kullan kullan bitmedi. 16 sene götürdü, bir beş daha götürüyor. atalarımız/ceddimiz görse şu kadar kullanıldığını bu lafın, "yeter lan midem kalktı, bizi kullanma artık," derdi.

    tanım: "bizim atalarımız"dan sonrasını okumadığım başlıktır.

    ekleme: hadi ordan seni ılıksu neo-osmanlıcı, senin atan dolmabahçe sarayı’nın denize nâzır kapısından ingiliz zırhlısına koşarken, benim atam anadolu’nun dört bir yanında savaş veriyor, kadınlarıyla erkekleriyle topyekün sâthı koruyordu. senin atan damat ferit’tir, anadolu’ya geçenlere gıyabında katl fetvâsı veren şeyhülislâmdır. senin vatanın sandığın hayalî memlekette vatansız, atatürk’ün kurduğu topraklarda bir vatanperverim!

  • ekşi sözlük dertleşecek insan veritabanı

    anlatın dinleyeyim.

    dinlerseniz de anlatırım.

  • cep telefonunu sürekli sessiz modda kullanmak

    yapmaktan mutlu olduğum fiiliyat.

    telefonun çalmasına, tuş takımlarından çıkan seslere, mesaj tonuna uyuz oluyorum. tahammül edemiyorum. yeterince gürültü var hayatımızda, bununki eksik olsun.

  • türk'e barut kokusu kadın kokusundan tatlı gelir

    sağ el ile yazılmış, tamamiyle cenâbet cümlelerden mürekkep ergen beyanatı.

    ekleme: savaş, mahallede kavga edince annenin eteğinin altına saklanmaya benzemez evlad. -diyeceğim de mahallede yok ki, kesin hormonlu apartman çocuğusundur.

    ekleme iki: (bkz: atsız)ı oldukça severim. kendisi bir türkçe dâhisi ve uzmanıdır. harika ve lezzetli şiirler yazar. türk coğrafyasında çıkmış (aşırı uçları da olsa) iyi bir türk ve türkçe bilginidir. fakat bu onun hayalperest olduğunu değiştirmez. şiirleri bolca gaza getiren kelimeler içerir; ama ne devir atsız'ın devri ne de ittihat artığı enver paşa fikirleriyle savaş borazanlığı yapma devridir!

    (bkz: ne mutlu türküm diyene) düstûrü bâkidir fakat (bkz: yurtta sulh, cihanda sulh) ile birliktedir.

  • ekşi sözlük dertleşecek insan veritabanı

    ben anlamıyorum arkadaş insanları.

    anasını satayım, bir hafta önce evime geleceksin, benimle şarap içeceksin, birlikte uyuyacağız; sonra bir daha ne arayacak ne de soracaksın!

    afedersiniz, sikeyim bu insanların adaletini; böyle sikik sokuk iş mi olur arkadaşlar?! anlatsanıza bana biraz, neden benim yalnız, bi başına yuvarlanıp gittiğim hayatımın içine sıçıp, dengemi sikip gidiyorsun?! şimdi de devamlı online whatsappta, allah kimseyi devamlı "online" mı değil mi diye bakacak duruma düşürmesin!

    gerçekten çok zormuş, gerçekten! her şeyi geçtim, dengesiz insanlarla uğraşmak, sizin ağzınıza sıçıp çekip gitmesini seyretmek en zoruymuş!

    eyyorlamam bu kadar, gerginim sözlük, bir tren geçse, sesim kısılana kadar o trenin rüzgarına bağırsam her şey düzelecek sanki; ama düzelmiyor anasını satayım.

    connected2.me filan yok, hiçbir şey yok!