balkanlar uzerinden gelen alcak basinc33
profili

  • 70 bin tl maaşla geçinemeyen evli çift

    arkadaşlar herkes sizin gibi fakir değil. öncelikle bu konuda bir anlaşalım. işine belediye otobüsüyle gidip dolmuşla işten dönen, bazen öğle yemeği bile yemeyen, aylardır sinemaya tiyatroya gitmeyen, yıllardır herhangi bir arkadaşıyla kafeye gidip kahve içmemiş, bir sevdiğine hediye almamış, yaz aylarında tatil yapmak yerine köye gidip amele gibi tarla işinde çalışan bir fakirseniz 70 bin liranın çok büyük bir para olduğunu zannedeceksiniz elbette. ekonomik yetersizlikler sadece cebinizi değil, hayal dünyanızı ve sosyal hayatınızı da daraltıyor. 70 bin türk lirası dediğin para 2500 amerika doları ediyor ve hayatında tükettiğin neredeyse her şey ithal. içtiğin mercimek çorbasının mercimeği kanada'dan geliyor, kaju veya antep fıstığı yiyemediğin için çitlediğin çekirdek çin'den geliyor. siz hayatta kalmayı ve bir sonraki aya paranızı bitirmeden yaşamayı yaşamak zannediyorsunuz. bir çiftin normal koşullarda harcaması gereken aylık ücretler şunlar:

    beslenme: 20 bin tl
    sağlık ürünleri, ilaç vb.: 10 bin tl
    kıyafet, giyecek vs.: 10 bin tl
    eğlence, sanatsal faaliyetler: 15 bin tl.
    spor: 5 bin tl.
    misafir, hediye, ikram, ziyaret vs.: 20 bin tl.
    fatura, kira, aidat vs.: 30 bin tl.
    ulaşım, internet, elektronik vs.: 5 bin tl.

    bu yazdıklarım şu an size troll gibi geliyor değil mi? türkiye'de şu an yoksulluk sınırı 45 bin 686 türk lirası. iyi de ben 20 bin lirayla bir ay geçiniyorum? geçinmiyorsun, hayatta kalmaya çalışıyorsun. futbolla, magazinle, cinayet haberleriyle oyalıyorlar seni. yoksulluk sınırı 45 bin lira ve sen 20 bin lira maaşına 5 bin lira zam gelince seviniyorsun çünkü fakirsin. bir çiftin 70 bin lira ile geçinememesine şaşırıyorsun, anlam veremiyorsun çünkü fakirsin. doğru besinlerle beslenmiyorsun, maksimum seviyede doymaya çalışıyorsun çünkü fakirsin. izlediğin spor müsabakalarından zevk almıyorsun, intikam almaya çalışıyorsun çünkü fakirsin. kitap okumaya vaktin yok çünkü ırgat gibi çalışıyorsun. tiyatroya gidemezsin temel ihtiyaçlarını bile karşılayamıyorsun. fakirsin efendim.

  • devlet pastanesi

    pastanelerdeki pastalar çok pahalı olduğu için pasta yiyemeyen halkın pasta yiyebilmesi için açılması gereken devlet kurumu. devlet topladığı vergilerle her şehre devlet pastanesi kurmalı ve insanlar da randevu alarak pastanelere gidip pastalarını yemeli. randevusuz gelenlere ise sadece halka tatlısı verilip gönderilmeli.

  • dağ gibi adamların minyon kadın tercihi

    herkes aynı ekonomik koşullara sahip değil. gücü ona yetmiştir onu almıştır.

  • 9 haziran 2023 anadolu efes fenerbahçe maçı

    millet ittifakına oy vermeyen herkesi akp seçmeni zanneden insanlar gibi fenerbahçeliler de fenerbahçe'yi tutmayan herkesi galatasaraylı zannediyor. arkadaşlar iyi misiniz? bir insan hür iradesiyle efes pilsenli olamaz mı?

    tanım: efes'imizin fenerbahçe'yi elediği maç.

  • interstellar'ı dört kez izledim

    akp'ye oy verene olan saygım şu muharrem ince'ye oy veren insandan daha fazla. bunu, zamanında muharrem ince'ye oy vermiş bir amip olarak söylüyorum. adama kadron kim diye soruyorsun ohoo odtülüler boğaziçililer var diyor. ekonomi politikanız nedir diyorsun, köy enstitülerini geri açacağım diyor. eğitim politikanız nedir diyorsun, suriyelilerin hepsini göndereceğim diyor. teröre karşı nasıl mücadele vereceksiniz diyorsun, chp beni arkamdan bıçakladı diyor. hayır, bizde de mallık var ısrarla ve inatla hâlâ bu adamı izliyoruz, konuşuyoruz.

  • erdoğan'ın prof. dr. naci görür'e müsvedde demesi

    akp genel başkanı erdoğan, 1977'de milli eğitim bakanlığı bursu ile ingiltere'deki imperial college london'da doktora yapmış, 1978'de türkiye'ye dönerek itü'de 1983'te doçent unvanı almış, 1989'da profesör olmuş, 1983 yılında parlak bilim insanlarına verilen tübitak teşvik ödülü'nü kazanmış, kahramanmaraş depremini önceden tahmin etmiş ve bilimsel etiğin dışında çıkmadan gelecekte yaşanacak depremler hakkında uyarılarda bulunan prof. dr. naci görür'e "bu adam müsvedde, senin profesörlüğünden bu millete ne gelir?" dediği söyleniyor. kaynak.

    edit: naci hoca nahif bir tweet attı. ben aslında öyle demedim, böyle dedim diyor.

    edit2: bazıları naci görür değil, başkasına dedi diyor. kime peki? cevap yok. diğer profesörler neden açıklama yapmıyor da naci görür açıklama yapıyor? erdoğan hangi profesörümüze sövüyor bilen varsa aydınlatsın.

    edit3: iyi parti tam olarak bu vahim dil ile ilgili bir paylaşımda bulunmuş. bir cumhurbaşkanının insanlara müsvedde, sürtük, ahlaksız deme hakkı yok.

  • dışişleri'nin yunanistan'ın isyan gününü kutlaması

    kaçacakları yer belli oldu.

  • asgari ücret artarken işverenlerin durumu

    25 kişinin çalıştığı bir işletmeye sahibim. ne tür bir işletme olduğunu söylemeyeyim, hizmet sektörü diyelim. basit bir özet geçeyim. bir işletmeci olarak kaliteden ödün vermemek adına en az asgari ücret oranında zam yapmam gerekiyor. aksi halde giderim gelirimden yüksek olacak ve bu işi yapıyor olmamın mantığı kalmayacak. 200-300 kişinin çalıştığı bir firma olsaydım işçi çıkarmak durumunda da kalabilirdim. 2021 yılında 2825 tl asgari ücret verdiğim işçi şu an 8500 tl alacak. tabi bu asgari ücret ile çalışan için geçerli. 2021 yılında 6000 tl maaş verdiğim işçi şu an 17.000 veya 20.000 tl isteyecek. bu parayı maalesef ben de dahil olmak üzere hiç kimse veremeyeceği için mecburen işçinin alabileceği ücret 12.000-14.000 tl bandında kalacak. işçi istifa etse başka iş bulamayacak. hem işçi hem işveren fedakarlık yapıp ortak noktayı bulmaya çalışacak. bu sırada işçi kazandığı para ile geçinemeyecek, işveren girdiği riskin buna değip değmeyeceğini düşünecek. işler yolunda giderse problem yok fakat eskiden 20.000 tl'ye sattığı ürünü artık 32.000 tl'ye satmaya çalışacağım ve bu benim için zor olacak. sattığım ürün ve müşterim azalacak. giderlerimi düşürmek istersem kalitemi de düşürmek zorunda kalacağım. tecrübeli personele 13.000 tl vermek yerine yeni mezun birine daha az ücretle iş verirsem, giderim de kalitem de düşecek. böylelikle kendini geliştirmiş kalifiye eleman işsiz kalmışken, yeni mezun arkadaşımız düşük ücretlerle çalışmaya kanaat edecek. toplum da daha kalitesiz bir ürün kullanacak. ben daha fazla şikayet alacağım. kaliteyi düşürmeyeyim dersem, giderim yükselecek ve bu sefer de kaliteli ürün tüketme ihtiyacı az olan bir toplum içerisinde olduğum için kaliteli bir iş yapıp patron olarak ben beş parasız kalacağım.

    aslında bunu tüm sektörlerde şiddetli şekilde hissediyoruz. eskiden columbia marka ayakkabı alırken zorlanmazdım. yine ucuz değildi fakat bunu aldığımda beni sarsmazdı. artık columbia marka ayakkabı almıyorum. çok sevdiğim bir pantolon markası vardı. şu an 3000 tl üzerinde pantolonları. bunu alamıyorum. daha ucuz ve kalitesiz olanları giymek zorundayım. bir süte 24 lira vermem ile 18 lira vermem arasında aslında çok da büyük bir fark yok. 6 tl para değil fakat markete girdiğimde elim 18 liralık ürüne gidiyor. geçen gün doritos almak yerine daha ucuz bir cips aldım. samba mıdır nedir? arasında 2 lira fark vardır belki emin değilim. 2 lira daha fazla verince bir şey mi kaybedeceğim? hayır. fakat ekonomik koşullar bizi sadece maddi olarak etkilemiyor, bu işin büyük bir psikolojik etkisi var. işletmeme 3 milyon tl para giriyor ve işletmemden 3 milyon tl para çıkıyor. ben bir yıl boyunca sadece aracı olmak için bu işi düzenliyorsam bu işin neden yapayım? ben son iki yıldır daha az bir kitleye, daha nitelikli bir hizmet vermeye çalışarak ayakta kalmaya çalışıyorum. benim nitelikli olduğunu düşündüğüm 20.000 liralık ürün yerine, tüketiciler 9.000 liralık ürünü tercih ediyor. böylece diğer işveren daha fazla kitleye, daha çok çalışarak, daha kalitesiz bir hizmet vermeye başlıyor ve piyasanın değerini düşürüyor. çalıştırdığı kişiler de düşük ücretlerde çalışıyor. burası daha fazla şikayet alıyor ve işveren daha çok yıpranıyor, işçi daha çok çalışıyor. tümüyle kalitesiz bir akış ortaya çıkıyor. en başta bahsettiğim gibi kaliteden ödün vermemek adına daha iyi elemanlarla, daha iyi bir iş ortaya koyabilmem için işçime daha çok maaş vermem gerekiyor ve daha kaliteli bir ürün ortaya koymam gerekiyor. bunu yaparken de piyasa şartları beni inanılmaz zorluyor. çünkü insanlar kalite değil, ekonomik olanı tercih ediyor. benim doritos yerine samba almam gibi. özetle: bu sistemde siyasi bağlantılarınız yoksa, çok varlıklı bir ailenin evladı değilseniz ve kendi başınıza bir şeyler yapmaya çalışıyorsanız en az işçi kadar zorlanıyorsunuz. hatta işçisinden daha az kazanan bir patrona dönüşebiliyorsunuz. insanlar da sizi tatilden tatile koşan, bin tane metresi olan biri zannediyor. :)

  • evde kalmış kız sayısındaki belirgin artış

    bu ekonomik koşullarda artık evde kalmak da kolay değil. kızlarımız kendilerine yurt baksın.

  • 2 ekim 2022 mansur yavaş'ın attığı tweet

    şu an aktroll'lerin bilgisayarlarında ekrem imamoğlu, mansur yavaş ve kemal kılıçdaroğlu klasörleri açık vaziyette bekliyordur. aday açıklandığı anda aylardır topladıkları yalan dolan bütün argümanları direkt sosyal medya ve televizyon kanalları üzerinden zehir gibi salacaklar.

  • altay bayındır

    milli takım kalesine sadece uğurcan çakır sakatlanırsa ya da iddiasız hazırlık maçlarında geçebilir. şu ana kadar bir tane topu bile doğru kullanmayıp, bir topu elinden kaçırdı, yan topta topu ıskaladı ve baskı olmamasına rağmen tüm topları rakibe attı. fenerbahçe değil de adana demirspor'da oynasaydı şu an evinde survivor izliyordu.

  • 5 şubat 2022 trabzonspor kasımpaşa maçı

    gervinho, hamsik, edgar, djaniny, bakasetas gibi eksiklere rağmen çok iyi işler çıkarıyoruz. lig ikincisiyle 9 puan, lig üçüncüsüyle 19 puan fark yaptık. trabzonspor'un bir beraberliğinde trabzonspor panik yaptı fenerbahçe, beşiktaş, galatasaray'dan biri geriden gelip şampiyon olur diyen insanlar biraz zaman geçtikten sonra trabzonspor kollanıyor devlet trabzonspor'u şampiyon yapacak'a döndü. trabzonspor farkı biraz daha açınca arkasından gelen konyaspor şampiyon olacak demeye başladılar. trabzonspor farkı yine açmaya başladı ve yine trabzonspor kollanıyor devlet trabzonspor'u şampiyon yapacak'a döndüler. trabzonspor, konya, adana demir ve alanya ligin ilk dördüne yerleşti. bu insanlar bu sefer de türk futbolu batıyor demeye başladılar. ben hayatımda bu kadar sikko bir kitle görmedim. kudurmayın demiyoruz, tabi ki kudurun ama izlerken biraz gülünç görünüyorsunuz. bu sene bir aksilik olmazsa trabzonspor şampiyon olacak gibi. velev ki olamadı, konya olsun, adana demir olsun, alanya olsun, göztepe olsun, bursa çıksın bursa olsun. istanbul'un arkasına sığınıp büyüklük taslayan, siyasetin yavşağı olmuş kulüplerin tiyatrolarını izlemek istemiyoruz.

  • ziya selçuk

    başarılı falan değildir. cumhur ittifakına oy isteyen, öğretmen maaşının eğitim sistemine yük olduğunu söyleyen, kadrolu öğretmen açığı varken açlık sınırının altında ücretli öğretmen çalıştıran adam mı başarılı? küfrettirmeyin kendinize. hadi güle güle darısı seni görevden alanların başına.

  • 20 yıl komada kalmış birine türkiye'yi özetlemek

    nereden başlanır, nasıl anlatılır bilemiyorum.

    - hani sen kaza yapmadan önce refah partisi'nden istanbul büyükşehir belediye başkanı olan bir adam vardı ya hatırlıyor musun?
    + hatırlamıyorum.
    - hassiktir.

  • kupadaki maçta taç hırsızlığı yaşandı

    komik mevzu. bu adamın 2011'de 17'de 16 yaptığına inanan mallar var. alın kocaman hayallerinizi bir tarafınıza sokun. buradan izlemesi çok hoş oluyor.

  • annelerimizin %90'ının psikolojisinin bozuk olması

    uzun zaman boyunca yaptığım gözlemler sonucu vardığım vahim gerçek. bunları asla ve asla türk kadınını olumsuz bir biçimde eleştirmek için ya da rus kadınını yüceltmek için söylemiyorum. onları şöyle bir gözlemleyin; belediye otobüsünde, pazarda, düğünde, telefonda konuşurken ya da veli toplantısında... allah aşkına gözlemleyin. normal olmayan bir şeyler var bu kadınlarda. astronot olacakken kıl payı ev hanımı olmuş gibi davranıyorlar. bu kadınlar kendi kendilerine bu hale gelmediler. toplum bu hale getirdi belki de onları. sürekli kendilerini ifade etmeye çalışıyorlar, bazıları artık kendini ifade etmenin bir işe yaramayacağının farkında, kimisi ise hala bir şeylerin mücadelesini veriyor ve biz bunlara "çok konuşan kadın" diyoruz. babalarımız olacak görgüsüzler yüzünden bu hale gelmiş olabilirler. mesela telefonda konuşurken izleyin onları. bir insan aynı cümleyi, ögelerinin yerlerini değiştirerek yirmi altı farklı şekilde söyler mi? karşısındaki kişinin onu dinleyip dinlememesi, cevap vermemesi onun için önemli değil. piaget’ye göre okul öncesi dönemdeki çocuklar böyle davranışlar gerçekleştiriyor. birileri annelerimizin duygularını bastırmış, birileri bu kadınların psikolojisini bozmuş. aklı başında bir anne, kırk beş yaşındaki oğluna "içliğini çorabına tep soğuk girmesin" der mi? şu insanları mutlu etmek için, psikolojilerini düzeltmek için bir şeyler yapalım ne olur. anneler günü dışında aklımıza geldikleri yok lan. dünyanın tüm ekşicileri birleşin, annelerimizi öpüyoruz!

  • tsk'ya ihale edilen 4050 kg at eti

    askerdeyken neredeyse her allahın günü öğle-akşam balık çıkıyordu yemekte. ben de bu kadar balığı nereden buluyorlar diyordum. meğer hepsi ismail abiymiş.

  • satranç kulübüne isim bulmak

    orijinal bir şey olsun mesela maviş.

  • 5 kasım 2017 yökdil

    27 doğru 53 yanlış ile 33 puan alarak ortalığın a.ına koyduğum sınav.

  • kadınların iyi araba kullanamamalarının nedenleri

    iyi araba kullanmak ve trafiğe uyum sağlamak farklı kavramlar. biz erkekler genel olarak iyi araba kullanırız diye biliniriz fakat iyi araba kullanıyor olmamız (direksiyonu iyi çevirmek, gaza veya frene kontrollü basmak) trafiğe iyi uyum sağlıyor olduğumuz anlamına gelmiyor. liseden bir arkadaşımı bilirim, muazzam araba kullanır, belki çok zorlasa rallici bile olur fakat çocuk psikopat. ne zaman onu arabayla görsem şehirden korna sesleri yükselir. sağdan geçer, soldan uçar, öndeki arabanın götüne girer, eli kornadan ayrılmaz, makas yapar. şimdi bu çocuk iyi araba kullanıyor da ne oluyor? trafiğe uyum sağlayabilme kabiliyeti sıfır. o yüzden iyi araba kullanabilmek, trafiğe iyi uyum sağlayabilmekle ölçülmesi gereken bir husustur. ben trafikte birilerini tehlikeye sokan, muazzam hız tutkunu, bir eli telefonda diğer eli dışarıda bir kadın sürücü görmedim. varsın biraz yavaş hareket etsin, bizim onlara sabır göstermemiz gerekiyor. annem mesela, normal bir şekilde araba kullanır fakat hiçbir yerde yazılı olmayan, trafiğin kendine has kurallarından bihaber. dolmuşların sinyal vermeden şeride dalabileceğini bilmiyor, caddeye kaçan topun peşine koşan bir çocuk olabileceğini tahmin edemiyor. vay efendim sonra kadınlar araba kullanamıyor, bunun cinsiyetle ne alakası var lan. trafikte bir sürü düşünce yoksunu, beyin fakiri, trafik canavarı insan var.